Konu
:
Servet-İ Fünun Edebiyatının Genel Özellikleri Nelerdir?
Yalnız Mesajı Göster
Servet-İ Fünun Edebiyatının Genel Özellikleri Nelerdir?
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Servet-İ Fünun Edebiyatının Genel Özellikleri Nelerdir?
[COLOR=Red]Servet-i Fünun Edebiyatının Genel Özellikleri Nelerdir?
Servet-i Fünun
1891 yılında Ahmet İhsan tarafından çıkarılmaya başlanmış
1896 yılında da derginin başına Tevfik Fikret getirilmiştir
Servet-i Fünun dergisi
bu dergi etrafında toplanan edebiyatçıların
savundukları edebî görüşlerini açıklamada
savundukları görüşler doğrultusunda kaleme aldıkları eserlerini yayınlamada bir araç görevi yüklenmiş
hatta bu dönem edebiyatçılarına bir edebî topluluk olarak adını vermiştir
Tanzimat Dönemi Edebiyatı bir yenilik getirdiği için “Edebiyat-ı Cedide” alarak adlandırılmış
daha sonra Servet-i Fünuncular için önceleri bir alay olarak kullanılmış daha sonra ise isim olarak yerleşmiştir
Yeniliğin üstüne yenilik yapmaya çalıştıkları için Servet-i Fünunculara da Edebiyat-ı Cedideciler denilmiştir
Muallim Naci
Tanzimat sonrası Türk edebiyatında ılımlıların başında bulunmaktadır
Eskiyi savunanlarla ılımlılar geleneksel yaşama tarzını sürdürürken
yeniyi savunanlar Batılı yaşama biçimin uymak istemişlerdir
Servet-i Fünun veya Edebiyat-ı Cedîde hareketi
Türk edebiyatının 1860′tan sonra başlayan batılılaşma hareketinin bir uzantısıdır
Tanzimat edebiyatının modernleşme çabalarını yürütmüşlerdir
1896′dan 1901 ‘e kadar süren dönemi kapsar
Türk edebiyatının bu kesitine Servet-i Fünun devri denilmesi
bu edebî hareketin Servet-i Fünun dergisinde hayat bulmasıyla ilgilidir
Servet-i Fünun edebiyatına “Edebiyat-ı Cedîde” denilmesinin nedeni
Avrupai Türk edebiyatını temsil etmesinden dolayıdır
Bu ifade
Tanzimat devrinde Tanzimat’ın birinci ve ikinci nesilleri için kullanılmıştır
Daha sonra Servet-i Fünunculara “Yeni Edebiyatı Cedîdeciler” denilmiştir
1930′dan sonraki edebiyat tarihlerinde “Servet-i Fünun” deyiminin kullanıldığı ve edebiyatımıza bu şekliyle mal olduğunu belirtelim
Cenap Sahabettin
Servet-i Fünun Edebiyatı’nı Tanzimat Edebiyatı’nın bir devamı olarak görür ve bu edebiyata “Evsât Edebiyatı” adını verir
Servet-i Fünuncular’ın Nâmık Kemâl
Abdülhak Hâmit ve Samipaşazâde Sezâî’yi örnek aldıklarını belirtir
Servet-i Fünun Edebiyatı’nın kendinden önceki devrin doğal bir sonucu olduğunu vurgular
Kendi neslinin edebiyatı ile öncekiler arasındaki münâsebeti
baba ile oğul arasındaki ilişkiye benzetir
Servet-i Fünunculann Batı’yı özüyle değil
dış şekliyle taklid ettiğini söyler
Böylece Tanzimat ile Batı arasında yetişmiş olmalarından ötürü
bu döneme Evsât Edebiyatı denilmesini teklif eder
Servet-i Fünun edebiyatı
Batı’yı tanıyan ve bilen bir edebiyattır
1890′dan sonra Stendhal (Stendal)
Flaubert (Flober)
Balzac (Balzak)
Goncourt (Gonkur)lar ve Bourget (Burje) gibi romancıları okudular ve etkilendiler
Edebiyatı
batılı anlamda algılamış ve bu modern anlayışı edebiyatımıza yerleştirmeye çalışmışlardır
Batı’nın bütün edebî türlerini
tekniğine uygun biçimde edebiyatımıza mal etmeyi başarmışlardır
Küçük hikâye
mensur şiir (mensure)
roman ve tenkit gibi edebî türler
Servet-i Fünun edebiyatının kurduğu ve kullandığı türlerdir
Servet-i Fünun edebiyatı
kendisinden sonraki dönemlerde de etkili olmuştur
Millî edebiyat
edebî zevkini bu dönemden almış
mahallî ve millî unsurlarla süsleyerek
ilkelerine uygun biçimde bir edebiyat dünyasına koşmuştur
Servet-i Fünun edebiyatı
değişik türlerde eserler vermiş özellikle batılı anlamda şiir
hikâye
roman ve tenkit türlerinde yoğunlaşma göstermiştir
Servet-i Fünun edebiyatının başlıca kaynağı Fransız edebiyatıdır
Bu edebiyata Tevfik Fikret-Halit Ziya Mektebi de denilmiştir
Şiir türünde görülen başlıca isimler şunlardır:
Tevfik Fikret (1867-1915)
Cenap Şahabettin (Raik Vecdî takma adıyla
1870-1934)
Hüseyin Siret (Özsever
Ömer Senih takma adıyla
1872-1959)
Hüseyin Suat (Yalçın
1867-1942)
Ali Ekrem (Bolayır
1867-1937
Ayın Nâdir takma adıyla
Nâmık Kemâl’in oğlu)
Ahmet Reşit (Rey
H
Nazım takma adıyla
1870-1955)
Mehmet Sami (Süleyman Nesib takma adıyla
1866-1917)
Süleyman Nazif (İbrahim Cehdî takma adıyla
1869-1927
Diyarbakırlı Sait Paşa’nın oğlu)
Faik Âli (Ozansoy
1876-1950
Süleyman Nazifin kardeşi
Zahir takma adıyla)
Celâl Sahir (Erozan
1883-1935
Yemen Valisi ve kumandanı İsmail Hakkı Paşa’nın oğlu)
Servet-i Fünuncular
nesirle şiir söylemeyi denediler
Duygu yoğunluğunu ve heyecanlarını mensur şiir halinde ifade ettiler
Bertrand(Bertran)
Baudelaire (Bodler)
Mallarme (Malarme)ve Rimbeaud (Rembo) gibi şairlerin izinde yürüdüler
Mensur şiiri onlardan aldılar
Bu türü önce Halit Ziya sonra Mehmet Rauf denedi
Hikâye ve romanda başarılı isim Halit Ziya’dır
Onu Mehmet Rauf
Hüseyin Cahit
Ahmet Hikmet ve Safvetî Ziya izler
Küçük hikâye örnekleri bu dönemde görülür
Klâsik vaka hikâyelerinin temsilcisi Halit Ziya’dır
Servet-i Fünuncular
ülkenin içinde bulunduğu durumdan dolayı
tiyatro türünde beklenen ölçüde eser veremediler
Tiyatro ile ancak 1908′den sonra uğraşma imkânı bulabildiler
Hüseyin Suat Yalçın
Mehmet Rauf
Cenap Sahabettin
Halit Ziya
Faik Ali Ozansoy
Ali Ekrem Bolayır ve Safvetî Ziya’mn tiyatro denemeleri vardır
Bunlar teknik bakımdan başarılı eserlerdir
Günlük konuşma diline yaklaşma çabası gösterirler
Tiyatro dili
bu dönemde normal bir çizgi takip eder
Konuları aile çevresinde geçer
Evlenme
boşanma
kadının medenî hakları gibi temaları işler
Tiyatroda dikkat çeken isim Hüseyin Suat’tır
Yazdığı ve uyarladığı yirmi kadar piyesi vardır
Manzum piyesler de yazan yazar
komedi ve dram türünde eserler vermiştir
Hüseyin Suat’tan sonra tiyatroyla ilgilenen Mehmet Rauf olmuştur
Aşk
evlenme şekilleri
evlilikte ihanet ve bağlılık temalarını işlediği oyunlar
edebiyatımıza fazla birşey kazandırmamakla beraber
anılmaya değer eserlerdir
Cenap Sahabettin de Yalan (1911) ve Körebe (1917) piyesleriyle teknik bakımdan yeterli görülmemektedir
Adını
bir dergiden alan bu dönem edebiyatı
dergi ve gazete alanında da başarılıdır
Bu dönemde çıkan dergiler şunlardır: Mektep (1895)
Mütâlâa (1896)
Musavver Ma’lûmât (1895-1903)
Hazîne-i Fünun (1882-1897)
Resimli Gazete (1881-1899)
Musavver Fen ve Edeb (1899) ve tefrika (1898)
Dönemin gazetelerinden edebiyat
sanat ve düşünce yazılarına önem verenleri: Tercüman-ı Hakikat (1886-1908)
Sabah (1886-1917)
Tarîk (1886-1899)
İkdâm (1894-1901)
Terakki (1897-1898) vb…dir
Abdülhamid’in sıkı yıllan
basın hayatına canlılık kazandırmaz
Buna rağmen
başarılı oldukları gözlenmektedir
Bu dönemde yazılan makaleler
genellikle Batı edebiyatını tanıtıcı niteliktedir
Edebî çalışmalarını yalnız edebî tenkit konusunda yoğunlaştıran tek yazar
Ahmet Şuayb (Şuayib)’dir
Tenkitte; kendilerine yöneltilen eleştirileri cevaplandırmak
kendi edebiyat anlayışlarını tanıtmak ve yorumlamak
Batı edebiyatı hakkında değerlendirmeler yapmak ve edebî akımları gündeme getirmek gibi konular görülmektedir
Tevfik Fikret
Cenap Sahabettin
Mehmet Rauf
Ali Ekrem
Hüseyin Cahit gibi sanatçıların yazılarında: estetik
edebiyat
edebî zevk
edebiyatta tenkit
edebiyat ve şiir
şiirde konu
vezin
kafiye
nazım şekilleri
hikâye
roman
edebiyat devreleri
eski-yeni edebiyat gibi konular
tenkidin özünü oluşturmaktadır
1895 yılında Malûmat dergisinde Hasan Âsaf’ın “Burhan-ı Kudret” adlı şiirinin yayınlanması üzerine
kafiye konusunda ileri ölçülere varan bir tartışma başladı
“Zerre-i nurundan iken muktebes
Mihr ü mâha etmek işaret abes”
beyiti
anlam ve kafiye bakımından eleştirilere uğradı
“Muktebes” ve “abes” kelimelerinin kafiye oluşturamayacağı yolunda tartışmalar başladı
Kafiyeyi göz için kabul edenlere göre
sondaki “sin” ve “peltek se”nin kafiye oluşturması mümkün değildir
Kafiyeyi kulak için kabul eden anlayışa göre
bu iki kelime kafiye teşkil edebilirdi
Böylece tartışmaların boyutları genişledi
Yankıları büyük oldu
Dönemin ilk akla gelen tartışma örneği niteliğini kazandı
Tenkit alanında
Hüseyin Cahit Yalçın’ın “Kavgalarım” adlı eseri de anılmaya değer niteliktedir
Ahmet Şuayb
Servet-i Fünun dergisinde “Son Yazılar” başlıklı yazıcında
Servet-i Fünun edebiyatının ferdî duygulan ve özellikle aşk konusunu işlemesinden memnun olmadığını belirtir (7 Haziran 1900
s
482)
Deneme ve tenkitleriyle gücünü hissettirir
(Dönemin tenkit anlayışı hakkında geniş bilgi için
Dr
Bilge ERCİLASUN’un “Servet-i Fünun’da Edebî Tenkit”
Ank
1981
400 s; adlı eserine bakınız)
Servet-i Fünun dergisinde “Musâhabe-i Edebiyye”leriyle ilgi toplayan ve sohbet türüne canlılık kazandıran Tevfik Fikret olur
(Fikret’in bu tür yazılarını
Doç
Dr
İsmail PARLATIR; Tevfik Fikret -Dil ve Edebiyat Yazılarında bir araya getirdi; Ank
S7
283s)
Bu devrede
seyahat edebiyatının en güzel örneği Cenap Sahabettin’in “Hac Yolunda” adlı eseridir (1896′da tefrika olunan eser
1909′da basıldı)
Edebiyat tarihi alanında çalışmalar durmuş gibidir
Süleyman Nazif’in Nâmık Kemâl (1912)
Mehmet Akif (1924)
îki Dost (Ziya Paşa-Namık Kemal
1926) monografileriyle Ali Ekrem’in Nâmık Kemâl (1930) ve Lisânımız (1937) adlı incelemeleri dönemin uzantıları olarak görülen eserlerdir
Servet-i Fünun edebiyatının
yukarıda dokunduğumuz türlerde eserler verirken
yüksek zümreye
aydın kesime hitap ettiğini hemen belirtelim
Bu dönem sanatçılarının ortak yanı
Abdülhamit düşmanlığında birleşmeleridir
Karamsar hayat görüşü
hepsinin belirgin yanıdır
Eserlerinde işledikleri temalar
realiteden kaçış
hayat-hakikat tezatı
karamsarlık
tabiat ve kadındır
Onların eserlerinde tabiat
resimden gelme bir tabiat olarak karsımıza çıkmaktadır
Bu tabiat yaşanılan tabiat değil
görülen seyredilen bir tabiattır
Konuların dar bir perspektif içinde ele alınmış olması
onların sanat ve edebiyat güçlerini gölgede bırakmış değildir
Şiirde
tenkitte ve romanda teknik sağlamlığıyla başarılı eserler vermişlerdir
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul