08-24-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İnsanın Dengesi
Bir adam, Hazreti Ali efendimize gelir:
- Ben yaptığım hatalarla mahvoldum, ne olacak halim? diye ümitsiz şekilde sızlanır
İmam-ı Ali efendimiz de:
- Mahvolacak zamana daha gelmedik, tövbe kapısı henüz kapanmamıştır, tövbe et, yoluna devam et, der Ümitsiz adam:
- Benim günahım öylesine büyük ki, tövbe ile filan affa uğrayacak gibi değildir, der
İmam-ı Ali efendimiz de:
- Hiç düşündün mü, senin günahın mı büyük, yoksa Rabb'imizin affı mı? diye sorar
Adam duraklar, düşünür, 'Elbette Rabb'imin rahmeti  ' der
Bunun üzerine Hazreti Ali efendimiz taşı gediğine koyar:
- Öyle ise der, rahmeti senin günahından büyük olan Rabb'imizin affından ümidini kesme de tövbe edip kıble istikametli yoluna devam et Adam yine sorar:
- Ne zamana kadar bu tevbe?
Kitaplık çaptaki cevap tek cümleden ibarettir:
- Tövbe ettiğin günahı terk edinceye kadar!
Demek ki, bazen sürçüp düşmek insanlığımızın icabıdır Ancak düştüğü yerde ümitsizliğe kapılıp kalmak insanlığın icabı değil, şeytana tabi olmanın gereğidir Çünkü şeytan da sürçüp düştüğü çukurda kalmayı tercih etti, "Rabb'imin rahmeti benim günahımdan büyüktür " deyip de dönüş yapmaya yönelmedi, öylece çukurda kaldı Ama Adem babamız Rabb'imin rahmeti kulun yanlışından büyüktür, deyip ümidini kesmeden yoluna devam etti, Peygamberlik makamına layık görüldü
Bütün bunlardan sonra yazımızın başlığına dönerek şimdi sorabilir miyiz?
- Nasılsınız, sürçme ve düşmelerden sonra hemen kalkıp kıble istikametli yolunuza devam etme azim ve aşkınız tamam mı? Yoksa vesvese hâlâ devam mı ediyor?
Unutmayın, vesvesede hayır olsaydı şeytanı kurtarırdı
|
|
|