08-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Hızlı Namaz'ın Verdiği Ders
Bir adam gözlerini açtığında kendisini labirente benzer bir yerde buldu Çok şaşırdı Etrafına bakındı Kimseleri göremedi Biraz korktuğunu hissetti Kalktı, öteye beriye koşturmaya başladı
Fakat ne bir kimseye rastlıyordu, ne de bir çıkış görebiliyordu
Başka yönlere doğru korkuyla, heyecanla koşmaya başladı Ancak yine bir çıkış bulamadı Çaresizce bir çıkış yolu aramaya devam etti Hiçbir şey bulamadı Üstelik nereden geldiğini, nereye gideceğini de kestiremiyordu artık Kaybolmuştu Burada ne işi vardı?! Buradan nasıl kurtulacaktı?! Yardım edecek kimse de yoktu 
Dışında çıkış vermez duvarlar; kimi yerde betondan, kimi yerde ağaçlardan, kimi yerde kayalardan duvarlar vardı İçindeki duvarlar ise daha çetindi; korkudan, endişeden, meraktan, ümitsizlikten örülü duvarlardı bunlar  Sıkışıp kalmıştı adamcağız
Koşturması onu kurtarmıyor, aksine içindeki korku duvarlarını daha da büyütüyordu Ruhu, kurtulmaya çalıştıkça sıkılaşan bir düğümün içinde gibiydi
Telâş içinde aranırken, birden önüne birisi çıkıverdi Öyle şaşırdı, öyle sevindi ki, kalbinin bir duyguyu bu kadar derinden hissedeceğini tahmin bile edemezdi
O sevinçle, o ümitle, o yalvarmayla öyle sarıldı ki ona, alıp içine sokmak istedi
Biraz şaşkınlığını atıp, çölde susuzluktan yanmış bir insanın su istemesi gibi sordu: “Neredeyim?! Nasıl kurtulacağım buradan?! Ne tarafa gitmeliyim?! Biliyor musun, yalvarıyorum söyle bana! ”
Karşısına çıkan sadece evet anlamında başını salladı
Olsun bu da yeterdi ona Kabul etti ya  Başını salladı ya  Demek ki yardım edecekti
Adam bir daha sordu “Ne olur söyle, ne tarafa gitmeliyim, nasıl kurtulurum buradan?! ”
Karşısında duran eliyle de işaret ederek tarif etti:
“Bak şimdi!       ”
Fakat o kadar hızlı söyledi ki, adam hiçbirini anlayamadı
Bir daha yalvarır gibi sordu
Karşısındaki tekrar aynı şekilde cevap verdi:
“Bak şimdi!       ”
Adam yine hiçbir şey anlayamadı
Ne hazindi ki, çıkışı bilen birini bulmuştu, ama söylediklerini anlayamıyordu Kendini daha da çaresiz hissetti Ona bir daha sarılmak geldi içinden; ama bu sefer boğazına sarılıp onu sarsmak içindi Yavaş konuş, anlaşılır söyle, niye böyle kelimeleri yutarak, anlaşılmaz konuşuyorsun demek için, onu tutup silkelemek istedi Ama yutkundu, nefes aldı, sakin kalmaya çalışarak sordu:
“Bak,” dedi, “buradan kurtulmalıyım, çıkışı biliyorsun belli, ama ne olur tane tane söyle, dediklerini anlayabileyim emi? ”
Karşısındaki yüzüne garipseyerek baktı, “ama biz seninle hep böyle konuşuruz, hep böyle anlaşırız” dedi
Adam durakladı Daha önce karşılaştıklarını hatırlamak istedi Fakat hatırlayamadı Sordu:
“Seninle daha önce konuştuk mu, seni niye bilmiyorum ”
Karşısına çıkan, “elbette konuştuk, seninle her gün konuşuruz,” diye cevap verdi
Adam ne diyeceğini bilemiyordu Aklına onun kim olduğunu sormak bile zor gelmişti Ancak bu sorusuna aldığı cevap onu daha da şaşırttı:
“Ben senin namazınım ”
Suat Unsal/Zafer Dergisi
|
|
|