Prof. Dr. Sinsi
|
Sahabenin Kur’An Anlayişi
SAHABENİN KUR’AN ANLAYIŞI-1
Dr Mehmet SÜRMELİ
Allah’ın peygamber göndermediği hiçbir toplum yoktur
“Durum şu ki: Halkı habersizken, Rabbin haksızlıkla ülkeleri helak edici değildir ” En’am 6/131
“Allah bir topluluğu doğru yola ilettikten sonra, sakınacakları şeyleri kendilerine açıklayıncaya kadar onları saptıracak değildir Şüphesiz, Allah her şeyi çok iyi bilendir ” Tevbe 9/ 115
“Her ümmetin bir peygamberi vardır Peygamberleri geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez ” Yunus 10/47
“Kim hidâyet yolunu seçerse, bunu ancak kendi iyiliği için seçmiş olur; kim de saparsa, kendi zararına sapmış olur Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü üstlenmez Biz, bir peygamber göndermedikçe azap edecek değiliz ” İsra 15/15
“Andolsun ki, biz, "Allah'a kulluk edin ve Tâğut'tan sakının" diye her millete, bir peygamber gönderdik Allah, onlardan bir kısmını doğru yola iletti Onlardan bir kısmı için de sapıklığa düşmek hak oldu Yeryüzünde gezin de görün, yalanlayanların sonu nasıl olmuştur!” Nahl 14/ 36
“Biz seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak Hak ile gönderdik Her millet içinde mutlaka bir uyarıcı bulunmuştur ” Fatır 35/ 24
“Biz, ibret olsun diye hiçbir memleketi, uyarıcıları olmadan, yok etmemişizdir Biz zalim değiliz ” Şuara 26/ 208-209
Bu peygamberlerin bazısına ilahi kitap verilmiştir Kitapların hacmi ve içeriği toplumun ihtiyacına göre Allah Teala tarafından belirlenmiştir İlahi kitaba mazhar olan peygamberlerden biri de son peygamber Hz Muhammed’dir (sav ) O’na gönderilen kitabın adı da Kur’an- Kerim’dir İnsanlar ve ilahi emirlere muhatap olan cinler için mutlak doğruyu gösteren bir emirler-yasaklar ve değerler manzumesidir
“Bu bütün insanlığa bir açıklamadır; takva sahipleri için de bir hidâyet ve bir öğüttür ” Ali İmran 3/ 138
"Ey kavmimiz! Allah'ın davetçisine uyun Ona iman edin ki Allah da sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi acı bir azaptan korusun "
32 Allah'ın davetçisine uymayan kimse yeryüzünde Allah'ı âciz bırakacak değildir Kendisi için Allah'dan başka dostlar da bulunmaz İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler ” Ahkaf 46/ 31-32
Müminler içinse özellikle hidayet kaynağıdır Allah’ın çeşitli zamanlarda hayata müdahalesi olan vahiy, hayata katılmadıkça ve yaşamın merkezine alınmadıkça insanın Allah katında bir değerinin olmadığını Kur’an şöyle haber vermektedir:
قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لَسْتُمْ عَلَى شَيْءٍ حَتَّىَ تُقِيمُواْ التَّوْرَاةَ وَالإِنجِيلَ
“De ki: ‘Ey ehl-i Kitap siz, Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni tam olarak uygulamadıkça hiçbir şey değilsiniz ”Maide 5/68
İnsanın bir kimlik kazanmasına vesile olmak iddiasındaki bu ilahi kitabın okuma biçimi dahil tüm özelliklerini işlevsel anlamda yine Kur’an’ın kendi içerisinde buluyoruz Hz Peygamber, Kur’an’ı yaşadığı çağın insanlarına; ilk muhataplarına tebliğ etmiştir Bu bağlamda şunu hemen vurgulamak gerekir ki, Kur’an, Allah’ın hem kelamı hem de hitabıdır Birincil muhatap olarak başından sonuna kadar Hz Muhammed’e sav hitap eder yahut da ondan söz eder; fakat hiçbir zaman ona şahsi düşüncesini söyletmez Birçok özelliğiyle beraber Kur’an’ın ilahi olma vasfının en önemli belirtisi, insanlık tarihi içerisinde öncekilerle sonrakiler arasındaki bağı dile getirmesidir
Önceki toplumların durumunu bildiren, yaşanan olaylara çözümler üreten Kur’an’ı okuma ve açıklama görevi şu ayette olduğu gibi Hz Muhammed’e sav verilmiştir :
“Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah’ın ayetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkardan) kendilerini temizleyen, kendilerine kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah, mü’minlere büyük bir lütufla bulunmuştur Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler ”Al-i İmran 3/164 Ayetten anlaşıldığına göre peygamberin, ayetleri okumak, insanları ayetlerle zihnen ve ruhen arındırmak, kitabın bilgisini ve hayata katılmasını öğretmek temel görevidir Hz Peygamber (sav) bu görevini belirli bir coğrafyanın kültürel ortamında ve insanlarla birlikte gerçekleştirmiştir Onunla aynı inanç etrafında bir araya gelerek, daimi bir beraberlik oluşturan bu coğrafyanın ve kültürün insanlarına sahabi denilmektedir Onlar, Hz Muhammed’in (sav) Kur’an2ı anlama ve hayata taşıma eylemine şahit olan arkadaşlarıdır
Peygamberle sürekli bir beraberlik kuran bu ilk halka, Kur’an’ı, hayatı yorumlamada en önemli ve birincil kaynak olarak kabul etmiştir Yemen’e vali olarak görevlendirilen Muaz b Cebel’e, orada kendisine herhangi bir olay arz edildiğinde, meselenin çözümünü neye göre yapacağı Hz Peygamber tarafından sorulunca, cevaben: “Önce Allah’ın kitabına göre” demiştir Hatta sahabenin, vahyin bağlayıcılığına olan inançlarından dolayı zaman zaman peygambere, içtihadi konularda görüş belirtirlerken; “Eper konuyla ilgili vahiy varsa başımız gözümüz üzerine” demeleri de onların Kur’an’a bakışlarıyla ilgili önemli bir ipucudur
Sahabenin Kur’an anlayışının temel özellileriyle ilgili şu tespitleri yapmak mümkündür:
1 Kur’an ayetlerinin inişini (nüzul ortamını ve esbab-ı nüzulü) müşahade etmişlerdir
2 Müslüman bir toplumun oluşumuna ve gücüne tanıklık etmişlerdir
3 Kur’an’ın dilini çok iyi bilmeleri sebebiyle dil konusunda sorunları olmamıştır
4 Fikirlerini serbestçe ifade etme imkanına ve bilmediklerini bizzat Hz Peygamber’e (sav) sorarak öğrenme imkanlarına sahip olmuşlardır
5 Sahabiler Kur’an’ı çok özlü olarak anlamışlar ve insanı yoracak ayrıntılara girmemişlerdir
6 Öğrenmiş olduklarını anında hayatlarına katmışlardır
7 Ayetlerin ve genelde Kur’an’ın ruhuna aykırı ifadelerden kaçınmışlardır
Kur’an’ı bu ölçüler içerisinde anlayan sahabenin örnek imanı, Allah ve Rasulüne olan mutlak itaatleri, emir ve yasaklara olan saygıları Kur’an’ı daha kolay, daha sade bir yapıda anlamalarını sağlamıştır Kur’an’ı aracısız olarak işiten, Hz Peygamber’in (sav) uygulamalarını gören bu insanlar Kur’an’ı uygulamaya yönelik bir şekilde anlamışlardır Daha sonraki nesiller ise anlama konusunda ortaya koydukları kendi ilkelerinin mahkumları olmuşlardır
Allah yaratmış olduğu tüm varlıklarla iletişim halindedir Kurulan bu iletişim sayesinde evrende bir düzen vardır Allah’la insan arasındaki iletişim de yine vahiyle gerçekleşmiş ve Yüce Allah seçtiği insanlarla konuşmuştur Bu süreç Hz Adem’le başlamış ve son peygamber Hz Muhammed’e kadar kesintisiz devam etmiştir Kur’an’a göre bugünde vahyi okumak, düşünmek, anlamak ve hayata katmak şeklinde Allah-insan irtibatı sürekliliğini korumaktadır
Hz Peygamber’in (sav) sahabileri de vahyi Allah’la haberleşmek olarak algılıyorlardı Onun vefatı üzerine çok üzülen ve gözyaşlarını günlerce tutamayan Ümmü Eymen adlı hanım, “Seni peygambere bu kadar ağlatan nedir?” diye sorduklarında o şu cevabı vermiştir: “Ben de biliyorum ki, Resulullah ölecektir Ben, onun irtihaline değil vahyin artık bizden kesilmesine ağlıyorum ” Hz Peygamber’in (sav) tüm sahabileri biliyorlardı ki, vahiyle birlikte yaşamak bizzat Allah’la yaşamaktır Çünkü vahyin tecellisi olan Kur’an, Allah’ın indirilmiş kitabıdır İnsanın nefsine, kalbine, fikrine ve ruhuna yöneltişmiş kelamıdır
Allah’ın kullarıyla vahiy şeklinde irtibat/iletişim kurmasından amaç; insanın yaratıcısıyla ve evrenle olan çok yönlü ilişkilerin yüksek şuurunu onda uyandırıp, vicdanını biçimlendirip, kendi nefsine karşı uyanık kılmaktır Bu izahtan sonra şu tespiti yapabiliriz; Kur’an’ın ilgi merkezi insan ve insanın ıslahıdır Bu bakımdan Kur’an’ı, felsefi bir materyal, edebiyat, bilim, kıssa ve tarih bilgisi kitabı olarak ele almamak gerekir Kur’an Yüce Allah’ın bütün varlıklara yaratılış düzenine uygun hareket etme tarzlarını bildirmek için gelmiş bir kitaptır Devam edecek…
|