Konu
:
Masal Nedir?-Masal Türleri
Yalnız Mesajı Göster
Masal Nedir?-Masal Türleri
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Masal Nedir?-Masal Türleri
Masal Nedir?-Masal Türleri
Masal Halk dilinde anlatılarak oluşan sözlü edebiyat ürünüdür
Bir yazar tarafından sonradan yazıya geçirilmiştir
Masallarda olaylar tamamen hayal ürünüdür
Yer ve
zaman
belli değildir
Kahramanlar insan üstü özellikler gösterir
İyiler hep iyi
kötüler hep kötüdür
İyiler ödüllendirilir
kötüler cezalandırılır
Masallarda eğiticilik esastır
Çoğu kez evrensel konular işlenir
Dünya edebiyatında Kelile ve Dimne
binbir gece Masalları ünlüdür
türk edebiyatında Keloğlan en tanınmış masal kahramanıdır
eflatun Cem Güney masallarımız derlemiş ve bir kitap halinde yayımlamıştır
Doğaüstü güçlere yer veren veya gerçekçi
destansı veya alaylı bir anlatı olan masal
sözlü Halk edebiyatının en eski biçimlerinden biridir
Yerli
yabancı veya mahallî folklor masallarından yapılan sayısız derlemeler masalın günümüzde de büyük bir ilgiyle karşılandığını gösterir
Masalların kaynağı oldukça tartışmalıdır; fakat gerçek olan bir şey varsa o da bazı masallarda işlenen ana konulara dünyanın çok değişik bölgelerinde rastlandığıdır; öyle ki bu masalların tek bir masal ailesine dahil oldukları ispat edilebilmiştir
Yazılı edebiyatın başlangıcından beri
masal bir edebî çeşit haline gelmek eğilimi göstermiştir
Başlangıçta bu edebî çeşidin kendine has unsurlarından biri
olağanüstülük niteliğiydi
Ama bundan
masalın özünün olağanüstü niteliğe dayandığı sonucunu çıkarmamak gerekir
Masala kendine has niteliğini veren
daha çok
onu hayal gücüyle işleyen bir anlatıcının varlığıdır
Bu bakımdan türe örnek olarak binbir gece Masalları'nı göstermek mümkündür; ama Odysseia'da anlatılan odysseus'un serüvenleri; Chaucer'in Cantorbery Masalları ve Boccacio'nun Decameron'u da masalın bu tanımına uygun düşer
Nitekim
Maupassant'ın bazı hikâyelerini de
yine aynı sebeple
yani yazar hikâyesini kahramanının ağzından ve onun hatıraları biçiminde anlattığı için masal çeşidinden saymak yanlış olmaz
Yazar hikâyesini bir kahramanın ağzından anlatmadığı zaman hikâyenin ardında yazarın kendisinin varlığı sezilir ve hikâyenin anlatılışı da ona göre değişir; meselâ La Fontaine'in masallarının ayrıcalığı
zaten pek çoğu İtalyan masalcılarından alınmış olması dolayısıyla
konularından çok yazarın anlatım sanatıdır
Kısaca söylemek gerekirse
masalın Tarihî evrimini belirlemek öteki edebî türlerin evrimini belirlemekten daha zordur
Gerçekten de masalın değişmez özelliği sadece bir anlatı olması ve içinde uzun tasvirlere de
psikolojik tehlikelere de yer verilmemesidir; ayrıca tek bir olaydan veya bazı masallarda görüldüğü gibi birbirinden ayrı olarak ele alınabilecek bir olaylar dizisinden meydana geldiği için öteki edebiyat türlerine göre kısa da sayılabilir
Öte yandan masalda ilk özelliği alan sözlü anlatı tarzının tabiiliği ve serbestliği vardır
ifadenin çocuksu olmasını ilk masallara has bir nitelik saymamak gerekir; çünkü çocuksu olmasına rağmen hiç de sunî kaçmayan aynı söyleyişi Perrault'nun
Grimm'in ve Andersen'in masallarında ve bir yüzyıldan beri bütün ülkelerin edebiyatlarında rastlanan
çocuk
masallarında da bulmak mümkündür
Masalın bu temel özellikleri
meselâ romanın geçiregelmiş olduğu evrimlere oranla
masal türüne nispî bir değişmezlik kazandırmıştır
Hiç şüphesiz masalların malzemesi yüzyıllar boyunca zenginleşmiş ve özellikle konuları edebiyatın evrimiyle birlikte gelişmiştir
meselâ Voltaire
masalı felsefî propagandaya uyarlar
Zadig ve Candide yazarı
masal türünün geleneksel metotlarını kendi amacı için kullanırken
hikâyenin okur üstündeki etkisini sağlayan çekicilik unsurunu da kaybetmemeğe dikkat eder
Romantik akım da
fantastik hikâyelerinde masalın en eski süslemelerinden biri olan tabiatüstü unsurunu yeniden değerlendirdi
Fransa'da bu yeniden değerlendirmenin öncülerinden biri Ch
Nodier olmuştur
flaubert ise romanlarında pekiştirdiği nesir sanatını Üç Masal'ında uyguladı
türk edebiyatında tanzimat'tan sonra yazılan ilk roman ve hikâyelerde masal unsurları geniş ölçüde kullanıldı
Ahmed Midhat Efendi
Sabahattin Ali (Sırça Köşk)
Aziz Nesin (Büyükler İçin Masallar) gibi yazarlar
yeni
türk edebiyatında çağdaş meseleleri ele alırken masal unsurlarını kullandılar
Biçimi ve evrimi bakımından masalı romandan ayırmak
kolay
olduğu halde
masal ile hikâye arasında kesin bir sınır çizmek hayli zordur
Başlangıçta hikâye diye
masallara göre daha gerçekçi konuları işleyen anlatıLara denirdi; fakat zamanla bir anlatının
masal mı hikâye mi olduğunu ayırt etmek yazarlarının bile içinden kolay kolay çıkamadıkları bir mesele halini aldı
Bu karışıklığa rağmen denilebilir ki hikâye
tabiatüstü unsurlara yer vermediği oranda ve ölçüde masaldan farklıdır; öte yandan tekniği de masalınkine benzemez; hikâye aslında romanın kısasıdır ve özellikle günümüzde anlatanın damgasını taşıyan masalın esnekliğine karşı bir dereceye kadar nesnellik ölçüleri içinde gelişir
Milletlerarası Masal Kataloğu'nda masallar şu ana çeşitlere ayrılmıştır:
1
Hayvan Masalları:
bu çeşit masallarda hayvanlar genellikle kılık değiştirmiş insan niteliğindedir
Bir düşünceye güç kazandırmak
ibret dersi vermek
örnek göstermek amacıyla anlatılır
Asıl masallardan daha kısa olur
başlangıç tekerlemeleri yoktur
türk hayvan masalları da genellikle başka ülkelerdeki benzerleriyle aynı kaynaklara dayanır
(Bey ile Horoz
Keloğlan ile Eşeği masalları v
b
)
Bunların bazıları eski dinî inançların kalıntılarıdır
(Hayvanlarla Süleyman peygamber veya Nuh peygamber arasında cereyan eden olayları konu edinmiş masallar);
2
Asıl Masallar:
a) olağanüstü masallar
Asıl masalların
yani masal denince ilk akla gelen masalların yer aldığı bu bölümdeki masallarda peri
cin
dev anası gibi tabiatüstü varlıklara rastlanır
Hayvanlar
hayvan masallarında olduğu gibi
insan rolünde değil
tabiat dışı varlıklar seklindedir
Olaylar da
kişiler gibi olağanüstüdür (Rüzgâr Dev
Tık Tık Kabacık masallarında olduğu gibi);
b) gerçekçi masallar
Kişiler
hayvanlar
olağanüstü masallarınkinden çok farklı değildir
Şehzadeler
sultanlar
padişahlar
bezirganlar
hocalar
kadılar
yoksul ailelerin genellikle en küçük kız veya oğulları türk masallarının bu çeşidinin ana kişileridir
Bamsı Beyrek Masalı
Akıllı Terzi Kızı v
b
);
3
güldürücü fıkralar
nükteli hikâyeler
yalanlamalar
(Bekri Mustafa
İncili Çavuş
bektaşi
yörük
uşak-efendi
asker-subay
ana-baba
karıkoca fıkraları ve hikâyeleri);
4
zincirlemeli masallar
Çoğunun
kişileri insan ve hayvanlardır
Küçük çocukların severek dinledikleri ve kendi aralarında en çok anlattıklarıdır (Keloğlan
Sırça Köşk masalları v
b
)
türk geleneği en masalımsı anlatıları bile gerçeğe yaklaştırma eğilimindedir
masalda olağanüstü unsurlar
akıl dışı nitelikte değildir
Masalların başında yer alan tekerlemeler
masalın konusunun gerçekten ayrılan yanlarına dikkati çekecek niteliktedir
Masallar sözlü Halk edebiyatı türleri içinde ülkeden ülkeye
çağdan çağa en çok yayılan yaratmalardır
Türkiye masalları hem anadolu'nun eski kültür geleneklerini
hem de eski türk masal geleneğini devam ettirmektedir
Türkiye masalları
Pertev Naili Boratav
Eflâtun
Cem Güney gibi yazarlar tarafından derlenip incelendi
Masallarda olaylar tamamen hayal ürünüdür
Yer ve zaman belli değildir
Kahramanlar insan üstü özellikler gösterir
İyiler hep iyi
kötüler hep kötüdür
İyiler ödüllendirilir
kötüler cezalandırılır
Masallarda eğiticilik esastır
Çoğu kez evrensel konular işlenir
Dünya edebiyatında Kelile ve Dimne
binbir gece Masalları ünlüdür
türk edebiyatında Keloğlan en tanınmış masal kahramanıdır
eflatun Cem Güney masallarımız derlemiş ve bir kitap halinde yayımlamıştır
Ek bilgiGünlük hayattan sıyrılarak
insanların muhayyilelerinde tabiat ve gerçek dışı âlemde yaşattığı kahramanların hikâyesi
Sözlü nesir türüdür
Yazarları yoktur
Halk masallarına benzeterek ve aynı zamanda içlerine özel bir dünyâ görüşü konarak
belli yazarlar tarafından meydana getirilen masallara sun’î
yâni “yapma masal” denir
İngiliz yazar Oscar Wilde
Danimarkalı Andersan ile Fransız Lafontaine bu tür masallarıyla tanınırlar
türk edebiyâtında on sekizinci yüzyıl yazarlarından Giritli Aziz Efendi
türlü kaynaklardan derlediği bu türden olan Muhayyelât’ını yazmıştır
Masallar rüyâya benzer ve insanlardaki arzuları sembolleştirir
Çünkü hayatta mümkün olmayan ve çok istenen her şey masallarda gerçekleşiyor
Adâlet
eşitlik
mutluluk
istenilen şekilde masal dünyâsında bulunur
meselâ hor görülen bir keloğlan
kurnazlığı sâyesinde şehzâdeleri küçük düşürür
Fakir
öksüz bir kızcağız bir târih cilvesiyle sultan oluverir
Yoksul birinin başına devlet kuşu konar
Masal dünyâsında
gam
kasvet
çirkinlik
âdilik yoktur
İyiler dâimâ mükâfâta kavuşur
kötülereyse en adâletli cezâlar verilir
Masalların bütün dünyâya yayılma gücü ve alanı çok geniştir
Ancak masalların ilk defâ dünyânın hangi bölgesinde söylenildiğine dâir elde kesin bilgi yoktur
Böyle olmasına rağmen masalların kaynağı
yâni menşei ile ilgili bâzı görüşler vardır
Bu görüşlere ilk yer verenler Alman masallarını toplayan Girimm Kardeşler olmuştur
Daha sonraki araştırmacılar Hindoloji
antropoloji ve Mitolojiye dayanan görüşler ileri sürmüşler
her görüşün temsilcileri diğerlerini tenkit etmişlerdir
Gerçekte masallar rüyâlardan çıkmış ve buna paralel olarak gelişmiştir
Yapı bakımından incelendiğinde rüyâ ve masal arasında sıkı bir bağlılık vardır
Ancak rüyâ kendiliğinden
masallar ise sun’î düşünce mahsülü olarak ortaya çıkar
Masallar girdikleri toplumun rengine az çok bürünürler
Masallardaki konular
temelde birbirine benzerse de
onu her milletin kendi örf ve âdetlerine
kültürüne uydurduğu bilinmektedir
Hindistan
Arabistan
anadolu
akdeniz devletleri masal söyleme bakımından batıya nazaran daha zengindir
Masallarda gerçek veya gerçeğe yakın bâzı olaylar bulunabilir
Fakat bunlarda gerçek dışı olaylar esas teşkil edip
gerçekçilik bir süs gibi kalmaktadır
Masallarda belki târihî olaylara bile yer verirler
Fakat bunlar masal havasında erimiştir
İnsanlar
cin (peri)
hayvanlar gibi hakîkî veya dev
şahmerân gibi hayâlî varlıklar masallarda içiçe yaşar ve masalların kahramanlarıdır
Bunlar insanlara mahsus ölçüler
huylar içinde ele alınırlar
Yâni insanlar gibi sever
hırslanır
öç alır veya yardım ederler
Masallarda yaşayan balık
kuş
ceylan
at gibi hayvanlar da olağanüstü vasıflar taşırlar
onlar da insan gibi düşünür
konuşur
üzülür
sever
acıma veya kin duyarlar
Hattâ bu katagoriye cansız varlıklar bile katılır
Masalda insanlar
gerçek veya gerçekdışı vasıflarda görünürler
Bu gerçek olmayan kuvvetlerini büyülü bir araçtan
var olmayan bir mahluktan veya evliyâdan alır
Masalın kahramanları
belli bir toplumun bilinen bir zamanda yaşamış kişileri değildir
Her ülke ve zamanda olabilecek pâdişah
vezir
köylü
kadı
derviş
ırgat
harâmî gibi sembol tiplerdir
Ancak masallarda her şey tatlıya bağlandığı için
bu tiplerin kötülükleri üstünde fazla durulmaz
Kötüler
korkunç olmaktan gülünç duruma getirilir ve yaptıklarının cezâlarını görürler
İyiler ise uzun yaşayıp mutlu olurlar
Masallarda çevre büsbütün hayâlî ve gerçek dışı ülkelerdir
Kafdağı
Yedi Derya Adası
Yedi
Yerin
Altı ve Üstü gibi haritalarda bulunmayan ülkeler gösterilir
Masallarda tasvirler gözlere değil hayâle dayanmaktadır
Dünyâda rastlanması imkansız olan bahçeler
saraylar
ırmaklar
şehirler yer alır
Ne zaman
hangi yerde bulundukları asla bilinmez
Masallarda aynı kahraman bir ceylan
bir kuş veya bir gül fidanı oluverir
Kısaca şekilden şekle girer
Kötüler biçim değiştirerek sevimsiz varlıklar hâline gelirler
Bir anda kıtalar ötesi mesâfe alındığı gibi
yine bir anda korku
yerini sevince ve mutluluğa bırakır
Masalı destanlardan ayıran fark
masallarda millî ve dinî inançların zayıf olması
diğer taraftan masalların geniş ve alabildiğine hayâle yer vermesi
her dala konma ve Hiçbir şeyde uzun uzadıya durmayış göze çarpar
Masalın eğitici değeri vardır
Keloğlan masalları dışında
masala müstehcen
çirkin ve ayıp sayılacak Hiçbir söz katılmaz
Aşk sahneleri
çabuk ve rümuzla geçiştirilir
Masalın çocuk muhayyilesine geniş ufuklar açtığı gerçektir
Masalın yerini tutmaya çalışan sinema
televizyon gibi şeylerin çocuk muhayyilesini darlaştırdığı ve kalıplaştırdığı son yıllarda eğitimcilerin üzerinde durdukları ve karşı çıktıkları bir durumdur
Çeşitli milletlerin masallarında
mevzular temelde birbirine benzerse de
her milletin
masallarını kendi örf ve âdetlerine
hislerine
kültürüne uydurduğu
ona kendisinden pekçok şey kattığı şüphesizdir
Ancak memleketi Hindistan sayılan masalların zamanla Avrupa’ya göçtükleri de kuvvetli iddialardandır
Umûmiyetle çocukların sevip okuduğu masallar seçilirken
bu yabancılık unsuru gözden uzak tutulmamalıdır
Bir masalı dinleyen çocuk
masalın vermek istediği dersten çok
oradaki kişilerden ve hâdiselerden etkilenecektir
Bu sebeple
yabancı masallar alınacaksa
bunlardaki yabancı unsurların selâhiyetli kişiler tarafından çıkarılması lâzımdır
Yoksa
millî kültüre yabancılaşma
daha çocuk yaşta dinlenen ve körpe dimağlarda
kuvvetli izler bırakan masallarla başlayabilir
Halkımız arasında Dede Korkut Hikâyeleri
binbir gece Masalları
Keloğlan Masalları sık rastlanan masallarımızdandır
Hele Keloğlan’ın içinden çıkamadığı iş yoktur
Cemiyetimizde
eskiden “Masalcı Nine”ler vardı
Bunlar
tatlı üsluplarıyla
uzun kış gecelerinde
ramazan gecelerinde
evlerde
konaklarda
çıtır çıtır yanan sobaların başında
çocuklara masallarımızı anlatırlardı
Masallar ve bilhassa türk masalları ekseriyetle
şu üç kısımdan meydana gelir: Giriş veya tekerleme kısmı
mevzuyla pek alâkası olmayan sözlerden meydana gelir: “Evvel zaman içinde
kalbur saman içinde
deve tellâl iken
pire berber iken
ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken
babam düştü beşikten
ben fırladım eşikten
babam kaptı küreği
annem aldı maşayı
gösterdiler kapının ardındaki köşeyi
” Bu kısımla
masalı anlatan şahıs dinleyicilerin dikkatini tamâmen kendine çekmeye çalışır
İkinci bölüm asıl vakaların geçtiği kısımdır
Son kısımda yine
bir tekerleme olabilir
ama bunlar
baştakiler kadar uzun olmaz
Pek çoğunda
“Onlar ermiş muradına
biz çıkalım kerevetine” diye sona erer
türk masal geleneği
en hayalî anlatış tarzlarını bile gerçeğe yakın bir şekle getirir
Vakalar
olağanüstü unsurlar
fazla akla aykırı bir nitelik taşımaz
türk masalları
birçok ilmin
sanatın faydalandığı birer hazine değerindedir
Milletimizin
birçok eski örf ve âdetleri
inançları
huyları
masallarımızda bulunabilir
Özellikle dilciler
târihçiler
roman
hikâye
Tiyatro
film senaryosu yazanlar için masallar birer hazine değerindedirler
Folklorcuların masallarla ilgilenmeleri pek eski târihlere uzanmaz
Bu alanda ilk ilmî araştırma 1807’de Elai Johanneaus’nun Halk Masalları Üstüne Görüşler kitabıdır
1813’te Alman grimm kardeşler
Alman masallarını derleyerek bu yolda hizmet vermiştir
türk masalları ilk önce Billur Köşk adlı bir eserle görülmüştür
George Jakob’un 1898’de yayınladığı bu eser
Menzel tarafından 1923’te yayınlanmıştır
Macar İ
Kunoş’un çalışmaları tâkib etmiştir
İgnace Kunoş türk masallarını araştırıp incelemiş ve tasnif etmiştir
Ayrıca türk Halk edebiyatı eserini 1925 yılında İstanbul’da neşretmiştir
İstanbul Halk Masalları (1905)
Adakale Masalları ise 1907’de neşredilmiştir
Daha sonra bu çalışmalar Erzurum A
Ü
edebiyat Fakültesinde geniş yer tutmuştur
Gümüşhane Masalları
Elazığ Masalları
Erzurum Masalları
Taşeli Bölgesi Masalları ve türk-İskoç Masalları Mukayesesi gibi çalışmalar görülmüştür
Tâhir Alangu
eflatun Cem Güney
Şükrü Elçin
A
Edip Uysal gibi araştırıcı ve yazarlar da bu sâhada çalışmalar yapmışlardır
Zeus'un Masal Nedir Notu:
Genellikle halkın yarattığı
hayale dayanan
olağanüstü öğe
kahraman ve olaylara yer veren öykülerdir
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul