Konu
:
Dilin Önemiyle İlgili Kompozisyon
Yalnız Mesajı Göster
Dilin Önemiyle İlgili Kompozisyon
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Dilin Önemiyle İlgili Kompozisyon
Dilin önemiyle ilgili kompozisyon
Dilciler ve genel anlamda aydınlar
dili değişik şekillerde tanımlamış ve anlayış ölçüleri çerçevesinde anlamlandırmışlardır Bu tanımlar
kişinin dile bakış açısını vermekten öteye gitmemiştir Neticede herkes bu mühim kavramı kendi pencerelerinin görüş alanı dahilinde algılamış ve gördüklerini kelimelerle resmetmişlerdir Dil konusunda en kapsamlı tanım olarak şunu vermek mümkündür:
“Dil
insanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabiî bir vasıta
kendisine mahsus kanunları olan ve ancak bu kanunlar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık
temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar sistemi
seslerden örülmüş toplumsal bir kurumdur”
Milleti kenetleyen unsurların başında gelen dil
kötü kullanıldığında ve dejenere edildiğinde milletlerin parçalanmasında adeta bir dinamit rolü de oynayabilir Her iki özelliğin somut yansımalarını millet olarak tecrübe etmişiz Bu acı deneyimleri yaşayan bir milletin bu hususta daha ölçülü hareket etmesi gerekirken bizde bu hassasiyeti görmek mümkün değildir
Dilin zenginliği milletin kültürel zenginliğine de yansır şüphesiz Çünkü kültürün hamurunu oluşturan unsurların başında dil gelmektedir Bu hamuru yoğuran insanların el becerisi de
yarınlara aktaracağımız eserlerin vasfını tayin edecektir Eserin güzelliği ustanın maharetinin yanında
kullanılan malzemenin niteliğiyle de yakından ilgilidir
Alman filozofu Heidegger “Dil insanın evidir” diyerek bu iletişim vasıtasının ehemmiyetini açıkça ortaya koyar Evimiz mahremiyetimizdir Orada huzur buluruz Toplumda taktığımız maskeler evde düşer Doğallığın sığınağıdır ev…Dil de bize evimiz kadar yakın ve sıcaktır Onunla bütünleşir benliğimiz ve kişiliğimiz… Durum bu ilken bazı kendini bilmez insan kılıklı varlıklar
evimize saldırarak mahremiyet sığınağımızı tarûmar etti
Dilin geçmişten geleceğe köprü kurma gibi mühim bir misyonu da vardır Bu köprü ancak kelimelerle kurulur Bu köprünün sağlamlığı malzemenin bol ve yerinde kullanılmasıyla mümkündür Bunu sağlamak da millî eğitimin görevidir Yerinde
zamanında ve dozajında verilen dil eğitimi gelecekteki muhtemel olumsuzluklara set çekecektir
Milletlerarası kültür savaşlarında en büyük silah dildir Çünkü dil bugünümüzü ve yarınlarımızı şekillendiriyor Ona vakıf olduğumuz ölçüde kendimiz olabiliyor ve de kendimiz kalabiliyoruz Aksi halde kültürel sömürgecilik
beraberinde ekonomik ve siyasal sömürüyü de getiriyor
Geçmişten bugüne kadar içimizde beslediğimiz hainler
dili yozlaştırmanın mücadelesini vermiştir Mevcut kavramlarımızı değiştirerek dili çağdaşlaştırdığını ve sadeleştirdiğini söyleyerek gerçek kimliklerini ve kötü emellerini gizlemişlerdir Doğu kökenli kelimelere savaş açan bu insanlar
yerlilik kisvesi altında dili “lâl” eylemişlerdir Daha sonra da oyunun ikinci perdesini sahneye koyarak kavram açıklarını Batı kökenli dillerden aldıkları kelimelerle kapatmayı tercih etmişlerdir Bunun adına da “çağdaşlık” demişlerdir
Türkçe aslında kendi kendine yetebilen dillerden birisiydi Fakat ışıklarıyla kendilerini bile aydınlatamadığı hâlde toplumu aydınlatmaya kalkan bir kısım aydınlar
dile de keskin hançerlerini sallayıp onu fütursuzca yaralamışlardır Dili siyasete alet edenler
bunun acı faturasını millete ödetmişlerdir
Dilin zenginliği kelime sayısıyla ölçülür Durum böyle olduğu halde bir kavramı karşılayan farklı kelimeler dilden atılarak teke indirilmişlerdir Eş anlamlı kelimelere savaş açılmıştır Bunu da dilde sadeleşme diye halka yutturmaya kalkışmışlardır
Bir dilde bir kavramı karşılayan kelime sayısı ne kadar çoksa
söz konusu dili konuşan milletin bu konuda o ölçüde seviyeli bir hayatı var demektir Dilimizde yiğitlik ifade eden şu sözcüklere dikkatinizi çekmek isterim: Er
eren
yiğit
alp
mert
bahadır
cesur
kahraman
dilâver
yavuz
yaman
arslan
efe
gözü pek
kabadayı
deli… Bunu diğer pek çok kelime için de söyleyebiliriz Bu zenginlik değil de nedir? Bu çeşitliliği dinamitlemek dilde sadeleşmek olarak sunulmuştur milletimizeBiz de yutmuşuz bu yaygaraları
Türkçe kadar canlı
hareketli ve dinamik bir dil gösterebilir misiniz? Bu dille sınırsız bir düşünce dağarcığı oluşturabilirsiniz Bu malzemeyi hamur gibi yoğurup çeşit çeşit nevaleler yapabilirsiniz Nasrettin Hoca’yla ilgili olarak anlatılan şu fıkra
dilimizin mevcut zenginliğini ve kıvraklığını ifade eden güzel bir örnek olarak sunulabilir:
“Nasrettin Hoca bir gün ev taşıyacakmış Bir araba aramış
bulmuş Pazarlığa başlamış Arabacı tüm eşyanın nakli için on lira istemiş Hoca bu fiyatı çok bularak ‘Çok istedin evladım
bu kadarcık eşya için o kadar para istenir mi?’ deyince arabacı
‘Bu kadarcık demeyin Hocam
eşya az değil
bakınız soba var moba var
dolap var molap var
sandalye var mandalye var…’ diye saymaya başlayınca
Hoca ‘pekii’ demiş ve razı olmuş Eşya yerine ulaşınca
Hoca tutmuş beş lira vermiş! Arabacı sormuş
‘Hocam paranın yarısını niye kestiniz?’ Hoca cevabı vermiş
‘Evladım sen de eşyanın ancak yarısını getirdin! Sandalye geldi
mandalye nerde? Soba geldi
moba nerede? Dolap burada
molap nerede?’ demiş”
Bu gibi söz oyunları dilin zenginliğinin alâmetidir Bu fıkrayı uyduran güzel uydurmuş Bu fıkra dilin esnekliği ve kıvraklığını anlatmada güzel bir örnek teşkil ediyor Daha bunun gibi yüzlerce misal getirmek mümkündür Bu rahatlığı diğer dünya dillerinde bulmanız mümkün değildir Durum bu iken Türkçe’nin bilim ve sanat dili olamayacağını söyleyenlere ne demeli? Söylenecek şu ki
herkes aklınca konuşur ve niyetini ortaya koyar
Yahya Kemal’in dediği gibi “Bu dil ağzımda annemin sütüdür” İnancımıza göre ana sütü kutsaldır
baş tacı edilmelidir Dilini koruyan
hakkıyla konuşan ve yarınlara taşıyan bir nesil istiyoruz Bu neslin gelmesi yakındır Bugün güneş batmışsa bilinmelidir ki battığı yerden doğacaktır Çünkü güneş doğmak için batar
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul