Konu
:
Osman Gazinin Rüyası
Yalnız Mesajı Göster
Osman Gazinin Rüyası
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Osman Gazinin Rüyası
Osman gazinin rüyası
Gazi'nin gördügü bir rüya ve buna bagli olarak evliliginden bahsederler
Osmanli kaynaklarinda birbirine yakin ifadelerle anlatilan bu rüya
Hammer gibi Bati'li yazarlar tarafindan biraz da hayâl gücü ile süslenerek bir sahne oyunu gibi dramatize edilir
Devrin
egitim
din
kültür
sosyal
ekonomik ve hatta folklorik anlayisi hakkinda fikir vermesi bakimindan bu rüyayi degisik kaynaklardaki anlatilislarini günümüz Türkçesine yakin bir ifade ile buraya almakla dönemin anlayis ve fikrî seviyesi bakimindan bir degerlendirme yapmaya imkan vermis olacagiz
"Osman Gazi biraz aglayip dua ve niyaz eder
Derken uykusu gelip uyur
Rüyasinda kerameti açik ve belli olan bir seyhin kendi halki arasinda bulundugunu görür
Herkes bu seyhe güvenirdi
Aslinda onun dervisligi gizli idi
Öyle görünürdü
Dünyaligi
mali
mülkü ve koyunlari çoktu
ilim sahibi bir kimse idi
Misafirhanesi devamli herkese açikti
Osman Gazi
bu dervise konuk olurdu
Osman Gazi rüyasinda bu azizin kusagindan bir ayin dogdugunu ve gelip kendi koynuna girdigini görür
Bu ay
Osman Gazi'nin koynuna girince hemen onun göbeginden bir agaç biter ki gölgesi dünyayi tutar
Gölgesinin altinda daglar var
her dagin dibinden sular çikar
o sulardan da kimileri içer
kimileri bahçe sular kimileri de çesmeler yaptirir
Osman Gazi gelip bunu seyhe haber verir
Bunun üzerine seyh Osman'a "Ogul Osman
padisahlik sana ve senin nesline mübarek olsun ve benim kizim Malhun Hatun senin helalin oldu
" deyip hemen nikahini kiydi
Âsikpasazâde
Osman Gazi'nin rüyasini yukaridaki ifadelerie anlatirken Nesrî su ifadelerle olayi nakl eder:
"Meger Osman'in halki arasinda aziz bir seyh vardi
(Ona) Edebali derlerdi
gayet kemal sahiplerindendi
Veliligi
kerameti belli olmustu
Halkin itikad ettigi kimse idi
Bütün illerde meshur olmustu
Rüya ilmini iyi bilirdi
Dünyaligi sonsuzdu
Fakat fakirmis gibi görünürdü
Hatta (kendisine) dervis (fakir) lakabi ile hitab ederlerdi
O
bir zâviye yapip gelene ve gidene hizmet ederdi
Zaman zaman Osman da onun zâviyesinde misafir olurdu
Bir gece Osman Gazi
rüyasinda bu seyhin koynundan bir ay çikarak
gelip kendisinin koynuna girdigini
hemen göbeginden bir agaç bittigini
âlemi tuttugunu
gölgesinde daglarin bulundugunu
bu daglarin dibinden pinarlarin çikip aktigini
kiminin bahçesini suladigini
kiminin çesmeler akittigini görür
Osman Gazi
ertesi gün gelip bu düsünü o azize anlatti
Seyh ona "Ya Osman
müjdeler olsun
Hak Teâlâ sana ve senin evladina saltanat verdi
Bütün dünya evladinin himayesi altinda olacak
hem de kizim Mal Hatun sana helâl (es) oldu" diyerek
hemen kizini Osman Gazi ile evlendirdi
Osman Gazi'nin düsünü yordugu sirada
Seyh'in Turgut adli bir müridi de orada bulunuyordu
"Ya Osman
sana padisahlik verildi
sükrâne (olarak) bize ne verirsin?" dedi
(Osman) "Sana bir sehir vereyim" dedi
Dervis "Su köycegize de raziyim
bana bir nâme (yazili kâgit
mektup
belge) ver" dedi
Osman Gazi "Ben yazi yazmasini bilmem
Bir su kabi ile bir kilicim var
(Onlari) nisan olsun diye sana vereyim
Benim evladim anlari senin elinde görüp ibka etsinler" dedi
O su kabi ile kiliç onlarin elinde kaldi
Simdi dahi padisah olanlar
onu (o köyü) görüp ziyaret ederler
o dervisin evladina nimetler (verirler) ve ihsanlar ederler
Bu Edebali dedigimiz seyh
yüz yirmi yasinda öldü
Ömründe
birini gençliginde
digerini de yasliliginda (olmak üzere) sadece iki hatun aldi
ilk hatununun kizini Osman Gazi'ye verdi
sonraki hatunu Taceddin Kürd'ün kizi idi
Hayreddin Pasa ile bacanak oldular
Bu menakib
Edabali oglu Mehmed Pasa'dan nakledildi
Ayni rüya
Solakzâde tarafindan da su sekilde verilmektedir:
"Osman Han
merhum babasinin yoluna devam ederek
Anadolu'daki kumandanlar arasinda ve gaza meydaninda kendini gösterdi
Âlimlere ve seyhlere çok fazla itikadi vardi
O zamanin yüce makam sahibi
hal bilen seyhi
Seyh Edebali hizmetine devam ederek onun dua ve hürmetini rica ve istid'a ederdi
Bir gece âdeti oldugu üzre
Cenâb-i Allah'a münacatta bulunup hâcet dilerken
kendileri uykuya daldilar
Rüya âleminde
Seyh Edebali'nin koynundan bir ayin dogup gelerek kendi koynuna girdigini gördüler
Bu ay kendisinin göbeginden nihayeti olmayan bir agaç seklinde biterek dali ve budagi ile bütün dünyayi kusatir
Cihan halkinin bir kismi bostan sular
bir kismi ziraat yapar
bir kismi seyran eder
bir kismi da dolasir
Osman Gazi bu güzel yerden uzak kalinca sabah namazini eda edip seyh hazretlerinin huzuruna varir
Gördügü rüyayi bir bir anlatir
Seyhin bu rüyayi tabir etmesini diler
Seyh Edebali biraz kendi iç âlemine baktiktan sonra basini kaldirip Osman Gazi'ye;
"Ey yigit müjdeler olsun! Sana ve senin nesline padisahlik verildi
Rüyanda gördügün o ay
koynumdan çikip senin koynuna girdi
Sen benim kizimi alip bana damad olacaksin
Bundan çocuklarin ve soyun olacak
Kiyamete kadar yedi iklimde hüküm süreceklerdir" dedi
Seyh Edebali hemen orada bulunan Müslümanlarin huzurunda kizi Rabia'yi Osman Gazi'ye nikahladi
Orhan Gazi bundan dünyaya gelmistir
Daha önce de temas edildigi gibi Osmanli kaynaklari tarafindan tamamen ilahî bir takdirin tecellisi gibi nakl edilen bu rüya
Hammer gibi Batili yazarlarca degisik sekillerde verilir
Hammer
benzer rüyalarin görüldügüne dair haberlerin çok eskilere dayandigini ve hemen hemen birçok padisah
hükümdar ve hanedan için böyle rüyalarin görüldügüne dair nakillerin bulundugunu ifade ile söyle der:
"Büyük padisahlarin dogumundan önce gelecekte nail olacaklari (ulasacaklari) güç
kudret ve kuvveti göstermek üzere bu neviden rüyalarin nakli Sark (Dogu) tarihçilerinde zaman zaman görülen bir istir
Bununla beraber bu âdet
sadece onlara has bir is degildir
Benzer haberler
gerek çagdas
gerekse eski Bati tarihçilerinde de görülür
"
Osman Gazi ile ilgili rüya hakkinda böyle diyen Hammer
kendisi de ayni rüyayi degisik ifadelerle anlatmaktan geri kalmaz
Bu sebeple biz de Osmanli kaynaklari ile Hammer'in ifadesini karsilastirmak isteyenlere bir kolaylik olsun diye onun verdigi bilgiyi de temel hususiyetlerini bozmadan özet halinde vermek istiyoruz:
Karamanin Adana sehrinde dogmus olan Seyh Edebali
Suriye'de (Sam'da) Fikih (îslâm Hukuku) tahsil ettikten sonra Eskisehir'e yakin Itburnu köyüne gelip yerlesmisti
Osman
zaman zaman oraya gelip seyhle görüsürdü
Osman bir gece Edebali'nin kizi Malhatun'u görüp âsik oldu
Fakat seyh
Osman'in iyi niyetine tam olarak güvenemedigi ve bu genç ile kizi arasinda mevcud olan esitsizligi göz önünde bulundurarak evlenmelerini uygun görmedi
Osman
derdini silah arkadaslarina ve komsularina açar
Bunlardan biri olan Eskisehir beyi
Osman'in anlatmasi üzerine Malhatuna gönül verir
Kizi kendisi için istedi
Fakat o da geri çevrildi
Edebali
Osman'dan çok Eskisehir Beyi'nin öc almasindan korktugu için
o beyin topraklarini terk ederek gelip Ertugrul bölgesine yerlesti
Bu yer degisimi
iki bey arasinda büyük bir düsmanliga yol açti
Bir gün Osman
kardesi Gündüzalp ile birlikte komsusu ve dostu olan Inönü beyinin evinde iken
Eskisehir beyinin müttefiki ve Harman Kaya hakimi olan Köse Mihal ile birdenbire çikageldigi görülür
Bunlar
ellerinde silahla Osman'in kendilerine teslim edilmesini istiyorlardi
Inönü beyi
gerçek misafirperverligin bu sekilde bozulmasini kabul etmeyerek onlari vermeyecegini söyledi
Bu esnada Osman ile Gündüzalp ileri atilip mücadeleye basladilar
Eskisehir beyi korkup kaçarken Köse Mihal esir alindi
Bunun üzerine Köse Mihal kendisini esir alan bu güçlü insana karsi bir sevgi duydu ve ona tabi oldu
Daha sonra Osman
babasinin yerine geçince
Köse Mihal atalarinin dinini birakarak Müslüman oldu
O andan itibaren de Osman'in yükselmekte olan gücünün saglam dayanaklarindan biri oldu
Böylece Osman
Rumlar arasinda bir dost kazanmis
ama henüz sevdigi insana kavusamamisti
Aradan iki yil geçti
Bu iki sene zarfinda kuskular ve süpheler onun yakasini birakmiyordu
Ondan sonra Mal Hatun'un babasi
Osman'in sebatkârligindan duygulanarak ilahî bir isaret olarak gördügü rüyayi onun lehinde yorar
Buna göre: Osman Gazi
Seyh Edebali'ya misafir olarak gelir
Sabirla yatagina girip yatar
Uyuyunca su rüyayi görür:
Ev sahibi yaninda yatiyordu
Birdenbire ev sahibi Edebali'nin gögsünden bir hilâl çikti
Gittikçe büyüyen hilâl tam bir dolunay seklini alinca gelip kendi koynuna girer
Ondan sonra yanlarindan bir agaç belirir
Bu agaç dallanip budaklaniyor
gittikçe güzellik ve yesilligi artiyordu
Dallarin gölgesi
üç kita ufuklarinin nihayetlerine kadar karalari ve denizleri kaplayiverdi
Kafkas
Atlas
Toros ve Balkanlar gibi dört büyük siradag silsilesi
bu yapraklar çadirinin dört destegi gibi görünüyordu
Agacin kökünden deniz gibi gemilerle örtülmüs olarak Dicle
Firat
Nil ve Tuna fiskiriyordu
Kirlar
ekinlerle çevrilmisti
Daglar ise sik ormanlarla taçlanmis bulunuyordu
Bu daglardan çikan bereketli sular
gül bahçeleri ve servilikler arasinda dolasa dolasa akiyordu
Uzaktan kubbeler
ehramlar
dikili taslar
sütunlar
hasmetli kulelerle süslü sehirler görünüyordu
Bütün bunlarin zirvelerinde birer hilâl parildiyordu
Minarelerin serefelerinden ezanlar
mü'minleri namaza çagiriyordu
Tam bu sirada hizla esen bir rüzgâr çikmisti
Agacin yapraklarini dünyanin bütün sehirleri üzerine
özellikle iki denizin birlestigi
iki karanin kucak açtigi iki dünyayi çeviren bir halkanin en degerli tasi niteliginde olan Istanbul'a dogru savuruyordu
Osman
halkayi (yüzügü) parmagina geçirmek üzere iken uyandi
Böylece
Osman ile Mal Hatun'un birlesmesinden dogacak olan soyun kuvvet ve kudretini tahmin ettirmekte olan bu rüyanin tabiri
genç savasçinin Edebali'nin kizi ile evlenmesinde araya giren engelleri bertaraf ediverdi
Dügün söleni
hükümdarlarin dügünü gibi degil
Peygamberin seriatina ve gösterdigi örnege uygun olarak yapildi
Iki sevgilinin nikâhini
Edebali'nin müridlerinden müttaki bir zat olan Turud (baska kaynaklarda Turgud) adindaki dervis kiydi
Bu evlilik münasebetiyle olsa gerek ki
Osman Bey
zevcesine (esi) Bilecige bagli Kozagaç adindaki köyün gelirlerini pasmaklik olarak tahsis etmistir
Bilahare o da bu hasilati
tekkeye vakf etmistir
Bu konuda 985 (1577) senesi tarihini tasiyan ve Bilecik kadisina gönderilen bir hükümde söyle denilmektedir:
"Bilecik kadisina hüküm ki
ecdad-i izamimdan merhum Sultan Osman Han elayhi'rrahme ve'l-gufran
mesayih-i izâmdan Edebâli merhum'un kerimesin tezevvüc eylediklerinde kaza-i mezbûre tabi" Kozagaç nâm karyeyi pasmaklik ihsan etmegin müsârun ileyha dahi karye-i mezbûrenin mahsûlun zâviyesine vakf edüp âyende ve revendeye sarf olunurken hâla karye-i mezkûrede sâkin olan
Tarihlerde
Osman Bey'in zevcesi olarak gösterilen Mal Hatun veya Rabia Hatun
Seyh Edebali'nin Osman'la evlendirdigi
Orhan ve Alaeddin'in annesi olarak belirtilmektedir
Halbuki Gazi Orhan Bey'in 724 (1324) tarihli vakfiyesinde "Mal Hatun bint Ömer" kaydinin olmasi bu kadinin Seyh Edebali'nin degil
Ömer Bey'in kizi oldugunu göstermektedir
Ayni sekilde birçok tarihteki rivayetlere göre Mal Hatun ve babasi Seyh Edebali
Osman'in vefatindan üç ay önce Bilecik'te vefat etmislerdir
Halbuki vakfiyede ismi geçen Mal Hatun
Osman Bey'in vefatindan sonra hâla hayattadir
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul