08-24-2012
|
#3
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Mânevî İlim Ve Edep
YA DA;
Kusurlu kalır Ârızalı bir yapı kurmuş olur Dolayısıyla söz sahibi olursa, hakkı tevzî edeceği yerde cellâtlık yapar Doktorsa, şifâ dağıtacağı yerde kasap kesilir Ustaysa, kale gibi sağlam yapılar inşa edeceği yerde çürük tahta kadar dayanıksız yapılar inşa eder Çobansa, kuzulara karşı kol-kanat gereceği yerde bir kurt gibi canavarlık sergiler
Onlarda mânevî ilim ve terbiyenin eksikliği, sadece bunlarla kalmaz Daha nice rezâlet, felâket ve kötülüklere âmil olur
Çünkü;
Mâneviyat olmadığı zaman insanın diğer mahlûkattan farkı yoktur Mâneviyatsız insan, her şeyden önce insanlık hüviyetinden uzak demektir Bu uzaklık, kişinin bilgisi arttıkça daha da artar Zira bilgi, mânevî bir terbiye ile onu en güzel şekilde kullanmaya hazır olan gönüllerde gerçek meyvesini verir
Bu itibarla;
İLİM FAYDA VERMELİ  
Hazret-i Peygamber Efendimiz, mâneviyattan mahrum olarak tahsil edilen bir ilim hakkında;
«Fayda vermeyen ilim  » hükmünü koymuş ve ondan da sürekli Allâh’a sığınmıştır O ilim şehri bir peygamber olarak faydalı ilme rağbet ettiği nisbette faydasız ilimden de, yani nefsâniyetin hoyratlığına dûçâr eden bilgiden de son derecede kaçınmıştır
Yani O, ilmi;
Ancak mânevî terbiyeye vesile, gaflet ve günahtan uzaklaştırıcı, özde de dâimâ Allâh’a yaklaştırıcı bir vasıta olarak makbul görmüştür Çünkü ilmin nihâî maksadı, yaratıcımız ve her şeyimiz olan yüce Allâh’ı en güzel şekilde bilebilmek, O'nun cemâlî sıfatlarından da bir nasib alabilmek ve O'nunla dost olabilmektir
Dünya dershanesi de bunun için kurulmuştur Bu dershanenin malzemelerini iyi kullanabilmek de, ancak kudret kaleminin yazdığı hârikaları okuyarak gerçekleştirilecek bir tahsil ekseninde mümkündür Bu sebepledir ki; Hazret-i Peygamber’e ilk ilâhî vahiy ve emir olan;
«Oku!» fermanı, yaratan Rabbin adıyla olması şartına bağlanmıştır Yani okumanın en birinci şartı:
ALLÂH’IN İSMİ İLE  
Âyet-i kerîmede buyurulur:
اِقْرَاْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذ۪ى خَلَقَ
“Seni yaratan Rabbinin adıyla oku!”
Demek ki tahsil bu
Bu tahsilde, Rabbimizin bizi yaratışına dikkat çekilerek O’nun adıyla okumak var O hâlde kalbin, bu okumayla alâkalı olarak önce kendi yaratılışımıza ve sonra da yaratılan bütün her şeye, mikrodan mokra âleme kadar tüm kâinata nazar etmesi ve hepsinde de mevcut olan yüce Yaratıcı’nın mührünü görerek O’nun ismi ile bir tahsil gerçekleştirmesi son derecede mühim Çünkü müessiri görmeden eseri tam olarak kavrayabilmek ve ondaki sır ve hikmetleri çözebilmek mümkün değildir
Bu itibarla;
|
|
|