Konu
:
Mısır: Antik Mısır Dini
Yalnız Mesajı Göster
Mısır: Antik Mısır Dini
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Mısır: Antik Mısır Dini
Antik Mısır Dini
Religion of Ancient Egypt
Eski çağlarda oluşan bütün dinlerin çoğunda şu dört madde
prensip olarak bulunmuştur:[*]Tanrı Kavramı[*]Mitoloji ve Efsaneler[*]Dini İnanışlar
“dogmes”
[*]Dini Ayinler
1
Hiyerogliflerle olan her türlü dini metinler
mabet ve mezar duvarlarındaki dini inanışlar ve ayinlerin tasviri
Klasik bazı tarihçilerin; Heredot
Sicilyalı Diodor ve Strabon gibi
Mısır'ın eski dini hakkındaki gözlem ve rahiplerden duyduklarını yazmalarıdır
2
Mabetlerde
mezarlarda her çeşit ilâhların heykelleri
heykelcikleri veya çizilmiş
boyanmış resimleri
Eski Mısır medeniyetine ait mabet harabelerinde
mezarlarda bu çeşit ilâh heykel ve resimlerine rastlanmaktadır
Bunlar bazalt ve granitten olan heykellerden başka
bronz ve altından heykelcikler
çeşitli hayvan baslarıyla temsil edilen ilâh ve ilâheleri göstermektedir
Mısır'ın din hayatının eksik yönü
iman ve inanma kısmıdır
Bir de çoğu dinlerde esas olan mukaddes kitabın
burada bulunmayışıdır
Mısır'ın tarih önceki devirlerindeki din düşünceleri
totem esasına dayanır
Birer siyasi ve idari bölme olan eski Mısır'ın
“Nom”
ları
totem olan hayvan isimlerini taşırdı
Mesela çakal
köpek
yılan
şahin normları gibi
Klan halinde yaşayan insan grupları
bir yere yerleşip siteler (Nom) oluşturduktan sonra sembolleri olan totemler
o yerin ilâhi ve mabudu olmuştur
Eski din inanışları
bunlara dayanmaktadır
Eski devirlerdeki bir halkın dini
oturduğu memlekete ve sürdüğü hayat tarzına göre değişir
İşte buna göre Mısır dini de ilhâmını muhitinden almıştır
Mısırlılar
bir çok ilâhlara sahiptiler
Eski Mısırlılarda bu Tanrılar
önemli bir yer işgâl etmişlerdir
Eski Mısır dini
bir çok ve çeşitli ilâhları mukaddes saymıştır
Onların heykellerini
resimlerini yaparak şekillendirmişlerdir
Mısırlılar genellikle çok ilâhlı Tanrı kavramına inanırlar
Ancak 4
Amenofis devrinde tek ilâhlı bir düşünce reformu
devamsız bir hareket olarak kaydedilmiştir
Mısır ilâhları
konularını gökten
topraktan
sudan
bitkilerden
hayvanlardan ve insanlardan alırlar
Mısırlılara göre her şeyin başı
"Gök Tanrısı"
ndadır ve bütün eski tarih boyunca
Gök ve Nil ilâhları
dâima en önemli tanrılar olarak kalmışlardır
Gök Tanrısı'nın ismi ve şekli değişmekle berber
gökyüzündeki yıldızlar
Güneş ve ay en eski ve devamlı ilâhlar arasındadır
Sonra yeryüzü ilâhları gelir ki
toprak
su ve ağaçlar
bunların sembolüdür
Hayvanlar alemi ise Mısır ilâhları arasında en kalabalık yeri işgâl ederler
Bu mukaddes sayılan hayvanlar
bazen bizzat kendileri veya bir özel işaret ile
bazen de sadece basları ile insan vücudu üzerinde temsil edilmişlerdir
Mesela Osiris ölüler ilâhidir
Mısırlıların ilâh kavramı hakkındaki bilgileri sadece metinlerden öğrenebiliyoruz
Mesela
piramit metinlerinde
bir firavun öldüğü zaman nasıl ve ne suretle ilâh mertebesine yükseliyor? Bu metin de az da olsa bilgi verilmektedir
Rahipler
Ayinler ve Mabetler
Mısır dininin tatbikatını rahipler yapar ve bu teolojiyi onlar düzenlerlerdi
Rahipler
krallar tarafından çok zengin bir hâle getirilmişlerdir
Rahipler
halk tarafından ilâhlara kesilen kurbanlar ve verilen hediyelerle bol bol geçiniyorlar ve mabetlerde geniş yerlerde oturabiliyorlardı
Ayni zamanda da devlete vergi vermekten muaftılar
Angarya islerde çalıştırılmadıkları gibi
askerî görev de görmüyorlardı
Böylece halk içinde bir otoriteye sahiptiler
Mabetler
Mısır şehrinde en önemli yeri işgâl ettiği gibi
âbide bakımından da en büyük binalardır
Mabet; tanrıların evi
heykel ve sembollerin saklandığı mukaddes ter
aynı zamanda da totem sayılan hayvanların serbestçe girebildikleri bir binaydı
Ayinler
büyük dinî törenlerden başka
her gün mabetlerde gerçek formüllü dualarla ilâh heykellerin önünde yapılır ve bunları ya bizzat kral veya rahipler idare ederlerdi
Mabedin içine güzel kokular yakılır ve rahibeler tarafından müzik çalınarak dans edilirdi
Ayinler
her gün ve her mabette aynı şekilde icrâ edilirdi
Buna göre ilâhların da krallar gibi
iki esâsı vardır:[*]
Vücut:
“Zet” ki yeryüzündeki ilâhı temsil eder
[*]
Ruh:
“Ka” ise ilâhî ve semâvî olan elemandır
İlk temsil edilen ilâhlar
M
Ö
4000 ortalarında başlamıştır
Mısır'ın dini fikirleri belirten ilk belgelerden biri
M
Ö
2625 yılında Saqqara piramitlerindeki
Kral Unas'in mezarında olan yazıdır
Heliyopolis'te yer tutan ve Güneş temeline dayanarak
“Ra”
adını taşıyan mabut bulunur
Mısır'da aynı kavramı ifade eden ilâhlar
başka başka isimlerde de anılmışlardır
Mesela Hor
Ra
Aton isimleri
hep Güneş'i temsil eden ilâhlardır
Bunun sebebi
siyâsî merkezlerin değişmesidir
Mısır ilâhlarını iki büyük grupta toplayabiliriz:[*]Yerel Totemler[*]
“Gök”
ve
"Yer"
İlâhları
Yerel totemler
göçebe kabilelerin yerleştikleri sitelerde
mukaddes saydıkları hayvan ve putları insan vücudu ile de birleştirerek temsil ettikleri ilâhlardır
Bu sûretle kabile ilâhları
yerel Tanrılar olmuşlar ve
“sitenin hâkimi”
sayılmışlardır
İlâhlar
ilk zamanlarda -erkek olsun
kadın olsun- yalnız yaşar ve hâkimiyetini korumada çok kıskanç davranırdı
Fakat Mısırlı
buna bir aile oluşturmakta gecikmemiş; evli düşünülen ilâh
çocuğu ile beraber bir üçlü sisteme geçmiştir
Bunda baş hâkim olan
baba değildir
Bazen de kadın ilâhe tamamıyla hakim durumdadır
Mesela Dendara'daki Hathor gibi
İlâh
ailesiyle beraber kendi sarayı sayılan mabette oturur
bazen de yanına başka ilâhların girmesine izin verebilirdi
Yeryüzünde yaşayan ve Tanrı'nın sembolü temsil edilen Firavun da her vakit ilâhin karşısına çıkabilirdi
Fakat kral
her mabette aynı zamanda bulunamayacağı için
kendisine vekil olarak rahipleri bırakır ve onlar; ilâha
mâbede ve onun arazisine bakarlardı
Bazı yerel ilâhların hâkimiyet sahaları
zamanla da genişlemiştir
Bunun en tipik örneği
Delta'da Busiris eyaletinde bir ağaçla temsil edilen bitki ve ölüler ilâhi Osiris'in ta Güney Mısır'a kadar gidişidir
Buradan önce Memfis'e giderek
yerel ölü ilâhı olan Anubis'in yerine geçmiş
sonra da Yukarı Mısır'da Abidos'ta köpek şekline girerek ölüleri korumuştur
Sonraki devirlerde ise bütün Mısır'da Osiris
ölüler ilâhi olarak yer almıştır
Bu yerel ilâhların esas ilk merkezleri kesin olarak pek tespit edilmemekle birlikte
bir çokları daima malum olmuştur
Mesela Aşağı Mısır'da Horus
Busiris'te Osiris
Memfis'te Ptah
Dendara'da Hathor gibi
Eski fikirden kalmış olarak tarihî devirlerde de tapılan canlı hayvanlar olmuştur
Bunların en başlıcası ve şöhret sahibi olan
Memfis'te takdis edilen Apis Öküzü'dür
Beyaz lekeleri olan siyah renkli bu öküzün
başında üçgen şeklinde beyaz bir alametin olması lazımdı
Memfis'te beslenerek korunmuştur
Bu hayvan Ptah'ın bir canlı numunesi sayılır ve onun bu hayvanda yaşadığını rahipler anlayabilir sanılırdı
Alnındaki siyah üçgenden başka sırtında akbabaya benzeyen bir sekil
sağ yanında bir hilal
dili üzerinde ise hamam böceğine benzeyen bir işareti bulunması gerekti
Ayni zamanda da kuyruk tüylerinin çift olması gerekiyordu
Bu şartlara uyan Apis Öküzü Ptah mabedinin karşısına yapılmış bir mabette
itina ile rahipler tarafından bakılır ve beslenirdi
Gündüzleri belirli zamanlarda avluya çıkarılan mukaddes öküzün her hareketinde rahipler bir anlam çıkarırdı
Bu hayvan ölünce Mısırlılar tarafından büyük bir matem oldu
Ama yenisinin meydana çıkışı büyük sevinç olurdu
Ölen öküzler mumyalanarak büyük cenaze törenleri yapılır ve Saqqara'da bulunan yer altı galerilerindeki lahitlere konulurdu
İsis-Apis olan bu hayvan için
Serapeum denilen mabette ayinler yapılırdı
Ölünce yerine yeni bulunan Apis geçer ve totem hayvan yasamış olurdu
İlâhlara bir takım kuvvetler de atfedilmiştir:
1
Osiris : Ölüler Tanrısı
2
Ptah: Artistlerin ve Madencilerin Tanrısı
3
Hathor : Aşk ve Neşe Tanrıçası
4
Maat: Adalet ve Hukuk Tanrısı
5
Sobek: Sular Tanrısı
6
Seshet: Yazı Tanrıçası
7
Sekhmet: Savaş Tanrıçası
8
Min: Çöllerdeki Seyyahların koruyucusu ve Hasat Tanrısı
9
Toth: Ay ve İlim Tanrısı
10
Geb: Toprak Tanrısı
11
Set: Kuraklık ve Kötülük Tanrısı
12
İsis: Analık ve Bereket Tanrıçası
Gök ilâhini çok büyük bir inek şeklinde düşünen Mısırlılar
ona “Hathor” adini vermişlerdir
Arz Onun ayakları altında durduğu farz edilir ve karnında ise yıldızlar parlardı
Diğer taraftan bu Gök İlahı'na bazı eyaletlerde “Sibu” adi verilmiştir
Ay ilâhına “Tot” adi verilmiştir
Fakat bunların içinde en büyük olarak Güneş İlâhı “Amon-Ra
Horus” başta sayılır
Mısırlıların “Yaradılış Destanı”
bu Güneş fikrinden doğar
Onlar Güneşin dünyada ilk doğduğu günü “Yaratan” kabul ediyorlardı
Bu ilâh
bitkileri
hayvanları ve insanları yaratmıştır
İlk yaratılan insanlar “Ra”nın doğrudan doğruya çocuklarıdır
Bundan başka toprak ilâhi da yer almaktadır
Toprak İlâhı “Geb”dir
Bazen de bu Tanrı “İsis” kabul edilirdi
Mısır dini Natürizm dinidir
Mısır itikadında en önemli olay Güneş kavramıdır
Mısır'ın Güneş ilâhlarından en meşhuru Horus'tur
Diğerleri
Atun
Set
Ra'dır
Bazı Mısır ilâhları şunlardır:
Horus- Nur ilâhidir ve Güneşi temsil eder
Gökyüzünün burçları üzerinde görünür ve bir atmaca şeklinde göklerde uçar
Atmaca da Hor adini taşımaktadır
Güneşle ay ilâhin iki gözü sayılır
Hor iki kuvvetli kanatla gösterilir
Bu kanatlar semada uçtuğunu gösterir
Bu kanatlarda iki müthiş yılan vardır ki ağızlarından ateş püskürür
Bu da Güneşin yakıcı
çarpıcı ve öldürücü kudretinin alametidir
Kainatı aydınlatan ve canlandıran Horus kardeşi zulüm ve tahrip ilâhi olan Set ile devamlı mücadelededir
Hep Horus kazanır ama Set yok olmaz
Bazen de Set geçici yenilgiler kazanır ve Horus'un bir gözünü çıkarır ki Güneşle ay tutulması bundandır
Bu durum yer ilâhi Geb'in aracılığı ile halledilir
Güney Mısır Set'e ve Kuzey Mısır Horus'a verilir
Set- Garip bir tarihe sahiptir
Mısır; milli birliğini oturtmadan evvel Horus kuzey Kraliyetinin ilâhiydi
Bu krallar kendilerine Hor unvânını almışlardı
Zaten her yerde krallar
gökten ve Güneşten unvan aldılar
Set kuzeylilerce sahranın kavurucu
kısır ve buna benzer felaketlerin ilâhi saymışlardır
Kuzeyliler basarili olunca Horus Mısır'ın kendi ilâhi ve Hor unvânını taşıyan krallar Mısır'ın kendi hükümdarı olunca yavaş yavaş Set sahra ilâhi fikrinden
yabancı ilâh (sahra yabancı sayılırdı) fikrine geçerek Suriye'nin Sotek ve Bal ilâhına benzetilmiştir
Daha sonra Horus nuru hayatin ve Set zulmet ve tahribin ilâhi olmuştur
Ra- Güneşi ifade den Tanrılardan biridir
Ra insanlar arasında oturmaz
râkip olduğu kayığı ile ebedi bir tarzda semada yüzer durur
Zulmetle devamlı mücadele ederdi
Maat- Mısırlılar indinde ay ile önemli ilâhlardan biriydi
Maat Uygurca ay anlamına gelmektedir
Toth- Aya ait bir ilâhtır
Aydan hariç bölünmüş zamana da hakimdi
Diğer taraftan ilâhların müşâvir ve katibi idi
Hor'la Set arasındaki anlaşmazlıkta
Geb ile hakemlik yapmıştır
Ptah- Mısır'daki büyük ilâhlardan biridir
Ptah'ı tavsiye ederken dokuz ilâh manzumesinin kalbi ve dili gibi tarif edilmiştir
Ptah yaratma kelimesini Atun diliyle telaffuz etmiş ve bundan sonra bütün oluşum
ilâhlar
şehirler ve kainatta iyi
kötü ne varsa her şey oluşmuştur
Ptah Türkçe “put” demektir
Mavi yani gök demektir
Mısır dilinde Pt =Gök demektir
Osiris- Mısırda önemli bir kült halinde olan bu ilâhin gerçekleri Mısır rahiplerince son derece özenle saklanan bir sır halindedir
Horus'tan daha kıdemli olan Osiris Mısır'ın bir kahramanı
Mısır'ın birliğini kuran
medeniyeti öğreten
yazıyı icat eden akil ve hayırlı bir hükümdardı
Resimlerinde bir elinde çoban değneği diğer elinde öküz kamçısı vardır
Bu da Hor (Horus) gibi Aşağı Mısır hükümdarıdır
Zulmet ve tahrip ilâhi olan Setle devamlı rekabettedir
Set unvânını güney hükümdarı ile mücadeleye girişmiştir
Set bir ara itaat eder gibi görünerek
Osiris'in güvenini kazandıktan sonra beraberindeki 72 kişiyle Osiris'i pusuya düşürmüş ve bir tabut içine kapatarak denize atmıştır
Dalgalar Osiris içinde bulunduğu tabutu sürükleyerek Finike'de Biblos sahillerine atar
Bu sırada Osiris'in karısı ve kız kardeşi olan İsis aramaya çıkar
Biblos sahillerinde tabutu bulur ve Set'ten gizler
Fakat Set bir zaman sonra isi keşfeder ve Osiris'in naaşını tanır
Ve bu naaşı parça parça ederek her parçasını bir tarafa dağıtır
İsis bu parçaları toplamak için hazırlanır
Anubis ve Hor'un iyilikleriyle parçaları bulur ve birleştirir
Osiris böylece yeniden hayata gelir
Oğlu Hor pederinin intikamını alır
Fakat Set hiçbir şekilde mağlup olmaz
Nihayet yer ilâhi Geb hakem olur
Bu da Mısır'ı Hor ile Set arasında bölüştürmek suretiyle ihtilâfı halleder
Osiris'in bir diğer safhası daha sonuca varmıştır
o da bitkilere ilâh olmasıdır
Ölen
dirile
tekrar hayata gelen ilâh hasatçıların oraklar ile biçilen ve baharda tekrar canlanan ruhu bitkidir
Anadolu ve Suriye'de bitki ilâhi olan Atis ile Adonis de ölen ve dirilen bir ilâhtır
Bunu temsil için yapılan putlarda bir ağaç gövdesi üzerine ellerinde çoban değneği ile öküz kamçısı taşıyan bir insan başı görülür
Bu ağaç gövdesi bitki aleminin alametidir
Bu temel prensiplere göre
eski çağda Mısır'ın dini hayatını incelemek için iki çeşit belgeye sahibiz
Eski Mısır Mabetleri
Eski Krallığın hükümdarları Mısır'ın hemen her yerine mabetler inşa ettirmişlerdir
En orijinal örneklerden biri Güneş Tanrısı “Ra”ya özel olarak yapılan mabettir
Büyüklüğü ve şekli hakkında bir fikir edinmek için
bunlardan Abusir'de meydana çıkarılan 5
sülale zamanında inşa edilmiş olanı hakkındaki bilgiler daha nettir
100 metreden fazla uzunlukta
80 metre genişlikte
sur ile çevrilmiş bir saha içinde
38 metre yanları ve 20 metre yüksekliğinde bir kare mezar üzerinde kalın dikli bir tas bulunmaktadır
bu anıt bütün mabede hakimdir
Asil Güneş Tanrısını temsil eden sembol budur
Kaidenin önünde kurban kesmeye mahsus mezbaha bulunuyor
Sur dışında
çölün ortasında 28 metre uzunluğunda pişmiş topraktan kayık
Güneşin gece yolculuğu için hazırlanmış durumdadır
5
sülalenin hemen hemen bütün hükümdarları
bu türlü Güneş mabetlerini ehramların yani başına yaptırmışlardır
Bunlardan beş tanesinin adi bilinmektedir
Harabe kalıntılarından en iyi belli olanı
Abusir mabedidir
Heliopolis'te 3
sülale zamanına ait bir mabet yapısı örneği
başka yerde görülmeyen bir tarzdadır
Bu 300 metre genişliğinde yuvarlak ve 40 metre kalın duvarlarla çevrilmiş
iç tarafında direklerle tutturulmuş
uzunluğuna
beş hücreden ibaret binadır
Orta Krallık dönemindeki mabetler tam olarak korunamamıştır
Bazıları Hiksoslar devrinde (M
Ö
1788-1580) harap edilmiş
diğer bir çoğu da 18
sülale kralları tarafından ele alınarak büyütülmüş ve şekilleri değiştirilmiştir
Orta Krallık devrinde 11
sülaleden Mentuhotep'lerden birinin yaptırdığı mabet sonradan tadilata uğramayan mabetlerden biridir
Deir-el-Bahri mevkiinde bir dağ yamacında inşa edilmiş olan bu bina
ölen insanlar için yapılan ayinlerde kullanılan mabettir
Prensesler için yapılmış yeri de mevcuttur
Mabedin dip tarafında uzun bir dehlizden kayalıklar içine girilerek küçük bir odada son bulmaktadır
Burada ihtimal ki Kralın heykeli konulmuştu
12
sülale kralları da bir takım abideler meydana getirmişler
Mabet olarak yapılanlar ve sonradan tadilata uğrayanlardan bazıları şunlardır:
Memfis'te Ptah mabedi genişletilmiş
Karnak'ta Amon
Dendera'da Hathor
Heliyepolis'te Atum
Abidos'ta Osiris
Yeni Krallık devri mabetleri üç kısımdan ibarettir
Dörtgen şeklinde olan mabetlerin uzunluğu genişliğinin iki katidir
Ön kişim
iki yüksek pilon arasından açılan büyük merkezi bir kapıdır
İç avlu sütunlarla çevrilidir
Bunun gerisinde ayin yapılan salonlar ve daha ileri de ise bir koridorla ayrılmış ilah heykellerinin konduğu mukaddes yer ve hazinelerin saklandığı odalar
mağazalar bulunmaktadır
İlah heykeli ya bir hücreye kapatılmış veyahut da bir kayık üzerine oturtulmuştur
Mabedin çoğu yerine büyüklü küçüklü heykeller konmuştur
Duvarlarına kabartma yazılar ve süsler yapılmıştır
Kralın icraatına ait olanları halkın girebileceği yerlerde
rahiplerin girmesine mahsus yerlerde ise tapınma ve dini ayinleri gösteren sahneler yapılmıştır
Mabetler genelde iki temel fikre göre yapılmıştır
Biri büyük ve baş ilahlar için
diğerleri ise ölüler kültünün yapılacağı mezar mabetleridir
Bu mezar mabetlerini her kral kendine özel yaptırmıştır
Mezarlardan ayrı yapılan bu çeşit mabetlerin gerek planları
gerekse yer ve büyüklükleri itibariyle önemli değişiklikler olmuştur
Bunlardan Kraliçe Haçepsut'un Der-el-Bahri'deki mabedi anlatılır
Çünkü bu bina
Mısır abidelerinin en orijinallerinden biri sayılmaktadır
Bu kadın hükümdarın yaptırdığı mabet
bir dağ eteğinde kayalığın yamaçlarına uygun bir şekilde yerleştirilmiş sütunlarla tutturulmuş teraslar halinde yukarıya doğru yükselmektedir
En üst terasta asil mabet ve onun arkasında kaylar içine oyulmuş bir çok ibadet yerleri yapılmıştır
Bu mabedin duvarlarında
Kraliçenin soyuna ve yaptığı hükümet islerine dair sahneler kabartma olarak resmedilmiştir
Bu açıklık ve inceliğinden dolayı bu mabet Mısır'ın en güzel abidelerinden biri sayılmaktadır
2
Ramses'in
“Ramseseum”
u da bu çeşit mabetlerdendir
Amon Tanrısı için yapılan büyük Karnak ve Luksor mabetleri Mısır'ın en büyük ve en muhteşem abideleri sayılırlar
Mabet tipi planlarda birbirinden farklı üç kısım görülür
Yeni Krallık devri mabetlerine uzunlukları hepsinde ayni olmayan bir yoldan girilir
Bu yol boyunca Tanrının mukaddes hayvaninin sembolü olan
sfenksler konmuştur
Mesela Karnak'ta
Tanrının koç sembolü birer sfenks heykeli olarak sıralanmıştır
Buna “Ilah Yolu” denmektedir
Yolun sonunda mabet kapısının iki tarafında yükselen
kaideleri geniş yukarıya gittikçe daralan ve tamamıyla Mısır üslubuna has
“pilon”
denilen duvarlar vardır
Genelde bunların önüne hangi kral yaptırdıysa
onun büyük mikyasta bir kaç heykeli konur
Mesela Luksor'da bu heykeller
6 tanedir
Mabet kapısının iki yanında yükselen pilonlar üzerinde ise
hangi kral yaptırmış ise onun zaferlerine ait kabartmalar konmaktadır
Luksor mabedinin bu duvarlarına 2
Ramses'in Kadeş savaşlarını anlatan sahneleri yapılmıştır
Pilon duvarların ortasındaki kapıdan girince üç tarafı bir veya iki sıralı sütunların bulunduğu bir avlu vardır
Burası halkın girmesine mahsus olan yerdir
Sütunları çevreleyen duvarlarda da yine kabartmalar bulunmaktadır
bunlar ya dini sahneler ya da yine ender olarak savaş tasvirleridir
Luksor mabedinde bu sütunlar arasına Kralın büyük mikyasta heykelleri yerleştirilmiştir
Bu açık avluda
birkaç basamak merdivenle asil mabedin en önemli kısmı olan bir
“hipostil”
salona girilmektedir
Burası da sütunlarla tutturulmuş ve tavanından yari aydınlık alan
duvarlarında çeşitli ilah ve ilahelere ait kabartma ve oymalar yapıldığı gibi tavanlarında da yine
burada icra edilecek törenlerin önemine göre resimler yapılmıştır
Bu salon yari ışıklı ve dekorlu hali ile çeşitli törenlerde yüksek şahsiyetlerin rahiplerin ve nihayet Kralın bulunacağı bir yerdir
Aynı zamanda eğer Kralın bir varisi olmazsa
bu hipostil salonda
Amon'un mucizesi ile yeni kral ilah tarafından işaret edilerek seçilmek için törenler yapılmıştır
Bu hipostil salonlardan birisi hakkında bir fikir vermek için
I
Setos tarafından başlatılıp da
II
Ramses'in bitirebildiği Karnak mabedinin ölçüleri şöyledir: Genişliği:103 sütunla
derinliği 50 sütunla
tavanı ise 130 sütunla tutturulmuştur
Böylece sfenksle sıralanmış ilah yolundan sonra ortası tamamen açık bir avlu
yari aydınlık olan sütunlu hipostil bir salon ve daha sonra da ilahın mukaddes sayılan mevcudiyetine ve hazinesine yaklaştıkça mistik bir karanlık içine gömülen bir mabet planı ortaya çıkmıştır
Ayrıca Eski Mısır mimarisinde mabetleri su esaslara göre de ayırmak mümkündür:
1- Klasik Mabetler
2- kayalıklar İçine Oyulan Mabetler
3- Güneş İlahına Özel Mabetler
4- Kralların Küçük Mabetleri
5- Ölülerin Ayinleri için Yapılan Mabetler
Alıntı
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul