Yalnız Mesajı Göster

Kılıc Kuşanan Evliyalar

Eski 08-24-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kılıc Kuşanan Evliyalar




Abdülkâdir Cezâyirî, ilim ve irfâna çok ehemmiyet verirdi Âriflerin bü yüklerindendi Dünyâ ve âhiretin kemâlâtını kendisinde toplamıştı Kah raman bir mücâhitti Şan ve şöhreti doğudan batıya her yere yayıldı Za mânının âlim leri arasındaki ihtilâfları hâllederdi Aynı zamanda kerâmet ehli idi Çok kerâ metleri görüldü

Kıymetli eserler yazdı Bunlardan tasavvuf ve inceliklerine dâir yaz dığı Mevâkıf adlı kitabının her bir bölümü mârifetlerle doludur Kitabının seksen üçüncü bölümünde şöyle yazmaktadır:

Hadîs-i şerîfde buyruldu ki: "اللهü tealâ bir kimseye bir nîmet verdi ğinde o nîmetin onun üzerinde görülmesini ister" Hülâsa budur ki, eğer nîmetin gö rülmesi yalnız fiil, iş ile olursa onu fiil ile göstermek ve eğer nîmetin görülmesi, söz ile olursa onu da söz ile göstermek, açıklamak la zımdır

Haccederken yaşadığı hâdiseleri anlatırken şöyle demektedir:

Medîne-i münevvereye vardığımda Resûlullah´ın Ravda-i mutahhera- sına gittim Resûlullah´a (sallاللهü aleyhi ve sellem), hazret-i Ebû Bekr ve hazret-i Ömer´e selâm verdikten sonra, Resûlullah´ın huzû runda edeble durdum ve; "Yâ Resûlالله! Köleniz kapınızda durmaktadır Yâ Resûlالله! Sizin bir nazarınız bana her şeyden daha sevgilidir ve beni zengin eder Yâ Resûlالله! Sizin himâ yeniz benim için kâfidir" de dim O zaman Eşref-i âlem (sallاللهü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: "Sen be- nim evlâdımsın ve yanımda makbûlsün" Bana evladım buyur maları, sulbî evladlığı mı, yoksa kalbî evlâdlığı mı idi Benim maksadım her iki- sinde idi اللهü teâlâya hamd ve şükredip; "Yâ Rabbî! Bunu bana Pey- gamber efendimizin zât-ı şerîfini göstermekle tahakkuk ettir Zîrâ Habî- bin; "Beni gören hakîkî görür Zîrâ şeytan benim şeklimde kendini hiç kim seye gösteremez" buyurmaktadır, diye duâ ettim Sonra da Kade- meyn-i şerîfeyne, mübârek iki ayağı tarafına geçtim ve şark taraf taki bir duvara yaslanıp tefekkürle meşgûl oldum O hâlde iken kendim den geçtim Her şeyden habersiz kaldım Mescid-i Nebevî´de kimi namaz kılar, kimi zikreder, kimi Kur´ân-ı ke rîm okur, kimi duâ ederdi Hiç bir şey duymadım ve her şeyden habersiz oldum, o esnâda; "Bu seyyidimizdir" sesini işittim Gaybet hâlimde gözlerimi açtım Resûlullah efendimiz beni ayak tarafından şebeke arasına çektiler Heybetli ve sâkin idiler Müba rek sakalının aklığı fazla idi Yanakları kırmızı idi Lakin mü bârek şemâili vasfedenlerin yazdıklarından çok daha kırmızı idi Bana yaklaş tıkları va kit kendime geldim اللهü teâlâya sonsuz hamdü senâlar ettim

Abdülkâdir-i Cezâyirî hazretlerinin yaşayışında İslâm ahlâkını bütü nüyle müşâhede edip, görmek mümkündü Onu gören kendisine hayran kalırdı Gerek Fransızlarla sulh olduğu zamanlarda ve gerekse tutsaklığı devresinde Abdülkâdir Cezâyirî´yi gören generaller; kendisiyle dost ol maya çalışırlar ve ona İslâmiyetle ilgili, sualler sorarlardı Abdülkâdir Ce- zayirî´nin Fransız gene rali Dumas´a İslâmiyetin kadına verdiği değer hakkındaki cevabı şu şekildedir:

Bu meselenin gerçek yüzü ve hakîkati sizin işittiğinizin tam aksine dir Müslümanların nezdinde kadınlar büyük bir hürmeti ve değeri haiz dirler Me sela onlar zevcelerini pek severler ve onlara karşı çok merha metlidirler Muhab betin, sevgi duymanın zarûrî gereği ise hürmet etmek tir Yâni insan sevdiğine hürmet eder Nitekim, sevgili Peygamberimiz sallاللهü aleyhi ve sellem buyur dular ki: "Zevcelerine ancak kerîm olanlar ikrâm ve iyilik eder ve onlara ancak kötü ve alçak olanlar ihânet edip kötülük yaparlar" Diğer bir hadîs-i şerîfte de Eshâb-ı kirâmına hitâ ben buyurdular ki: "Sizin en hayırlınız, zevcesine hayırlı olanınızdır Ben, içinizde zevcesine en hayırlı ve iyilik eden kimseyim" Resûlullah efen dimiz, mübârek zevcelerini kendi mübârek elleri ile deveye bin dirirlerdi İslâm büyüklerinin bu konudaki menkıbeleri, nezaket ve edebleri sa yıla mayacak kadar çoktur Ev işlerinde müslümanlar zevceleri ile müşâvere ederler Birçok işleri zevcelerine danışır, onların gönlünü almaya dikkat ederler Kadınlar ev işlerinde reisdirler Dış işleri kadınlara bırakılmaz Bu, erkeklerin işidir Bunu kadınlara yüklemez, kendileri çekerler

Abdülkadir Cezâyirî hazretleri, komutanlarından Muhammed Hasnâ- vî´ye yazdığı bir mektupta şöyle demektedir:

"Şecâat, kahramanlık ve cömertlik sıfatlarıyla mevsûf (vasıflandı rılmış) ve Hak teâlâya tevekkül eden mücâhid kardeşimiz Seyyid Mu- hammed Hasnâvî! اللهü tealâ sizin ve bizim halimizi yüceltsin Dünya ve âhiretteki emellerimize kavuştursun! Kıymetli, sabırlı mücâhid karde- şim! اللهü tealâ anlayışını arttır sın! Hayırlar ihsân eylesin! Lütf ile hayırlar üzerinde muhâfaza eylesin Muhak kak ki cihâd, peygamberlerin (aley- himüsselâm) şiârı, müminlerin mesleği ve asıl sanatıdır Seni bu himmete kavuşturan اللهü teâlâya hamdederim

Gayret ve çalışmalarına sevaplar ihsân buyurup, bu yolda sana yar dım eyle sin! اللهü teâlâ Kur´ân-ı kerîmde, sevgili Peygamberine hitâben cihâdın fazîle tini, kendi yolunda şehîd olmanın yüksek derecesini beyân ve ifade buyurmuş tur Bunlar üzerinde iyice düşünüp, buna kavuşmak için اللهü teâlâdan yardım dilemelidir Böylece, الله yolunda şehîd ol manın ne demek olduğu iyi anlaşı lır Cihâdın ve şehîd olmanın fazîleti ve yüksek derecesi Tevrat ve İncil´de de bildirilmiştir Karşılığında اللهü teâlâ Cennet´i vâd buyurmuştur Şerefini bu radan anlamalıdır Kendi yo lunda cihâd edenlerin, cihâda katılmayanlara nisbetle pek büyük bir ec- re kavuşacaklarını da müjdelemiştir

Kıymetli kardeşim! Sözün kısası şudur ki, اللهü teâlâ bir kimseye din ve dünyânın hayrını dilemedikçe ona cihâd nasîb etmez Kime din ve dünyânın hayrını dilerse, onu cihâda kavuşturur Şu hâlde, kavuştuğun nîmetin kadrini iyi bilmelisin Daimâ sizin işlerinizi ve hâllerinizi tâkib et mekteyiz ve sizinle görü şüp kucaklaşmayı çok arzu ediyoruz Size duâ ediyoruz اللهü teâlâdan ümîd ederiz ki, en hayırlı, bereketli bir za man- da bizi buluşturup görüştürsün Amin"

Muhammed bin Hasan Bay´a gönderdiği pek fesahatli ve edebî mektubunda da اللهü teâlâya hamd ve Resûlüne sallاللهü aleyhi ve sellem salât-ü selâm dan sonra şöyle demektedir:

"Sizi tebrik etmek ve aramızdaki muhabbeti tâzelemek düşünce siyle vekî limizi gönderiyoruz Muhakkak ki, müminler tek bir beden gibi dir Biri incinirse hepsi incinmiş olur Hepsi aynı ızdırâbı duyar Hakîkî mümin, din kardeşi için sağlam bir destek ve yardımcıdır Dâimâ birbirle rini destekler ve kuvvetlendi rirler Yardımlaşma ise, ancak اللهü teâlâ- nın râzı olduğu şeylerde ve takvâ hu sûsunda olmalıdır Bu, اللهü teâ- lânın size emridir"

Millî Mücâdelenin ilk bayraktârı Ahmed Hulûsi Efendi (rahmetullahi teâlâ aleyh) Denizli Müftülüğünde iken Türkiye´nin paylaşılmasını ihtivâ eden Mondros Mütârekesi imzâlanmıştı Şubat 1919´da Paris´te bir araya gelen Îtilâf devletleri temsilcileri Balıkesir, Aydın ve İzmir´i Yuna nistan´a vermeyi karar laştırdılar Bu gelişmeler üzerine Nûreddîn Paşa, bölge ileri gelenleri ve din adamları liderliğinde, İzmir Müdâfaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak Cemiyeti adı al tında bir teşkilât kurdu Bir kongre toplan masını kararlaştıran cemiyet, Balıke sir, Aydın ve Denizli livâlarından de lege gönderilmesini istedi Denizli´den gön derilen delegeler arasında Ahmed Hulûsi Efendi de bulunuyordu Kongreye İz mir vâli ve kolordu komutanı Nûreddîn Paşa başkanlık etmiş ve ilhak tahakkuk ettiği tak dirde mukâ- vemet edebilmek için teşkilât kurulması kararlaştırılmıştı Paşa, İzmir´in Yunanistan´a verilmesi hâlinde silâhlı bir müdâfaaya kalkı şılaca ğını söy- lediği sırada Ahmed Hulûsi Efendi büyük bir uzak görüşlü lükle kendi sine şöyle demişti:

"Paşa! İstanbul işgâl altındadır İşgâl kuvvetleri İstanbul hükûmeti üzerinde tazyiklerde bulunarak sizi terfian veya memuriyetinizi nakil sû retiyle İzmir´den uzaklaştırırlar Çünkü buradaki hıristiyan unsurlar işgâl kuvvetleriyle temas hâ lindedirler Sizin burada fiilî mukâvemet için girişe ceğiniz her hareketi onlara bildirirler Onlar da hükûmete tesir ederek, bu teşebbüsü netîcesiz bırakırlar Bakınız Rum papazlarından metropolit Hrisostomos daha şimdiden bu şehrin fahrî vâlisi gibi hareket etmeye başlamış ve Yunan işgâlinin hazırlıklarına gi rişmiş bulunmaktadır"

Ahmed Hulûsi Efendinin söyledikleri çok geçmeden gerçekleşti Nû- reddîn Paşa azledilerek yerine vâliliğe Kambur İzzet, kumandanlığa da emekli paşalar dan Nâdir Paşa tâyin edildi

Ahmed Hulûsi Efendi ise, İzmir Redd-i İlhak Kongresinden döndükten sonra memleketin elîm bir âkıbete sürüklenmekte olduğunu görerek der hâl yo ğun bir teşkilâtlanma çalışmasına girişti Onun bu faâliyetlerini De nizli mutasar rıfı Fâik Bey (Öztırak) şöyle anlatmaktadır:

Alıntı Yaparak Cevapla