Yalnız Mesajı Göster

Sultan İi. Abdülhamid’İn “Hal”İ Ve Ölüm Şekli...

Eski 08-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sultan İi. Abdülhamid’İn “Hal”İ Ve Ölüm Şekli...




Bilindiği üzere Sultan II Abdülhamid, Sultan Abdülmecid’in oğludur 1876’da Ağabeyi V Murat’ın 3 ay 3 gün süren saltanatından sonra rahatsızlanması sebebiyle tahta çıkar Sultan II Abdülhamid, Kanun-i Esasi’yi yürürlüğe koyar, Osmanlı- Rus Savaşının bitiminde Meclis’i tatil ederek anayasayı uygulamadan kaldırır

Çökmekte olan Cihan Devleti’ni 33 yıl boyunca çok başarılı bir şekilde idare eden, kendini yıpratırcasına devlet işlerine adayan Sultan II Abdülhamid’in en büyük endişesi devletin bekası olmuştur 24 Temmuz 1908’de muhalefetin etkisiyle yeniden Kanun-i Esasi’yi yürürlüğe koyar, İttihad ve Terakki’nin yersiz müdahaleleriyle işler daha da sarpa sarar

13 Nisan günü, Avcı taburu askerleri subayları etkisiz bırakıp Sultanahmed’de toplanmış, Meclis’e gidip şeriat istemiş ve bu süreçte Adliye Nazırı Nazım Paşa’nın katledilmesi üzerine işler içinden çıkılmaz bir hâl almıştır Selanik Hareket Ordusu Nisan 1909’da İstanbul’a gelmiş, şehri ele geçirmiştir Sultan Abdülhamid Hareket Ordusuna karşı güçlü bir askeri birlik olan kendi hassa kuvvetlerinin “Halife-i İslâm’ım, Müslümanı Müslümana kırdırtmam” diyerek karşı koymasını engellemiştir

27 Nisan 1909’da Meclis-i Mebusan ve Ayan ittifakla Sultan II Abdülhamid’in hal’ine karar vermiştir Hal fetvasında en dikkati çeken husus ise görevi süresince “İttihad-ı İslâm” siyasetini uygulamaya çalışan, dünya müslümanlarının birliğine gönül veren Sultan II Abdülhamid, “Kütüb-i şer’iyyenin men’ü ihrakı” ile suçlanmıştır* Hal edilmesinden sonra yerine kardeşi V Mehmed Reşad geçmiştir Sabık Padişah önce Selanik’te, daha sonra da Bulgar ayaklanması üzerine apar topar İstanbul’a getirilip, Beylerbeyi Sarayı’nda ikamete mecbur tutulmuştur

30 küsur yıllık saltanatı boyunca Dolmabahçe Sarayı yerine, Yıldız Sarayı’nda ikamet etmiş ve fevkalade korunan bu saray Osmanlı tarihinden Cumhuriyete giden yolda büyük olaylara sahne olmuştur

Daha şehzadeliği döneminde ihtiyata çok riayet eden Sultan Abdülhamid, hayatı boyunca erkenden yattığı ve sabahleyin de güneş doğmadan kalktığı rivayet olunur Güneşin uykuda kendini yakalamasına asla izin vermez Sabahleyin kalkar kalkmaz ilk işi de sabah namazını kılmak olur, namazdan sonra da bir süre Kur’an okur ve devlet işleriyle iştigale başlar Bazen de kendisine gelen jurnalleri inceler Yatağa yattığında ise Yıldız mütercimlerinin tercüme ettikleri zabıta romanlarının, seyahatnamelerin okunmasını ister; bir paravana arkasında görevliler kendisine bu kitapları okur, Padişah uykusu gelince “kâfi” der ve okuma eylemi sona erer

Beylerbeyi Sarayı’nda zorunlu ikamete tabi tutulunca yeni yerine alışmak için epeyce zorlanır Sonra hayatını ibadet ederek, kitap okuyarak geçirir İttihatçı liderlere asla gönül koymaz ve kendisini ziyaret etmek istediklerinde onları kabul eder ve devlete dair tavsiyelerini onlardan esirgemezBu büyük padişah tahttan indirildikten 9 yıl sonra 5 Şubat 1918 günü rahatsızlanır Rahatsızlığının sebebi aşırı soğuk algınlığıdır Âdeti olduğu üzere kendi kendisine yaptığı ilaçlarını kullanır ve kısmi olarak biraz iyileşir Lakin ertesi günü üşüme nöbetlerinin ardı arkası kesilmez 8 Şubat günü bu kez de mide ağrısı nükseder Doktorlar çağrılır Durumu vahimdir

Sabık Sultan midesindeki rahatsızlığından fazlasıyla müştekidir Yemeği de fazla kaçırıp kendi ifadesiyle “biraz pisboğazlık etmiş, beş adet maydanozlu köfte, bir adet balık, börek ve tatlı yemiştir

Tekrar muayene edilir ve zatürree başlangıcı teşhisi konulur Yazılan ilaçları kullanmaya başlar Hastalığı giderek artar Doktorlar seferber olur İlaç üstüne ilaç içmişse de bir faydası olmaz Kendisine doktorlar tarafından sabahları banyo yapmaması tavsiye olunur Sabık Sultan “banyo benim medar-ı hayatımdır, beni kimse bundan men edemez” diyerek doktorların tavsiyesini dinlemez ve banyosunu yapar

“Daima beraberinde bulunan dördüncü kadını Sultan Hamid’in son sabahını şöyle anlatır:

“O gün sabah banyosunu yaptı Ben çamaşırlarını giydirdim, fakat baktım ki sırtı durmadan terliyor Aman efendiciğim çok terliyorsunuz dedim “Kadın bu ecel teridir” cevabını verdi Çamaşırlarını, elbiselerini giydi, kahvesini verdik Hamamdan sonra kahve içmek itiyadındaydı Yarım bardak sütlü maden suyu içti Oturduğu yerde iki rekât namaz kıldı Bundan sonra ağırlaşmaya başladı”**

Abdülhamid doktorlar tarafından tekrar muayene edilir İlaçlar yenilenirLâkin ilaçların yine bir faydası olmaz Durumu giderek daha da ağırlaşır Ve çok geçmeden de rahmet-i Rahmana kavuşur

Vefat ettiğinde takvimler 10 Şubat 1918’i göstermektedir Dolayısıyla O, Osmanlı Devleti’nin acı sonunu görmemiştir

Vefatında 76 yaşında olan sabık Padişah Çemberlitaş’taki Sultan Mahmud Türbesi’ne defnolunur…

Alıntı Yaparak Cevapla