Konu
:
Milli Edebiyat Dönemi Genel Özellikleri Nelerdir? - Milli Edebiyat Döneminde Üslup
Yalnız Mesajı Göster
Milli Edebiyat Dönemi Genel Özellikleri Nelerdir? - Milli Edebiyat Döneminde Üslup
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Milli Edebiyat Dönemi Genel Özellikleri Nelerdir? - Milli Edebiyat Döneminde Üslup
Milli Edebiyat Dönemi Genel Özellikleri Nelerdir? - Milli Edebiyat Döneminde Üslup
22 Kas
Milli Edebiyat Döneminin Genel Özellikleri
* Osmanlıcılık fikrinin iflasından sonra artık Türkçülük akımı yükselen değer olmaya başlamıştır
* 1911′da Selanik‘te çıkarılmaya başlanan “Genç Kalem”Dergisi etrafında bir araya gelen Ömer Seyfettin
Ali Canip Yöntem
Ziya Gökalp gibi aydınlar Milli Edebiyatın oluşumunu başlatmışlardır
* Daha sonra İstanbul‘da Türk Derneği
Türk Yurdu
Türk Ocağı dergileri yayınlanmıştır
* Dil sade olmalıdır
* Dildeki yabancı kelimeler atılmalı; ancak Türkçeye yerleşmiş kelimeler Türkçe gibi kullanılmaya devam edilmelidir
* İstanbul Türkçesi esas kabul edilmelidir
* Şiirde hece ölçüsü kullanılmalı
* Edebiyat toplumun hizmetinde olmalı
* Milletin dertleri
sevinçleri esas alınmalı
* Roman ve hikâye teknik açıdan kuvvetlenmiştir
Fikir Akımları Slaytı/Sunusu:19
yy da Osmanlı Dağılması üzerine Ortaya Atılan Fikir Akımları:Osmanlıcılık
İslamcıl ık
Batıcılık
Türkçülük
II
Meşrutiyet’ten sonra başlayan ulusçuluk akımı her alanda olduğu gibi edebiyatta da kendisini göstermiş ve “Milli Edebiyat” akımı ile ulusal kaynaklara dönülme ilkesini benimsemiştir
1911′de Ali Canip Yöntem
Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp’in yayımladıkları ” Genç Kalemler” dergisiyle başlayan akım
kısa sürede değişik sanat anlayışlarını savunan sanatçılar tarafından da benimsenmiştir
Sade ve arı bir Türkçe ile yazılan eserler yurt sorunları ve ulusal değerleri ortaya çıkarma amacını gütmüşlerdir
Özellikle öykü ve roman alanında Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Halide Edip Adıvar
Reşat Nuri Güntekin ve Refik Halit Karay bu akımın en güzel örneklerini vermişlerdir
Bu dönemde ayrıca milli edebiyat kavramı altında toplanan fakat dünya görüşleri ve şiir anlayışları farklı olan şairler de yetişmiştir
Nitekim şiirlerini akımın temel özelliği olan hece ölçüsü yerine aruz ölçüsü ile yazan Türk İstiklal Marşı’nın yazarı Mehmet Akif Ersoy
gerçekçi bir tutumla toplumsal konulara yönelmiş; temelde Osmanlıcı ve gelenekçi kabul edilen Yahya Kemal Beyatlı
yeni-klasik bir şiir geliştirmiş; egemen ideolojilerin dışında kalan Ahmet Haşim ise izlenimci ve simgeci bir anlayışla “Saf Şiir”i savunmuştur
Milli Edebiyat Akımı Türk edebiyatında toplum ve ülke meselelerine geniş yer veren
sade Türkçeyi ve hece veznini kullanma yoluna giden edebiyat akımı (1911-1923)
1860′tan sonra benimsenen ve Abdülhamid II tarafından da desteklenen ” Osmanlıcılık” ideolojisi
Balkan savaşından sonra imparatorluk sınırları içinde patlak veren bağımsızlık mücadeleleri sonucu
geçerliğini kaybetti
1908′den sonra Müslüman toplumları birleştirmek ve kalkındırmak
Hıristiyan devletleri karşısında bir denge unsuru durumuna getirmek amacını güden “İslamcılık” ideolojisinin yanında
önce edebiyat ve fikir adamlarınca ortaya atılan
sonradan siyasi nitelik kazanan milliyetçilik akımı da gelişme gösterdi
Milliyetçilik hareketi
kısa bir süre sonra ” Türkçülük” adı altında
dernek ve yayın organlarının (Türk Derneği
Türk Yurdu ve aynı adlarla çıkardıkları dergiler) kurulmasıyla siyasi yönden teşkilât kurmağa başladı
Türk Yurdu derneği
bir yıl sonra (1912) yerini Türk Ocağı’na bıraktı
Yayımı 1913′te başlayan Halka Doğru dergisi
halkın toplumsal seviyesine inmeyi amaç edindi
İmparatorluktaki milliyetçilik hareketleri
o sırada iktidarda bulunan ittihat ve Terakki cemiyetince desteklendiği için kısa zamanda büyük gelişme gösterdi
Milliyetçilik
özellikle Türkçülük hareketinin önderi durumunda olan Ziya Gökalp
yazılarıyla ve İstanbul üniversitesinde verdiği sosyoloji dersleriyle
hem milliyetçilik ilkelerinin aydınlarca benimsenmesinde
hem de milli bir edebiyatın yaratılmasında başlıca etken oldu
Selanik’te
Ömer Seyfeddin
Âkil Koyuncu
Rasim Haşmet ve fecriati’cilerden bazılarının çıkardıkları Genç Kalemler (1911) dergisiyle
milliyetçilik akımı edebiyat alanına girdi
Genç Kalemler dergisi ilk olarak “milli edebiyat” deyimini ortaya attı ve böyle bir edebiyatın oluşturulması görevini de üstüne aldı
Dergi yazarları ilk olarak dilin millileştirilmesjyle ise başladılar
Dili sadeleştirme konusunda birtakım ilkeler tespit ettikten sonra edebiyatta da taklitçilikten kaçınılmasını
sanatçıların
Türk halkının hayatına yönelerek yaratıcı nitelikler kazanmalarını ve yapıcı eserler vermelerini istediler
“Hikâye
roman ve tiyatro
konularını ve kişilerini yerli hayattan almalıdır” ilkesini benimsediler
Milli edebiyat temsilcilerinin edebiyat ve özellikle dil anlayışları
servetifünun’cular ve fecriati’ciler büyük tepki uyandırdı
Mehmed Rauf
Halid Ziya
Cenab Şahabeddin
Hüseyin Cahid
Süleyman Nazif
Yakup Kadri
Köprülüzade Mehmed Fuad’ın itirazları şunlardı: “Yeni dil ancak bilim dili olabilir
sanat eserleri milletlerarasıdır
bu bakımdan edebiyat da milli olamaz
Genç Kalemler’in milli edebiyat anlayışı ırki bir nitelik taşımaktadır v
d
”
Genç Kalemler dergisinde bu itirazlara karşı devamlı yazılar çıkıyordu
Bu karşılıklı tartışmaların yapıldığı sırada fecriati’cilerden Hamdullah Suphi ve Celâl Sahir
Genç Kalemler’in yeni dil konusundaki görüşünü benimsediklerini bildirdiler
Genç Kalemler dergisi kapandıktan (eylül 1912) sonra yazarlarının birçoğu İstanbul’a geldiler
Türk Yurdu ve öteki milliyetçi dergilerde yazmağa başladılar
Milli edebiyat akımına karşı çıkanların ve yeni yetişen gençlerin de katılmasıyla grup genişledi ve etki alanları da aynı oranda büyüdü
Türkiye’de cumhuriyet ilân edilirken milli edebiyat akımı temsilcilerinin büyük çabalarıyla
bazı yazarların (Cenab Şahabeddin
Süleyman Nazif
Ali Kemal) şiddetle karşı koymalarına rağmen
konuşma dili edebiyat dili olarak yaygınlaştı
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ DİL VE ÜSLÛP
“Genç Kalemler” dergisi yazarları
milli bir edebiyatın
dilin millileştirilmesiyle yaratılacağına inanmışlardı
Edebiyatı cedide’cileri ve fecriati’cileri
Arapça ve Farsçanın etkisi altında kalan bir dili (Osmanlıca) kullandıkları gerekçesiyle suçladılar
“Yeni lisan” adını verdikleri davalarını gerçekleştirmeğe çalıştılar
Bu konudaki başlıca amaçları şunlardı:
1
Arapça ve Farsça dilbilgisi kuralları ile bazı istisnalar dışında bu kurala göre yapılmış tamlamaların kullanılmaması;
2
Arapça ve Farsça kelimelerin Türkçedeki kullanılışlarına göre değerlendirilmesi
bu dillere ait kelimelerin yerine mümkün olduğu kadar Türkçelerinin kullanılmasına dikkat edilmesi;
3
Arapça ve Farsça kelimelerin Türkçe telaffuzlarına göre yazılması;
4
Bilim dilinde kullanılan Arapça ve Farsça terimlerin kullanılmasına devam edilmesi;
5
Öteki Türk lehçelerinden kelime alınması;
6
Konuşmada
İstanbul şivesinin esas olarak kabul edilmesi
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul