Konu
:
Ömer Seyfettin Herkesin İçtiği Su Kitap Özeti
Yalnız Mesajı Göster
Ömer Seyfettin Herkesin İçtiği Su Kitap Özeti
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Ömer Seyfettin Herkesin İçtiği Su Kitap Özeti
Ömer Seyfettin Herkesin İçtiği Su Kitap Özeti
Ömer Seyfettin bu hikayesinde Hatice Hanım karakteriyle Batı hayranlığını
şekil üzerinde uygulamaya çalışan bir kadın tiplemesinden faydalanarak dile getirir Tanzimat Edebiyatı’ nda sıkça işlenen bu konu Ömer Seyfettin’ de bu hikaye ile devam eder Hikayenin sosyal içerikli diğer bir konusu da izdivaç olayındaki çarpıklığın dile getirilişidir Devrin getirdiği sosyal yapılanma kadınların genç yaşta ilerlemiş yaştaki erkeklerle evlendirilmesine zemin hazırlıyordu Hatice Hanım’ da on üç yaşında iken altmışaltı yaşında zengin bir ihtiyarla evlenmiştir Hatice Hanım bu izdivacın sonunda erkeklerden nefret etmeye başladığı görülür Eşinin ölümünden sonra da bir daha evlenmemesi bu tepkinin sonucudur
Hatice Hanım’ ın batı hayranlığı yüksek ökçeli ayakkabı merakıyla dile getirilir Bu merak Hatice Hanım’ ın rahatsızlanmasına da sebep olmuştur Devrin bu çarpık merakı Ömer Seyfettin’ in kendi kaleminde şekilcilik boyutuyla kendi uslubuyla dile getirilir
Bu çalkantılarda zamanla etkilenen Hatice Hanım’ da artık gözünün görmediğinden vicdanım rahat düşüncesi ile eski hayatına tekrar geri döner
DÜNYANIN NİZAMI
Hikaye genç bir kızın ağzından anlatılır
Genç kız kocaya varmadığını düşünmediğini aynı zamanda da erkeklere tavır takındığını dile getirir
Bu kinin belirtisi olarak da bahçelerinde besledikleri horozun tavukları rahatsız ettiği için öldürmekle gösterir
Ancak horozu öldürdükten sonra tavukların düzeni bozulur
Kısa bir süre sonra horozun tavukların düzenini
birlik ve beraberliğini sağladığının farkına varır
Tavukların nasıl horoza ihtiyacı varsa kadınlarında erkeğe ihtiyacı olduğunu anlar
Bunun dünyanın nizamı olduğunu kabul eder
Artık o da dünyanın nizamına uyup evlenmesi gerektiğinin farkına varmıştır
TAVUKLAR
Hikayede Ömer SEYFETTİN Anadolu’nun ücra bir köşesinde handa geçirdiği bir günü dile getirir
Hancı ve kahraman hikayenin belli başlı karakterleri olarak karşımıza çıkar
Ömer Seyfettin ‘in hikayede hanın içini görsel bir betimleme ile okuyucunun gözleri önüne sermeye çalışır
Tavukların davranışları Ömer Seyfettin’in gözünde canlanır
Düzgün hareketleri
görünüşleri Ömer Seyfettin’ i etkilemiştir
Hana her girişinde tavukları insanlardan korkmayışları belli bir yerde yiyecek verilecekmiş gibi toplanmaları onun muhayyilesinde akıllı insanların yaptıkları ile özdeşleşir
Kısa bir süre sonra tavukların bu düzenli davranışlarında hancının hiçbir etkisi olmadığını öğrenmesi ve hancının tavuklara sürekli yiyecek vermediği söylemesi üzerine tavukların sürekli bekleyiş içinde bulunduğunun farkına varan kahramanımızın şaşkınlığı bir kat daha artmıştır
BAHARIN TESİRİ
Hikaye eski bir İstanbullu’ nun ağzından anlatılır
Bu zat arkadaşının verdiği bir çay partisine gider ve çay partisinde gördüğü bir kadına aşık olur
Evine kapanır
ona göre kadın sanki dururken sönmüş bir lamba gibidir
Arkadaşı onu ziyarete geldiğinde aşkını ona anlatır
Arkadaşı bunun bir bahar aşkı olduğunu gelip geçeceğini söyler
Soğuk bir ortamda yaşarsa yani bahardan uzak kalırsa aşk zannettiği bu tutkunun söneceğini söyler ve hikayenin kahramanı soğuk bir yerde on gün kalır
Gerçekten de arkadaşının söylediğinin doğru olduğunu anlar
ÇİRKİNLİĞİN ESRARI
Hikaye genç bir kızın yaş farkına rağmen umarsızcasına sevgi çırpınışlarını dile getirir
Genç kızın sevdiği adam yalnızlıktan hoşlanan yaşamında şimdiye kadar kadına pek fazla yer vermeyen bir tiptir
Ömer Seyfettin bu sevgiyi dile getirirken genç kızın düşüncelerini ve aşka bakışını da gözler önüne serer
kahraman her ne kadar yalnız kalmaktan hoşlanıyor görünse de genç kızlarla yalnız kalmanın aslında mutluluk verici olduğunu dile getirmekten de geri kalmaz
Özellikle Şuhude’ nin odaya girişi
güzelliği kahramanımızı etkilemiştir
Ancak bu etkilenmeyi dile getirebilecek kadar cesaretli değildir
Ağır başlı ve vakarlı davranmaya çalışır
Şuhude ile aralarında başlayan konuşmalar uzadıkça kahramanımız Şuhude’ nin kendisine aşık olduğunu itiraf etmesiyle birden karşı taarruza geçer ve kızı kendinden uzaklaştırmaya çalışır
Şuhude o zamana kadar yaşadığı ada halkından Tevfik Çeşban tarafından istenmiş yakışıklı
zengin ve aynı zamanda genç olması Şuhude’ nin onu reddetmesini sağlamıştır
Bu noktada kahraman kendini aşık olunmayacak kadar yaşlı ve çirkin göstermeye çalışır
Şuhude’ nin güzelliğine asla yakışmayacağını düşündüğünden ondan kaçar
Kahraman Şuhude’ nin fiziki özelliklere gerçekten de önem vermediğini anlayabilmek için onun ada da en pis ve en yaşlı olan çirkin kral Ali Bey’ le de rahatlıkla yaşayabileceğini söylemesi Şuhude’ yi kendinden uzaklaştırır
Ancak böyle bir güzelliğin de çirkin bir insana ait olması
kahramanın aşk denilen kavramın ne olduğunu gerçekten sorgulamasını sağlamıştır
AŞK VE AYAK PARMAKLARI
Ömer Seyfettin bu hikayesinde aşka ve insanlara bakış açısını Asime Hanımefendi’ nin ve Hasan’ ın ağzından yazdığı iki mektupla dile getirir
Asime Hanımefendi’ yi aşkın gerçekte ne olduğunu anlamayan bir karakter olarak gösterir
Hasan’ ın ağzından yazdığı mektupta kadına ve erkeğe bakış açısını görmek mevcuttur
Hasan’ a göre erkekler belirgin hayvanlarla özdeştir
Örneğin; arslan profiline sahip birinin arslan karakterine
eşek profiline sahip birinin inatçı olması gibi
Hasan bu noktada hayvanlarla özdeşleştirdiği erkeklerin aslında onlardan bir farkı olmadığını dile getirir
Kadınlar da Hasan’ ın gözünde pek farklı değildir
Onlara da hayvan profilleri yükleyip karakterlerini belirlemeye çalışır
Aslında Hasan’ ın yaptığı şey gerçekte insanların aşkın ne olduğunu tam anlamıyla çözemediklerinden şikayettir
Hasan’ ın bir zamanlar Asime Hanım’ a duyduğu aşk onu tam anlamıyla tanıyamaması geçen zaman içerisinde de Asime’ nin gerçek karakterini çözümlemesi ile ondan uzaklaşır
Hasan’ da Asime Hanımefendi de buldum zannettiği aşkı bırakıp arayışına yeniden geri döner
TUĞRA
Hikayede
kahramanın
bir meyhanede oturarak yaşamı irdelemesi dile getirilir
Kahraman günde on iki saat çalışan paraya pek fazla değer vermeyen biri olarak tanıtılır
Meyhanede oturarak kadınlara olan ilgisini
yaşamında kadın olmayışının eksikliğini ve maddiyatın insana gerçekte bir şey kazandırmadığını dile getirir
Tuğra yardımıyla maddiyatın eleştirisini
değersizliğini gözler önüne serer
BİRDENBİRE
Hikayede Ahder ve Yumuk adlı iki kadın karakter yardımıyla yaş farkına rağmen aşk kavramının irdelenişi dile getirilir
Aşk onlara göre bir zümrüt-ü anka yani masaldır
Aşkın ne olduğunu dünyada kimse öğrenememiştir
Aşk şairlerin terennümlerinden ibarettir
Ahder hayatında yaptığını zannettiği hataları genç olan Yumuk’ un da yapmaması için bir nevi aşk öğretmeni gibi davranmayı ihmal etmez hikaye boyunca
NEZLE
Masume Hanım otuz dokuz yaşında genç görünümlü duygulu bir kadın olarak tanıtılır
Hikayede çarpık izdivacın sonuçları yine gözler önüne serilir
Diğer hikayelerden farklı olarak Masume Hanım erkeklere karşı tavır takınmayıp genç
güçlü bir erkekle tekrar evlenmek ister
Günün birinde on dokuzundan arabaya bakan hizmetçisi Himmet gelir aklına bir kır gezisinde arabacısına sorar: “Şu ahırın oradaki ineği öküzün şerrinden kurtar
”der
Himmet: “Öküz ineği üzmüyor
koklaşıyorlar
”der Masume Hanım bir türlü ilgisini çekemediği Himmet’ e arabayı mesire yerine çekmesini söyler ve kurduğu hayalinde artık yıkıldığının farkına varır
TÜRKÇE REÇETE
Ömer Seyfettin bu hikayesinde
yanlış batılılaşmayı Belkıs Hanım karakteri ile ortaya koyar
Belkıs Hanım hikayede zengin bir dul olarak tanıtılır
Sık sık rahatsızlanması dolayısıyla Doktor Şerif’ i çağırdığında ondan hastalık dışında magazin
eğlence
aşk
kadınlar hukuku
Avrupa Kadınları
yaşamları vs
hakkında bilgiler alır
Bu konuşmadan sonra Belkıs Hanım iyileşir ama doktorun gideceği zaman tekrar hastalanır ve ondan reçete yazmasını ister
Doktor Türkçe bir reçete Yazarak Belkıs Hanım’ a verir
Belkıs Hanım bu noktada Doktor Şerif’ in Avrupa eğitimi almasına rağmen böyle bir reçete yazmasını başlangıçta yadırgar
Doktor reçetede Belkıs Hanım’ a eğlenceyi
lüksü
modayı ve Avrupai Yaşantıyı tavsiye eder
Hikayede Doktor Şerif doğru bir batılılaşmanın gerçek bir timsali olarak üzerinde sıkça durulan diğer önemli bir kahramandır
Doktor Şerif batı eğitimi almasına rağmen kültür değerlerini yitirmeyen sağlam bir tip olarak tanıtılır
TERAKKİ
Ömer Seyfettin bu hikayesinde Niyazi ve Neşet yardımıyla toplumda görülen medeni ilerlemenin farklı yönlerini dile getirir
Niyazi ve Neşet duvarları kağıt kaplı odada oturmuş sigara dumanları içerisinde medeniyetteki ilerlemeden konuşuyorlardı
Kısa bir zaman önce telefonun
elektriğin
sinemanın
otomobilin
gramofonun olmadığından bahsediyorlardı
Bütün bu gelişmelere şimdi sahip olunmasına rağmen pahalılıktan yakınıyorlardı
Paranın hiç bir kıymetinin kalmadığını düşünüyorlardı
Niyazi ile Neşet medeniyetteki ilerlemeyi böyle eleştirirken dışarıdan gelen sesle birlikte dilencinin bambaşka bir dem vurduğunu gördüler dilenci de kendine göre artık dünyanın değiştiğini
merhametin kalmadığını
insanlık denen şeyin sona erdiğini dile getirir
Herkesin eğlenceye düşkün olduğunu ifade eder
Niyazi ile Neşet bu durumu şaşkınlıkla seyreder
Dilenciyi hem küçük görürler hem de filozof ve sosyalist olarak nitelendirirler
Sekiz on sene evvel bunları bile söyleyecek müderrisin olmadığını belirterek yaşadıkları zamanın ne kadar da farklı olduğunu ortaya koymaya çalışırlar
BOYKOTAJ DÜŞMANI
Mahmut Türkçe konuşan ancak kültür değerleri bakımından Rum olduğuna inanan
Türkçülük cereyanının yükselmesine ve azınlıklardan alış veriş yapılmaması için Türkçülerin yaptığı boykota sinirlenen bir gazetecidir
Mahmut hikayede Türkçe ile Yunan edebiyatı yapmaya çalışan bir karakter olarak da gözükür
Yeniden İstanbul’ da Bizans’ın dirileceğine inanmış edebiyatı Yunan Edebiyatı fakat dili Türkçe olan bir Bizans Kültürü muhayyilesine sahiptir
Ona göre bütün medeniyet
insaniyet
şiir ve musiki hayatı Yunan Medeniyetinden çıkmıştır
TUHAF BİR ZULÜM
Ömer Seyfettin bu hikayesinde Gaspadin
Mülki idare mensubu ve Kaşdanov yardımıyla kendi siyasi düşüncelerini dile getirme fırsatı yakalar
Özellikle Kaşdanov ve Müki İdare mensubu arasındaki geçen konuşmalarda bu düşüncelerini daha belirgin olarak dile getirir
Kaşdanov
bir Türk Diplomat ve Gaspadin Bulgaristan’ da görüşürler ve aralarında şu diyalog geçer: Gaspadin’ e göre Türkler’ den ne sosyalist olur ne de nosyonalist
Sebebini ise taassub olarak gösterir
Gaspadin Türkler’ in taassubundan çok istifade ettiğini belirtir
Deliorman’ a kaymakam olduğunda bir tane bile Türk olmadığını niyetinin burayı kan dökmeden Bulgarlaştırmak olduğunu belirtir
Kasaba’ ya Makedonya’ dan sürekli muhacir getirip onlara ikamet vererek domuz besiciliği yapmalarını sağlamış
Bir süre sonra
Türkler gelip durumdan şikayetçi olmuşlardır
Domuzların çeşmelerden su içtiğini
tarlalarında dolaştığını ulu orta sokaklarda gezdiğini söylediler
Gaspadin‘ de onlara hürriyetten
hayvan haklarından domuzunda Allah’ ın yarattığı bir hayvan olduğundan bahsedip Türkleri başından gönderdi
Domuz düşmanı olan Türkler yavaş yavaş evlerini
tarlalarını satıp İstanbul’ a göç ettiler
Gaspadin’ de Türkler’ in sattığı yerleri satın alıp Makedonya’ dan muhacie getirmeye devam etti
Hikayenin kahramanı Türk diplomat bu olayı dinleyince Gaspadin’ e karşı olan tavrını ortaya koyar
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul