Konu
:
Atatürk'ün Askeri Başarıları Nelerdir?
Yalnız Mesajı Göster
Atatürk'ün Askeri Başarıları Nelerdir?
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Atatürk'ün Askeri Başarıları Nelerdir?
Atatürk'ün Askerlik Hayatı Hakkında Bilgi
Atatürk'ün askerlik hayatı
meslek olarak ifa edeceği askerlikle ilgili temel eğitimine
1893 yılında Selanik Askeri Rüştiyesi’ne girişi ile başlar
Mustafa Kemal
Selânik Askerî Rüştiyesi'ni bitirdikten sonra 1896 yılında Manastır Askerî İdadisi'ne girdi
Genç Mustafa Kemal
Manastır Askerî İdadisi'ni de başarı ile bitirerek 13 Mart 1899 tarihinde İstanbul'da Harp Okulu'na girdi
3 senelik başarılı bir Harbiye öğreniminden sonra 10 Şubat 1902'de bu okulu Teğmen rütbesiyle bitirdi ve öğrenimine Harp Akademisi'nde devam etti
1903 yılında Üsteğmen olmuştu
11Ocak 1905 tarihinde de Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle Harp Akademisi'nden mezun oldu
Harp Akademisi'nden mezuniyetini izleyen günlerde istibdat ve padişahlık rejimi aleyhindeki düşünceleri ve durumu
şüphe çekerek birkaç ay İstanbul'da tutuklu kaldı; sonra bir nevi sürgün olarak vazife ile 5 Şubat 1905 tarihinde Suriye bölgesine
Şam'a atandı
Şam'da 5
Ordu'nun emrinde kaldığı üç yıl içinde Suriye'nin hemen her yerini görevle dolaşmış
memleket idaresindeki aksaklıkları
ordunun eğitim ve öğretimindeki eksiklikleri daha da yakından görmüştü
Mustafa Kemal
burada 1906 yılı Ekim ayı içinde güvendiği bazı arkadaşlarıyla gizli olarak "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti"ni kurdu
Bu arkadaşlarıyla beraber Beyrut
Yafa ve Kudüs'te de kurdukları cemiyeti genişletti
Bir ara gizli olarak Mısır ve Yunanistan yoluyla Selânik'e geçerek burada da "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti"nin bir şubesini açtı ve tekrar Şam'a döndü
Şam'dan uzaklaşışı hükûmetçe duyuldu ise de âmirleri kendisini koruduğundan bir ceza yoluna gidilmedi
Bir süre daha Şam'da kaldı
Bu sıralarda 20 Haziran 1907 tarihinde Kolağası (kıdemli yüzbaşı) oldu ve Şam'daki Ordunun Kurmay Başkanlığında bir göreve getirildi
Mustafa Kemal
13 Ekim 1907'de merkezi Manastır'da bulunan 3
Ordu Karargâhına atandı
Bu Karargâhın Selânik'teki şubesinde çalışmak üzere Selânik'e geldi
Bu sıralarda Selânik'teki "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti" üyelerini de içine almış olan Îttihat ve Terakki Cemiyeti" faaliyet halinde idi
Mustafa Kemal de Selânik'e gelişini takiben bu cemiyete dahil olarak hizmet görmeye başladı
Memleketin istibdat idaresinden kurtarılması
yapılacak yenilikler Onun da baş düşüncesiydi
Selânik'e gelişini takiben kısa bir süre sonra 22 Haziran 1908 de Üsküp-Selânik arasındaki demiryolu müfettişliği de 3
Ordu Karargâhındaki görevine ek olarak kendisine verildi
Bu esnada Rumeli'de büyük faaliyet gösteren "İttihat ve Terakki Cemiyeti" Abdülhamit'i
1876 Anayasası'nı yeniden yürürlüğe koymaya ve kapatılan Meclis-i Mebusan'ı tekrar toplantıya çağırmaya zorlamaktadır
"Ittihat ve Terakki Cemiyeti nin bu girişimleri adım adım II
Meşrutiyet'in ilânına uzandı
23 Temmuz 1908 tarihinde İkinci Meşrutiyet ilân edildiği zaman Mustafa Kemal
Kolağası rütbesiyle Selânik'te askerî görevini sürdürmekte
bir yandan da "İttihat ve Terakki Cemiyeti" içinde çalışarak İstanbul'daki siyasî gelişmeleri yakından izlemektedir
O
II
Meşrutiyet gibi büyük bir inkılâbı takiben yapılanları kâfi görmüyor; bu fırsattan yararlanılarak memlekette daha büyük ve daha köklü değişikliklerin gerçekleştirilmesi gereğine inanıyordu
Fakat kendisinin görüşleri "İttihat ve Terakki Cemiyeti" ileri gelenlerinin görüş ve düşüncelerine uymadı
Buna rağmen
fikirleriyle zamanın söz sahibi kişilerini uyarmaktan da çekinmiyordu
II
Meşrutiyet'in ilânı üzerinden henüz bir sene geçmemişti ki
İstanbul'da 13 Nisan 1909'da bu harekete karşı
gerici çevrelerce desteklenen büyük bir isyan gelişti
Mustafa Kemal
31 Mart Vak'ası olarak bilinen bu isyanı bastırmak üzere Rumeli'de oluşturulan Hareket Ordusu'nun Kurmay Başkanlığına getirildi ve bu ordu ile 19 Nisan 1909 tarihinde İstanbul'a geldi
Hareket Ordusu'nun gerek yolda gerekse İstanbul'daki sevk ve idaresinde Kurmay Başkanı olarak önemli hizmetler gördü
Hareket Ordusu'nun İstânbul'a girdiği gün halka hitaben yayımlanan beyannameyi kendisi yazmıştı
Hareket Ordusu'nun duruma hakim oluşundan sonra Abdülhamit tahttan indirildi
yerine Sultan Reşat getirildi
Mustafa Kemal
bu gerici olayın bastırılmasından sonra İstanbul'da çok kalmayarak 16 Mayıs 1909'da tekrar Selânik'e döndü
Bu sıralarda Selânik ve çevresinde yapılan mânevralarda
tatbikatlarda düşünce ve görüşlerini cesaretle savunuyor; bu ise bazı üstlerinin dikkatini çekerken bazılarının da tahammülsüzlüğüne sebep oluyordu
Kendisi
bir yandan da askerî eğitim konuları üzerinde telif ve tercüme eserler hazırlıyordu
O
II
Meşrutiyet'i takiben Ordu'nun "İttihat ve Terakki Cemiyeti" ile sıkı alâkasının ve siyasete karışmasının tehlikelerini sezinlemeye başlamış
bu görüşlerini 22 Eylül 1909'da Selânik'te toplanan "İttihat ve Terakki Bûyük Kongresi"nde açıkça dile getirmişti
Fâkat
cemiyetin önde gelenleri onun bu görüşlerini paylaşmadılar
Mustafa Kemal de kendisini cemiyetten uzak tutarak doğrudan doğruya askerî vazifesine verdi
"İttihat ve Terakki Cemiyeti" ile anlaşmazlığı ve aralarının açılması böyle başladı
Mustafa Kemal
Selânik'teki görevini başarı ile yürütürken 1910 yılı Eylül ayında Pikardi manevralarını izleme amacıyla Fransa'ya gönderildi
Burada Fransız Ordusunu ve komutanlarını yakından tanıdı
Selânik'e dönüşünden kısa süre sonra 1911 Mart'ında Arnavutluk'ta bir isyan çıktı
Bu isyanı bastırmak üzere düzenlenen harekâtta Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa'nın yanında görev aldı
Mustafa Kemal
15 Ocak 1911'de 3
Ordu Karargâhındaki görevinden alınarak evvelâ 5
Kolordu Karargâhında
daha sonra yine Selânik'te bulunan 38
Piyade Alayı'nda görevlendirildi
Bu atamadan amaç
kendisine kıta hizmeti gördürerek onu başarısızlığa sürüklemek; bu suretle şevk ve hevesini bir ölçüde kırmak idi
Ama O
bu görevde de büyük başarılar gösterdi; eskiden olduğu gibi yine kumandanlarının
arkadaşlarının sevgi ve saygısını kazandı
Selânik garnizonundaki subaylar gittikçe onun etrafında toplanıyorlardı
Bu durum 3
Ordu Müfettişliğinin hoşuna gitmedi
O'nu Selânik'teki vazifesinden ayırarak 27 Eylül 1911 tarihinde İstanbul'da Genelkurmay Başkanlığında bir göreve tayin ettiler
Mustafa Kemal
bu atama üzerine İstanbul'a gelerek bir süre Genelkurmay Başkanlığında çalıştı
5 Ekim 1911'de İtalyanlar Trablusgarp'a hücum ederek istilâ hareketlerine başlamışlardı
Mustafa Kemal
bu bölgede görev almak üzere 15 Ekim 1911'de İstanbul'dan ayrıldı
Trablusgarp'a gelişini takiben bir süre Tobruk ve Derne Bölgelerinde gönüllü mahallî kuvvetlerin başında bulundu
12 Mart 1912 de Derne Komutanlığına getirildi
Bu sıralarda 27 Kasım 1911 tarihinde binbaşılığa terfi etti
1912 yılı Ekim ayında Balkan Harbi başlamıştı
Mustafa Kemal
24 Ekim 1912'de Trablusgarp'tan hareket ederek İstanbul'a geldi
21 Kasım 1912'de Gelibolu'da bulunan Bahr-i Sefîd (Akdeniz) Boğazı Kuvay-ı Mürettebesi Komutanlığı Harekât Şubesi Müdürlüğüne atandı
Bu atama üzerine Gelibolu'ya geldi
Olaylar süratle gelişmiş
baba memleketi Selânik düşmüş
Bulgar Ordusu ilerleyerek Çatalca'ya kadar gelmişti
Bu elim vaziyet kendisini çok üzdü
Bu cephede bir süre sonra Bolayır Kolordusu Kurmay Başkanlığına getirildi
Bu görevde iken Dimetoka ve Edirne'nin düşmandan geri alınışında büyük hizmetler gördü
Mustafa Kemal
Balkan Harbi'nden sonra
27 Ekim 1913 tarihinde Sofya Ataşemiliterliğine atandı
11 Ocak 1914 tarihinden itibaren Belgrat ve Çetine Ataşemiliterliklerini yürütme görevi de kendisine verildi
Sofya Ataşemiliterliği'ne atandığı günlerde yakın arkadaşı Ali Fethi (Okyar) de Sofya Elçiliği'ne atanmıştı
Mustafa Kemal Sofya Ataşemiliterliği esnasında 1 Mart 1914 tarihinde yarbaylığa terfi etti
1915 yılı Ocak sonlarına kadar Sofya'da kaldı
Bu sıralarda 1 Ağustos 1914'te Almanya'nın Rusya'ya harp ilânı ile I
Dünya Savaşı başlamıştı
Mustafa Kemal
gelişen siyasî ve askerî olayları büyük bir dikkatle izlemekte; bir taraftan da görüş ve düşüncelerini Harbiye Nezaretine bildirmekte idi
Ona göre katılma zorunlu hale gelmedikçe Osmanlı Devleti bu büyük savaşın dışında kalmalıydı
Ancak olayların süratle gelişmesi 29 Ekim 1914'te Osmanlı Devletini de ister istemez İttifak Devletleri yanında harbe girmek mecburiyetinde bıraktı
Mustafa Kemal
bu gelişmeler üzerine Başkumandanlıktan kendisine faal bir hizmet istedi ise de uzun süre bu isteği yerine getirilmedi
Nihayet ısrarı üzerine
kendisini 20 Ocak 1915
tarihinde
Tekirdağ'da teşkil edilecek 19
Tümen Komutanlığına tayin ettiler
Mustafa Kemal
bu tayin üzerine Sofya dan ayrılarak İstanbul'a döndü; derhal yeni görev yerine hareket ederek tümenini kurdu
Bu tümen
kısa süre sonra görülen lüzum üzerine 25 Şubat 1915'te Tekirdağ'dan Maydos (Eceabat)'a nakledildi
Mustafa Kemal
burada 19
Tümene ilâveten 9
Tümenin 2
Piyade Alayı ve bazı topçu birlikleri de emrine verilerek Maydos Mıntıkası Kumandanı olarak görev yaptı
Gelibolu Yarımadası'nda önemli olaylar oluyordu
İngiliz donanması 18 Mart 1915 günü Çanakkale Boğazı'nı geçmeye teşebbüs etti ise de kıyı topçusunun başarılı savunması karşısında
muvaffak olamayarak ağır zayiat verdi
Donanması ile Boğaz'ı geçemeyen düşman
bu defa Gelibolu Yarımadası'nı çıkarma ile zorlamaya karar verdi
Olaylar bu şekilde gelişirken
Genelkurmay Başkanlığı da 23 Mart 1915 tarihinde Gelibolu'da 5
Ordu kurulmasına karar vermiş
Komutanlığına da Alman Generali Liman von Sanders'i atamıştı
Liman von Sanders
muhtemel düşman taarruzuna karşı kuvvetlerini üç gruba ayırarak plânını yapmış; Mustafa Kemal'in başında bulunduğu kuvvetleri ordu ihtiyatına almıştı
Mustafa Kemal
bu plân gereğince 18 Nisan 1915 günü tümeniyle Bigalı'ya geçti
Düşman birlikleri 25 Nisan 1915 günü Seddülbahir ve Arıburnu bölgesinden ilk çıkarma hareketine başladı
Ancak çıkarma hareketi ilk gün karşısında Mustafa Kemal'i buldu
Mustafa Kemal
çıkarmanın başladığını görür görmez
kuvvetlerini süratle Bigalı'dan Conkbayırı'na sevk etmişti
Arıburnu'ndan Conkbayırı'na ilerleyen İngiliz kuvvetleri
o gün
Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19
Tümen kuvvetlerinin taarruzu ile geri çekilmeye mecbur edildi
Conkbayırı taarruzunda Türk askeri görülmemiş bir inanç ve cesaretle savaşıyor
tarihin en büyük kahramanlık sahneleri sergileniyordu
Dâhi komutan
kumandanlara verdiği emre şu cümleleri de ilâve etmişti: "Ben
size taarruz emretmiyorum; ölmeyi emrediyorum! Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar geçebilir !"
25 Nisan 1915 günü başlayan çıkarma
kuvvetlerimiz tarafından kıyıya kadar itilmesine rağmen
düşman
26 ve 27 Nisan 1915 günleri de çıkarma harekâtına devam etti
İlerlemek isteyen İngilizler'le yer yer şiddetli çarpışmalar oldu; ancak her taarruz Türk askerinin kahramanca savunması karşısında başarısız kaldı
Mustafa Kemal
Çanakkale Cephesîndeki bu üstün başarıları üzerine 1 Haziran 1915'de Albaylığa terfi etti
Düşman
Çanakkale'de başarı sağlayamamasına
ilerleme gösterememesine rağmen
yeni bir çıkarma yapmada kararlıydı
Düşünülen çıkarmanın gerçekleşebilmesi için
her şeyden önce ilk direnç hatlarını oluşturan Arıburnu ve Seddülbahir'deki Türk kuvvetlerinin yerlerinden sökülmesi gerekiyordu
İngilizler
bu amaçla 6 ve 7 Ağustos l9l5 günleri
takviyeli kuvvetlerle yeni bir taarruz daha denediler; düşman kuvvetleriyle
kuvvetlerimiz arasında şiddetli muharebeler oldu
Ancak
Mustafa Kemal'in aldığı önlemIer sayesinde düşmanın bu taarruzu da gelişme imkânı bulamadı
Arıburnu ve Seddülbahir'deki taarruz devam ederken İngilizler
6 Ağustos 1919 akşamı Çanakkale'nin güney kıyılarına da asker çıkararak ilerlemeye başladı
Bu suretle
Anafartalar Bölgesi de ansızın kritikleşti
Gelişen bu buhranlı durum üzerine Liman von Sanders'in emri ile komuta değişikliği yapılarak
"Anafartalar Grubu Komutanlığı'na 8 Ağustos 1915 tarihinde Albay Mustafa Kemal getirildi
9 Ağustos 1915 günü komutayı ele alan Mustafa Kemal
beklemeksizin aynı gün yaptığı taarruz ile ilerleyen İngiliz kuvvetlerini tekrar çıkarma yaptıkları kıyılara itti
Aynı günün akşamı Conkbayırı bölgesine geçerek buradaki kuvvetleri de 10 Ağustos 1915 sabahı taarruza geçirdi
Böylece düşmanın ilerlemesine imkân verilmemiş; aksine tutunduğu mevzilerden tamamen çıkarılarak Anafartalar bölgesine tam anlamıyla hâkim olunmuştu
Mustata Kemal
25 Nisan 1915 taarruzunda olduğu gibi 9 ve 10 Ağustos taarruzlarında da bizzat ateş hattında bulunmuş
ateş hattından emirler vermiş
bu davranışı yanındaki subay ve erler için ifadesi imkânsız cesaret kaynağı olmuştu
Conkbayırı'nda kalbini hedef alan bir kurşun
cebindeki saate çarpıp geri döndüğünden mutlak bir ölümden kurtuldu
Bu muharebeler esnasında gösterdiği kahramanlık
azim ve yüksek kumanda kudreti
kendisine memleket içinde ve dışında büyük ün sağladı
Artık O
"Anafartalar Kahramanı" olarak anılıyordu
Aylarca süren çıkarma ve savaşlar sonucu ilerleme kaydedemeyen İngilizler; nihayet 1915 yılı Aralık sonunda müttefikleriyle beraber Çanakkale'den çekildiler
Düşmanların Çanakkale Boğazı'nı geçememesi
İstanbul'un işgalini önlemiş; İngilizlerin
Marmara ve Karadeniz üzerinden müttefikleri Rusya ile bağlantı kurma hayallerini söndürmüştü
Bütün bu olaylar
bir anlamda
I
Dünya Savaşı'nın akışını da etkiliyor
dünya tarihinin yönünü değiştiriyordu
Bu savaşlarda İngilizler insan
araç ve gereç yönünden Türklerden şüphesiz ki çok fazla idi; ancak onların unuttukları nokta
Türk askerinin tarihsel kahramanlığı ve bu kahramanlığı yönlendiren Mustafa Kemal faktörü idi
Mustafa Kemal
Çanakkale Muharebelerinin eski şiddetini kaybettiği 1915 yılının son aylarında
son bir taarruzla düşmanı tutunduğu kıyılardan da sökerek onu tam mağlûp duruma düşürmek görüşünde idi
Ancak bu teklifi
Ordu Komutanı Liman von Sanders tarafından
düşmanın da kıyıdan yapacağı topçu ateşinin ağır zayiat verdirebileceği endişesiyle benimsenmedi
Artık bu cephede yapacak bir şey kalmamıştı
Mustafa Kemal
10 Aralık 1915'te "Anafartalar Grubu Komutanlığı"nı
Fevzi (Çakmak) Paşa'ya bırakarak izinli olarak Çanakkale den ayrıldı; İstanbul a döndü
Mustafa Kemal
27 Ocak 1916'da karargâhı Edirne'de bulunan Onaltıncı Kolordu Komutanlığına atandı
Kısa süre sonra bu Kolordu'nun aynı isimle Diyarbakır'da kurulması kararı üzerine yine Kolordu Komutanı olarak 11 Mart 1916'da Diyarbakır-Bitlis-Muş Cephesi'ne tayin edildi
Mustafa Kemal
26 Mart 1916'da Diyarbakır'a gelerek komutayı ele aldı
1 Nisan 1916 da Generalliğe yükseltildi
Diyarbakır'a gelişini takiben kısa bir hazırlıktan sonra 3 Ağustos 1916 sabahı emrindeki kuvvetleri
Bitlis ve Muş yönünde taarruza geçirdi; Ruslar'la iki tümenimiz arasında taarruz ve karşı taarruz şeklinde şiddetli çarpışmalar oldu
Nihayet 8 Ağustos 1916 sabahı Muş
aynı günün akşamı Bitlis
kuvvetlerimiz tarafından düşman işgalinden kurtarıldı
Muş; ne yazık ki 25 Ağustos 1916'da tekrar Rusların eline düşmüştü
Mustafa Kemal Paşa
2
Ordu Komutanlığı sırasında
14 Mayıs 1917'de Muş'u ikinci defa Rus işgalinden kurtardı
Mustafa Kemal Paşa
Aralık l9l6'da Ahmet İzzet Paşa'nın izinli olarak bir süre İstanbul'a gitmesi üzerine vekâleten 2
Ordu Komutanlığı'na tayin edildi
Karargâhı Diyarbakır'da olan bu ordunun Kurmay Başkanı Albay İsmet (İnönü) Bey'di
Büyük Komutan'ın
İnönü ile yakından tanışması
emir-komuta zinciri içinde çalışması bu tarihlere rastladı
Mustafa Kemal Paşa
14 Şubat 1917'de Hicaz Kuvve-i Seferiyesi Komutanlığına atanması üzerine Şam'a giderek Sina Cephesi'ni teftiş etti ise de 5 Mart 1917 tarihinde Diyarbakır'da 2
Ordu'ya vekâleten komutan atandı
Tekrar Diyarbakır'a dönen Mustafa Kemal Paşa
16 Mart 1917'de asaleten 2
Ordu Komutanlığına getirildi
Fakat bu görevde de çok kalmayarak 5 Temmuz 1917 tarihinde Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına bağlı olarak Halep'te kurulması kararlaştırılan 7
Ordu'nun başına getirildi
Bu cephenin umumî idaresi Falkenhein adlı bir Alman generaline verilmişti
Mustafa Kemal Paşa
15 Ağustos 1917 günü Halep'e gelerek göreve başladı
Fakat bir süre sonra General Falkenhein ile aralarında askerî görüşler ve uygulanacak harekât bakımından anlaşmazlık çıktı; bu anlaşmazlık sonucu Mustafa Kemal Paşa
1917 Ekim başlarında istifa mecburiyetinde kaldı
Kendisine tekrar Diyarbakır'daki eski görevi teklif edildi ise de kabul etmeyerek İstanbul'a geldi
7 Kasım 1917'de Genel Karargâh'ta görevlendirildi
Ancak kısa süre sonra Veliaht Vahdettin Efendi'nin maiyetinde Alman Umumî Karargâhını ve Alman Cepheleri'ni ziyaret etmek üzere Almanya seyahatine iştirak etti
15 Aralık 1917 - 4 Ocak 1918 arasını kapsayan bu seyahat esnasında Mustafa Kemal
Alman askerî çevrelerinde incelemeler yaparak
Alman İmparatoru II
Wilhelm ve devrin tanınmış komutanlarıyla görüştü
Onlara -hoşlanmasalar da- I
Dünya Harbi'nin muhtemel sonuçları hakkındaki görüşlerini açıkça ve belirgin şekilde anlatıyordu
Mustafa Kemal Paşa
20 gün süren Almanya seyahatinden İstanbul'a döndükten bir süre sonra böbrek rahatsızlığı nedeniyle Viyana ve Karlsbad'a giderek tedavi gördü
13 Mayıs 1918 - 4 Ağustos 1918 arasını kapsayan bu seyahat dönüşü General Falkenhein'in yerine Yıldırım Ordular Grubu Komutanlığına getirilmiş olan General Liman von Sanders'in emrindeki 7
Ordu'ya Ağustos 1918'de tekrar komutan oldu ve 15 Ağustos 1918 günü Halep'e geldi
Mustafa Kemal
bu cephede İngilizlere karşı başarılı müdafaa savaşları yaptı
Takviyeli İngiliz kuvvetleri karşısında
O'nun maharet ve dirayeti sayesinde
bu bölgedeki Türk Ordusu dağılmaktan kurtarılmış; büyük bir düzen içinde Halep'e kadar çekilme başarısını göstermişti
Fakat I
Dünya Savaşı Almanya ve müttefikleri aleyhine gelişiyordu
29 Eylül 1918 tarihinde Bulgaristan savaştan çekilmiş
4 Ekim 1918 tarihinde de Almanya mütareke istemişti
İstanbul'da Talat Paşa kabinesi istifa etmiş
yeni kabineyi Ahmet İzzet Paşa kurmuştu
Bu gelişmeler karşısında Mustafa Kemal Paşa
yetkili makamlara
askerî ve siyasî önerilerine devam etti ise de yine kabul ettiremedi
Nihayet 30 Ekim 1918 tarihinde de Osmanlı Devleti
itilâf devletleri ile Mondros Mütarekesi'ni imzalayarak I
Dünya Savaşı'ndan çekildi
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul