08-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Baban Gelirse
Balıkesir'de Ali Şuuri İlkokulu karşısındaki boşlukta eski ayakkabı tamircisi, kır pala bıyıklı Cevdet (Alkalp) dede vardı
Bir akşam üstü sohbetinde konu Çanakkale'ye gelince ağlayarak anlatmaya başladı
Rahmetli babam Hafız Ali, Çanakkale'de kaldığında anamın karnında 7 aylıkmışım Onu hiç tanımadım Bir fotoğrafı bile yoktu O günler çok zor günlerdi Seferberliğin sıkıntıları, Kuvayi Milliye zamanı işgal yılları, kurtuluş, yokluk, sıkıntı  
Çocukluğumuz hep ekmek peşinde, sıkıntıyla geçti Ama anam, benim çocukluğumdan beri her sokağa çıkışta, her nereye giderse yanıma gelir ve "Oğlum, ben pazara gidiyorum Baban gelirse beni hemen çağır ha!  " ya da "Ben komşulara gidiyorum, baban gelirse beni hemen çağır ha!  " derdi 
Anam babamı her zaman bekledi durdu Büyüdüm, dükkan açtım Anam yine her bir yere gidişte dükkana gelir; gideceği yeri söyler ve "Baban gelirse beni çağır ha!  " diye eklerdi
Aradan yıllar geçti anacığım ihtiyarladı Gene hep değneğini kaparak bana gelir ve "Baban gelirse beni çağır ha!  " diye tembihlerdi
Günü gelip ağırlaştığında, ölüm döşeğindeyken bizimle helalleşti
"Bana iyi baktınız, hakkınızı helal edin" dedi
Sonra bana döndü ve yavaşca
"Baban gelirse, annem hep seni bekledi de" dedi
Birden irkilerek doğruldu ve kapıya doğru gülümseyerek,
"Hoş geldin bey, hoş geldin" diyerek ruhunu teslim etti  
|
|
|