08-24-2012
|
#1
|
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Sen Bizden Vazgeçmeyensin...
BİZ, bizi yaşattığını unutsak, bunca nimetlerine arka dönsek de, Sen yine bizden vazgeçmeyensin
Gündüzleri güneşlerle, geceleri pırıl pırıl yıldızlarla aydınlatansın
Baharı binbir nimet yüklü vagon yapıp, mevsim be mevsim gönderensin
Bizden istediğin ne ki, sadece bir şükür, bir hamd ve bir teşekkür…
Onca sayısız ikramına karşı Bunu da unuturuz yapmayız Ya çoğu defa gafletle ya da ucuz tarifeden saydığımızdan gönderdiklerini
Belki de şükre layık görmeyiz Gerçekten de öyle midir? Hayır ve asla En küçük nimetin dahi, bir an olsun yokluğunu düşünün bir bakalım? Meselâ bir anlık hava nimeti ya da bir bardak su, ne kadar değerlidir Gönderdiklerine ve Sana muhtacız
Bizler ki, sevgine açız Herşeyi bilip gönderen Sensin Sen asla vazgeçmeyensin, nimetlerini üzerimizden hiç eksiltmeyensin Bu nasıl bir şefkattir anlamak zor Belki bir nebzecik olsun şu örnekle:
“Bir gün Hz Peygamber (s a v ) bir kadının çocuğunu alıp, şefkatle bağrına bastığını görünce, sahabelere şöyle der: ‘Bu kadının şu çocuğuna olan sevgisinden Allah’ın size olan şefkati, merhameti ve sevgisi çok daha fazladır ’” Biz Seni anne babamızdan daha şefkatli bilmedikçe; bu dünya gurbetinde rahat yok bize, huzur yok yüzümüze
Kalbimiz bomboş, sevginden yana fakiriz
Görünürde her şeye sahibiz Ama paramparçayız
Gönül tahtını yabancılar istilâ etmiş Nefsin elinde oyuncak olduk
Hâlimiz Sana malûm perişanız
Sen yine de hiç vazgeçmeyensin, kulların Senden vazgeçse de nimetlerini hiç eksiltmeyensin Sen aziz olan Allah’sın, Rahman’sın Burada şükrünü ifâ edenlere, kabirde ve ahirette de nimetlerini vereceğini müjdeleyensin Rahim’sin
|
|
|
|