Konu
:
Mısır: Kleopatra
Yalnız Mesajı Göster
Mısır: Kleopatra
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Mısır: Kleopatra
Kleopatra
"Sesi
istediği her titreşimi çıkarıp
istediği her dili kullanabildiği çok telli bir müzik aleti gibiydi"
Romalı ünlü tarihçi Plutarkhos
Kleopatra'yı böyle tanımlıyordu
Roma halkının bir numaralı düşmanı ilan edilen bu kadınla ilgili sıfatlar
İlkçağ'ın en büyük imparatorluğunu kuran devletin resmi sanatçılarının ağzında günümüze kadar çarpıtılarak geldi
Kimine göre
o erkek delisi bir kadındı
Kimine göre ise
beyninde her türlü entrikanın dolaştığı kötü ruhlu bir kadın
Romalı şair Horacius
Kleopatra'nın öldüğü gün "zafer flamalarının çıkartılıp
evlere asılmasını" önermişti
Aradan bin yıl geçmesine karşın
egemen kültür o denli etkin olmuştu ki
Dante bile onu "lüks ve şehvet düşkünü" olarak tanımlamıştı
Kuşkusuz
"Kleopatra miti"nde Hollywood'un payını da inkâr etmemek gerekir
Gerek Cecil B
De Mille'in 1934 yapımı "Kleopatra"
gerekse de Joseph Mankiewicz'in dev prodüksiyonu
4 Oscar ödüllü
1963 yapımı "Kleopatra" filmi (Liz Taylor
Richard Burton ve Rex Harrison) bu miti daha da güçlendirdi
Her iki ünlü filmde de Mısır kraliçesi
erkekleri tuzağına düşüren
entrikalar çeviren ve rakiplerini zehirle ortadan kaldırmayı hedefleyen
tutkulu ve hırslı bir kadın olarak seyirciye sunulmuştu
Oysa gerçekte
VII
Kleopatra
yani son Mısır kraliçesi ve son firavun
gerek karakter bakımından gerekse fiziksel açıdan
hiç de anlatıldığı gibi bir insan değildi
Ancak ne yazık ki
tarihi her zaman kazananlar yazmıştı
Sezar'dan olan çocuğu Sezarion'un bile kafasını uçurtacak kadar Kleopatra'dan nefret eden Octavius
bu mağrur kraliçeyi bir kez dize getirdikten sonra ailesinin kökünü kazımakla yetinmemiş
tüm sanatçılarını ve filozoflarını onu karalama kampanyası için harekete geçirmişti
Son yıllarda
ardı ardına Kleopatra üzerine yayımlanan araştırma
anı ve roman türü kitaplarda biraz daha objektiflik egemense de
"Kleopatra miti" ile ilgili yanlışların bazıları
bu eserlerde de varlığını sürdürüyor
Son 10 yıldır arkeolog Franck Goddio ve İtalyan sanat tarihi profesörü Paolo Moreno
Mısır'ın son firavununu yakın takibe aldılar ve onun hayatı
alışkanlıkları
giyim tarzı ve eğitimi konusunda çok önemli
ama resmi tarihe ters düşen bilgilere ulaştılar
Gerçek Kleopatra nasıl bir insandı? Her şeyden önce kısa boyluydu
Vücudunun çok güzel olduğu söylenemezdi
ancak hatları düzgündü
Gözleri ve teni açık renkteydi
Bütün bu özellikler aslında çok doğaldı
Çünkü Kleopatra
bir Mısır kraliçesi olmasına karşın Yunan soyundan geliyordu
Kleopatra'nın fiziksel özelliklerinin en somut kanıtı ise
Sezar'ı daha 23 yaşındayken Roma'da ziyaret ettiği dönemde heykeltıraş Stefanos'a verdiği çalışma
"Eskilino'lu Venüs" olarak bilinen bu heykelin
Kleopatra'nın aslına en sadık heykeli olduğu
yaklaşık tüm bilim adamları tarafından kabul görüyor
Kleopatra'nın yüz yapısına ilişkin en iyi belge ise
Berlin Müzesi'nde korunan ve üstünde Kleopatra'nın resmi bulunan madeni para
Üçgen bir yüz hattına
iri ve uzun bir burna
dar bir alna sahip
En tipik özelliği ise alt dudağı
Kalın ve etli alt dudağı
Ptolemaios Hanedanı'ndan geldiğinin en somut kanıtı
Karakterine gelince
Kraliçenin saray entrikaları konusunda uzman olduğunu herkes kabul ediyor
Ancak unutmayalım ki
18 yaşındayken kokuşmuş bir krallığın iplerini elinde tutuyordu
Üstelik
bütün bölgenin tek hakimi olan Romalılar'ı da göz ardı etmemek gerekiyor
Bu bağlamda
kendisini her zaman ünlü Mısır firavunlarının varisi olarak görmesine rağmen
Kleopatra böylesine karmaşık dengelere sahip bir ortamda
Yunan geleneğinden gelen
gerçekçi ve ayakları yere basan bir politika izlemek zorunda kalmıştı
Entrikalar çevirmek
siyasal rakiplerini zehirlemek
komplolar kurmak ve ihanet
aslında Mısır kraliçesinin politik öncelikleri değildi
Bunların hepsi
İlkçağ'ın ve özellikle
Roma sarayının vazgeçilmez siyasal numaralarıydı
Ancak
Kleopatra'nın bunları yapmasının yanı sıra
çok büyük sulama kanalları inşa ettirdiğini
özellikle köylülerin yaşam düzeyini yükseltmek için önemli iyileştirmeler yaptığını
ne yazık ki çok az tarihçi yazıyor
Kleopatra
Petra kralı Abdül ve Romalı bir ressamla yaşadığı küçük birkaç kaçamak dışında
sevdiği insanlara (Sezar ve Antonius) hep sadık kaldı
O
zayıflamış Mısır Krallığı'nın
özellikle doğudan gelen Pers tehlikesi karşısında
Roma ittifakı olmadan
kendi başına varlığını koruyamayacağını görmüştü
Roma ile her zaman bir ittifak aradı
Ama bunun
asla tam boyun eğme anlamına gelmemesi için çabaladı
Amacı
Roma ile birlikte eski Mısır'ın
Firavunlar Mısırı'nın gücünü yeniden yaratmaktı
Büyük İskender'in hayali olan bu büyük imparatorluğun başına da
Sezar'dan olma oğlu Sezarion'u uygun görüyordu
Kleopatra gerçeği tablosunu
eğitimiyle tamamlayalım
Mısır kraliçesi
tarihçi Plutarkhos'un belirttiği gibi "güzel olmaktan çok
zeki ve kültürlüydü"
54 yaşının tüm olgunluğu ve şöhretinin zirvesini yaşayan Sezar'ı sadece güzelliğiyle baştan çıkardığını ileri sürmek
tarihi biraz zorlamak olur
Kleopatra
tam 12 dili mükemmel derecede konuşuyordu
Mısır'a 300 yıl boyunca hükmeden Ptolemaios Hanedanı'nın hükümdarları arasında Mısır diliyle konuşan tek kişi Kleopatra'ydı
Ötekiler
sarayda Yunanca konuşmayı tercih ederlerdi
Kleopatra efsanesine ilişkin mutlaka düzeltilmesi gereken son bir nokta da
engerek yılanıyla intihar etmesi
Rakotisli eski köle Eudomon'un ona gönderdiği incir sepetinin içinde bir yılan vardı
ama ölüm engerek yılanından değil
gerçek bir kral kobradan geldi
Arsinoe
Kızkardeş Arsione: Gölgede kalan kadın
Roma sokakları tıklım tıklım doluydu
Sezar'ın zafer arabası çiçek yağmuru altında ağır ağır ilerledi
Arkasından
Galya ormanlarından
Afrika çöllerinden ve Pontos dağlarından koparılıp alınmış yüzlerce çıplak kadın köle geliyordu
Bir centurio'nun taşıdığı pankartta şu on iki altın harf vardı: "Veni
vidi
vici" (Geldim
gördüm
yendim)
Ünlü tutuklular görüldüğünde
halk
Afrikalı kabile reislerini
Ortadoğu krallarını
İspanya soylularını
doğu rahiplerini görmek için birbirini ezmeye başladı
Tutuklular arasında bir kız çocuğu vücudunun inceliğine sahip
omuzlarından aşağı yele gibi sallanan sarı saçlarıyla
Romalı askerlere bile kendini kabul ettiren bir kadın vardı
Zincirlere bağlı bir şekilde
yarı çıplak dolaştırılırken
bakışlarına müthiş bir meydan okuma ve tavırlarına da kırılmaz bir gurur egemendi
Bu insan
Kleopatra'nın kızkardeşi Arsinoe'ydi
Erkek kardeşi Ptolemaios ile birlikte Kleopatra'nın kraliçeliğine karşı çıkmış ve Mısır'ın Sezar'a teslim edilmesini onaylamamıştı
Topladığı Mısırlı askerlerden ve çöl bedevilerinden oluşan bir orduyla Sezar'a saldırmış
ama yenilmişti
Tarihi gerçekten de kazananlar yazıyordu
Mısır tahtı için mücadeleyi de
Sezar'ın gücüyle Kleopatra kazandığı için
tarih
onun bu akıllı ve gizemli kardeşinden ne yazık ki fazla söz etmiyor
Babaları Ptolemaios'un cenaze töreninde bir lahdin başında toplanan 4 kardeş arasında iktidar savaşı daha o anda başlamıştı
Geleneklere göre
erkek kardeşi Ptolemaios ile evlenmek zorundaki Kleopatra
en büyük kardeş olarak Mısır tahtına geçecekti
Babasının sürekli "asla Roma'ya karşı gelme" biçimindeki uyarılarını hiç unutmayan Kleopatra
iktidarın Roma olmadan koparılamayacağını da kavramıştı
Ancak
Roma'ya kimin hakim olduğu kesin değildi
Senato'nun güvendiği isim Pompeius ile Sezar ciddi bir iç savaşta karşı karşıya gelmişlerdi ve ilk günlerde ibre Pompeius'tan yana dönmüştü
Ancak Pharsalos Savaşı'yla birlikte
Roma'nın geleceğine damgasını vuracak isim belli olmuştu: Sezar
Şimdi Mısır sarayındaki iktidar kavgasında iki isim
Ptolemaios ve Kleopatra
Sezar'ı kazanmak zorundaydılar
Küçük kız kardeş Arsinoe ise farklı düşünüyordu
Tarihçiler tarafından engin bir coğrafya ve tarih bilgisine sahip olduğu belirtilen Arsinoe
hem bir kadının dişiliğine hem de bir erkeğin cesaretine ve coşkusuna sahipti
Onun hedefi
Eski Mısır uygarlığını yeniden yaratmak
Ortadoğu'yu kapsayan büyük bir imparatorluk kurmaktı
Bunun için de
kendi halkına
yani Mısırlılar'a ve Ortadoğu'daki sayısız krallığa bölünmüş halklara güveniyordu
Arsinoe'ye bu fikirleri aşılayan
lalası Ganimede'ydi
Eski bir Yukarı Mısırlı köle olan Ganimede
doğup büyüdüğü topraklar üzerinde Roma askerlerinin çizmesini görmeye katlanamıyordu
Arsinoe
Kleopatra'ya karşı
açıkça ağabeyi Ptolemaios'u desteklemekle birlikte
aslında kendi iktidarını planlıyordu
Kleopatra'ya karşı hiçbir zaman gerçek bir sevgi beslemeyen Arsinoe
zeki ve hassas bir kadındı
Tarihçiler onun vahşi bir kişiliği olduğunu söylüyorlar
Gerçekten de
ablasına karşı giriştiği iç savaşta
silah kuşanıp askerlerinin önünde çatışmalara katılmaktan çekinmemişti
Arsinoe
Kleopatra ile giriştiği iktidar savaşını
Sezar'ın ablasına verdiği destek nedeniyle yitirdi
Roma'da bir esir gibi teşhir edildi
Daha sonra Kleopatra'nın araya girmesiyle
Efes'teki Artemis Tapınağı'na sürgüne yollandı
Ancak Arsinoe
burada da rahat durmadı
Sezar'ın katilleri Cassius ve Brutus ile bağlantıya geçti
Kıbrıs kralı Serapion'un da katıldığı geniş bir muhalefet cephesi oluşturmaya çalıştı
Öte yandan
Arsinoe'nin Mısır'da hâlâ önemli sayıda taraftarı vardı
Bu durum
hem Kleopatra'yı hem de artık kaderini onun ellerine bırakan Antonius'u kaygılandırıyordu
İşte o nedenle Arsinoe
Antonius'un emriyle Artemis Tapınağı'nın basamaklarında
müttefiki Kıbrıs ve Girit kralı Serapion ise Knidos'ta
Romalı lejyonerler tarafından öldürüldü
Antonius'un adamları Kleopatra'nın erkek kardeşi olduğunu ilan eden bir başka isyancının izini de Finike'de bulmuş ve kurdukları pusuda öldürmüşlerdi
Kleopatra artık rahat bir nefes alabilirdi
Edebiyat ve sinemada Kleopatra
İhanet
Roma lejyonları
tutkulu aşklar
cinayet
meydan savaşları
intiharlar
Böylesine bir konunun ve kahramanların
sanatın dikkatini çekmemesi mümkün mü? Tarihçilerden tiyatro yazarlarına
şairlerden romancılara
Kleopatra çok geniş bir edebi etkinliğin ana temalarından biri
Octavius'un emriyle onu karalamak için kaleme sarılan Cassius
Plutarkhos
Horacius
Flavius
Lucanus gibi Romalı tarihçileri bir yana koyarsak
Kleopatra üzerine yazanlar en genel hatlarıyla ikiye ayrılıyor: Mısır kraliçesinin kadın yönünü ön plana çıkaranlar ve onun siyasi kimliğiyle ilgilenenler
Çelişkiler öylesine açık ki
Örneğin
bir numaralı Sezar düşmanı olan Lucanus
Sezar-Kleopatra aşkını bir entrika birliği olarak tanımlarken
Ortaçağ'ın ünlü şairi Boccaccio
bu ilişkiyi eşitler arasında bir birlik ve aşkın yeni yüzü olarak sundu
Bernard Shaw ise
"Sezar ve Kleopatra" (1901) oyununda
Kleopatra'yı Sezar'ın en tehlikeli fethi olarak görüyordu
Epik tiyatronun büyük ustası Bertold Brecht de onun isminden etkilenmiş ve Üç Kuruşluk Opera (1928) oyununun sonunda
org çalan kahramanının ağzından "Kleopatra
büyük güzelliğin hiçbir şeye yaramadı
Kölen yaptığın iki imparatorluktan geriye sadece küller kaldı
" demişti
Kısacası
Brecht bile onun hakkında yanıltıcı bir portre çizmişti
Oysa
gerçek bir Kleopatra kimliği için
1607 yılında William Shakespeare'in yazdığı "Antonius ve Kleopatra" oyununa bir göz atabilirdi
Shakespeare
bu oyunda Kleopatra'nın güzelliğini değil
zekâsını ve insancıl büyüklüklerini ön plana çıkarmıştı
Ancak
Kleopatra hakkındaki tarihsel yanılgılarda kuşkusuz en büyük rolü yedinci sanat oynuyor
Sinema
bu tarihi isimle daha 19
yüzyılın sonlarında ilgilenmişti
Sessiz sinemanın büyük ustası Melies'in en önemli filmlerinden biri Kleopatra'ydı
Sessiz sinemanın 1907-1917 yılları arasında
çok sayıda Kleopatra filmi çekildi
Ancak bunların içinde en önemlisi J
G
Edwards'ın imzasını taşıyan
Amerikan yapımı "Kleopatra" filmiydi
Mısır kraliçesini
sinemanın o tarihteki en büyük vamp oyuncusu olan Theda Bara canlandırmıştı
Far çekilmiş gözleriyle süzgün süzgün bakan
göğüsleri açık Kleopatra imajı bu filmle doğmuştu
Tabii
bu imajı güçlendiren yılanları da unutmayalım
1934 yılında Cecil B
De Mille'in yönettiği "Kleopatra" filmi
o tarihe kadar gerçekleştirilmiş en pahalı yapımdı
Ama o da
Kleopatra portresine
vamplık dışında yeni bir renk getirmiyordu
Alıntı
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul