08-24-2012
|
#5
|
Prof. Dr. Sinsi
|
18 Mart Çanakkale Zaferi Dosyası
ALİ CENAB TÜRKLER
Ruşen Eşref ( Ünaydın), Karagah-ı Umumi Muhafız Piyade Bölüğü Kumandanı Mülazım-ı Evvel Ruhi ile gerçekleştirdiği mülakatında Mehmetçiğin ağzından şu hatırayı kaydeder:
Bizim mıntıka kumandanı Süvari Kaymakamı Mahmut Bey tayyarelere pek kızar efendim Daima ateş ettirir onlara ; katiyyen üzerimize sokmaz onun zaten tabiatı böyledir Bir tayyare geldi miydi,haydi ütün bataryaya ateş ettirir
Evet efendim; tayyare düştü Hava hafif sisli olduğu için tabii gemiler bu sükutu( düşüşü) görmüyorlardı Tayyareciler kendilerini denize attılar Kendi gemilerini istikametine yüzmeye başladı Bunu gören bataryamız düşmanın kendi gemilerine iltihak etmemesi için efendim ,ateş etti ki tayyareciler geriye dönsünler O vakit gemilerde tayyarenin burada düştüğünü anladılar Onlar da ateş açtılar Tayyare tahrip edildi O vakit de bizim hiç olmazsa bir esire fevkalade ihtiyacımız vardı Çünkü düşmanın o dakikadaki vaziyetini anlamak istiyorduk Zira düşman Anafartalar'dan çektiği askeri Seddülbahir'e ihraç yapmak istiyor gibi göstertiyordu Yani açıkçası bunu blöf olarak yapıyordu Ve gemiler de ( eliyle işaret ederek) bakın işte böyle daima Seddülbahir etrafında bir kavis şeklinde duruyordu
Mıntıka kumandamız Kaymakam Mahmut Bey bu tayyarecinin neye mal olursa olsun mutlaka kurtarılmasını istiyordu Tayyareciler en nihayet bir buçuk kilometre kadar sahile yakın geldiler Tabii sahil mayın döşeli olduğundan kimse giremiyordu
Düşmanın vaziyetini öğrenmeye şiddetle ihtiyaç vardı Bu sırada bir düşman tayyaresi düşürülmüş ancak bizimkiler başka taraftan o tarafa hala ateş etmekte idiler Düşman tayyarecileri hem mayınlı hem de ateş altında ölüm kalım mücadelesi vermekte idiler
Bu noktada teessüratımı söylüyorum: o iki adam bağırıyordu Yani ölüyorlardı artık Ve sahilden hala imdat umuyorlardı Tabii bir kumandan emir verdiği vakit süngü üzerine top üzerine gidip ölmek vazifemizdir İşte o vakit mıntıka kumandanı Kaymakam Mahmut Bey " Kim girer?" diye bir sual sordu Bu İngilizlere sırf acıdığım için düşman olsalar da onları kurtarmak bana bir vazife-i vicdaniye oldu Yüzmek de bilirim
- Nerelisiniz efendim?
- Çanakkale'liyim Bir an evvel girmek için telaşımdan fanilayı da çıkarmamışım bir fanila bir iç donu kalmıştı Daldım O zaman arkadaşım Mülazım Kaşif'de : "Ben de girerim " diye bendenize refakat etti O çocuk aynı zamanda sınıf arkadaşımdır Şimdi Rusya'da esir zavallı Beraber girdik Muttasıl düşman topları ateş ediyor Monitörler,karşımızdan eksilmiyor Tayyareler tepemizde dönüyordu
Fakat biz tabii pek alçağa düşüyorduk Sular da biraz dalgalıydı Ne bizimkilerin nede onların makas atışları bizi kıstıramıyordu Gülleler hep ötemize berimize düşüyordu Bize hiç ziyan vermiyordu
Maateessüf o tayyarecilerden birisi boğuldu Çünkü bizde takat kalmamıştı Ötekini kurtardık beyim Mıntıka kumandanı Mahmut Bey kendisini aldı Mıntıkasına götürdü Orada İngilizce mesaj yapıldı Güzel baktılar sonra Beşinci Orduya teslim edildi
Giderken İngiliz mıntıka kumandanı Mahmut Bey 'e demiş ki:
"Türkleri şöyle cesurdurlar, böyle alicenaptırlar diye kitaplarda okurdum Bu defada cephede gördüm Fakat böyle şiddetli bir ateşe karşı bu derece fedakarlıklarını bilemezdim Bu derecesini bir İngiliz bile yapamaz "
"SAĞ KOLUMU KAYBETTİM AMA SOL KOLUM VAR"
Seddülbahir ve Conkbayır'ın büyük kahramanlarından biride Bombacı Mehmet Çavuş'tu Bu kahraman Anadolu çocuğu ,İngilizlerin siperlerimize fırlattığı el bombalarını korkusuzca hemen yakalar,karşı tarafa fırlatır ve zararını kendilerine dokundururdu İngilizler bunu anlamış olacaklar ki bombaları bir kaç sayı saydıktan sonra fırlatarak Mehmet Çavuş 'un iadesini önlemeye çalışmışlardı İşte böyle bir bomba Mehmet Çavuş 'un elinde patlayarak sağ elinin bileğinden kopmasına sebep olmuştu Bu yiğit delikanlı vazife şuuruyla hastaneden tabur kumandanına yazdığı mektupta şöyle diyordu:
"Sağ kolumu kaybettim, zarar yok, sol kolum var Onunla da pekala iş görebilirim Beni müteessir eden ve yüne kıtama iltihak edip düşmanla çarpışmama mani olan şey yaramın henüz kapanmamış olmasıdır Hastahaneden kurtularak halen harbe iştirak edemediğim için beni mazur görünüz, affedeniz muhterem kumandanım "
SAKA OLAYI
Çanakkale Savaşı benzersiz insanlık manzaralarına sahne olmuştur Muharebe esnasında taraflar karşılıklı mola vererek, yakın siperlerden şehitlerini ve cesetleri toplamak için çıkarlardı Bu molalarda taraflar arasında su, sigara ve yiyecek alışverişi olurdu Karşılıklı yapılan bu ikramlar,savaş alanında dahi insanlık ruhunun her şeyin üzerinde tutulduğunun kanıtlarıdır Bir gün, 57 alayın sakası yolunu şaşırarak düşman mevzilerine düşer Şaşkınlığını gizlemeye çalışarak “Beni komutanım gönderdi, bu yaz sıcağında suya ihtiyacınız vardır, diye düşünmüş” der Buna çok sevinen karşı tarafın askerleri de, su dolu torbaları alıp sakanın katırını konserve ve çikolata ile yükleyerek geri gönderirler Bu sevecen olay, insani değerlerin milli vasıflara nasıl işlediğini gözler önüne sermektedir
BOMBA SIRTI OLAYI
“Bombasırtı Olayı (14 Mayıs 1915) çok önemli ve dünya harp tarihinde eşine rastlanması mümkün olmayan bir hadisedir Karşılıklı siperler arasındaki mesafe 8 metre, yani ölüm muhakkak Birinci siperdekilerin hiçbirisi kurtulmamacasına hepsi düşüyor İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerine gidiyor Fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz? Bomba şarapnel,kurşun yağmuru altında öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor Sarsılma yok Okuma bilenler Kuran-ı Kerim okuyor ve Cennet’e gitmeye hazırlanıyor Bilmeyenler ise, Kelime-i Şahadet getiriyor ve ezan okuyarak yürüyorlar Sıcak cehennem gibi kaynıyor 20 düşmana karşı her siperde bir nefer süngü ile çarpışıyor Ölüyor, öldürüyor İşte bu Türk askerinde ruh kuvvetini gösteren dünyanın hiçbir askerinde bulunmayan tebrike değer bir örnektir Emin olmalısınız ki Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur ”
|
|
|