Prof. Dr. Sinsi
|
Msutafa Kemal Samsun'a Tek Başına Mı Çıktı..??
VAHİDÜDDİN HAN'IN MÜTHİŞ PLANI
Vahidüddin Han, Mustafa Kemal'e hitaben şöyle demiştir;
''Ben halife ve padişah olarak Anadolu'ya geçecek olursam, düşman kuvvetleri birden telaşa düşüp topyekün anavatan üzerine çullanır ve memleketi tam bir esarete mehkum eder Sen bir kumandan olarak git, gerekirse bana ve hükümete asi ol ve milleti şahlandır ''
Hitabında kullandığı ''gerekirse bana ve hükümete asi ol'' cümlesi zekice yapılmış bir planın parçasıydı
Mustafa Kemal'in Anadolu'ya gönderilmesinde gerekçe olarak ise Anadolu'da huzuru ve asayişi sağlamak gösterilmiştir İngilizler ise böyle bir sebeple gitmesine ses çıkarmamışlar Ve hatta Mustafa Kemal'e Anadolu'ya geçme vizesini İngilizler vermişlerdir
Tam bir diplomasi oyunu oynanmaktadır Bandırma Vapuruna Mustafa Kemal ile birlikte kimlerin bineceği tesbit edilmiş ve bunların vizeleri temin edilmiştir Bütün bunlar, Sultân Vahidüddin’in emriyle olmuştur Her türlü masraf, Padişahın özel imkânları ve gizli ödenekten karşılanmaktadır
Mustafa Kemal, 15 Mayıs 1919’da Sultân Vahidüddin ile yaptığı son görüşmede, Sultân’ın kendisine ‘Paşa, Paşa, Şimdiye kadar devlete çok hizmet yaptın Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir Paşa, devleti kurtarabilirsin’ dediğini bizzat Mustafa Kemal nakletmektedir
Mustafa Kemal, 16 Mayıs sabahı Osmanlı Devleti’nin temin ettiği Bandırma Vapuruna binmeden evvel, önce Osmanlı kurmaylarıyla görüştü ve onlardan milli bir idare kurulması konusunda tavsiyelerini aldı
Buradan son defa görüşmek üzere Yıldız Sarayı’na geldi Padişah’ın “Cenab-ı Allah muvaffak etsin” sözlerinden sonra, Mustafa Kemal, arkasından konuşmalara karşı önceden tedibr almak maksadıyla “Bazı fesâd ehlinin kendisi hakkında yanlış şeyler nakledebileceklerini ve bunlara inanıp sadakatinden şüphe etmemesini arz eyledi”
Kendisinin planları olduğu ve bunların bilindiği için, padişahın önceden tedbir almasından korkmuş olabilirdi
16 Şa’ban 1338/16 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal yolda iken, onun Yetki Tâlimatnâmesi, Meclis-i Vükelâ’da ittifakla kabul edildi İlk dönem masraflarının tamamı örtülü ödenekten karşılanmak üzere karar alındı
19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığında, halkın gösterdiği büyük alaka üzerine, İngilizler, Osmanlı Devleti tarafından başka maksatla gönderildiği konusunda ciddi manada şüphelenmişlerdir
Ancak Vahidüddin Han bunuda halletmiştir Mustafa Kemal'e daha önce ''gerekirse bana ve hükümete asi ol'' sözü halen hatırındadır İngilizlerin anlayacağı ve bileceği bir yol ile Mustafa Kemal'i uyarıyor, şifreli telgrafler ile de devam etmesini istiyordu
1920 ila 1922 tarihleri arasında, fiilen idare Büyük Millet Meclisinde olmasına rağmen, Sultân Vahidüddin Kuvay-ı Milliye ve Büyük Millet Meclisi aleyhine bir tek şey yapmamıştır Bilakis İşgal Kuvvetlerini yatıştıracak bazı tasarruflar dışında, gizlice ve imkânlarının ölçüsü nisbetinde onların işlerini kolaylaştıracak desteklerde bulunmuştur
Ankara’daki yayın organlarının bütün aleyhteki yayınlarına ve Damad Ferid Paşa’nın İngilizler nezdindeki bazı girişimlerine rağmen, onu hiç bir kuvvet Anadolu’nun bağımsızlığı aleyhine geçirtememiştir Hatta Balıkesir Valiliğinin Kuvay-ı Milliye’ye yardım edenlerin cezalandırılıp cezalandırılmayacağı konusunda Dâhiliye Nezâretine yazılan bir yazının cevabında cezalandırılmaması tâlimatı verilmiştir
Dolayısıyla Sultân Vahidüddin vatan hâini değil; vatanın istiklali için tacını ve tahtını terk eden bir vatanperverdir Bütün gayretlerine rağmen İstanbul’u işgalden kurtaramayınca, Kuvay-ı Milliye’ye de köstek olmamıştır İstanbul’u terk ettikten sonra, İngilizler ve İtalyanlar, bütün gayretleriyle onun taşıdığı hilâfet sıfatını Anadolu’daki Kuvay-ı Milliye aleyhine kullanmak istemişlerse de, Sultân Vahidüddin’in iman kuvveti ve vatan sevgisi buna mani olabilmiştir
Mustafa Kemal ve arkadaşları yer yer gezerek ayaklanmayı sağlamışlar, milletimiz bir kez daha kükremiş ve düşmanı topraklarından kovmuştur
Düşman kovulmuştur ancak, yapılan yanlışlar bu kurtuluşa gölge düşürecektir
Artık bir kahraman vardır Etrafını çevirenlerin yanlış telkinleri ile saltanatı yıkma kararı alınmıştır
Saltanat yıkılmıştır yıkılmasına da, ya Vahidüddin Han'a yapılan hakaret sayılabilecek davranışlar ve sürgün ne ile açıklanabilir Ne ile anlatılabilir?
Bakın sürgündeki sultan hatıralarında ne diyor (Murad Bardakçı’nın eserinden):
“Mütâlaalarından ortaya çıkacağı gibi, Mütâreke günlerinde (1918) I Cihan Harbinin neticelerinden sorumlu olan suçlulardan (Devleti harbe sokan İttihâdcıları kasdetmektedir) bana miras kalan ve birbirini takip eden musibetlere karşı, sadece ve sadece şahsımı siper eyledim
Aslında bir taraftan tehlikeli bir yerde kalan hilâfet merkezinde savaştan galib çıkan İ’tilâf Devletleri ile yüz yüze olmak ve onlar tarafından sıygaya çekilmek ve diğer taraftan Anadolu’yu istila eden Yunanlılara mukabele için mümkün ve mahrem vasıtalarla Anadolu’ya memur eylediğimiz Yâverlerimizden Mustafa Kemal’in ihâneti ve bize karşı takındığı isyankâr tavrı karşısında kalmıştım
Bununla beraber aziz vatanımın menfaatleri için Kuvay-ı Milliye’nin sonradan şekil ve mahiyetinin değişeceği hususunda bende meydana gelen fikir ve kanaatlerime rağmen, yine fedâkârlık mesleğini tercih ve takip eyledim Sırf bu sebep ve hikmet ile, millî gayelere itâatkâr kabineleri iktidara getirdim ve senelerce Kuvay-ı Milliyeyi takviye ettim ve gelişmesi için çalıştım
Anadolu Zaferinin ne gibi tehlikeli şartlar altında tarafımızdan hazırlandığını gösteren belgeler ile Anayasa gereği saltanat makamının korunacağını tasvir eden diğer mühim evrak tesbit edilerek derlenmiş olduğundan, bunların dahi zamanı gelince umumi efkâra açıklanarak, İslâm’ın hizmetkârı veyahut yıkıcısı olanların teşhir ve tayin edileceğini temin eylerim”
Hatıralarından anlıyoruz ki Sultan Vahidüddin Han'ın zoruna giden ''Güvenip vatanı müdafa ile görevlendirdiği bir paşanın ihanetidir ''
Devletin başına geçen Mustafa Kemal, Vahidüddin Han'ın vefatını duyunca şöyle garip bir değerlendirmede bulunmuş:
“Çok namuslu bir adam öldü İsteseydi, Topkapı Sarayı’nın bütün mücevherlerini götürür ve öyle bir ordu kurup dönerdi ki ”
Sürgün hayatı maddi ve manevi sıkıntılar içinde geçen Vahidüddin Han yine sürgünde vefat etmiştir Devletin tepesinde bulunanlar naaşına bile sahip çıkmamışlardır
Suriye Devlet Başkanı cenazeye sahip çıkmış ve tabutu Suriye'ye getirtmiştir Şam'da Sultan Selim Camii avlusuna defnedilmiştir
Bunları hangi gazete ve televizyon vermeye cesaret edebilir? Bu vatanı kuran OSMANLI'dır Ve Vahidüddin Han Osmanlı'nın bir ferdidir Yani bu topraklar aslen onlara aittir
Kendi yurdundan, etrafındaki güvendiği paşalar tarafından sürgüne gönderilmek, naaşının bile istenmemsi ne kadar hazin bir olaydır
Rusya benim vatanım diyen Nazım Hikmet adlı kominist bir Allah'sızın kabrini Türkiye'ye nakletmek isteyenler, VAHİDÜDDİN HAN'ı neden hiç görmezler?
[b] Bu söylediklerimizin her satırı, arşiv belgelerine ve muteber kaynaklara dayanmaktadır Tarihi düzeltmenin kimseye zarar vermeyeceğini düşünüyoruz
[1]- BA, DUİT, 76/3, Gömlek 65 (Mustafa Kemal Paşa bin Ali Rıza’ya Osmanî Nişanı verilmesi); DH-ŞFR, Dosya: 98, Belge nr 98, Dosya: 99, Belge: 137, 231, 308, 328, 375, 387; Dosya: 101, Belge: 6; Dahiliye Nezâreti Umûr-ı Mahalliye ve Vilâyât Müdiriyeti Kalemi Analitik Envanteri (DH-UMVM), Dosya: 6/2, Belge: 40, 42; Dosya: 11/45-21, Belge: 1-68; DH-KMS, Dosya: 62, Belge: 8; Bardakçı, Murad, Şahbaba, Osmanoğullarının Son Hükümdarı VI Mehmed Vahidüddin Han’ın Hayatı, Hatırları ve Özel Mektupları, İstanbul 1998, sh 413, 416 (Bu sayfanın tamamı için bkz sansürsüz 1 Baskı); Ayrıca kitabın tamamı, bu verdiğimiz cevabın en kuvvetli delilidir; Özsoy, Osman, Saltanat’tan Cumhuriyet’e Giden Yolda Kurtuluş Savaşı’nın Perde Arkası, sh 127-148
www ismailaga info
|