Konu
:
Konuşmayı Etkileyen Faktörler Nelerdir?-Konuşma Dili Hakkında
Yalnız Mesajı Göster
Konuşmayı Etkileyen Faktörler Nelerdir?-Konuşma Dili Hakkında
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Konuşmayı Etkileyen Faktörler Nelerdir?-Konuşma Dili Hakkında
Konuşmayı Etkileyen Faktörler Nelerdir?-Konuşma Dili Hakkında
Konuşma ögeleribeden dili
sesve düşünsel etkinlik olmak üzere üç ögeden oluşur
Bu ögeleri ve özelliklerini sırayla yakından tanımakta yarar vardır
1
Beden Dili
Beden dili jestlerle ve mimiklerle gerçekleşir
Yüz kaslarının bir anlam yaratmak için kullanımı mimikleri
diğer bir deyişle yüz ifadesini; baş
el
kol
ayak
bacak hareketleri ya da bedenin tümünün kullanımı jestleri oluşturur
Beden dilinin kullanımı insanlığın var oluşuyla eş zamanlıdır
İletişimde bir jestin
bir mimiğin anlam kazanabilmesi için algılanması gerekir
Yapılan araştırmalarda insan yüzünün 250 000 değişik ifadeyi anlatabildiği belirtilmektedir
Bazıjest ve mimikler hemen hemen her ulus için aynı anlamı taşırken
bazıları da ulustan ulusa farklıanlamlar içermektedir
Jest ve mimikler konuşmaya yardımcıolurken
konuşma da jest ve mimiklerin algılanmasını sağlar
Jest ve mimikler doğal bir biçimde yapılırsa
konuşmamız canlılık kazanır
sözcükler ve cümleler renklenir
Özellikle vurgulanmak istenen önemli noktalara dinleyicilerin dikkatleri çekilmişolur
Düşünce ve duyguların vurgulanmasında yapılacak abartılı hareketler ise yarardan çok zarar getirir
Dinleyici
söylenenlere değil de
söyleyene dikkat etmeye başlar
Beden dilinin önemli bir işlevi de konuşmanın yapısınıetkilemesidir
Bedensel her eylem
sözcüklerin anlamınıpekiştirdiği gibi anlam taşımaya da yarar
Yüz
konuşma süresince düşünce ve duyguları yansıtacak bir anlatım içerisinde olmalıdır; ancak o zaman dinleyicilerle etkili bir iletişim kurulur
Bunun için konuşmanın duygu ve düşünce örüntüsüyle yüzün anlatımı arasında bir uyum olmalıdır
Beden dilinde el-kol hareketleri ise mimiklerden sonra en çok kullanılan ve dikkati çeken hareketlerdir
İnsanın en çok işgören ve düşünsel yaratıcılığınısomutlaştıran ellerini "konuşturması" da kaçınılmazdır
El-kol hareketleri kontrollü yapıldığında dinleyenin / dinleyenlerin dikkati canlıtutulur
konuşmanın daha etkili olmasısağlanır; fakat el-kol hareketleri abartılırsa dinleyenin / dinleyenlerin dikkati dağılır
konuşmanın etkisi azalır
Onun için el-kol hareketlerini yeri geldiğinde abartmadan kullanmak gerekmektedir
1
1
Göz İletişimi
Yaşamımızda olduğu gibi sözsüz anlatımda da gözlerin ayrı bir önemi vardır
Savaşta askerlerin karşı tarafın askerlerini öldürürken gözlerine bakmamaları
yalan söylendiği zaman gözlerin bilinçsizce yere indirilmesi
etrafta dolaştırılması gözlerin sözsüz iletişimdeki önemini vurgulayan örneklerdir
Yapılan araştırmalarda in-sanların karşılarındaki kişilerin en çok gözlerine dikkat ettikleri saptanmıştır
Konuşurken karşısındakinin gözlerinin içine bakan
bakışlarını karşısındakine yönelten kişiler iletişim kurmakta ve karşısındaki kişiyi etkilemekte daha başarılıdırlar; bunların karşıtınıyapanlar ise daha başarısız olurlar
Konuşurken dinleyenin gözlerinin içine bakmak bir görgü kuralıdır aynı zamanda
Bakışlarını dinleyicilere yöneltmeyen bir konuşmacı onları denetimine alamaz
Bu nedenle bakışlar sürekli olarak dinleyenlere yöneltilerek denetim sağlanır
Oysa
birçok konuşmacı
bakışlarınıya elindeki yazıdan ayırmaz
ya da bakışlarınıtavana
pencereye
bulunduğu yerin belli bir yerine takılı bırakır
Bu da konuşmasının etkisini azaltır
Bir sınıfta veya küçük bir topluluk karşısında konuşuluyorsa
konuşma süresince her öğrenci ile birden çok göz iletişimi kurulmalıdır
2
Ses
Konuşma
her şeyden önce bir ses ve seslendirmeler bütünüdür
Hava titreşimlerinin kulakla duyulmasına ses denir
Her ses konuşma sesi değildir
Konuşma sesinin oluşması için akciğerlerdeki havanın dışarı çıkarken gırtlaklağın sağve sol yanında bulunan ikisi gerçek ikisi yalancıolan dört ses teline çarpmasıgerekmektedir
İnsan konuşurken
soluk şu örgenlere çarparak dışarı çıkar: Akciğer
soluk borusu
gırtlak
ses telleri
küçük dil
ağız boşluğu
geniz
burun boşluğu
damak
dişetleri
diş
dil
dudaklar
Sesin oluşmasında birinci derecede rol oynayan sestelleri
önde kalkan kıkırdağın içiyle halka kıkırdağın iç kenarları arasına yerleşmişlerdir
Arkada
üçgen piramit biçimindeki ibriksi kıkırdakların içi yüzeyine bağlıdırlar
Gırtlak aynasıyla bakılacak olursa ses tellerinin aşağıyukarıgırtlağın ortasında
iki kirişbiçiminde yer aldığı
görülür (Aksan
1995)
Ses telleri akciğerlerden gelen havanın etkisiyle biçim değiştirirler
Ses tellerinin çeşitli durumlarda aldığıbiçimler Şekil 3
2'de gösterilmiştir
2
1
Boğumlama
Boğumlama konuşma örgenlerinin akciğerden gelen soluğa biçim vermesidir
Bu
sesi anlaşılır kılar
Boğumlama konuşmanın temel ögesidir
İnsanların başlangıçta
boğumlamayıöğrenmeden önce
hayvanlar gibi sesler çıkardıklarıvarsayılır
Süreç
içinde boğumlamayı öğrendikleri zaman (bkz
Ünite 3
Konuşma Nedir?) konuş-
maya başlamışlardır
Topluluk karşısında konuşan bir kişinin söylediği bütün sözcüklerin anlaşılması
gerekir
Bunun için bağırmak gerekmez
seslerin doğru boğumlandırılmasıgerekir
Bazı insanlar konuşurken dudaklarını
dilerini
çenelerini iyice hareket ettirmezler
Böyle tembellikleri olan kişilerin söylediklerini dinleyicilerin bir çoğu anlamaz
Bu-
nun için de sözlerini birkaç kez tekrarlamak zorunda kalırlar
Bu nedenle seslerin
nasıl doğru boğumlandırılacağıöğrenilmelidir; çünkü ses şiddeti yetersiz birçok ki-
şi
sesleri iyi boğumlandırabildiği için sözlerini rahatlıkla karşısındakilere iletebil-
mektedir
Diyaframın
göğüs kaslarının
kaburgaların yardımıyla akciğerden gelen basınçlı
hava
sestellerindeki titreşimle sesyarığında
yani gırtlak içinde sesi oluşturur (an-
cak kimi seslerin oluşumunda sestelleri hareketsizdir)
Bu durumda titreşimin üre-
timi gırtlakta gerçekleşir denilebilir
Tınlama ise sesyarığından yukarıda yutak
ağız
ve burun boşluklarında sağlanır (Aksan
1995)
Bu örgenlerle birlikte daha önce be-
lirtilen soluğun dışarı çıkarken çarptığı örgenler çeşitli kapanma
engelleme ve ha-
reketlerle sesin değişik biçimlerde oluşmasını sağlar
İşte bu süreç boğumlama ola-
rak adlandırılmaktadır
Herhangi bir sözcüğün söylenmesi için genel olarak o sözcüğü oluşturan sesbirim-
lerin her biri için belirli ve kimi zaman birbirinden çok değişik hareketlerin yapılma-
sı gerekir (Aksan
1995)
Türkiye Türkçesinde bulunan seslerin nasıl oluştuğunu
hep birlikte inceleyelim
2
1
1
Türkiye Türkçesi Seslerinin Boğumlanması
1928 yılında kabul edilen Yeni Türk Alfabesi
Latin Alfabesinden alınan 29 Latin harfiyle düzenlenmiştir
Türk Abecesi her ses için ayrıbir harf ve her harf için yalnız bir ses esasıüzerine düzenlenmiştir
Oysa Türkçede 36 ses vardır
Ortak kullanılan
söylenen sesler temel olarak alındığı için abece 29 harften oluşturulmuştur
Türkçe
sesçil bir dil olduğu için de yazıda gösterilmeyen sesler kültür dilinde söylenmemektedir
Türkiye Türkçesinde kültür dili İstanbul ağzı olarak kabul edilmektedir
1911 yılında Selanik'te Ömer Seyfettin
Ziya Gökalp'in de içinde bulunduğu bir grup Genç Kalemler adlıbir dergi çıkartır
Bu dergiyle dilin sadeleştirilmesi gerektiği düşüncesini yaymaya çalışırlar
Dilin nasıl sadeleştirileceği ile ilgili yazılar yayımlarlar
Bu düşüncenin savunucularından olan Ziya Gökalp bunlara ek olarak Türkçülüğün Esaslarıadlıkitabında İstanbul Türkçesinin en güzel Türkçe olduğunu belirtir
İstanbul'un o dönemde başkent olması
aydınların
okur-yazar çoğunluğunun
yazılı basının orada bulunması gibi nedenler de İstanbul ağzının kültür dili olarak kabul edilmesini sağlamıştır
Yazıda gösterilmeyen
kültür dilinde kullanıl-
mayan yedi ses
Türkiye Türkçesinin yerel ağızlarında görülmektedir
Türkçedeki ünlü ve ünsüzler boğumlanma açısından zorlayıcı hiçbir nitelik taşımaz
Bunlar oldukça kolay ve rahat çıkışlı seslerdir
Abecede 8 ünlü vardır
Ünlüler ses yolunda engellenmeden çıkarlar
Ünlüler dilin
çenenin ve dudağın aldığıbiçimlere göre üç bölüme ayrılabilir
Bir ünlünün üç özelliği vardır
Dile görekalın - ince
dudağa göre düz - yuvarlak
çeneye göre geniş- dardır
Dilin ön ve arkada bulunmasına göre ünlüler kalın - incediye ikiye ayrılır
Buna önarka ünlüler de denebilir
Dil önde iken oluşan seslere ince (ön)
arkada iken oluşan seslere kalın (arka) ünlü denir
Kalın : a
ı
o
u
İnce : e
i
ö
ü
Dudağın aldığışekle göre ünlüleredüzveyayuvarlak ünlüadıverilir
Dudak birbirine paralel bir durumda iken oluşan seslere düz
yuvarlak veya öne doğru büzülerek oluşan seslere yuvarlak ünlüler denir
Düz
: a
e
ı
i
Yuvarlak : o
ö
u
ü
Çenenin aldığıbiçime göre ise ünlüleregenişveya dar ünlüadıverilir
Sesler oluşurken alt çene ile üst çene arasındaki uzaklık fazla ise geniş
daha az ise dar ünlüler oluşur
Geniş
: a
e
o
ö
Dar
: ı
i
u
ü
Ünsüzler ses yolunda çeşitli engellere uğrarlar
Ünsüzler bu engellere çarparak
onlarıaşarak biçimlenir
Bazen ses yolu kapanır; bazen de az ya da çok darlaşarak sesi sızdırır
Bu durumda ünsüzler şöyle bölümlenebilir: Çıkışyerlerine göre
sürekli söylenip söylenmediğine göre
ötümlü - ötümsüz olmalarına göre
Çıkışlarına göre
Dudak ünsüzleri:
İki dudağın birbirine değmesi sonucunda çıkar
: b
m
p
Alt dudağın üst dişlere değmesi sonucunda çıkar : f
v
Diş ünsüzleri:
Dilin diş veya dişetlerine değmesi sonucu çıkar
: d
l
n
r
s
t
z
Dilin damak ve dişetine değmesi sonucunda çıkar : c
ç
j
l
ş
Damak ünsüzleri:
Dilin kubbemsi bir biçim alarak damağa değmesi sonucunda çıkar : g
ğ
k
y
Gırtlak ünsüzü: h
Sürekli söylenip söylenmediğine göre
Sürekli ünsüzlerde ses yolu daralır; sesler ses yolundan sızarak çıkarlar
Süreksiz-
lerde ise ses yolu büsbütün kapanır; sesler patlayarak çıkar
Bir ünsüzün sürekli mi
süreksiz mi olduğunu anlamak için ünsüzün başına bir ünlü getirilerek söylenmeye
çalışılır
Eğer ses uzuyorsa sürekli
uzamıyor
kesiliyorsa süreksizdir
Örneğin "f" se-
sinin başına bir ünlü getirildiğinde "efffff" gibi
sesin uzayıp gittiği; "b" sesinde ise
"eb" gibi sesin uzamadığı görülür
Sürekli ünsüzler : f
ğ
h
j
l
m
n
r
s
ş
v
y
z
Süreksiz ünsüzler : b
c
ç
d
g
k
p
t
Ötümlü (yumuşak)- ötümsüz (sert) olmalarına göre
Kimi ünsüzler oluşurken ses kirişlerini titretirler
Burada titremeden dolayı bir ses
oluşur
Bu ses boğumlanma yerinde çıkan sesle birlikte işitilirse böyle oluşan ünsüz-
lere ötümlü ünsüzler denir
Ses kirişlerini titretmeden yalnız boğumlanma yerinde çı-
kan ses işitilirse böyle oluşan ünsüzlere de ötümsüz ünsüz denir
Ötümsüz (sert) ünsüzler
: ç
f
h
k
p
s
ş
t
Ötümlü (yumuşak) ünsüzler : b
c
d
g
ğ
j
l
m
n
r
v
y
z
2
2
Sesin Alçaklık-Yüksekliği
Konuşmada duygu ve düşünceler sesin olanaklarıyla bir ileti haline dönüşürler
Sesin değişkenliği
yükseklik ve alçaklığı konuşmanın akıcı olmasını sağlar
Konuşmada seslerin duyulup anlaşılabilmesi ve tekdüzeliğe düşülmemesi için sesin alçaklık - yükseklik olanakları kullanılır
Konuşmacının sesinin işitilmeyecek alçaklıkta olması
dinleyenlerle iletişimi engeller
Buna karşılık
çok yüksek şiddetle yapılan konuşma da dinleyenleri yorar
Bu nedenle konuşmanın yapıldığıyere ve dinleyici sayısına göre sesin şiddetinin alçaltılması ya da yükseltilmesi
konuşmanın anlam bütünlüğünü bozmayacak şekilde
ayarlanmalıdır
Bu konuda sıkça yapılan yanlışlardan biri sesin basıncının denetime alınmamasıyla oluşan hızlıkonuşmadır
Alçak ses zamanla ağır konuşmaya
yüksek ses de hızlıkonuşmaya dönüşebilmektedir
Bu bir konuşma bozukluğudur
Oysa hızla
şiddet ayrıkavramlardır
Her insanda
ergenlikten sonra farklıses şiddeti ve ses genişliği bulunur
Konuşma hızı ise konuşmacı tarafından kontrol edilebilir
2
3
Vurgu
Vurgu
bir sözcük içinde bir hecenin veya bir cümle içinde bir sözcüğün diğer hece ve söcüklere göre daha baskılısöylenmesidir
Kimi zaman aynısözcük veya cümleye farklı vurgularla yeni anlamlar kazandırılabilir
Her dilin vurgusu farklıdır
Her dil kendi vurgusuyla konuşulmalıdır
Türkçede vurgular çeşitlilik göstermektedir
Vurgu
temelde ikiye ayırılır: sözcük ve cümle vurgusu
Burada bu iki vurguya değinilecektir
2
3
1
Cümle Vurgusu
Cümle vurgusunda
özellikle
belirtilmek istenen kavram daha baskılısöylenir
Bu
yazıda vurgulanmak istenen sözcüğün
genelde
yüklemin önüne alınmasıyla gösterilir
Yükleme en yakın olan sözcük en vurgulu olan sözcüktür
denilebilir
Konuşmada ise vurgulanmak istenen sözcüğün yükleme yakın olması gerekmez
Konuş-
manın olanaklarından yararlanarak cümlenin içindeki herhangi bir sözcük vurguyu üzerine alabilir
Örneğin: Ali haftasonu sinemaya gidecek
cümlesini ele alalım
"Ali haftasonu sinemaya gidecek
" derken sinemaya "Ali"nin gitmesi önemlidir
"Ali haftasonu sinemaya gidecek" derken sinemaya "haftasonu" gidileceği önemlidir
"Ali haftasonu sinemaya gidecek" derken "sinemaya" gidileceği önemlidir
"Ali haftasonu sinemaya gidecek" derken ise "gitme" eylemi önem kazanır
2
3
2
Sözcük Vurgusu
Türkçe sözcüklerde vurgunun yapıldığı yer genellikle son hecedir
Türkçenin bağlantılı bir dil olması eklerin vurgu konusunda önemini artırmaktadır
Bunun için Türkçedeki sözcük vurgusunu maddeler halinde belirtmekte yarar vardır
• Türkçe yalın eylemlerde vurgu hep son hecededir
Gitti
yaparım
• Yer adlarında vurgu:
– Yer adı iki hecen oluşmuşsa vurgu başta bulunur
Muğla
İzmit
– Yer adı birkaç heceden oluşmuşsa vurgu birinci heceye doğru kayar; güçlü olan hecede kalır
Ankara
Çankırı
Malatya
İstanbul
• Cins adlar yer adı olarak kullanılınca vurgu birinci heceye doğru kayar
Aydın bir insan
Tokat acısı
Kartal yırtıcı
Aydın ili
Tokat ili
Kartal semti
• Sesteş sözcüklerde vurgu farklı hecelerdedir
Güldü: Bir çiçek türü
Güldü: Gülmek eylemi
• Pekiştirme önekleri vurguyu üzerine çeker
Bembeyaz
sapsarı
kıpkırmızı
masmavi
• Derece belirteçleri vurguyu üzerine çeker
En güzel
Pek sıcak
Çok kıskanç
• Tek heceli sözcüklerde sözcük vurgusu bulunmaz ( en
pek
çok gibi derece-
lendirme belirteçleri kural dışıdır)
• Olumsuzluk eki -me
-ma vurguyu çekmez
Vurgu bir önceki hecede kalır
Araştırma yapın
Dolma yemeği
Burası danışma
Bunu araştırma
Su dolmadı
Buraya danışma
• Mi soru eki vurguyu çekmez
Geldi mi?
• De bağlacı vurguyu çekmez
- de eki ise vurguyu üzerine alır
Benim de bu toplantıya katılmam gerekir mi?
Bendeki kalem daha güzel
• Ki bağlacı vurguyu çekmez
Söyledim ki
• Zaman belirteci türeten -leyin eki vurguyu çekmez
Geceleyin
gündüzleyin
• Zaman belirteci türeten -in eki vurguyu çekmez
Öğleyin
kışın
• - ce eki küçültme anlamında kullanılırsa vurguyu üzerine çeker
Bunun dı-
şında kullanılırsa vurgu bir önceki hecede kalır
Güzelce birkız
Kardeşçe yaşayalım
Bolca yiyin
İnsanca oturalım
• İse
idi
imiş
ekeylem kipleri bitişik yazıldıkları zaman vurguyu çekmezler
Hasta ise
Öğrenci idi
Güzel imiş
Hastaysa
Öğrenciydi
Güzelmiş
• İken ekeylemi bitişik yazıldığı zaman vurguyu çekmez
• Ekeylem geniş zaman kipinin kişi ekleri (-im
-sin
-dir
-iz
-siniz
dirler) vur-
guyu çekmezler
Çalışkanım
sessizsin
• "İle" sözcüğü ek olarak yazıldığında vurguyu çekmez
• Tamlama vurgusu:
Ad ve sıfat tamlamalarında tamlayanların sözcük vurguları tamlanana göre
daha güçlüdür
Tamlayan + tamlanan
Kolyenin taşı
Karanlık oda
• Ünlem vurgusu:
Özel ad gibi kullanılan sözcüklerde çağrı vurgusu ilk hecededir
Amca
arkadaşlar
anne
• İkileme vurgusu:
– Yansımalı ikilemelerde vurgu birinci sözcükteki vurgulu hecedir
Gizli gizli
– "m" sesi ile türetilen ikilemelerde vurgu birinci sözcükteki vurgulu hece-
dedir
Gizli mizli
para mara
– Yakın anlamlı ya da karşıt anlamlı sözcüklerle oluşturulan ikilemelerde
vurgu birinci hecenin vurgulu hecesindedir
İte kaka
içli dışlı
– Birbirine yakın iki sözcük ikileme olarak kullanıldığındı vurgu genellikle
ikinci sözcüğe kaymaktadır
Ana baba
ara sor
• Bileşik sözcük vurgusu:
Bileşik sözcüklerde vurguyu belirlemek için sözcüğün anlamına bakmakta
yarar vardır
Genelde birinci söcüğün vurgulu hecesi bileşik sözcüğün de vur-
gusudur; fakat buna uymayan birçok kuraldışı sözcük vardır
Bunun için bile-
şik sözcüğün anlamının gözönünde bulundurularak bileşik sözcük içinde han-
gi sözcüğün önemli olduğu saptanmalıdır
Ancak o zaman bileşik sözcüklerde-
ki vurgu doğru olarak saptanabilir
binbaşı
bilgisayar
karagöz
karaciğer
• Türkçeye girmiş yabancı sözcüklerde genellikle vurgu alındığı dildeki vur-
gu yerini korumaktadır
Bu tür sözcüklerde vurgunun yeri orta hecedir
akasya
bezelye
araka
apartman
2
4
Ton
Ton da vurgu gibi bir söyleyiş özelliğidir
Ton
sesin tiz ya da pes çıkartılmasıdır
diye tanımlanabilir
Bir sesin şiddeti yükseldiğinde tizliği artar; sesin şiddeti azaldı-
ğında ses pesleşir
Bazıdilciler tonu vurgu ile birlikte ele alıp incelerler
İkisi de söz-
cükler arasında anlam ayırımısağlamalarına rağmen aralarında farklılıklar vardır
Ton yani tonlama kişinin ruhsal durumu ile de ilgilidir
Anlatıma yumuşaklık
sert-
lik
coşkunluk
kızgınlık
kesinlik
belirsizlik vb
ayrıntılar katar
Anlatılmak istenen
iletinin içeriği tonlamayı etkiler
Bir ölüm haberi ile doğum haberi aynı ton ile söy-
lenmez
Kimi dillerde ton sözcüklerin anlam ayrımınıbelirtmek için kullanılır
Türkçede ise
ton ezgiye bağlıdır
anlam ayırıcıözelliği daha çok tek heceli sözcüklerde belli olur
Tonlamayı iyice anlamak için "evet" ve "hayır" sözcüklerini ele alıp değişik tonla-
malarla anlamlarının değiştiğini örneklemekte yarar var
Bu örnekler ve sözcükler
çoğaltılabilir
Evet : Şimdi sizi dinliyorum
Evet : Kabul ediyorum
Evet : Meraklandırma insanı söyle
Evet : Allah cezanı versin
söyle
Evet : Tamam
Hayır : Kesinlikle ben yapmadım
Hayır : Kaç defa söyledim
olmaz
Hayır : Bu sorunu çözmem gerekli
Hayır : İşim yok
İyi bir konuşma için tonlamadan yararlanmak
tekdüzelikten uzaklaşmak gerekir
Tekdüze bir konuşma kötü konuşmadır
Bu durum hem dinleyicileri usandırır hem
de konuşmayı anlatım niteliğinden uzaklaştırır
2
5
Ezgi
Ezgi cümleye aittir
Her dilin ezgisi farklıdır
Fransızca
Almanca bilmeyen bir insan
bile o dilin ezgisini daha önceden biliyorsa
karşısındaki kişinin Fransızca mı
Al-
manca mı konuştuğunu bilir
Tonlama ve vurguda yapılan yanlışlık dilin ezgisini
bozar
Ergenç (1995) ezgiyi üçe ayırmaktadır:
• Cümlenin bittiğini
iletilmek istenenin sona erdiğini belirtmek için ses tonu-
nun cümlenin sonunda düşmesiyle ortaya çıkan biten ezgi
Bunu beğenmedim
Çocuklar sinemaya gittiler
• Cümlenin bitmediğini
iletilmek istenilen bildirimin süreceğini belirtmek
için ses tonunun ezgi doruğuyla aynı düzeyde kaldığı ya da iki perde yüksele-
rek süren ezgi
Geldim
gördüm
yendim
• Dinleyiciden yanıt vermesi istendiğinde
ses tonunun tümce sonunda yük-
selmesiyle ortaya çıkan soru ezgisi
Geliyor mu?
Yazacak mısınız?
3
Düşünsel Etkinlik
Konuşma beyinde başlar
Konuşmayıoluşturan beden dili ve ses öğelerinin gerisin-
de düşünsel süreç yatmaktadır
Descartes "Düşünüyorum öyleyse varım" diyerek
insanı diğer canlılardan ayıran en büyük özelliğin düşünsel etkinlikler olduğunu
belirtmiştir
Konuşmayı oluşturan örgenlere komut veren beyin düşünsel etkinlikler sonucu
oluşan konuşmanın akciğerlerden gelen soluk yardımıyla sese dönüşmesini sağlar
Ünite 3'te konuşma sürecini gösteren şemaya bakıldığında (Şekil 3
1) konuşmanın
beyinde başladığı ve beyinde bittiği görülebilir
Konuşma bir verici (konuşan ki-
şi) ve alıcı (dinleyen kişi) arasında gerçekleşir
Vericinin beynindeki iletinin ses-
ten yararlanarak alıcının algılamasını sağlamak konuşma sürecidir
İyi bir konuşmanın özelliği olan plan
amaç
öğrenilenler arasında bağlantı kurup
iyi bir hazırlık yapılması
konunun saptanmasıhepsi zihinsel etkinliklerin bir sonu-
cudur
Zihni bulanık
yorgun olan insanların konuşurken duraladıkları söylediklerini
unuttukları
soruları anlayamadıkları için yanıt verirken zorlandıkları
yavaş ko-
nuştukları
bilgiler arasında bağlantı kuramadıkları görülmektedir
Bunun için be-
den sağlığıkadar zihin sağlığının da korunması
iyi bir konuşma için zihinsel etkin-
liklerin öneminin unutulmaması gerekmektedir
Özet
Beden dili
ses ve düşünsel etkinlikler konuşmayı oluşturan ögelerdir
İnsan konuşurken bedeninden de yararlanmaktadır
İnsanın konuşurken yaptığı eylemlere
jest ve mimik denir
Mimikler yüz ifadelerini
jest ise vücudun diğer bölgeleriyle yapılan ey-
lemleri anlatır
Jest ve mimikler doğal bir biçimde yapılırsa konuşma canlılık kazanır
Dinle-
yenin dikkati konuşana odaklanır
Beden dilinden yararlanırken göz iletişiminin önemini de
unutmamak gerekir
Konuşurken karşısındakinin gözlerinin içine bakan
bakışlarını karşı-
sındakine yönelten kişiler iletişim kurmakta ve karşısındaki kişiye etkilemekte daha başarılı-
dırlar; bunların karşıtını yapanlar ise daha başarısız olurlar
Konuşmanın bir diğer ögesi olan ses: boğumlama
vurgu
ton ve ezgi olarak ele alınabilir
Bo-
ğumlama akciğerlerden gelen soluğun sese dönüştürülmesidir
Soluk
soluk borusundan çe-
şitli örgenlere çarparak değişik seseler biçiminde dışarı çıkar
Boğumlama yanlışlığı yapan
insanların konuşmalarının zor anlaşıldığı unutulmamalıdır
Vurgu
bir hecenin veya sözcüğün diğerlerine göre daha baskın söylenmesidir
Her dilin
vurgusu farklıdır
Türkiye Türkçesinde vurgu
sözcük ve cümle vurgusu diye ikiye ayrılabi-
lir
Sözcük vurgusu genelde sözcüklerin son hecesinde olur; fakat bunun kuraldışıdurumla-
rı da vardır
Cümle vurgusu ise cümle içinde vurgulanmak istenen sözcüğün daha baskın
olarak söylenmesidir
Ton
vurgu gibi bir söyleyişözelliğidir
İnsanın ruhsal durumu tonlamayıetkiler
Bir sözcü-
ğün değişik biçimlerde tonlanması değişik anlamların oluşmasını sağlar
Ton ve vurguda yapılan yanlışlıklar dilin ezgisini bozar
Her dilin kendine özgü bir ezgisi
vardır
Fransızca ya da Almanca bilmeyen bir insan bile o dilin ezgisini daha önceden biliyor-
sa
karşısındaki kişinin Fransızca mı
Almanca mı konuştuğunu bilir
Konuşma beyinde başlar
zihinsel bir süreçten geçtikten sonra oluşur
Zihni yorgun olan bir
kişinin konuşmasının da dağınık olduğu bilinmektedir
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul