Konu
:
A..İle Baslayan Deyimler Ve Aciklamasi
Yalnız Mesajı Göster
A..İle Baslayan Deyimler Ve Aciklamasi
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
A..İle Baslayan Deyimler Ve Aciklamasi
Aba altından değnek göstermek :
Sakin
yumuşak görünmekle birlikte karşısındakini gizliden gizliye korkutmak
"Sakın onlara aba altından değnek göstermeye kalkma
yoksa kaçırırsın
"
Abacı
kebeci
ara yerde sen neci ? :
"Tamam
ilgililer bu işe karışabilirler
ama sen neci oluyorsun" anlamında kullanılır
Abayı yakmak :
Gönül verip aşık olmak
tutulmak
"Türkmen kızına abayı yakalı beri
sazı elinden düşürmez oldu
"
Abbas yolcu :
1
Yola çıkmaya kesin kararlı
"Abbas yolcu! Daha fazla oyalamayın
" 2
Ölmek üzere (olan)
"Komaya girdi
abbas yolcu mu ne ? "
Abesle iştigal etmek :
Yersiz
yararsız
boş ve anlamsız şeylerle vakit geçirmek
"Şu yaşa geldin
ama abesle iştigal etmekten vazgeçmedin
"
Abuk sabuk konuşmak :
Düşünmeden
birbiriyle ilgisi olmayan
tutarsız
saçma sapan söz söylemek
"Yeter artık
abuk sabuk konuşmalarına daha fazla dayanamayacağım
"
Abur cubur :
Yararlı olup olmadığı düşünülmeksizin rast gele yenen
yemek yerini tutmayan yiyecekler
"Ne diye çocukların karnını abur cuburla doyuruyorsun ? "
Aceleye getirmek (dara getirmek) :
1
Bir işi gerektiği gibi yapmayıp
zaman darlığından yararlanarak birini aldatmak
"Tezgahtar aceleye getirerek gömleğin defolusunu vermiş
"2
Zaman darlığı sebebiyle gereken özeni göstermemek
"Yazın hiç de güzel değil
aceleye getirmişsin
"
Acemi çaylak :
Toy
tecrübesiz
beceriksiz
"Acemi çaylağa bak hele! Sen mi tamir edeceksin o saati ? "
Acı çekmek (duymak) :
1
Ağrı
sızı duymak
"Kazadan sonra çok acı çekti
" 2
Üzülmek
üzüntü içinde kalmak
"Eşini kaybedeli on yıl oldu ama o hala acı çekiyor
"
Acısı içine (yüreğine) çökmek (işlemek) :
Bir şeyin verdiği acı
üzüntü benliğinde derin iz bırakmak
"Elindeki tek evi de yanıp kül olunca acısı yüreğine işledi
"
Acısını çekmek :
Yapılan yanlış bir işin doğurduğu sıkıntı ve üzüntüyü yaşamak
"Kestiğim o ağacın hala acısını çekiyorum
"
Acısını çıkarmak :
1
Acılığını yok etmek
"Yağda kavurarak acısını aldı
"2
Önceden uğradığı maddi ve man evi zararı sonradan gidermek
3
Öç almak
"Bir gün bana yaptıklarının acısını senden çıkaracağım
"
Acı soğuk :
Keskin
hoşa gitmeyen
çok üşütücü soğuk
"Acı soğuk insanın iliklerine işliyordu
"
Acı söz :
insanın gönlünü inciten
onuruna dokunan ağır söz
"Bu acı sözlerine kim katlanır sanıyorsun ? "
Aç acına :
Aç olarak
hiçbir şey yemeden
"Bu iş aç acına yapılmaz
"
Açığa çıkarılmak (alınmak) :
işinden çıkarılmak
görevine son verilmek
"işe üç gün geç geldi diye açığa alındı
"
Açığa vurmak :
Gizli
saklı bir şeyi herkese duyurmak
ortaya çıkarmak
"Yıllardır içinde sakladığı sırrı mahkemede açığa vurdu
"
Açığı çıkmak :
Saklamakla görevli bulunduğu para
eşya veya başka bir şeyin sayım sonucu eksik olduğu anlaşılmak
"Kasiyerin salı günü akşamı on bin lira açığı çıktı
"
Açığını bulmak :
Herhangi bir işteki eksiği
hileyi veya zararı ortaya çıkarmak
"Hemen her yazısında bir açığını bulmak mümkün
"
Açık alınla :
Başarı
şeref
övünç ve dürüstlükle
"Hemen her işten açık alınla çıkar onlar
"
Açık bono vermek :
Bir kimseye sınırsız
istediği gibi davranma yetkisi tanımak
Açık fikirli :
Olayları
gelişmeleri
yenilikleri iyi anlayıp gereği gibi karşılayan; düşündüğünü olduğu gibi söyleyebilen kimse
"Bu toplumun açık fikirli insanlara duyduğu ihtiyaç
bugün daha fazladır
"
Açık kalpli (yürekli) :
Samimi
içi temiz
içi dışı bir olan kimse
"Komşumuz kadar açık kalpli bir adam görmedim
"
Açık kapı bırakmak :
Gerektiğinde bir konuya yeniden dönebilme imkanı bırakmak
kesip atmamak
ileriyi düşünerek ılımlı davranmak
"Bu kadar kesin konuşmayalım
açık kapı bırakalım da iyi düşünebilme fırsatları olsun
"
Açık konuşmak :
Gerçeği sakınmadan
çekinmeden söylemek
"Daima açık konuşan insanları severim
"
Açık saçık :
Göreneğe
terbiyeye aykırı derecede açık (söz
davranış
elbise)
"Açık saçık fıkralar anlatmaya utanmıyor musunuz ? "
Açık seçik :
Çok açık
çok belirgin
ayrıntılarına kadar görülebilen
"Daha açık seçik konuş da anlayalım ne demek istediğini
"
Açıkta kalmak (olmak) :
1
iş ve görev bulamamak
2
Yersiz yurtsuz kalmak
3
kimilerinin elde ettikleri bir yarardan mahrum olmak
"Çoluk çocuk açıkta kaldılar fabrika kapanınca
"
Açıktan kazanmak :
Ortaya hiçbir emek ve sermaye koymadan gelir elde etmek
para kazanmak
"Günümüz insanı açıktan kazanmayı bir kural haline getirdi
"
Açık vermek :
1
Geliri
giderini karşılamamak
"Maaşımız yetmeyecek bu ay
galiba açık vereceğiz
"2
Ortaya çıkmaması gereken şeyi farkında olmadan belli etmek
"Dikkat et de düşmanlarına açık verme
"
Açlıktan nefesi kokmak :
1
Çok fazla yoksulluk içinde bulunmak
"Dün açlıktan nefesim kokuyordu ama bugün çok şükür karnım tok
"2
Uzun zaman bir şey yemediği anlaşılmak
Açmaza düşmek :
içinden çıkılması oldukça güç bir durumda kalmak
"Beni bu açmazdan ancak çocuklarım kurtarır
"
Aç susuz kalmak :
Çok yoksul bir duruma düşmek
fakirlikten yaşayamaz hale gelmek
"Afrika kıtasının pek çok insanı aç susuz kalmış durumda
"
(Msn Öğretmen öss kpss Gazeteler Sohbet hazır mesajlar ders izle Belirli Gün ve Haftalar Çanakkale savaşı şiir atasözleri atasözleri sözlüğü deyimler sözlüğü deyimler )
Adama dönmek :
Hoşa giden bir duruma gelmek
düzelmek
"Kapılar
pencereler boyanınca ev adama döndü
"
Adamdan saymak :
Değeri olmadığı halde bir kimseye kıymet vermek
saygı duymak
"Seni adamdan saydım diye mi naz yapıyorsun ? "
Adam etmek :
1
Eğitmek
yetiştirmek
belli bir seviyeye getirmek
"Sen uğraş
didin
adam et
o da sırt çevirsin sana
"2
Tamir edip kullanılır hale getirmek
bir yeri düzene sokmak
"Bu arabayı eninde sonunda adam edeceğim
"
Adam evladı :
iyi bir ailenin iyi yetiştirilmiş; özü
sözü doğru çocuğu
"Bu iyiliği ancak bir adam evladı yapabilirdi
"
Adam içine çıkmak :
Topluluğa karışmak
eşe dosta gitmek
değerli insanların bulunduğu yerlerde olmak ve onlarla görüşmek
"Adam içine çıkmayalı uzun zaman oldu
"
Adam olmak :
1
Yetişip büyümek
gelişmek
iş güç sahibi olmak
"Umarım o da bir gün adamolur
"2
Onarılıp işe yarar hale gelmek
Adam (insan) sarrafı :
Tecrübesi sayesinde insanların iyisini kötüsünü çabuk anlayacak duruma gelmiş kimse
"Sen üzülme
baban insan sarrafıdır
onun ne mal olduğunu kolayca anlar
"
Adam sen de (adaaaam!) :
Bir işin önemli olmadığını
aldırılmaması gerektiğini anlatmak için söylenir
"Adam sen de
o katılmazsa katılmasın
biz birlikte oynarız
"
Adam sırasına geçmek (girmek) :
Toplumda kendisine daha önce değer verilmezken
artık kendisine önem ve değer verilir olmak
"Biliyorum
seni de adam sırasına geçiren paran oldu
"
A`dan Z`ye kadar :
Bütünüyle
baştan aşağı
"Bu sınıfın düzeni a`dan z`ye kadar bozuk
"
Adı batmak :
Adı anılmaz olmak
unutulmak
sözü edilmez olmak
"Hatırlatmayın
adı batsın o adamın!"
Adı çıkmak :
Kötü bir şöhret kazanmak
"Bir kere adı çıkmış
ne yapsa fayda etmiyor
kimse dinlemiyor onu
"
Adı kalmak :
Bir kimse veya şey ortadan kalktıktan
öldükten sonra adı dillerde dolaşır olmak
"Birkaç yıl sonra istanbul`da doğal güzelliklerin sadece adı kalacak
"
Adı karışmak :
iyi karşılanmayan bir olayla ilgisinin bulunduğu
o olaya karıştığı söylenmek
"Soygun işine Ali`nin de adının karıştığı söyleniyor
Doğru mu ? "
Adım atmamak :
Kesinlikle gitmemek
uğramamak
aramamak
"Bir daha o eve adım atmamaya yeminliyim
"
Adını anmamak :
Bir şeyden
bir kimseden hiç söz etmemek; unutmuş görünmek
"Evi terk eden oğlunun adını anmamakta sonuna kadar kararlı
"
Adını koymak :
1
isim vermek
"Yeni doğan çocuğun adını Ali koydular
"2
Bir şeyin karşılığını veya fiyatını kararlaştırmak
"Önce adını koyalım da ona göre hareket edelim
"
Adını vermek :
1
Birinin adını bildirmek
2
Biri tarafından salık verildiğini gönderildiği kimseye söylemek
"Benim adımı ver ki işlerin çabuk görülsün
"
Aforoz etmek :
1
Kilise birliğinden çıkarmak
2
Birini yakını olmaktan çıkarmak
ilgiyi kesip uzaklaştırmak
ilişkileri tamamen koparmak
"Bütün köylü onu aforoz etmekte kararlı
"
Ağır aksak :
Pek yavaş olarak
düzgün olmayarak
"Her zaman işleri ağır aksak yapıyorsunuz
"
Ağır basmak :
1
Ağırlığı fazla gelmek
2
Bir işte etkili olmak
gücü üstün gelmek
istediğini yaptırmak
"Politik gücü ağır basınca ihaleyi kazandı
"
Ağır başlı :
Ciddi
olgun
hareketlerinde ölçülü
işlerini düşüne taşına yapan kimse
"Ağır başlı olmak insana üstün meziyetler kazandırır
"
Ağırdan almak :
Bir işi yapmakta acele etmemek
yavaş davranmak
isteksiz görünmek
"Hiç sebep yokken işi ağırdan almanı bir türlü anlamıyorum
"
Ağır elli :
1
Oldukça yavaş iş yapan
çabuk yapmayan
2
Vurduğu zaman çok acıtıp can yakan
"Adamın eli amma da ağırmış
ense köküm hala ağrıyor
"
Ağır gelmek :
1
Ağrına gitmek
onuruna dokunmak
"Haketmediğim şu sözler öylesine ağırgeldi ki bana
"2
yapılması güç gelmek
"Bu yaştan sonra inşaat işlerinde çalışmak artık ağır geliyor benim gibi ihtiyara
"
Ağır hastalık :
Sonu ölümle neticelenebilecek gibi olan tehlikeli hastalık
"Ağır hastalık geçirdiği için bir türlü kendini toplayamadı ve zayıf kaldı
"
Ağır söz :
Kişinin gönlünü inciten
gücüne giden
onuruna dokunan
dayanılması güç söz
"Söylediğin ağır sözler çocukları çok incitti
"
Ağız aramak (veya yoklamak) :
Öğrenilmek istenilen şeyi söyletecek yolda dil kullanmak
"Ağzını ara bakalım o konuda bir şey biliyor mu ? "
Ağız (söz) birliği etmek :
Daha önce bir konuda anlaşarak aynı şeyi yapmak ya da söylemek
"Ağız birliği etmeli
hep birlikte savunmalıyız kendimizi
"
Ağızdan laf (söz) çekme(çalmak) :
Bir kişinin bildiği şeyleri ustalıklı konuşmalarda ona sezdirmeden öğrenmek
"Boşuna uğraşma
ağzından laf çekemezsin onun
"
Ağızda sakız gibi çiğnemek :
Bir düşünceyi
bir sözü tekrar edip durmak
"Dolap da dolap! Artık ağzında sakız gibi çiğneyip durma şu sözü!"
Ağız değiştirmek :
Daha önce söylediğinin tersini söylemeye başlamak
"Babasını görünce korkusundan ağız değiştirdi
"
Ağız
dil vermemek :
1
Söz söyleyemeyecek kadar hasta olmak
2
Herhangi bir sebeple hiç konuşmamak
susmak
"Kurşuna dizilmeyi göze aldılar ama ağız
dil vermediler
"
Ağız eğmek :
Yalvarmak
hiç de layık olmayan birine yüz suyu dökmek
"Ölürüm de ağız eğmem o adama!"
Ağız kalabalığı :
Birbirini tutmayan
gereksiz
konu dışı sözler
"Asıl meseleyi ağız kalabalığı ile ört bas edip kaçamazsın!"
Ağız kalabalığına getirmek :
Birini gereksiz sözler söyleyip çok konuşmak yolu ile şaşırtmak
dikkatini dağıtıp aldatmak
"Ağız kalabalığına getirip yok pahasına aldı malları
"
Ağız kavafı :
Karşısındakini ikna etmek için diller döken
çok konuşan
gerekli gereksiz söz söyleyen kimse
"iğreniyorum şunun gibi ağız kavafı heriflerden
"
Ağız yapmak :
Birini aldatma
yanıltma
oyalama amacıyla duygularını
düşüncelerini olduğundan başka türlü gösterecek biçimde konuşmak
"Ne ağız yapıp duruyorsun
gerçeği söylesene!"
Ağzı açık ayran delisi :
Yeni gördüğü her şeye alık alık bakan
anlamsız bir hayranlıkla seyredip şaşıran
"Haydi yürü
ağzı açık ayran delisi gibi ne bakıp duruyorsun vitrine
"
Ağzı (bir karış) açık kalmak :
Çok şaşırmak
şaşakalmak
"Onca seneden sonra sevdiği arkadaşını birden karşısından görünce ağzı açık kaldı
"
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul