Prof. Dr. Sinsi
|
Allah Dilediğini Yaratır Ve Seçer
Allah–ü Teala Hazretleri, yaratmada ve seçmede yegâne olduğunu ve bu hususlarda, kendisiyle çekişecek ve hükmünü geciktirecek hiçbir şey olmadığını haber vermiştir Hiçbir kimse O Hâlikı Hakîmin bir şeyi ihtiyar ve iltizam buyurmasına mani olamaz Onun dilediği olur, dilemediği olmaz Hayrı ve şerri ile bütün işler, Onun kudret elindedir ve işlerin dönüşü Onadır
"Rabbin, dilediğini yaratır ve (dilediğini) seçer  "(Kasas;68)
Allah–ü Teala istediğini halkeder, hiç kimse "Bunu niye yarattın veya niye yaratmadın? diyemez " Dilediği kulunu seçerek, Peygamberlik verir ve hiç kimsenin de "Peygamber olarak niçin bunu seçtin" demeye hakkı yoktur Allah celle celâlühü onların görüşüne müracaat etmekten müstağnîdir Tüm noksanlıklardan beri olmak Allah'a mahsustur ve Cenab–ı Hak onların şerik ittihaz ettikleri şeylerin tümünden âlîdir
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e peygamberlik verilip, tebliğ ve davete başlayınca, müşrikler:
"Allah–ü Teala Kuran–ı, bu iki beldenin karyelerinden bir büyük zat üzerine inzal etmeli değil miydi?" demeleri üzerine;
"Rabbin, dilediğini yaratır ve (dilediğini) seçer  "(Kasas;68) ayet–i celisesi nazil oldu
Müşriklerin kastettikleri kimseler; Taif'de Ebu Mesud Sakafî, Mekke'de ise Velid b Muğire idi Onlar bu kimseleri büyük kabul ettiklerinden, risaleti onlardan birine münasip görmüş ve bu sözü söylemişlerdi Zira bu iki kimse çok varlıklı zengin kimseler olduklarından müşrikler, Peygamberlikle zenginlik arasında bir münasebet var zannederek, kendilerine göre Peygamberliği bunlara münasip görmüşlerdi
Allah Celle Celaluhu; şan, şöhret, zenginlik gibi, insanlar arasında şeref addedilen şeylerle Peygamberlik arasında hiç bir münasebet bulunmadığını ve Peygamberliği dilediği kuluna ihsan ettiğini beyan ederek, onların bu yanlış itikatlarını reddetmiştir
Rabbin dilediğini yaratır ve seçer
Yarattıklarının içinden dört
tanesini seçmiştir
Rivayet edilmiştir ki: Allah–ü Teala her şeyi yaratmış ve bu yarattıklarının içinden dört tanesini seçmiştir O dört taneden dahi, bir tanesini seçmiştir  Şöyle ki:
Sayılarını ancak Allah Celle Celaluhu'nun bildiği, bizim aklımızın alamayacağı kadar çok melek yarattı Bu melekler arasından dört tanesini seçti:
Cebrail, Mikâil, İsrafil ve Azrail Aleyhimüsselam
Sonra da bu dört melek içinden Cebrail aleyhisselamı seçti
Sayılarını ancak Allah Celle Celaluhu'nun bildiği Peygamberleri yarattı Bu peygamberler arasından da dört tanesini seçti:
İbrahim, Musâ, İsâ ve Muhammed Aleyhimüs–selâm 
Sonra da bu dört peygamber içlerinden Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i seçti 
Peygamber Efendimiz'in Ashab–ını yarattı ve ashab'ın arasından dört tanesini seçti:
Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali radıyallahü anhüm 
Sonra da bu dört güzide ashab arasından Hz Ebu Bekir radıyallahü anh'ı seçti
Kitapları yarattı ve bu kitaplardan dahi dört tanesini seçti:
Tevrat, Zebur, İncil ve Kuran 
Sonra bunlar içinden Kur'an'ı Kerimi seçti
Mescitlerden dört taneyi seçti:
Mescid–i Haram, Mescid–i Nebevî, Mescid–i Aksa ve Mescid–i Tûr'u Sina 
Sonra da bunlar arasından Mescid–i Haramı seçti
Günleri yarattı ve günler arasından dört tanesini seçmiştir:
Ramazan Bayramı günü, Kurban Bayramı günü, Arefe günü ve Aşûra günü 
Bu dört gün arasından da Arefe gününü seçti
Geceleri yarattı ve geceler arasından dört tanesini seçti:
Beraat gecesi, Kadir gecesi, Cuma gecesi ve Bayram gecesi 
Bu geceler arasından dahî Kadir gecesini seçti
Dağları yarattı ve dağlardan dahi dört tanesini seçti:
Uhud, Tûr–u Sina, Likâm ve Lübnan 
Bu dağlar arasından Tûr–u Sina'yı seçti
Hasılı Kelam Rabbimiz yarattığı her şeyden seçeceğini seçmiş, nicelerini de faziletli kıl–mıştır Buna kim itiraz edebilir? Kim mani olabilir? Üstün kıldığını kim alçaltabilir?!
Bizlere düşen Rabbimizin yücelttiğini yüce saymak, ona tazim ve hürmet etmektir Onun bizler için en güzelini, en mükemmelini, en hayırlısını seçtiğine hiç şüphemiz yoktur
Rabbimiz bizim için, Din olarak İslâm'ı seçti Kitap olarak Kur'an'ı seçti, Peygamber olarak Muhammed Mustafa'yı seçti Yol olarak da Sünnet–i Seniyyeyi seçti Bizleri de, insanlar arasından seçip çıkarılmış en hayırlı ümmet olarak seçti Bu ne büyük nimet, ne büyük bahtiyarlıktır Rabbim bizleri, bu nimetin kadr–u kıymetini bilenlerden, şükrünü edâ edelerden eylesin  Amin!
Allah seçtimi en
mükemmelini seçer
İnsanlık tarihinin en ideal ve örnek insan Hz Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'dir Mevlâ Teâlâ, Onu en güzel şekilde terbiye etti Onun ahlâk ve vasıflarını tezkiye ederek kendisine dost edindi Nitekim Kur'ân–ı Kerim, Rasülûllâh'ın hayatını ve şahsiyetini, Ahlâk ve hamîdesini müslümanlar için örnek olarak göstermiştir
"And olsun ki, Allah Rasûlünde sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için pek güzel bir örnek vardır " (el–Ahzâb: 21)
Hâl böyle olunca, sahabe–i Kirâm Onun hayatını dikkatle takip etmişler, Onun hâliyle hâllenmeye, Onun gibi yaşamaya son derece özen göstermişlerdir Bu hayatı bizzat kendi yaşayışlarında örnek olarak aldıkları gibi, sonraki nesillere de büyük bir gayret ve itina ile nakletmişlerdir Onun ahlâkı ve şahsiyeti hakkında en önemli kaynak Kurân–ı Kerimdir Zîra; Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in vefatından sonraki zamanlarda, Onu görme şerefine erememiş olan ikinci nesil müminlerinden bir çoğu, Hz Âişe anamıza şu soruyu sormuşlardır:
"Peygamber Efendimiz'in âhlâkı nasıldı?" Âişe anamızın bu türden sorulara verdiği cevap çok kısa ve her şeyi içine alıcı mahiyette idi:
"Siz Kur'ân–ı Kerim'i okumuyor musunuz? Onun ahlâkı tamâmen Kur'an idi "
Bu demektir ki; Rasûlüllah Sallallâhü Aleyhi ve Sellem, emir ve yasak bakımından Kur'ân'ın temsilcisidir Bu Onun seciyesi hâline gelmiştir Tabiatına göre de huyu olmuştur
Doğuştan bu tabiat Onda vardı Yani Kuran neyi emir ve tavsiye ediyorsa O'nun hayatında var, neyi de yasaklayıp, sakınılmasını öğütlüyorsa O'nun yaşantısında yoktu Allah celle celâlühü'nün yaratılıştan Ona lütfettiği yüce ahlâk, hayâ, kerem, şecaat, hilm ve her türlü güzel huy, Onun tabiatında yer etmişti
Güzel ahlak’ın tamamlayıcısı
Peygamber Efendimiz, yüzlerce mucize gösterdi Bunu dost düşman herkes bilmekte ve söylemektedir Ama şu bir gerçektir ki, bu mucizelerin en kıymetlisi ve önemlisi Onun yüce ahlâkıdır Zaten Peygamber Efendimizin kendisi de, insanlığa gönderiliş sebebi olarak:
"Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim " buyurmuştur
Aslında Peygamberler tarihine şöyle bir göz atacak olsak, Peygamberlerin gönderiliş sebeplerini incelesek, karşımıza çıkan temel sebebin:
"Tevhid inancından sapma ve ahlâk bozukluğu" olduğunu görürüz
Bu sebeplerin dışında, siyâsi ve idâri sistemin çökmesi, iktisadi yapının iflâs etmesi, yada üretim ve tüketim dengelerinin bozulması gibi sebeplerden hiçbirisi, o topluma Peygamber gönderilmesinin sebebi olmamıştır Ancak "ahlâkî çöküntü" ve bu çöküntünün, ahlak bozukluğunun toplumlarda benimsenerek hayat tarzı haline gelmesi, o topluma bir "Peygamber gönderme" sebebi olmuştur
İşte Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in insanlığa gönderiliş sebebi de, kendisinin buyurduğu üzere "güzel ahlâkı tamamlamak" yani insanlığın bozulan ahlâkını ıslah etmek içindir Ve bunu da başarıyla yapmış olduğu hiç şüphe götürmeyen tarihi bir gerçetir Efendimizin, yapmış olduğu birçok işlerin dışında esas şuna bakmak gerekir ki; Mîlâdî 610 senesinde ahlâken tamamen çökmüş olarak devralmış olduğu toplumu, 632 yılında tabiri caiz ise devrederken, ulaştırdığı ahlâkî kıymetlere bakmak ve ona göre değerlendirmek gerekmektedir
Efendimiz Aleyhissalatü Vesselâm içinde bulunduğu bu toplumu, madden ve manen fevkalâde bir olgunluğa ulaştırmıştır Öyle ki, insanlar birbirlerini sevip saymak veya sosyal ilişkilerin mükemmelliği bakımından zirveye çıkmışlardır Gerek emniyet ve güven, gerekse birbirlerine saygılı davranıp, birbirlerinin haklarına son derece riayet etmeleriyle, huzurlu ve mutlu bir toplum oluşturmuşlardır İşte o toplum, örnek hayatları ve tarihte bir eşi daha bulunmayan imrenilecek yaşantılarıyla o asra damgalarını vurmuşlar ve yaşadıkları o yüzyıla Saadet Asrı ismini verdirmişlerdir
|