Konu
:
Osman Gazi'nin Bagimsizlik Zaferi
Yalnız Mesajı Göster
Osman Gazi'nin Bagimsizlik Zaferi
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Osman Gazi'nin Bagimsizlik Zaferi
Osman Gazi'nin Bagimsizlik Zaferi
699 (1299) yili gerek Osman Gazi
gerekse genç ve yeni devlet için birçok bakimdan önemli bir yil olmustu
Fetihler ve meydana gelen bazi olaylar
Osman Bey'in önemli kararlar almasini gerektiriyordu
Bu bakimdan tarihler onun bu yilda bagimsizligini ilân ettigini ve artik "Han" olarak halki etrafina toplayip devlet müesseselerini islettigini anlatirlar
Osman Bey'in
yürüttügü gaza hareketlerinde büyük basarilar elde etmesi
Anadolu'nun diger bölgelerindeki gazilerin de gelip etrafinda toplanmalarina sebep olmustu
Selçuklu Sultani'nin ugradigi agir muamele karsisinda Selçuklu emir ve askerleri dagilip baska yerlere gitmek zorunda kalmislardi
Bunlardan büyük bir kismi ve bilhassa kiliç erleri
Bizans'a karsi cihad ve gaza isi ile mesgul olup onlara galebe çalan Osman Bey'in bulundugu yere yönelerek onun yanina geldiler
Ayrica Selçuklu ve Beyliklerin topraklarinda göçebe bir hayat yasayip Mogollara tabi olmak istemeyen Türkmen asiretleri de beyleri ile birlikte Osman Bey'in ülkesinde yasamaya ragbet ediyorlardi
Beri taraftan Selçuklu devletinin ugradigi zaaftan dolayi bulunduklari yeri ve hizmetleri terk ederek bassiz kalan bir kisim Selçuklu ümerasi da kendilerine bir bas ve siginilacak bir yer ariyorlardi
Bunun için de en müsait yer
Osman Bey'in topraklan idi
Böylece buralarda
hizmet
ve is imkâni da bulacaklardi
Bu sebeple onlar da Osman Bey'in çevresinde yavas yavas toplanmaya basladilar
Böylece hududlardaki Türkmenler ile Mogollardan kaçip Uc'a gelen Türkler
Osman Bey'in mintikasina gelerek onun daha da kuvvetlenmesine yardimci olmuslardi
Selçuklu Devleti'nin hududlarinda ortaya çikan Uc beylikleri ve bilhassa garptakiler
Mogol (Ilhanli) Devleti'nin istilasina maruz kalmaktan endise ediyor ve Sultan'in esir olarak Iran'a götürülmesinden sonra Selçuklu Devleti'nin artik sona erdigine kani bulunuyorlardi
Osman Bey'in reislik yaptigi asiret ve oymaklar
bu durum karsisinda hükümdarligin mesru olarak Kayi Han evladina düsecegini
bu sebeple Osman Gazi'nin emâret ve riyasete (emirlik ve reislik) getirilmeye hak kazandigini söylüyorlardi
Nihayet oymak beyleri
Türkmen kabilelerinin reisleri ve Selçuklu Devleti bölgesinden gelen muhacirler (göçmen) toplanip:
"Mogol istilasi Selçuklu memleketlerinde karar kilmis ve devam etmektedir
Artik Selçuklu devleti münkarizdir
Düsmanlari kuvvetlidir
Hâlen Selçuklu Sultanlarindan hiç birisi Ilhanli Devleti'nin elinden mülkü geri almaga gelmedi
Buna muktedir degillerdir
Bu uc memleketlerin korunmasi ve himayesi ise kuvvet
kudret
iktidar ve liyakat sahibi bir sultanin istiklâl ile hareket etmesini zaruri kiliyor
böylece düsmanlarin ve zalimlerin bu taraflara müdahalesi önlenebilir
Türkmen boy ve kavimleri arasinda haseb ve neseb
iyi ahlâk
secaat ve semahat ile buna layik olan Osman Bey'dir
O
hem Kayilardan semahat ile buna layik olan Osman Bey'dir
O
hem Kayilardandir
hem de dindar ve müslümandir" deyip onu basa geçirdiler
Osman Bey de bu umumi arzuya uydu ve karari kabul etti
Ona baglilik merasimi Oguz han töresine göre yapildi
Herkes Osman Bey'in önünde diz çöktü
Bu ona itaatin bir delili idi
Iste Osmanli Devleti'nin istiklâli bu hadise ile (1299) basladi
Bu merasim ile Osman Bey
fiilen ve hukuken devlet reisi olarak padisah olmustu
Bu durum her tarafa da böylece bildirilmisti
Osman Bey
istiklâlini ilandan sonra büyük bir dikkatle Mogollarin hareketlerini gözetlemeye basladi
Kendisi de dahil olmak üzere müstakil veya yari müstakil uc beyleri
bagli bulunduklari Selçuklu Sultanligi'nin hayatina son veren Ilhanli Devleti tarafindan kendileri hakkinda nasil bir hareket takib edilecegini beklemeye basladilar
Bununla beraber bu zaman zarfinda Osman Gazi'nin
bu yeni devletinin dinî
hukukî
sosyal ekonomik vs
gibi müesseselerini tanzim etmesi ve bunun için gerekli tedbirleri almasi tabiî idi
Âsikpasazâde bu konuda söyle der:
"Karacahisar'i alinca sehrin evleri bos kaldi
Germiyan vilayetinden ve baska yerlerden bir hayli adamlar geldi
Osman Gazi'den evler istediler
Osman Gazi de verdi
Kisa bir zaman içinde mamur oldu
Birçok kiliseyi de mescid yaptilar
Pazar da kurdular
Halk toplanip "Cuma namazi kilalim ve bir kadi isteyelim" dedi
Dursun Fakih denilen aziz bir kisi vardi
O
halka imamlik ederdi
Durumlarini ona söylediler
O da gelip Osman Gazi'nin kayinatasi Edebali'ya söyledi
Daha söz bitmeden Osman Gazi geldi
Sorup muradlarini ögrendi
"Size ne lazimsa onu yapin" dedi
Dursun Fakih "Hanim! Sultan'dan izin gerektir" der
Osman Gazi: "Bu sehri kendi kilicimla aldim
Bunda Sultan'in ne dahli var ki ondan izin alayim? Ona sultanlik veren Allah
bana da hanlik verdi
Eger minneti su sancak ise ben kendim dahi sancak kaldirip kâfirlerle ugrastim
Eger o
ben Selçuk hanedanindanim derse ben de Gök Alp neslindenim
Eger bu vilayete (ülkeye) ben onlardan önce geldim derse
Süleymansah dedem de ondan evvel geldi
"
Halk razi oldu kadiligi ve hatipligi Dursun Fakih'e verdi
Cuma hutbesi
ilk
önce Karacahisar'da okundu
Bunun tarihi hicretin 699 (1300)'unda vaki oldu
Nesrî
Osman Gazi'nin istiklâli ve Selçuklu Sultani Alaeddin'den kendisine gönderilen hükümranlik nisaneleri hakkinda söyle der:
"Hülasa Osman'a davul ve bayrak gelince
o da ganimet malindan 1/5 (beste bir)'ini ayirarak hadsiz (hesapsiz)
hediyeler
ve nihayetsiz
armaganlarla
(birlikte) Konya'ya giderek
bu sultan U
Alaeddin'le bulusmak
rizasini alarak veliahdi olmak amacini güttü
Zira
bu Feramürz oglu Alaeddin Keykûbad'in oglu yoktu
O
Osman'i hemen (hemen) oglu yerinde görerek (ona) davul
bayrak (alem) ve kiliç göndermisti
Osman Gazi de Sultan Alaeddin zamaninda her ne kadar bir nevi istiklâl bulmussa da lakin edebe riayet ederek
hutbeyi ve sikkeyi yine sultan adina kilmisti
Sultan Osman
nezdine gitmek hazirliklarini yaptigi sirada
Sultan Alaeddin'in öteki dünyaya intikal ettigi (öldügü)
oglu kalmadigi için yerine veziri Sâhib'in geçtigi haberi geldi
Osman bunu isitince "hüküm yüce ve ulu Allah'indir" diyerek derhal buyurdu: Dursun Fakih'i Karacahisar'a hem kadi hem de hatip yaptilar
Zira bu Dursun Fakih bir aziz kisi idi
Halka imamlik ederdi
Edebali ile de tanisikligi vardi
Karacahisar'a da Germiyan'dan ve baska yerlerden hayli Müslümanlar gelmis
senlenmisti
Osman Gazi adina okunan ilk hutbe
Karacahisar'da okundu
Bazilari
"Sultan Alaeddin"den davul ve bayrak gelmesi
Bilecik'in feth edilmesinden nice yillar öncedir
Karacahisar alindigi vakit
Akdemirle gönderdi" dediler
Daha önce de temas edildigi gibi Osman Gazi
Selçuklu sultanina bagli kalmis
onun gönderdigi hükümranlik nisânelerini almakla birlikte ona karsi saygisizlik mânâsina gelebilecek bir harekete tevessül etmekten kaçinmisti
Hatta
elde ettigi ganimetlerin beste birini ona göndermekle
onu devletin yegane reisi olarak tanidigini ve Islâm hukuk anlayisina göre "Beytü'l-mal" hakki olan bu miktarin
yerine sarf edilmek üzere onun hazinesine göndermisti
Gerçekten
Feridun Bey'in Münseâtinda da belirtildigi gibi Selçuklu Sultani Alaeddin b
Feramürz'dan mensurla birlikte kendisine gönderilen davul
sancak
kiliç gibi hükümranlik alhameti olarak kabul edilen bu esyanin gönderilme tarihi hicretin 688
(M
1289) senesidir
Osman Gazi
bagimsizligini (istiklalini) ilân edip kendisi adina hüküm verecek olan kadi ve yine kendi adina hutbe okuyacak hatib tayin ettikten sonra
devlet olmanin gerektirecegi yeni kanun
nizam ve sistemleri yürürlüge koyup yerlestirmek zorunda idi
Bütün bunlarin yapilmasinda çevresindeki arkadaslarinin görüslerinden de istifade ediyordu
Nitekim Osmanli döneminin ilk vergisi diye kabul edebilecegimiz bâc ile ilgili kanunu yürürlüge koyarken sadece kendi çevresinin degil
baska beyliklerin vatandaslarindan olan insanlarin fikir ve uygulamasini da dikkate almisti
Keza onun hükümranliginin taninmasi da bu sekilde olmustu
Bu konuda en eski kaynaklardan biri olan Âsikpasazâde söyle der:
"Kadi ve Sübasi konuldu
Halk kanun ister oldu
Germiyan'dan birisi geldi
"Bu pazarin bâcini (vergisini) bana satin" dedi
Halk
"Han'a git" diye cevap verdi
O kisi hana varip sözünü söyledi
Osman Gazi sordu: "Bâc nedir?" Adam dedi ki: "Pazara ne gelse ben ondan para alirim
" Osman Gazi: "Senin bu pazara gelenlerde alacagin mi var ki akça istersin?" dedi
O adam: "Hânim! Bu töredir
Bütün vilayetlerde vardir ki padisah olanlar alir" dedi
Osman Gazi: "Tanri mi buyurdu yoksa beyler kendileri mi yapti?" diye sordu
O adam: "Töredir hânim
ezelden kalmistir
" dedi
Osman gazi çok kizdi: "Bir kisinin kazandigi
baskasinin olur mu? Onun mülkünde (malinda) benim ne dahlim var ki ondan akça alayim
Bre kisi
var git artik bana bu sözü söyleme
Sana ziyanim dokunur
" dedi
Bunun üzerine halk dedi ki: "Hânim! Bu
pazar beylerine âdettir ki
bir nesnecik vereler
" Osman Gazi: "Mâdem ki siz öyle diyorsunuz öyleyse pazara bir yük getirip satan herkes iki akça versin
Satamayan ise bir sey vermesin
Kim bu kanunu bozarsa Allah onun dinini de dünyasini da bozsun" dedi
Görüldügü gibi dönemin ekonomik ve sosyal sartlarina göre devlet ile idare için önemli bir gelir kaynagi olan ve "Bâc-i bazar" denilen vergi
bir Germiyanli'nin teklifi üzerine kabul edilmistir
Bu teklifin kabulünde Osman Gazi'nin yakin arkadaslari da tesirli olmus görünmektedirler
Osman Gazi'nin uygulamaya koydugu kanunlardan biri de daha önce temas edildigi gibi timarla ilgilidir
Savasa istirak karsiligi (daha sonra genellikle eskinci timari) olarak verilen timarlarin sahipleri sefer aninda harbe gitmek zorunda idiler
Osman Gazi
biraz önce belirtilen kanunlari uygulamaya koyduktan sonra eskiden beri Oguzlarin âdeti üzere elde edilmis olan yerleri kardes
ogul ve silah arkadaslarina dirlik olarak verdi
Bu cümleden olarak Karacahisar sancagi ki ona Inönü derler oglu Orhan Bey'e verdi
Sübasiligini kardesi Gündüz'e verdi
Yarhisar'i Hasan Alp'a verdi ki bu da yarar bir yoldasti ve kendileri ile birlikte gelmisti
Inegöl mintikasini Turgut Alp'a verdi
Simdi dahi o azizin adi anilir
Inegöl yöresinde köyleri var ki ona "Turguteli" derler
Kayin atasi Seyh Edebali'ya Bilecik ösür ve resimlerini (vergi) verdi
Hanimini Bilecikte babasi ile birlikte birakti
Kendisi Yenisehir'e giderek gazilere ev yapiverdi
Bu uygulama ile Seyh Edebali
hem beylik ailesine nezaret ediyor
hem de Bilecik kalesine hakim oluyordu
Hoca Saadeddin Efendi
Osman Gazi'nin dirlik olarak verdigi yerler hakkinda su bilgileri verir:
"Osman Gazi 701 (1301-1302) tarihinde hükmü altinda bulunan bel-delere keremli çocuklarini ve güzel yaradilisli beylerini tayin etti
Sultanönü demekle meshur olan Karacahisar sancagini Orhan Gazi'ye verdi
Eskisehir'i Gündüz Alp'a
Inönü kalesini Aygud Alp'a
Yarhisar'i Hasan Alp'a ve Inegöl'ü Turgud Alp'a verdi
Ogullarindan yigit Alaeddin Pasa'yi keremli ve faziletli annesi ile birlikte Bilecik'te Seyh Edebali'nin yaninda biraktigi gibi
bu sehrin gelirini de seyhin harcamalarina ve çevresindeki fakirlerin ihtiyaçlarina sarf edilmek üzere ayirdi
Devleti için Yenisehir'i merkez ve adaletin duragi edinerek askerlere konaklar yaptirip mescid ve hamamlar insa ettirmeye yöneldi
"
Görüldügü gibi
Bilecik kalesini ailesinin ikamet mahalli olarak seçen Osman Gazi
Beyligini bes idare bölgesine ayirdi
Bunlari
savaslarda yararliliklari görülenler ile güvendigi kimselere tevcih etti
Bu arada Iznik üzerine yapilabilecek bir harekatin tertip ve tanziminde elverisli bir konumda bulunan Yenisehir'i de hükümet merkezi olarak seçti
Gaza faaliyetlerine devam edip ülkesini genisletmek isteyen Osman Gazi'nin akinlari
bir müddet sonra Köprühisar'a yöneltildi
Köprühisar'in çevresi yagmalanmakla birlikte kale zapt edilemedi
Içerdekiler mahsur kaldi
Bu esnada (1302) söyle bir hadiseden bahsedilir: Osman Gazi
fethini lüzumlu gördügü Köprühisar üzerine hareket etme tesebbüsüne geçecegi ve bu hususta gaziler ile beylerin de ayni fikirde olmalarina ragmen amcasi Dündar Bey'in
seferin aleyhinde bulundugu görülür
Dündar Bey
Köprühisar'inin alinmasi bir taraftan Germiyanogullarinin
öbür taraftan da Rum tekfurlarinin düsmanligini celb edecegini söyler
Bu görüsünde de israr edip harbe mani olmak ister
Osman Bey
kuvvetleri arasinda bozgunluk ve tefrika çikarmaya sebep olacak bu hareket karsisinda
rivayete göre aniden sinirlenerek amcasini okla öldürür
Nesri'nin bu kaydini mubalagali ve hatali bulanlar
Osman Gazi'nin ihtiyar amcasina karsi böyle bir hareketine mani bulunamayacagini ileri sürenler de vardir
Nihayet Osman Bey
Yenisehir ovasinda topladigi kuvvetlerini alarak Köprühisar'a gelir
Halka sulh (harb etmeksizin
baris) yolu ile teslim olmasini teklif eder
Bu teklifin kabul edilmemesi üzerine muhasara ve cenk baslar
Osman Bey
fethi çabuklastirmak için askerlerine yagmaya müsaade ettigini bildirir
Bunun üzerine yapilan kuvvetli bir hücumla kale feth olunur
Çok siddetli bir çarpisma olmasina ragmen halkin hayatina dokunulmaz
Daha önce de Osman Bey'in bagimsizlik hareketinden bahs edilirken temas edildigi gibi bu esnada Ilhanli hükümdari Gazan Mahmud Han
Misir'daki Memlûk Devleti'ne karsi hareket ile Haleb'e gelmis
bilahare seferin ikmalini emîrlerinden Çoban Bey'e havale edip Tebriz'e dönmüstü
Fakat Anadolu beylerini de onun maiyetinde bulunmaya memur etmisti
Ilhanli hükümdarindan gelen bu neviden emirlere itaat
kendi ülkelerinde yari müstakil ve civardaki Bizanslilar ile harp ve sulh etmek haklarina sahip Anadolu beyleri için bir vecibe kabul ediliyordu
Osman Bey de Köprühisar fethinden döndügü zaman bu emri almisti
Bunun üzerine oglu Savci Bey'i bir miktar askerle gönderdi ise de kisin siddetli ve yollarin kapali olmasindan dolayi bu askerî birlik geri döndü
Böylece Ilhanli hükümdarinin emri de yerine getirilmis oldu
Osman Bey'in
Rum tekfurlarina karsi basari ile yürüttügü gaza harekati
Anadolu'daki diger gazilerin gelip etrafinda toplanmalarina sebep oldu
Osman Gazi
1303 senesinde Yenisehir'den Iznik üzerine hareket etti
Yolu üzerindeki Marmara'ya gelince buranin tekfuru itaat edip el öptü
Bunun üzerine Osman Gazi de kendisini yerinde birakti
Halkin evlerine ve mallarina dokunulmadi
Bu savaslarin sonunda yurduna dönen Osman Gazi
dinlenmek üzere bir müddet bekledikten sonra Iznik üzerine yürümüstü
Harekattan haberdar olan bazi köylerin halki
Iznik kalesine siginmisti
Bir taraftan Iznik muhasara edilirken
diger taraftan da akincilar çevre köylere akinlarda bulunuyordu
Böylece gerek Iznik
gerekse çevresi sikistirilmis oluyordu
Bununla beraber çok müstahkem ve muhafizlari da kalabalik olan bu mühim kalenin zapti pek kolay görünmüyordu
Bunun için uzun bir müddet ugrasmak gerekiyordu
Muhasaranin kaldirilmasina karar verilmekle beraber
Iznik'in devamli sekilde tazyik ve baski altinda tutulmasini temin maksadiyla güneyindeki dagin etegine bir kale insa olundu
Içine levazim ve mühimmat konulan bu kalenin dizdarligi Taz Ali adinda gazi bir yigide havale edildi
Burasi Iznik'in fethinden sonra yikilmis fakat harabesi XVI
asra kadar ayakta kalmistir
Osman Bey
Iznik kusatmasindan döndükten sonra bir müddet hareketsiz kalir
Bunun sebebini Gazan Mahmud Han'in yerine Ilhanli hükümdarligina geçen Olcaytu Muhammed Hudabende Han'in
Anadolu beylikleri hakkinda takib edecegi siyasetin gelismesinde aramak lazimdir
Zira o dönemde
Karamanogullari beyligi Ilhanlilar tarafindan siddetle cezalandirilmisti
Mamafih bu sükûnet hali
Bursa tekfurunun reisligi altinda bir ittifakin kuruldugunun duyulmasindan sonra bozulacakti
KOYUNHISARI MUHAREBESI ve SONRASI
Osman Gazi ve beyligi için büyük bir ehemmiyeti haiz olan Koyunhisari muharebesi
döneminin strateji bakimindan en önemli muharebelerinden biridir
Bu muharebe
Osman Bey'in Iznik sehrini baski altinda tutmasi üzerine ilk defa Bizanslilarla karsi karsiya gelmesine de sebep olmustu
Osman Bey ve arkadaslarinin basarilan
Bizans Imparatoru ile komsu Rum beylerini harekete geçirdi
Bu sebeple 1306 senesinde kendi aralarinda bir toplanti yaptilar
Bu toplantida basta Bursa Rum valisi olarak Atranos (bugünkü Orhaneli kazasinin merkezi olan Adrianos kasabasi)
Kete (Kite
halen Bursa'da bir köy) Bednos (Mednos
Madenos
Bursa'nin kuzey batisinda bugünkü Balat köyü) ve Kestel tekfurlan bu toplantida hazir bulunmuslardi
Bursa tekfuru
onlara uzun bir hitabede bulunarak Osman Gazi ve devletinin kendileri için nasil büyük bir tehlike oldugunu anlatmakla kalmamis ayni zamanda birbirleri ile nasil yardimlasacaklarini ve günden güne büyüyen bu tehlikeyi nasil bertaraf edeceklerini de bildirmisti
Buna göre tekfurlar büyük kuvvetler toplayarak ani bir baskinla bu tehlikeyi ortadan kaldirmaya karar verdiler
Bu arada Bizans'tan da Muzalon komutasinda iki bin kadar yardimci bir kuvvet geldi
Osman Gazi
casuslari vasitasiyla beyligi aleyhine düsünülen bu baskindan zamaninda haberdar oldu
Bu yüzden kuvveti sayica çok az olmasina (bes bin civari) ragmen bu müttefik orduyu Koyunhisari (Izmit'in Kuzey Dogusunda eski bir kale Baphaeon) mevkiinde karsilamaya karar verdi
Az ve fakat çevik bir kuvvetle hazir bekleyen Osman Bey
muharebeye girmekten çekinmedi
Bu muharebede iki taraf ta çok zayiat verdi
Tarihçi Hoca Saadeddin Efendi bu siddetli çarpismayi söyle tasvir eder:
"Kirilasica düsman edince cûs u hurûs Saflar kaynayip deniz misali eyledi cûs"
"Yigitlerin oklari
güzellerin gözleri gibi fitneler saçmaya
Osmanlinin keskin kilici asiklarin kirpikleri gibi kanlar dökmele
ugursuz düsmanin kelleleri boru ve davul nagmeleri ile oynamaya baslayinca
kan deryasina gömülen kara kafalarinda yuva kuran fesad tohumlari
bozdoganlarin vuruslari altinda kirilmis
Islâm ordusu yeni bir basari ve zafer kazanmisti
" Gerçekten çok çetin geçen bu savasta
Osman Gazi'nin yegeni ve Gündüz Bey'in oglu Aydogdu sehid oldu
Gerek bu vak'a gerekse Osman Bey'in kuvvetlerinin azligi
Osmanli kuvvetlerinin duraklamasina sebep olduysa da bizzat Osman Bey'in ileri atilip orduyu tesyi etmesi sonucunda düsman geri çekilme zorunda kaldi
Maglubiyeti kabul edip çekilen düsman ordusu
takib edildi
Bu takib
Dinboz (Sogukpinar Nahiyesine bagli bir köy)'a kadar sürdü
Burada yeniden siddetli bir çarpisma meydana geldi
Kestel ve Bednos tekfurlari burada maktul düstüler
Böylece Bizans tarafindan da desteklenen birlesik ordu maglub oldu
Bursa ve Adrenos tekfurlari kendi kalelerine çekildiler
Kite tekfuru ise Ulubat tekfuruna sigindi
Osman Bey kuvvetlerinin
bu tekfura karsi büyük bir kin ve hinçlari vardi
Bu sebeple onu takib ederek Ulubat tekfurundan teslimini istediler
Tekfur
kale halkinin istek ve israrlarina dayanamayarak bir sartla onu teslim edebilecegini söyler
Buna göre Osmanli kuvvetleri Ulubat nehri köprüsünden geçmeyeceklerdi
Gerçekten de gerek Osman Bey'in hayatinda
gerekse onun halefleri zamaninda bu söz tutularak adi geçen köprüden geçilmedi
Ancak gerektigi zaman nehrin denize döküldügü yerden kayiklar ile karsi tarafa geçerlerdi
Böylece Kite beyinin öldürülmesi ile bura ve Kestel de Osman Bey'in beyligine katilmis oldu
Bu muvaffakiyet
Osman Bey'in çevresinde hatiri sayilir bir Bey haline gelmesine sebep oldugu gibi düsmanlarinin da kendisinden çekinmesine sebep olmustu
Bu esnada Ulubat Gölü'ndeki Alyos Adasi Aygut Alp oglu Kara Ali Bey tarafindan sulh yolu ile feth olunmustu
Adanin içinde büyük bir kilise bulunuyordu
Bu kilisenin rahibi
halk arasinda çok söhretli bir kimse kabul edildiginden evi kutsal bir mekân olarak ziyaret ediliyordu
Kara Ali
bu rahibi ailesi ile birlikte Osman Gazi'nin huzuruna getirdi
Osman Gazi
rahibin güzel kizini Kara Ali ile evlendirdi
Koyunhisari muharebesi sonucunda
Bursa'nin kuzey tarafi hariç olmak üzere üç taraftan yolu kesilip tek basina ve yalniz birakildi
Bununla beraber
kuvvetli bir savunmaya sahip olan Bursa'ya deniz yolu ile Bizans'tan yardim malzemesi gelmeye devam ediyordu
Osman Bey kuvvetleri
Bursa önüne kadar akin yapiyorlarsa da uzun müddet devam edecek bir muhasarada bulunamiyorlardi
Bununla beraber artik Izmit yolu da Osmanlilara açilmis bulunuyordu
Bir taraftan Osman Bey'e bagli kuvvetlerin faaliyetleri
diger taraftan öteki uclardaki Türk beylerinin Bizans kale ve topraklarina olan hücumlari sonucunda kazandiklari basarilarindan telasa düsen Bizans Imparatoru Ikinci Andronikos
kizkardesi prenses Maria'yi Ilhanli hükümdarina vererek Mogollarin yardimlarini kazanmak istiyordu
Bu sayede Osmanli tehlikesinden kurtulmus olacakti
Her ne kadar Ilhanli hükümdari
Türkleri tehdide tesebbüs etmis ise de bunun pek fazla müsbet bir neticesi görülmedi
Zira Ilhanlilar bu sirada hem içerde mesgul hem de hariçte Memlûk sultani ile mücadele halinde bulunduklarindan uclardaki harekâta bakacak durumda degillerdi
Bunun için Osman Bey
faaliyetlerine devam ederek Iznik ile Izmit yolu üzerinde olup Iznik'in en mühim karakolunu teskil eden ve Türkler tarafindan Karahisar denilen Trikokiya (Karahisar)'yi aldi
Temmuz 1308'de gerçeklesen bu fetih sayesinde Osman Bey
Iznik'i sikistirmaya basladi
Bizans Imparatorunun
güçlü bir sekilde ortaya çikan bu yeni hareket karsisindaki tavri ile ilgili olarak Gökbilgin de söyle demektedir: "Bizans Imparatoru
Türk fütûhatindan kurtarilmasi için daha önce Mahmud Gazan Han'a nisanladigi hemsiresi (kizkardesi) Maria (Meryem)'yi
bu defa da Ocaytu Muhammed Hudabende Han'a nisanlamis idi
Bu sihriyetten (akrabalik) memnun olan Ilhanli hükümdari
büyükçe bir orduyu (Uzunçarsili
Le Beau
XXIII
105
fasil 53'ten naklen bu ordunun otuz bin kisilik bir kuvvet oldugunu belirtir
) seferber ederek
Bizans'a yardima gönderecek oldu
Bu ordu
tasavvura göre hem Osman Gazi'ye karsi
hem de Bati Anadolu'daki Türk beyleri tarafindan sikistirilip muhasara altina alinan Efes
Tire ve Salihli gibi Bizans sehir ve kalelerini kurtarmak vazifesi ile görevlendirilmisti
Fakat daha önce bu konuda uc beylerine yapilan ikaz ve ihtarlar herhangi bir fayda saglamadigi gibi
bu defa da prenses Maria'nin
Mogol yardiminin bir an önce gelmesi için Iznik'e gelerek
Osman Bey'e müstakbel esi Ilhanli hükümdarinin kirk bin kisi ile hududa dogru ilerledigi seklinde haber göndermesi de bir sonuç vermedi
Bati Anadolu'daki sehir ve kaleler
birer birer Türklerin eline geçiyordu
Maria'nin
tehdidini bilhassa Osman Gazi'ye tevcih etmesi
bu taraftaki akinlarin siddetinden ve bu yerlerin de imparatorluk merkezine çok yakin olmasindan ileri geliyordu
Osman Bey ise bu kadinin kullandigi magrurane tavir ve lisandan hiç ürkmüyor
bilakis daha cür'etli hareket etmeye basliyordu
Bu sebeple Bizans topraklarina akinlar siklastirildi
Köyler yagmalanip birçok esir alindi
"
Osman Gazi
bütün bu basarilarindan sonra biraz dinlenmeye ve halkinin idaresi ile daha iyi mesgul olmaya baslamak için Yenisehir'e dönmüstü (1310)
Aradan bir iki sene geçti
Bu zaman zarfinda bir devlete yarasir sekilde düzen kurulup egemenlik saglamlastiriliyordu
Bundan sonra zafer kazanmaya ve galip gelmeye alisik olan gaziler 713 (1313) senesinde bir araya toplanip Osman Bey'e hitaben: "Ey Gazi Han
Allah'a hamd ve minnet olsun
kâfir maglub oldu
Simdiden sonra
vakit kaybederek bos oturmak size reva degildir
Gaza ile mesgul olmak gerek" dediler
Bu tesvik üzerine Osman Bey: "Evvela Köse Mihal'i davet edelim
Islâm'i kabul etsin
eger müslüman olursa ne alâ
her nereye derseniz gidelim
eger o Müslüman olmazsa evvela onun memleketi Harmankaya'yi çevresi ile birlikte talan edelim" dedi
Bu karardan sonra hemen Köse Mihal'e haber göndererek "Hemen gelesin
büyük seferimiz vardir
bütün gaziler hazirdir
seni bekliyoruz" dedi
Köse Mihal
bu haberi alir almaz hazirliklarini tamamlayip süratle geldi
Osman Gazi huzurunda hazir oldu
El öptükten sonra Osman Gazi'ye kalbinin bütün samimiligi ile: "Bana iman arzet
Müslüman olayim" dedi
Böylece Köse Mihal
Osman Gazi'nin önünde Müslüman oldu
Bütün beyler ve pasalar bu ihtidaya sevindiler
O zamana kadar Osman Bey'le yaptigi ittifaktan ayrilmayan
gerektigi sekilde sadakat ve feragat gösteren Köse Mihal
artik Abdullah Mihal olmustu
Osman Bey
ona agir (kiymetli ve pahali) bir hil'at verdi
Ona karsi olan sevgi ve muhabbeti bir kat daha artti
Oglunu da hizmetine aldi
Daha önce idare ettigi yerleri tekrar ona birakarak kendisine bir sancak verdi
Köse Mihal'e sancak verilmesi
vaktiyle Selçuklu sultaninin Osman Gazi'ye göndermis oldugu sancaga bir nazire gibi idi
Böylece kendisi hükümdar
Köse Mihal de maiyyeti beylerinden biri telakki edebilecek bir muameleye tabi tutuluyordu
Böyle bir hareket
Osman Bey tarafindan ilk defa yapiliyordu
Osman Bey
bundan sonra Germiyanogluna karsi müdafaa ve muhafaza etmek üzere
oglu Orhan Bey'i Saltuk Alp ile birlikte Karacahisar'a gönderdi
Öbür oglu ise daha önce belirtildigi gibi anasi ile birlikte Bilecik'te idi
Osman Bey
Germiyan'dan gelebilecek tehlikeye karsi tedbir aldiktan sonra kilavuzlukta kullandigi Köse Mihal'in delâleti ile Hakk'a (Allah'a) siginarak Leblebici Hisari (Lubluce) denilen ve Ulu Dag'in eteginde bulunan Cubuclea kalesi tarafina akina basladi
Buradaki tekfur
Osman Bey'i karsilamaya çikarak itaat ettigini bildirdi
Bunun üzerine Osman Bey
onu yerinde birakti
Ayrica tekfurun ricasi üzerine ogullarinda birini yanina aldi
Bundan sonra harekât
Lefke (Osmaneli) irmagi vadisine intikal ettirildi
Bu harekatin sonunda Lefke ve Mekece hisarlarinin tekfurlari da itaat arz ettiler
Böylece onlar da daha önceki imtiyaza sahib oldular
Yerlerinde birakildiklari gibi mülk ve arazileri de hasardan korunmus oldu
Yeni feth edilen bu yerler hakkinda bilgisi olan Samsa Çavus
bu tekfurlarin itaatlerinin kerhen (zorla) oldugunu
firsat bulduklarinda bunlarin tekrar Bizans hakimiyetini kabul edebileceklerinin uzak bir ihtimal olmadigini belirterek:
"Olamaya ki
cemaat kendi milletlerine rücu' göstereler" diye düsüncesini açiklayarak buralarin kendisine verilmesini istemis ise de Osman Bey
bu adamlarin mülk ve memleketlerinden tamamen mahrum edilemeyecegini
bu yüzden yerlerinde birakilmalari gerektigini ifade ile Samsa Çavus'a vermemistir
Bununla beraber Samsa Çavus'un sözünü de pek yabana atmayarak ona da Yenisehir suyunun Sakarya nehrine döküldügü yerde ve bu irmak kenarindaki küçük bir hisari (Hisarcik) temlik etti
Böylece Samsa Çavus
tekfurlarin harekatini gözetlemeye memur edildi
Bu köy
halen Osmaneli köylerinden biri olarak bilinmektedir
Daha sonraki dönemlerde Osmanli Devleti teskilatinda ve bilhassa saray vazifelileri arasinda rol oynayan "çavus" tabiri ve rütbesi ilk defa bu gazi tarafindan tasinmistir
Osman Bey'in gazileri bundan sonra Geyve Akhisari tarafina hareket ettiler
Bu kalenin tekfuru
birkaç bin süvari ile karsilik verdiginden siddetli bir harp oldu
Maglup olan tekfur önce kaleye çekildi
fakat kalenin sikistirilmasi üzerine müdafaa edemeyecegini anlayinca sarp bir kaya üzerinde bulunan Karacebesi hisarina kaçti
Akhisar ise gazilerin eline geçti
Daha sonra da Geyve üzerine varildi
Gazilerin hareketini haber alan tekfur
kaleyi bosaltarak halkini da yanina almis olarak Kuru Dere denilen müstahkem bir vadiye gitmisti
Burasi sarp ve geçilmesi zor bir derbende sahipti
Gaziler
kisa bir zamanda burayi da feth ettiler
Tekfurunu yakaladilar
Bol ganimet elde ettiler
Osman Bey
burada bir aydan daha fazla bir müddet kalarak o memlekete eman ve emniyet gösterdi
Köylerini de gazilere timar olarak verdi
Bu arada Geyve'ye bagli bulunan Tekür pinari denilen çetin ve metin kalenin de zapti gerekiyordu
Fakat bir aydan daha uzun bir süre seferde bulunan Osman Bey'in
hükümet merkezine dönmesini gerektiren acil ve önemli bir hadise zuhur etti
Bu yüzden Tekür pinarinin alinmasi Aykut Alp'in oglu Kara Ali'ye birakildi
Osman Bey ise Yenisehir'e döndü
Osman Bey'in
Yenisehir'e dönmesini gerektiren olay
Ilhanli hükümdari Olcaytu Muhammed Hudabende tarafindan
Çoban Bey idaresinde büyük bir ordunun Anadolu'ya sevkedildigi hakkinda alinan haberdi
Bu ordunun kime ne zaman taarruz edecegi bilinmediginden zamaninda tedbir almak gerekiyordu
Bu arada Kara Ali çok kisa bir zamanda Tekür pinanni aldi
Bu kale ve civarindan birçok ganimetler elde ederek Osman Gazi'ye gönderdi
Bu hizmetine mükafat olarak da Kara Ali'ye Tekür pinari ve çevresi timar olarak verildi
Osman Bey
Sakarya vadisinde ve Marmara havzasinda bazi mevkileri ele geçirirken
basta Bursa olmak üzere Iznik ve Izmit'in zaptini da hedefleri arasinda sayiyordu
On seneden fazla sürecek olan Bursa kusatmasinin baslangicinin 1314 yili oldugu anlasilmaktadir
Osman Bey
1314 yilinda gaziler ile Bursa üzerine yürür
Kalenin kapilarindan birini kendine karargah olarak seçer
Bu Bizans kalesinin metinligi
sarpligi ve nüfusu ile muhafizlarinin çoklugu eskiden beri biliniyordu
Kale tekfuru
Osman Bey ile yaptigi meydan savaslarinda maglub oldugu için kaleye çekilmisti
Osman Gazi tarafindan yapilan askerî ve istisarî bir toplantida Bursa kalesinin hücum ile zaptedilemeyecegi kanaatine varildi
Osman Gazi "Buna sabir gerektir" diyerek kale üzerine havale (kontrol altinda bulundurmak için) yapilmasini emr eder
Bunun için iki hisar yapildi
Bunlardan biri kaplicalar tarafinda
digeri de yukari dag tarafina bakiyordu
Birincisi Osman Bey'in yegeni Ak Timur'un
ikincisi de Balabancik adindaki kölesinin dizdarligi altinda idi
Osman Bey
insaatlarini bir yilda bitirdigi bu hisarlarin yapilmasi esnasinda etrafa akinlar tertib ettirdi
Her tarafi vurdurdu
Bu esnada düsman kaleden çikamiyordu
Hatta Asikpasazâde'nin ifadesine göre "kâfir
hisardan tasra parmagin çikaramazdi
"
Bu hisarlarin insa edilmesinden sonra Yenisehir'e dönen Osman Gazi'nin bu yigit komutanlari
Bursa'nin fethine kadar on seneden fazla bir müddet burada kaldilar
Komutalari altindaki elliser cengaverle sehre disardan yardim ve erzak sokmamak
içeriden çikacaklara mani olmak ve böylece Bursa'yi devamli bir sekilde baski altinda bulundurmak vazifesi ile mevkilerinde sebat ettiler
Bu esnada birçok köylü
Bursa'ya siginmaktansa Osman Bey'e tabi olmayi tercih ediyor ve onlarin himayesinden faydalaniyordu
Osman Bey
aldigi yerlerin mahsul ve gelirlerini beylik için (beytu'l-mal
hazine) zapt ediyor
köy ve nahiyeleri de timar olarak gazilere dagitiyordu
îlhanli Devleti
Anadolu Selçuklu ülkesine hakim oldugu zaman
Anadolu'ya birçok asiret gelmisti
Bunlardan bir kismi da Germiyanlilarin hakim bulundugu Germiyan ili mintikasina yerlesmisti
Bunlardan biri de Osmanli kaynaklarinda "Çavdarlu
Çavdaroglu"
Bizans kaynaklarinda ise "Tohar" seklinde geçen Çavdar asireti idi
Bu asiret
Çavdaroglu diye bilinen bir reisin idaresinde idi
Asiret
Osman Bey'in ülkesinin hududunda konar göçer bir halde yasiyordu
Bunlar
diger bazi göçer asiretler gibi firsat buldukça "yel gibi eser
sel gibi yol keser" ve ansizin köy basarlardi
Germiyanogullari ile Osman Bey'in gazileri ve halki arasinda bu siralarda mevcud olan sogukluk ve geçimsizligin baslica sebebi de bu idi
Kaynaklar
Osmanlilar ile Çavdarli asireti arasinda meydana gelen bir hadiseyi söyle nakl ederler:
"Osman Gazi
Lefke kazasina gittiginde
Germiyan'dan Çavdar Tatari
Karacahisar pazarina hücum edip basmisti
Bunlar
bununla da kalmayarak pazari da yagmalamisti
Bu esnada Eskisehir'de at nallatmakta olan Orhan Gazi'ye haber gönderilmis
Bu haberi alan Osmanli yigitleri
derhal Orhan'in yanina gelip toplanirlar
Orhan
süratle yola koyulup Çavdar Tatarina yetismek ister
Daglar arasinda
Oynashisari denilen harabe bir hisarin yaninda onlara yetisir
Onlara göz açtirmayan Orhan
aldiklarini tamamiyle biraktirdigi gibi onlardan bir kismini da yakalatip Karacahisar'a getirdi
Yakalananlar arasinda Çavdar Tatari'nin oglu da vardi
Orhan
babasi gelinceye kadar bunlari sakladi
Osman Gazi gelince Çavdar oglunu getirdiler
Osman Gazi "Ogul
bu zâlim
komsudur
Hem de Müslümandir
öldürmek olmaz
Beyleriyle birlikte bunlara da and verelim ve onlari serbest birakalim
varsin memleketlerine dönsünler" dedi
Öyle de yaptilar
o zamandan tâ Yildirim zamanina kadar düsmanlik olmadi
Simdi dahi onlardan kalanlara Çavdarli denmektedir
Görüldügü gibi Germiyan taraflarindan gelip kendisini rahatsiz eden
pazarini basan ve oradaki mallara el koyan Çavdar Tatari'na karsi Osman Gazi
gayet yumusak davranmistir
Gerek komsuluk hakki
gerekse müslüman olmasindan dolayi onu öldürmemis
sadece bir daha böyle bir harekete girismeyecegine dair kendisinden söz almakla yetinmisti
Bununla beraber tedbiri de elden birakmamaktaydi
Caydirici olmasi bakimindan kendisi orada bulunacak
gazaya
oglu Orhan'i gönderecektir
Gönderirken de Çavdarli Tatari hakkinda söyle diyecektir: "Ogul Orhan
her ne kadar bu Tatarla ahd edip
and vererek gönderdik ise de
bu Tatar and tutar taife olmaz
Ben burada oturayim
Bu defa var sen gaza et
Hak Teâlâ'nin sana zafer vermesi ümid olunur
"
Babasinin
Orhan'i kendi basina sefere göndermesi
ona olan güveninin bir ifadesi idi
Bundan böyle Bizans'a karsi olan fütuhatlarda o
komutan olarak tayin ediliyor
maiyetine de Akçakoca
Gazi Abdurrahman
Konur Alp ve Köse Mihal gibi ünlü gaziler veriliyordu
ORHAN GAZI'NIN KOMUTANLIGI
Biraz önce temas edildigi gibi
Orhan Gazi
Germiyan'dan gelip Karacahisar pazarini yagmalayan Çavdaroglu'nun pesine düsmüs
Oynashisari denilen yerde onu maglup ederek perisan etmisti
Hatta onu esir alarak babasina götürmüstü
Bu muvaffakiyet
Osman Gazi'nin itimad edip güvendigi genç oglu Orhan için idarecilik ve komutanlik kapisinin aralanmasina sebep olmustu
Bu yüzden
Osman Gazi tarafindan harp idare ve sevkini ögrenmek böylece tecrübe kazanmak üzere Sakarya nehri ile Karadeniz arasindaki yerlerin feth edilmesi görevi ona verildi
Bununla beraber
Osman Gazi
henüz toy bir delikanli denebilecek oglunun yanina yirmi senelik bir sadakat ve baglilik ile güvenilirlikleri isbatlanmis olmakla bitmeyen ayrica harb ile tecrübe edilmis en cesaretli silah arkadaslarindan dördünü de onun komutasinda gönderdi
Bunlar: Akça Koca
Konur Alp
Gazi Abdurrahman ile daha önce Müslüman olmus olan Köse Mihal idi
Kaynaklarimiz bu konuda su bilgileri vermektedirler:
"Bir gün Osman Gazi dedi ki: "Ogul Orhan
bu Tatara gerçi and verdik
Ancak bunlarin Tatarligi gitmez
Gel
sen bu gazilerle Kara Çebis ve Kara Tekin'e var
Allah
sana basari verir diye umarim
"
Orhan Gazi: "Hanim! Her ne buyurursan kabul ederim
" dedi
Akça Koca
Konur Alp
Gazi Abdurrahman ve Köse Mihal'i yarar yoldastir diye Orhan Gazi'nin yanina verdi
"Gaziler! Ha göreyim sizi ki din yolunda nasil davranirsiniz" dedi
Orhan Gazi'nin yalniz basina gittigi ilk gazasi budur
Orhan
babasinin duasini aldi
Himmet kilicini kusandi
Gaza niyeti ile sefere çikti
Dogruca Kara Çebis'e yürüdü ki
Osman Gazi dahi oraya (önceden) gitmisti
Hisara varmaya bir konaklik mesafe kalmisti
Orada gazileri üç bölük (kisim) ettiler
Bir bölügü vardi hisarin üstüne yürüdü ki
Orhan onlarla beraberdi
Bir bölügü geceleyin hisarin ötesine geçti
Bir bölügü de hisarin yaninda bir dereye girdi
Orhan Gazi
bir kaç gün hisar önünde savasti
Savas ederken kendilerini sarsilmis gibi gösterip kaçtilar
Bunun üzerine kâfirler Türkler kaçti deyip hisar önüne çiktilar
Bir Türk buldular
Tutup tekfura götürdüler
Tekfur "daha baska Türk var mi" diye sordu
O da "yoktur hepsi bu kaçanlardir" diye cevap verdi
Tekfur bu sözü isitince çok sevindi
Gözcüler gönderdi
Hiç Türk görmediler
Hisar kapisini açti
"Varalim
Türklerin ardini basalim" dedi
"Türkleri dereden çikartmayalim" dedi
Hemen atina binip sürdü
O esnada yan tarafta gizlenmis olan Türkler
hisar kapisini tuttular
Yukaridaki Türkler de gözüktü
Bunu gören tekfur "Hey daha Türk varmis" deyip döndü
Fakat hisar önünde duran Türkler ile karsilasti
Gaziler onu yakalayip hisari feth ettiler
Malini da gazilere bölüstürdüler
Sipahisini çikarip hisari saglamlastirdilar
Bu hisarin asagi tarafinda Ap Suyu (Ebe Suyu) denen bir hisar daha vardi
Tekfuru alip oraya getirdiler
Onu da ahd ile aldilar
Bu iki hisara el koydular
Konur Alp'a Kara Çebisi
Akça Koca'ya da Ap Suyu'nu verdiler
Orhan Gazi
bu tekfuru ordusu ile birlikte Akhisar'a getirdi
Halka emniyet ve eman verdi
kâfileri yerli yerinde birakti
Ama Konur Alp
zaman zaman çikip Akyazi'ya hücum ederdi
Akça Koca da Ayan Gölü (Sapanca Gölü)'nun suyunun aktigi yerde Bes Köprü'de bir bogazcik vardi orayi durak edindi (üs olarak kullandi)
Oradan orman arasinda olan yere hücum ederdi
Elhasil Orhan Gazi bu ucu saglamlastirdi
Kâfirleri de babasi Osman'a gönderdi
Kendisi Kara Tekin üzerine yürüdü
Hisarin beyine haber gönderdi ki: "Bu hisari bana ver
seni yine hisarda birakayim
Ad benim olsun
Benim istek ve hedefim Iznik'tir" dedi
Kâfir bu sözü isitince hayli gücüne gitti
kaleyi vermedi
Bunun üzerine Orhan Gazi: "Gaziler! Islâm gayretidir
Yürümek gerek ki
bu hisari yagma edelim" diyerek kalenin yagma edilmesini emr etti
Gaziler
derhal kalenin kapisini kirarak yagmaladilar
tekfuru yakalayip öldürdüler
Orhan Gazi
tekfurun kizini büyük bir ganimetle birlikte babasina gönderdi
Orhan
alinan esirleri
gazilerden tekrar satin aldi
Onlari ahd ve emânla hisara yerlestirdi
Samsa Çavus'u da hisara birakarak Yenisehir'de bulunan babasi Osman'in yanina döndü
Bundan sonra Kara Çebis'teki Konur Alp'a ve Kara Tekin'deki Samsa Çavus'a Iznik'e havale gibi olsunlar (kontrol altinda tutsunlar) diye adam gönderdiler
(Onlar) zaman zaman gidip Iznik'in bahçelerini harab ederlerdi
Böylece Iznik'e rahatlik vermezlerdi
Bir taraftan Konur Alp Akyazi ile
diger taraftan da Akça Koca Izmit ile mesgul oldular
Bu uclar son derece isler oldu
Söyle ki
gaziler gece ve gündüz at sirtindan inmeyerek fetihlerden fetihlere kostular
Konur Alp
Akyazi'da Tuz Pazarini aldi
Uzuncabel'de bulusarak iki gün iki gece kaldi
Kâfiri döndürerek yine Tuz Pazarina geldi
Akça Koca da Akdemir'le birlikte Akova'ya hücum etti
Gazi Abdurrahman da Istanbul tarafindaki il'e hücum ederdi
Bunun üzerine Istanbul'dan kâfir seçerek
gazilere karsi gönderirlerdi
Gazi Abdurrahman da Istanbul'dan gelen kâfirleri kirardi
Her vakit bu hâl ile durusurlardi
vurusurlardi
Islâmiyet için can ve bas (ile) oynarlardi
Böylece Sakarya ile Karadeniz ve Sapanca Gölü sahasindaki bazi kalelerin zapti basarilmis oldu
Miladî takvimlerin 1318 senesini gösterdigi bu zaman diliminde Akça Koca
bilahare kendi adi (Koca Ili
Kocaeli) ile anilacak olan Sakarya Nehri'nin batisindan Izmit kalesine kadar olan yerleri feth etti
Bu yüzden
hakli olarak bu bölge onun adi ile adlandirilmistir
Bütün bu olaylardan sonra Bizans Imparatorlugu
hududlarinin en önemli noktasi olan Iznik'in yavas yavas ve adim adim
hasimlari olan Osmanlilar tarafindan muhasara altina alindigini görmüs oluyordu
Gibbons'un: "Osman
cihanin bildigi en büyük imparatorluklardan birinin
vahsi Asya kani ile en eski ve en yeni Avrupa unsurunu kaynastirmis olan tarihteki yegane milletin ve alti asir inkitaa ugramaksizin (kesilmeksizin) erkekler vasitasiyle devam etmekle temayüz eden bir hanedanin müessisidir" dedigi Osman Gazi
artik ihtiyarlayip yorulmustu
Bu arada Romatizmadan da muzdaripti
Bu sebeple 1320 tarihinden itibaren oglu Orhan Bey'i kendisine vekil tayin etmis oldugu söylenebilir
Bununla beraber
islerin daha iyi idare edilebilmesi için kanun
nizam ve töreler vaz' edilmesi ile mesgul oldugu
basit bir sekilde de olsa divan toplayarak istisarelerde bulundugu muhakkaktir
Bir yandan
uc beyliginden müstakil bir devlet haline geçiste ortaya çikan islerin görülmesi ve memleketin mütemadiyen genislemesi için gereken tedbirler alinirken
diger taraftan da müslüman ve hiristiyan tebeanin asayis ve huzurunun bir kat daha artmasina dikkat gösterilmekte idi
Bilindigi gibi Osman Gazi
teskilât ve müesseseler mevzuunda Selçuklulari kendine örnek almisti
Bu sebepledir ki
daha önce de belirtildigi gibi Bizans hududunda üç aded uc bölge ihdas etmisti
Bunlarin basina da ümerâdan ve gazilerden Konur Alp
Akça Koca ve Samsa Çavus'u tayin etmisti
Bunlardan ilki yani Konur Alp
memleketin en kuzeyinden Karadeniz'e kadar olan yerlere
ikincisi yani Akça Koca
Izmit
(Nikomedia)
üçüncüsü olan Samsa Çavus ise Iznik (Nicea)'e müteveccih idi
OSMAN BEY'IN ÖLÜMÜ
Tarihî kaynaklar
Osman Gazi'nin 1320 tarihinden itibaren faal hayattan çekildigini ve idareyi oglu Orhan'a biraktigini kayd ederler
Yakalandigi Nikris hastaligi yüzünden fiilen harblere istirak edemeyen Osman Bey
asker gazileri ve ümerayi Yenisehir ovasinda toplayarak herkesin huzurunda Bursa'nin fethi isi ile Orhan Bey'i görevlendirdi
Onun maiyetine de Köse Mihal
Turgud Alp
Seyh Mahmud Gazi
Seyh Edebali ve kardesi Ahi Semseddin'in oglu Ahi Hasan'i tayin etti
Fakat daha önce
vaktiyle kardesinin oglu Aydogdu'yu sehid eden Etranos (Orhaneli) tekfurunun cezalandirilarak kalesinin alinmasini
bundan sonra Bursa'nin fethine tesebbüs edilmesini emretti
Osman Bey'in
idareyi ogluna biraktiktan sonra ne kadar daha yasadigi kesin olarak belli degildir
Hatta
Osman Bey'in ölümünden sonra mi Orhan'in hükümdar oldugu
yoksa henüz o hayatta iken mi hükümdar kabul edildigi meselesi henüz kesinlik kazanmis degildir
Bununla birlikte onun vefatinin 724 (1324) yilinda oldugu kabul edilmektedir
Zira 1324 tarihli bir vesika ile Orhan'in bu tarihte hükümdar bulundugu ve ilk akçasinin tedkikinden de ayni senenin üçüncü ayinda (724) Rebiülevvel = 1324 Subat) Osmanli Beyi oldugu anlasiliyor
Uzunçarsili
Belleten'deki makalesinde bu konuda farkli görüsleri de vererek söyle der:
"Osman Bey'in vefati senesi tarihimizde birbirine uymamaktadir
Halil-i Konevî ile Sükrullah'da
Osman Gazi'nin vefati 710 (1310) senesinde
Idris-i Bitlisî'de 721 (1321)
Lütfi Pasa'da 718 (1318)
Gibbons'un (Osmanli Imparatorlugu'nun Kurulusu
s
33) adli eserinde 726 (1326) tarihinde gösterilmis olup
Asikpasazâde
Tâcu't-Tevârih
Hammer
Ali ve Meskûkât kataloglari hep bu sonuncu tarihi kabul ederler
Halbuki elimizdeki 724 (1324) tarihli vakifnâme
Orhan'in bu tarihte hükümdar oldugunu göstermektedir
Su halde Osman Bey'in vefat tarihini 1324'ten evvel veya o tarih baslarinda kabul etmek lazimdir
723 Ramazan (1323 Eylül) tarihli Asporçe Hatun vakfiyesindeki kayda göre Osman Gazi'nin bu tarihte hayatta oldugu anlasildigindan vefati 1323 Eylül ile 1324 senesi Mart'i arasinda olmalidir
"
Gerek bu görüsler
gerekse Bursa'nin fethi ve Osman Gazi'nin cenazesinin oraya nakli meselesi gözönüne alindigi zaman
vefat tarihinin 1326 yili olmasi icab eder
Bununla beraber Orhan Gazi'nin hükümdarliginin da 1324 yilinda oldugu kabul edilebilir
Solakzâde'nin
bize karayagiz
yassi burunlu
orta boylu
degirmi çehreli
ela gözlü
seyrek sakalli ayakta durdugu zaman kollarinin dizine kadar uzandigi
tatli sözlü ve heybetli biri olarak tasvir ettigi Osman Gazi
iyi bir idare
keskin ve saglam bir görüs
itidalli
yüksek kabiliyeti
rakiplerine kendisini sevdirmesi ve mücadelesinde planli hareketi
sabirli ve müsamahali olmasi ile etrafindaki asiretleri de nüfuzu altina almayi basaran bir kimsedir
"Fahrüddin" lakabini tasiyan Osman Bey
Bursa'nin fethi haberini ölüm döseginde almisti
Orhan Bey gibi degerli ve hayirli bir halef biraktigi için gözü açik gitmeyecekti
Osman Bey
ölüm döseginde iken etrafina oglu Orhan ile hükümetin büyükleri olarak kabul edilen gazilerden Turgut Alp
Seyh Ahi Semseddin
Ahi Hasan
Çandarli Kara Halil ve Kara oglan gibi devlet ricalini topladi
Onlara ve özellikle Orhan'a nasihatlarda bulunarak söyle dedi: "Ben ölüyorum
ama esef edip üzülmüyorum
Çünkü senin gibi bir halef birakiyorum
Adaletli ol
merhametli ol
iyi adam ol
Idare ettigin halka karsi esit muamele et
herkese karsi musavatli olup onlari himaye et
Islâm dininin nesrine çalis
Çünkü yeryüzündeki padisahlarin vazifesi budur
Ancak bu suretle Allah'in lütfuna nail olursun
Bilmedigin seyleri ulemaya danis
Bir seyi iyice bilmeden harekete baslama
Sana muti (itaat edenleri) olanlan hos tut
Beni Bursa'da Gümüslü kubbeye (Gümüslü Künbet) defn et
" Buna göre Osman
oglu Orhan'a Bursa'yi baskent yapma vasiyetinde de bulunmus oluyordu
Üç ay kadar önce kayinbabasi Seyh Edebali'yi
ondan hemen sonra da hanimi ve Edebali'nin kizi olan Mal Hatun (Malhun Hatun)u kayb eden Osman Bey
bizzat kendi eli ile anlari Bilecik'te defn etmisti
Osman Gazi öldügü zaman (dogum tarihinin farkh kabul edilmesine bagli olarak) 66 veya 69 yasinda idi
Techiz ve tekfini ile Çandarli Kara Halil ile imami Yahsi Fakih mesgul olmuslardi
Önce Sögüt'te muvakkaten defn edilen Osman Bey'in nasi
daha sonra vasiyeti geregi Bursa'da Gümüslü Künbed'deki türbesine nakl edildi
Bu türbede
XVUI
asir baslarina kadar Osman Gaziye ait olan ve ziyaretçilere gösterilen iri taneli bir tesbih ile büyük bir davulun kasnagi vardi
Rivayete göre bunlar
Sultan Alaeddin'in hediyeleri idi
Fakat ne yazik ki bu iki tarihî hediye XIX
asrin ortalarinda Bursa'da çikan bir yanginda yok olmuslardi
Kaynaklarin verdigi bilgiye göre Osman Gazi
çok sade bir hayat yasadi
Elbisesi
Islâm'in ilk muhariplerininki gibi sade idi
O
ne altin ne de gümüs birakti
Terekesi içinde fazla kiymetli bir sey yoktu
Kalan esya Denizli bezinden yapilmis sariklik bez
at için zirh takimi (yançuk)
bir tuzluk
bir kasiklik
bir çift çizme
Alasehir dokumasindan kirmizi renkli sancaklar
sade bir kiliç (Ruhî ve Hammer'e göre iki uclu)
bir tirkes
bir mizrak
bir kaç at
misafirlerine ikram için besledigi üç sürü koyun idi
Bunlardan baska iri taneli bir tesbih ile Selçuklu sultani tarafindan Karacahisar'in fethinden sonra kendisine hediye edilen davulun kasnagi da zikr edilir
Kendi döneminde kara lakabi ile anilan Osman Gazi'ni saç
sakal ve biyiklari da kara idi
Türkmenler arasinda cesur kimseler için kullanilan bu lakab
ondan baska insanlar için de kullanilmistir
Nitekim Karasi Bey
Kara Iskender
Kara Yülük
Kara Yusuf ve Karakoyunlu gibi isimlerle zikr edilen bu neviden lakablara tesadüf etmek mümkündür
Daha önce de kisaca temas edildigi gibi Osman Bey
bir yöneticide bulunmasi gereken bütün vasiflan kendi sahsinda toplamisti
O
adaletle hareket etme ve halka karsi cömertçe davranma gibi özelliklere de sahipti
Akinlarindan bizar duruma düsen Rum ahalî
onun himayesi altina girince her türlü taarruzdan masun ve mahfuz bulunuyordu
Bundan baska bütün haklari da teminat altina aliniyordu
Kendi tekfurlarindan görmedikleri âdilâne muameleyi
Osman Gazi'ye tabi olunca hemen elde ediyorlardi
Bu hal
devletin ilk kurulus yillarinda onun etrafinda toplanan cemiyeti kalabaliklastiran ve senlendiren sebepler arasinda sayilmaktadir
Beytülmalden hiç bir sey almadigi
kendi toprak ve sürülerinden elde edilen gelir ile geçindigi
tarihçilerin ittifakla söyledikleri gerçeklerdendir
Bu arada ganimetlerden kendi hissesine düsen miktar da onun varidatinin (gelirlerinin) bir kismini teskil ediyordu
Bir Germiyan'linin istegi üzerine halka tarh ettigi "Bac-i bazar" vergisi
reâyanin gönül hoslugu ile ödedigi ve Bizans vergileri ile mukayese edilemeyecek kadar az ve adaletli bir vergi idi
Osman Gazi'ye
kendi döneminde daha sonraki Osmanli hükümdarlari için kullanilan sah
padisah ve sultan gibi ünvanlar verilmemisti
Diger bütün Türkmen beyleri gibi
baslangiçta sadece Osman Bey denildigi
istiklâlinden sonra da bazan "han" denildigi kabul edilmektedir
OSMAN BEY'IN ÇOCUKLARI
Osmanli tarihleri
Osman Gazi'nin vefati esnasinda gerek miras taksimi
gerekse idareyi ele alma bakimindan Orhan ve Alaeddin adinda iki oglundan bahs ederier
Buna karsilik Halkondil
Osman'in üç ogul biraktigini söyler
Halbuki vakfiye bize Osman Bey'in müteaddid ogullarini ve bir kizinin mevcudiyetini haber vermektedir
Buna göre Osman Bey'in Orhan'dan baska Alaeddin Ali
Pazarlu
Melik
Çoban
Hamid adinda ogullari ile Fatma adinda bir kizi bulunmaktadir
Bununla beraber bu çocuklarin hangi veya kaç hanimdan olduklarini belirtmemektedir
Bu sebeple Osman Gazi'nin gerçekte kaç hanimla evlendigi ve çocuklarinin hangi hanimlardan olduguna dair henüz tam bir bilgiye sahip degiliz
Su kadar var ki
Alaeddin Ali Bey'in
Seyh Edebali'nin kizi Bala Hatun'dan
Orhan'in da Ösman Bey'in ilk zevcesi ve Ömer Bey'in kizi Mal Hatun'dan dogduklari bilinmektedir
Bununla beraber digerlerinin bu kadinlardan mi yoksa baska kadinlardan mi oldugu henüz kesin olarak tesbit edilebilmis degildir
Alaeddin Ali Bey
Orhan'dan küçüktü
Osman Bey'in sagliginda dedesi Edebali'nin yaninda Bilecik'te
daha sonra da babasinin yaninda Yenisehir'de bulunmustur
Alaeddin Ali Bey
babasinin ölümünden sonra kardesi Orhan Bey'e beylerbeyi olmus sonra kendisine temlik edilen Kite ovasindaki Futra veya Fodra (Âsikpasazâde
s
37'de Kurada) çiftliginin hâsilati ile geçinmistir
Âsikpasazade'nin ifadesi ile bu köyü bizzat Alaeddin Bey istemistir
Orhan da o köyü kendisine vermisti
Alaeddin Bey
Kükürtlü'de bir tekke yapti
Bursa'da Kaplica kapisina girilecek yerde kale içinde bir mescid
kapidan yukariya dogru ikinci bir mescid ve yaninda evler yaptirdi
Kendisi de orada sakin oldu
Alaeddin Bey
Orhan döneminde vefat ederek Bursa'da babasi Osman Bey'in türbesine defn edilmistir
Görüldügü gibi Alaeddin Ali Bey
Bursa ve çevresinde vakiflar tesis etmek suretiyle birçok hayir islerinde de bulunmustur
Alaeddin Bey'in ogullari daha sonralari ellerindeki yerler ve babalarinin vakiflarini idare ederek hayatlarini sürdürmüslerdir
Osman Gazi'nin diger ogullarindan yalniz Pazarlu Bey'in Iznik muhasarasi ve Pelakanon (Darica civan) muharebesinde bulundugu kayd edilmektedir
Osman Bey'in Çocuklari
- Melik Bey
- Fatma
- Hamid Bey
- Orhan Bey
- Alaeddin Bey
- Çoban Bey
- Pazarlu Bey
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul