Konu
:
Mısır: Antik Mısır Tanrısı Aton
Yalnız Mesajı Göster
Mısır: Antik Mısır Tanrısı Aton
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Mısır: Antik Mısır Tanrısı Aton
Antik Mısır Tanrısı Aton (Aten
Zentuk) ve Aton Dini
Zentuk) ve Aton Dini
"Aton
uludur
birdir
tektir
O'ndan başkası yoktur
Bir tanedir
O'dur her varlığı yaratan
Bir ruhtur Aton
görünmeyen bir ruh
Ta başlangıçta vardı Aton
Tek varlıktı o
Hiç bir şey yokken o vardı
Her şeyi o yarattı
Ezelden beri süregelen varlığı
Ebediyete kadar sürecek
Gizlidir Aton
kimse görmemiştir onu
İnsanlara ve yarattıklarına sır kalır her zaman
"
Akhenaton [1]
Aten veya Aton veya Zentuk
4
Amenhotep (Akhenaton
Akhenaten
4
Amenofis)
tarafından ortaya çıkarılan [2] dinî inanışın tek ve yarı-soyut tanrısıdır
Tıpkı günümüzde büyük kitlelere ulaşmış olan kutsal kitaplı dinlerde olduğu gibi tek yaratıcı olarak kabûl edilmiştir
[3] Firavunlar arasında en az bilgiye sahip olunan gizemli Akhenaton
çeşitli Mısır tapınaklarını kapatarak
belirsiz ve sûretsiz Tanrı Aton için tapınaklar yapmıştır
[4]
Firavunların saltanatı
3000 yıldan fazla sürdü ve bu arada otuz hükümdar sülalesi birbirini izledi
M
Ö
1364 yılına gelindiğinde
18'inci sülaleden
Ameophis IV (Akheneton)
tahta çıktı
Bu sırada Mısırlılar
başta
Amon (Güneş Tanrısı)
olmak üzere birçok tanrıya tapıyorlardı
[5] Akhenaton
babası gibi bir asker değil
her şeyden önce bir düşünürdü
Zamanının büyük bölümünü Amarna'da
karısı Nefertiti ile birlikte yeni bir dinin
"gerçeklerini"
bulmaya çalışarak geçiriyordu
[6] Yusuf Peygamber'den yaklaşık 300 yıl sonra Mısır'ın tahtına oturacak olan Akhenaton
tahta çıkışından beş yıl sonra kendisi 41 yaşındayken Mısır'ın çok tanrılı inanç sistemini temelinden yıkacak icraatlarda bulunmaya başladı
[7] Moneist (tek tanrılı) bir temeli olan ve yaratıcı ilah Aton'un dışında tüm tanrıları reddeden yeni bir dini kurdu [11] Halkına
ilâh'ın tek ve bir olduğunu
isminin de ATON olduğunu ilân etti
Adını
Aton'un hizmetkârı anlamına gelen AKH-EN-ATON şeklinde değiştirdi
[7] Bu dönüşüm
kısmen güncel muhâlefetin etkisinden ve özellikle Amon rahiplerinin girişimleriyle ayaklanan alt sınıfların baskısından kaçma amacını taşıyor olabilir
Yeni başkent
Teb'in 500 kilometre kuzeyindedir ve daha önce hiçbir Tanrı ya da Tanrıça'ya adanmamış bâkir topraklardan kurulmuştur
Aton'un Ufku anlamını taşıyan
"Akh-et-Aton"
şehri
Amon rahiplerine karşı girişilen mücâdelenin merkezî rolünü üstlenecektir
[8]
Yeni başkente taşınılır taşınılmaz; Teb
başkent niteliğini kaybetmiştir
Akhenaton
mücâdelesinde bir adım dâhî geri adım atmayarak
Aton dışındaki Mısır ilâhlarının isimlerini âbidelerin üzerinden sildirmeye girişir ki
babası Amen-hotep'in de bu politikalardan kaçamadığı gözükür
[6] Teb
Uzun süre sonra bu dönemde ilk kez önemini yitirmiştir
Çünkü Akhenaton
aynı zamanda Amon'un şehrinden de nefret etmekte
onu Tağut'un / kâfirliğin sembolü olarak görmektedir
[9]
Akhenaton
Mısır'ın geleneksel dinini kaldırıp yerine Aton olarak bilinen bir tek güneş tanrısına tapınmayı getirdiği için
"Sapkın Firavun"
olarak bilinir
Odanın çevresine dört koruyucu tılsım (sihirli tuğla) yerleştirilmiştir ve bunların birinde de firavunun adı yazılıdır
Odanın kuzey duvarındaki bir nişte
kapaklı dört küp Akhenaton'un küçük eşi Kiye'nın iç organlarının saklanması için konulmuş; ama üzerlerindeki yazılar silinmiştir
Mezarın döşemesi üzerinde bulunan kil mühür izlerinde Akhenaton'un halefi Tutankhamon'un (M
Ö
1333-1323) adı yazılıdır
[10]
Akhenaton
tahta geçtiğinde râhip sınıfının gücünün krallıktan fazla olduğunu ve yönetimi ellerinde tuttuklarını fark etmiş ve bundan kurtulmak istemişti
Bir başka kaynağa göre ise Firavun
bir güneş râhibi olan amcasının etkisindeydi
[11] Başkenti Teb'den
şimdiki adıyla el-Amarna'ya taşıdı
[12]
Amarna'ya
"Aton'un Ufku"
anlamına gelen
"Akn-et-Aton"
adı verildi
sonra
"Amon'un Büyük Râhipliği"
makamını kaldırdı
[11] Akhenaton'un tek bir tanrıya inanması
halkını tedirgin etmişti
Özellikle Akhenaton'un düşmanları
onun eski firavunlar kadar güçlü olmayı amaçladığına ve artık büyük ölçüde râhiplerin eline geçmiş olan dinsel gücü yeniden kazanmaya çalıştığına inanıyorlardı
Onlara göre tek bir tanrıya tapmak çok
yanlıştı
[6] Teb'de bir isyân çıktı; ama ordu
bastırdı
Akhenaton
kararlıydı
Yeni dinin esaslarını belirledi ve mistik şiirler yazdırdı
İnancının temelinde yalana karsı gelerek gerçeğe ulaşma düstûru vardı ve Tek Tanrı'ya olan sevgi
derin duygularla anlatılıyordu; mezar taşlarında
"Ey
biricik Allah
senden başkası (ve senden başka bir ilâh) yoktur
"
yazıları bulunmuştur
[11]
Kralın eylemlerinin meşrûiyeti
mitoslarla desteklenmiştir
Anlatılardan çıkardığımız ölçüde; Aton kültü
henüz Akhenaton'un doğuşundan önce
ailesi tarafından tertip edilen bir ritüelle gerçekleşmiştir
Babası
Akhenaton henüz doğmadan yaptırmış olduğu sun'î bir göl içinde
altın ile yaldızlanmış bir kayığı dolaştırmış
bu kayığın ismine de Teye
"Aton"
ismini vermişti
Spekülasyonu biraz daha ileriye götürecek olursak
anne ve babanın
Amon-Re rahiplerinin nüfuzundaki güçlenmeden rahatsızlık duyarak
iktidârı
"kendilerinin mutlak hâkimiyetine"
dönüştürebilme gayretlerinden dolayı oğullarını genç yaşta güçlü bir eğitime tabi tuttukları söylenebilir
[8]
Firavunların halka benimsettirdiği resmî din
eski ve geleneksel olan her şeye katıksız bir bağlılığı zorunlu kılıyordu
Oysa Akhenaton
resmî dini benimsemiyordu
Tarihçi Ernst Gombrich
şöyle yazıyor:
"Eski geleneğin kutsadığı bir çok alışkanlığı kaldırıp
halkının
garip bir biçimde betimlenmiş sayısız tanrısına saygı göstermek istemedi
Onun için tek bir yüce tanrı vardı
o da Aton'du
Aton'a taptı ve onu güneş biçiminde imgeleştirtti
Öteki tanrıların râhiplerinin etkisinden korunmak için
sarayını bugünkü El-Amarna'ya taşıdı"
[13]
Putperestlikle mücâdelesinde çok kararlı olan Akhenaton
Karnak'taki Amon tapınağını kapattı
Yerine GEMATON (Aton'u bulduk) adında başka bir mâbed inşâ ettirdi
Akhenaton'un kendisinin iman ettiği ve halkının da iman etmesini istediği ilâh
yalnızca Mısır halkının ilâhı değil
bütün insanlığın ilâhıydı
Bütün evrenin yaratıcısıydı Güneş'i ve Ay'ı da O yaratmıştı
[11] İlâh'ın Bir
isminin ise Aton olduğunu halkına ilan etti
Tapınaklardaki bütün putların kırılmasını
duvarlardaki tanrı (!) isimlerinin kazınmasını emretti
Ameophis (İmparatorluk tanrısı Amus razı olsun) olan adını Akheneton ( - İslamiyet'teki Abdullah adı gibi - Aton'un hadîmi
yâni hizmetkârı) olarak değiştirdi
Akheneton'un inandığı ve halkının da inanmasını istediği İlah
kendi ifâdesine göre
yalnız Mısırlıların değil
bütün insanların
bütün kainatın Yaratıcı'sıydı
Güneş'i
Ay'ı
yıldızları yaratan
"O"
idi
Akhenaton
bir şiirinde Rabbine şöyle sesleniyordu:
“Aton… Gündüz gibi ışıklı Aton
Gözlerimiz sana bakıyor
Seni görüyor sana karşı
Sen
benim kalbimdesin
Fakat [onlar
] seni tanımak istemiyorlar
Sadece ben
senin kulun Akhenaton
Seni tanıyorum
Onlara araştırma gücü ver!
Senin gücün
senin planın
sonsuzdur
Dünya Sana ait ve Senin
Çünkü onu Sen yarattın
”
Bir başka şiirinde de şöyle der:
“Senin nûrunla bütün yollar açılır
Balığın suda zıplaması
Sen'dendir
Senin nûrun
rûhların kalbine nüfûz eder
”
Halkın
krallara ulûhiyet verme fikrini de yıkmak isteyen Akhenaton
dînî törenlere tüm halkının gözü önünde eşi ve çocuklarıyla birlikte katıldı
[11] Kraliçe Nefertiti
o dönemin en güçlü kadınlarından biriydi
Kocası Akhenaton'la aynı eşit haklara sahipti
Bazı kararları kocasının yerine verebiliyordu
Bir kraliçenin firavunla aynı yetkiye sahip olması da Mısır'da alışılmış bir durum değildi
Bundan halk ve din adamları
rahatsızdı
Çok tanrılı dinden Tek tanrılı dine geçişte eşine verdiği destek yüzünden düşmanları artmıştı
Akhenaton
bu dini reformu başaramamıştı; ama yine de Akhenaton
dünyanın ilk tek tanrılı dine inanan insanı olarak anılır
[14]
Şurası bir gerçektir ki
bir firavunun bir anda tüm tanrıları - özellikle de Amon'u - reddedip Aton'u yüceltmesi
Mısır için gerçekten gerek gündelik hayatta
gerek siyâsî açıdan büyük bir şok olmuştur
Bu
aynı zamanda cesaretli bir harekettir
Çünkü Akhenaton
inancını kabul ettirirken o dönemde büyük güç sahibi Amon rahiplerini boyun eğdirebilmiştir
[9]
Ancak Akhenaton
tüm diğer tanrılara gösterdiği tepkiyi Thot'tan esirgemiş gözükmektedir
Bu
kısmen Hermopolis'te kurulan yeni başkentinin ulaştığı başarı sonrasında
"şehrin koruyucu tanrısına duyduğu"
minnet borcunun ürünü olabilir
Akhenaton'un sarayından çıkan heykellerden bir tanesinde Thoth
"şebek"
tasviriyle gösterilmekte
bu figürün hemen önünde bulunan bir yazıcı ise koruyucu Tanrısı'ndan aldığı güçle kaydetmektedir
Akhenaton
bilgeliğin ve her türlü kültürel verinin yaratıcı Tanrısı'nı reddetmeyi göze alamamış olmalıdır
Tam aksine düzülen övgü sözleriyle kutsallığı kabul edilen Thoth'a:
"sırlara vâkıf"
pâyesi verilmesi sürdürülmüştür
[15]
Zamanın kaynakları
Aton dinini getirdikleri için ilâhların (!) onlara ceza verip erkek çocuğu vermediğini firavunun da ilâhları simgeleyen putları yıktırıp hepsinin yerine Aton kültürünü getirdiğini belirtirler
Yani ilâhların (!) verdiği cezaya isyân eden firavun
onların varlıklarını da reddediyor
Sonuçta Nefertiti'ye verilen cezâ
onu çok derin bir üzüntüye ve mutsuzluğa sevk etmiştir
[14]
Güneş Tanrı Aton'a tek tanrı olarak tapılmasını devlet dini yapmaya uğraşan
bu uğurda başkenti ve kendi adını bile değiştiren (Amenhotep adı Güneş Tanrı'nın hizmetkârı anlamına gelen Akhenaton'a dönüşmüştür) bu firavun
sanatçıları gerçekçiliğe yöneltti
İnsanları oldukları gibi
yürürken
oynarken
konuşurken yani kısaca doğal halleriyle göstermelerini istedi
Bu dönemde geleneksel fantastik Mısır sanatı
daha gerçekçi ürünler vermeye başladı
Edebiyatta hiciv ve mizâh gelişti
Hatta şiirlerde açık-saçıklık dönemi başladı
Adını bilmediğimiz Mısırlı kadın şairler
son derece kışkırtıcı şiirler yazdı
[16]
Akhenaton'a ilk karşı çıkanlar Mısır'ın çok kudretli bir tabakası olan râhiplerdi demiştik
Ancak Akhenaton
onların ve o güne kadar firavunların yaşadığı Teb şehrinden ayrılarak kendisine Amorna (El-Amarna) şehrini kurdu
Ölünceye kadar da burada yaşadı
[11]
Akhenaton
büyü ve sihri yasakladı
Ölümden sonra da tek hâkimin Aton olduğuna inanıldı
Yeni dine inanan
Aton'un büyüklüğü ve tebliğine iman eden kişi
öte dünyada da mutlu olacaktı
Buna rağmen
Akhenaton
tanrı oğulluğu sıfatını dareddetmedi ve yüzyıllar sonraki Hz İsa'yı anımsatan bir tür peygamberlik yaklaşımı içindeydi
Ama önemli bir yön daha vardı
kişi Tanrı'ya asla bir ihtiyâcını karşılamak için hitap etmezdi
Aksine
doğanın güzelliğine ve Yaratıcı'nın iyiliğine heyecân ve aşk duyan biri olmalıydı
Gökten akan ve yaşamın kaynağı olan Nûr'a tapılırdı
Eşit olarak yayılan aydınlık
adalet kavramını simgelerdi ve bu Nûr
Gerçeklik Ülkesi'ne bağlıydı
burada da Anadolu Tasavvufu'nun bâzı çizgileri ister istemez akla geliyor
Bir yazıtta söyle denir;
"Ey yaşamın başlangıcı olan Aton
yeryüzünü güzellikle doldurursun
ışığın yarattığın her şeyi aydınlatır ve her şey senin aşkının bağlarıyla bağlanır
her göz kendi üstünde seni görür
Ey Sen ki
tek ilahsın ve hiçbir benzerin yoktur
sen dünyayı kalbinin istediği gibi yarattın
"
Anlaşılıyor ki; Akhenaton
Tek tanrı düşüncesinin simgesi olarak güneşi ve ışınlarını seçmişti
Tapılan bir heykel veya put yoktu
Bu yeni din
yuvarlak kırmızı bir güneş ve ondan çıkarak yere inen ve uçlarında el şekilleri bulunan ışınlar olarak simgelendi
[11] Aton'un da sembolü
- tıpkı Ra gibi - güneş kursuydu
[17]
Ancak Teb'in önde gelenleri
O'nun bu dini tebliğ etmesine müsaade etmediler
Akhenaton ve ahâlisi
Teb şehrinden uzaklaşarak Tell El-Amarna'ya yerleştiler
Burada
"Akh-en-Aton"
adında yeni ve modern bir şehir inşa ettiler
IV
Amenofis; yani
"Amon'un Hoşnutluğu"
anlamına gelen adını
Akh-en-aton yani
"Aton'a Boyun Eğen"
olarak değiştirdi
Amon
çok tanrılı Mısır dininde en büyük toteme verilen isimdi
Aton ise
Amenofis'e göre
"göklerin ve yerin yaratıcısı"
idi
ki bu sıfatla Allah'ı kast etmiş olması kuvvetle muhtemeldir
[13]
Aton
İbranilerin Adon (Adonay) dediği tanrıyla da aynıdır
Adon
daha sonra İbrânîler tarafından
"Öyle Olsun"
anlamına gelen
"Amen"
kelimesine dönüştürülmüştür
Kelime kökü olarak Sümer'in Mutlak tanrısı Anu'dan türediği düşünülür
[4]
Bu tanrının somut bir betimlemesi yoktu
Duvarlarla çevrili
üstü açık bir tapınakta tapınılırdı
[2] Sanatkârlara tâlimat vererek
eserlerinde gerçekçi bir yaklaşım izlemelerini emretti
Böylece abartılı resimler ve kabartmalar yapılamayacaktı
Her şey
sade ve olduğu gibi resmedilecekti
[11]
Resmi Tanrı'nın yalnızca ismi değil
sembolik yapısı da değişir
şahin başının yerine güneş diski konumlanır
Bu bir tarafa
eski inanışların aksine Akhenaton
Aton adına put yapılmasını yasaklar
Yani herhangi bir yerde Aton'a ait bir heykel gözükmemekte
buna karşın
"büyüğünden küçüğüne"
çeşitli derecelerde yer alan memurların
Kral'dan aldıkları güçle
başta Amon olmak üzere eski Tanrıların isim ve putları üzerinde önüne geçilmez bir yıkım eylemi uyguladıkları saptanmaktadır
Dokuz senenin sonunda Amon rahiplerinin elindeki tüm nüfuz ve maddi birikim yok olmuştur
Elbette henüz 13 yaşında iktidara gelen bir hükümdarın böylesi bir kararlılık göstermesi şaşırtıcıdır
Bununla birlikte
böylesine büyük bir sorumluluğun arkasında ne kadar iyi eğitilmiş olursa olsun 13 yaşında bir çocuğun bulunduğunu düşünmek
aynı oranda yanıltıcıdır
Kendisini tüm tebasının "
babası ve annesi"
olarak tanımlayan Kral
yeni Tanrı'nın dişil niteliğine daha önce görülmedik düzeyde önem vermiştir
[8]
Akhenaton devrimi
Mısır'ın seçkin dininin
iç savaşlar ve dış istilalardan sonraki en önemli yıpranış durağını simgelemektedir
Amon-Ra dini iktidarına karşı tepkili bir halkın
saraya sızmak suretiyle gerçekleştirdiği bir komplo şeklinde tasarlanabilecek bir devrim
elbette eninde sonunda spekülasyondur
Ancak şu bir gerçektir ki
olan bitenden hoşnut olmayan kesimin başında
Mısır inanç sistematiğinin gördüğü zararı saptayan ve alt sınıfların yağmasının doruğunu hisseden din adamları sınıfı gelecektir
Amon-Ra iktidarının
halk içindeki konumlanması ve gösterilen tepki
bizi kaçınılmaz biçimde
sınıf savaşımının önemli bir dönemecine götürür
Çok sayıda tasvirin doğruladığı ölçüde
Akhenaton devrimi
halk ile kraliyet ailesi arasındaki kaynaşmayı vurgulamaktaydı
Eskinin birleşmez parçaları
sınıf gerçeği
yöneten ve yönetilen odakları
Aton'un öncülüğünde eşsiz bir hoşgörü ile bir araya gelmişti
Bu kesin propagantif nitelikli yorumlar
halkın içinden çıkmasına karşın
iktidara geldiğinde hala halk için düşünebilmeyi ve halk içindeki ideallerini yaşatmayı başaran bir kadının soyut-gerçekdışı tablosunu bir tarafa bırakmamızı zorunlu kılar
Tarihsel deliller
Akhenaton'un toplumdaki huzursuzluklara
paralı askerlerle müdahale ettiğini gösterir
[8]
Aton
her işinin ucunda bir el olan bir Güneş olarak çizilirdi
[2] Diğer tanrıların aksine
tek tanrı Aton'un insânî tasviri yoktur
Bu da semâvî dinler ile paralellik gösterir
[9] Ama uzun soluklu bir inanış olmamıştır
[2] Amon Rahipleri
ülkenin içinde bulunduğu bir ekonomik krizden de faydalanarak Akhenaton'un gücünü elinden almak istediler
Düzenlenen bir komplo ile Akhenaton
zehirlenerek öldürüldü
Ondan sonra gelen firavunlar da hep rahiplerin etkisi altında kaldılar
[13] Tarihte ilk soyut tek tanrı inanışını yerleştirmeye çalışan Akhenaton'un ölümünden ( M
Ö
1352 ) sonra
Amon rahipleri yeniden etkinlik sağlayarak
bu inanışı yok ettiler ve Mısır'ı eski inanışına döndürdüler
[3] Akhenaton
"sapkın firavun"
olarak ilan edilmiş ve bu inanış Tutankhamon tarafından ortadan kaldırılmıştır
Eski tanrılara geri dönülmüştür
Ayrıca Akhenaton ve Aten hakkındaki tüm belgeleri yakılmış
Aten tapınakları yıkılmış ve Amarna şehri talan edilmiştir
[2]
Akhenaton'un ölümü sonrası
Aton inancı da son bulmuştur
İktidar boşluğunu fırsat bilen Amon rahipleri
Smenkhare ve Ay'ın ölümünden sonra çocuk yaştaki Tutankhaton ve karısı Ankhesenpaaton'u tahta çıkarmışlardır
Burada çok ilginç bir olayla karşılaşıyoruz
Aton döneminde doğmuş olan bu kişinin adları
sırf
"lanetli tanrı"
nın adını taşıdığı ve halka kötü bir izlenim bıraktığı için Amon rahipleri tarafından değiştirilmiş ve Tutankhaton / Tutankhamon adını almış
Ankhesenpaaton ise Ankhesenamon adını almıştır
[9]
Akhenaton'un ölümünün ardından kral olan Smenkhare'nin kısa sürede ölmesinin ardından
olasılıkla Amon rahiplerinin desteğiyle başa geçen Tutankhamon
"Restorasyon Fermanı"
nı yayınlamıştır
Bu fermana göre
Aton yasaklanmasa bile
tarihin derinliklerinde yok olup gitmeye mahkum edilmiştir
Kralın yeni naipliği Aya isminde
eski kralın danışmanlarından birisi tarafından üstlenilir
Tutankhamon'un ölümü de
Akhen-aton gibi
kuşkuludur
Genç yaştaki ölümünün
tam da Amon karşı devriminin gereklerinin ardından gelişi dikkat çekicidir
Bu bir tarafa
Firavun'un mezarının Teb'deki Kral mezarlarının dışında
gizlenme amacıyla kazılmış olması
tarihsel sürecin doğal işlemediğini göstermektedir
Ancak tarihsel gerçeklerden çok
popüler kültürün ilgisini çeken
gizemli öykülerdir ve XX
yüzyılın hemen başında Eski Mısır'a duyulan korku
Tutankhamon aracılığıyla ete kemiğe bürünmüştür
Bu XX
yüzyılın korku endüstrisinin en önemli başvuru kaynaklarından birisi olarak gözükmektedir Firavun
1923 yılında Tutankhamon'un mezarının Lord Carnarvon ve ekibi tarafından açılışının ardından yaşananlar çok sayıda spekülasyonun konusu olmuştur
Henüz başlangıçta
Tutankhamon'un cenaze salonunu giriş kapısının üzerindeki yazı
tüyleri diken diken eder niteliktedir:
"Burada dinlenen firavunu ebediyeti içinde rahatsız edecek kişiye ölüm kanatlarıyla dokunacaktır
"
[8]
Akhenaton'dan sonra başa asker kökenli firavunlar geçti
Bunlar eski geleneksel çok tanrılı dini yeniden yaygınlaştırdılar ve eskiye dönüş için önemli bir çaba harcadılar
Yaklaşık bir yüzyıl sonra da Mısır tarihinin en uzun süre hükümdarlık yapacak firavunu II
Ramses başa geçti
Hz
Musa gelene kadar da batılın hükmü Mısır'da sürdü
Ramses
birçok tarihçiye göre İsrailoğulları'na eziyet eden ve Hz
Musa ile mücadele eden firavundu
[13]
Akhenaton
kendisi ve ailesi için yaptırdığı mezarda yapılan bütün incelemeler herhangi bir mumyalama işleminin gerçekleşmediğini göstermektedir
Onun ölümünden sonra
güçlü ruhban sınıfı eski çok tanrılı dinlerini canlandırdılar ve kendilerinden alınan iktidar gücünü geri kazandılar
Çok geçmeden eski tanrıların yeni heykellerini yaptırarak tapınaklara yerleştirdiler
Başkent yeniden Teb'e nakledildi ve bu şekilde bir muvahhidin çabaları yok oldu gitti
[11] Ancak Mısır'da indirilen tevhid bayrağı
yaklaşık bir asır sonra gelecek güçlü bir el tarafından yeniden dalgalandırılacaktı
Bu
Hz
Musa'nın eliydi
[7]
Teoloji ve Aton Dini Felsefesi
Aton teolojisinin özü
Aton'a hitaben yazılmış ve günümüze dek korunan ilahilerde yer almaktadır
Aton
hayatın kaynağı olarak nitelenirken
güzelliğin
ihtişamın
parlaklığın ve büyüklüğün özü ona atfedilmektedir
Aton'un çekip gitmesi ve dinlenmesi anlamına gelen batım anından sonra ise
dünya tehlikelerle
aslanlar
yılanlar ve hırsızlıklarla tehdit altındadır
Ancak hepsinden önemlisi Aton'un yaşam veren gücü
bir Mısırlı'yı ayakta tutan geçim kaynaklarına sunduğu destektir:
"Bütün davarlar otlarla yaşar
Bütün ağaçlar ve nebatlar gelişir
Bütün kuşlar sazlıklarda kanat çırpar/Kanatlarını seni takdis için açarlar
BÜtün koyunlar ayak üstü oynar
Kanatlı her şey uçar/Ve hepsi
senin aydınlığın sayesinde yaşar
"
Aton
yalnızca insanın yaşamsal öğelerinin değil
bizzat insan yaşamının da yaratıcısıdır
Kadının içindeki yavruyu
yani insanı yaratan Aton
çocuğa anne karnında dahi
göz kulak olan varlıktır
Aton çok uzakta
yaptıklarının çoğu insanın anlayışına kapalı bir şekilde yaşar
"Ey biricik ilah ki
kuvvetine bir kimse malik değil
Sen bu arzı istediğine göre yarattın
Ve sen yalnızdın/İnsanlar; büyük
küçük bütün davarlar
Yeryüzündeki herşey ki
Ayakları üzerinde yürür
Ve yüksekle olan herşey ki
Kanatlarıyla uçar
Suriye ve Nubiye memleketlerinde
Mısır diyarında
Herkese layık olduğu yeri seçersin
Bütün ihtiyaçları verirsin
"
Aton
yalnızca milletlerin değil
tüm yaşamın kaynağı Nil'in de yaratıcısıdır
Nil ki halkı diri tutandır ve onu yeraltında yaratan Aton'dur
Kabile Tanrılarından sıyrılan ve evrensel bir Tanrı tasavvurundaki bu ilk nokta Aton'a adanmış şiirde açık bir şekilde gözükmektedir
O
tüm milletleri yaratıcısı olarak
onlara hayat veren olarak değerlidir
Mevsimleri de yaratan Aton'un diğer Tanrılar karşısındaki üstünlüğü de çeşitli vesilelerle açıklanmaktadır
Belki de Zerdüşt'ten çok daha önce
Tanrı'la doğrudan diyalog yöntemi gözükür
Akhen-aton
kendisini Tanrı'nın oğlu olarak nitelerken ondan bir takım dileklerde bulunmakta
başarı için onun rızasını dilemektedir
"Oğlun Akhen-aton'un koru
Sen ona
tedbirinle ve kudretinle akıl verdin
Cihan senin elindedir
yarattığından beri"
İlerleyen bölümlerde ise bu yakarış
çok daha açık bir şekilde gözükmektedir:
"Sen bunları oğlun için
Senden gelen oğlun için
Doğruluk içinde yaşayan hükümdar için/Ömrü uzun olsun Akhen-aton için
Onun sevgili kral kızı karısı
İki yurdum kraliçesi Nefertiti için yarattın
Ve bunlar refah içinde devam eden bir ömür sürüyor
"
Akhenaton'un iç siyasetteki kararlılığı dış siyasetteki baskılarla sarsıldı
Barışçıl bir öğretiye sahip olan bu Firavun zamanında Mısır
Asya topraklarını kaybetti
Doğu'nun kralları iç siyasetteki hareketliliği ve rahiplerin hoşnutsuzluğundan beslenen iç huzursuzluğu kendilerine destek bilerek Mısır ülkesine seferler düzenledi
Ordudaki güçsüzlüğün ve dış istilalara karşı başarısızlığın kökeninde
saltık olarak Kral'ın barışsever politikalarını görmek hatalıdır
Özellikle
bir din devriminin gerektirdiği maddi masrafların Kral'ın orduya yönelik harcamalarını kısıtladığı gerçektir
Yeni bir din
yeni bir başkent
yeni yükümlülükler ve dini organizasyonun baştan aşağıya yenilenmesi
Akhenaton
tüm dünyanın ağzını sulandıran askeri güçsüzlüğünün üzerine gidemeyecek kadar meşgul gözükmektedir
Karanlık bir komplonun sonucunda güçlü bir devrim girişiminin sona erişi
kaçınılmazcasına eskinin ani geri dönüşünü doğurdu
Sonraki Firavun
Amon'a iade-i itibar yapan Tutankhamon zamanında Teb'e geriye dönüldü ve Amon rahibi ile ilişkiler düzeldi
Akhen-aton'un ölümü çok sayıda edebi metni destekleyen spekülasyonlara açıktır
Kral'ın genç yaşta ölüşü
kendine naib olarak belirlediği damadı Smenhkara'nın çok kısa bir zaman içinde devrilişi ve yerine Tutankh-Amon'un gelişinin ardından Amon rahiplerine nüfuzlarının geriye verilişi
spekülatif tarihçiler için olduğu kadar
edebiyatçılar açısından da önemli fırsatlar içermekteydi
Böylesi bir edebi metine yakışır trajedi ise
Amon rahiplerinin eski Kral'a "o cani" lakabını uygun görerek
mumyasını horlamaları oldu
Kral
mezarından çıkarılarak
annesinin mezarına fırlatıldı
1907 yılında
burada bulunan Akhenaton'un ayaklarının dibinde
bir tablet bulundu
"Senin ağzından gelen tatlı nefesi kokluyorum
Senin güzelliğini her gün görüyorum
Bütün hazzım
şimal rüzgarıyla da gelen senin tatlı sesini işitmek"
[8]
Eski Mısır'a yaşlı bir adam gençlerin bulunduğu bir yere gelince gençler oturdukları yerden kalkmak zorundaydılar
Erkekler sünnet oluyorlardı
Domuz eti yemek günahtı
Tapınağa girmeden önce el ve ayaklarla yüz belirli bir ritüele uygun olarak yıkanıyor
yani abdest alınıyordu
Cinsel ilişkiden sonra da mutlaka yıkanmak lüzumu vardı (gusül abdesti)
Mısırlıların ahiret hakkındaki bu inanışlarının tevhid inancıyla ve hak dinle bir paralellik gösterdiğini fark etmemek mümkün değildir
Sadece ölümden sonraki hayata inanç bile eski Mısır medeniyetine de hak dinin ve tebliğin ulaşmış olduğunu fakat bu dinin sonradan bozulmaya uğradığını
tek tanrı inancının da bu bozulmayla birlikte çok tanrı inancına döndüğünü ispatlar niteliktedir
Nitekim dönem dönem insanları Allah'ın birliğine ve O'na kul olmaya çağıran uyarıcıların eski Mısır'a da gönderildiği bilinmektedir
Bunlardan biri
hayatı Kuran'da detaylıca anlatılan Hz
Yusuf'tur
Hz
Yusuf'un tarihi
İsrailoğulları'nın Mısır'a gelmeleri ve burada yerleşik düzene geçmelerinin başlangıcını teşkil etmesi açısından da son derece önemlidir
[13]
Hz
Yusuf'un Akheneton'dan önce Mısır'da yaşadığını biliyoruz
Demek ki Akheneton'un ortaya çıkmasını
Hz
Adem'den beri süregelen ve Hz
İbrahim'le devam eden ve son peygamber Hz
Muhammed'e (sav) kadar uzanan Allah'ın vahyettiği Hak Dine bağlamak uygun olacaktır
[
Alıntı
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul