Konu: 43-Ez-Zuhruf
Yalnız Mesajı Göster

43-Ez-Zuhruf

Eski 08-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

43-Ez-Zuhruf




Zuhruf, altın ve mücevher anlamına gelir Sûrede bunlardan söz edildiği ve Allah'ın insana sahip olduğu altın ve mücevherle değil, inanç ve davranışlarına göre değer verdiği anlatıldığı için sûre bu adla anılmıştır Mekke'de inmiştir ve 89 (seksendokuz) âyettir

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 Mîm

2 Apaçık Kitab'a andolsun ki ,

3 Biz, anlayıp düşünmeniz için onu Arapça bir Kur'an kıldık

4 O, katımızda bulunan Ana Kitap'ta (levh-i mahfuzda) mevcut, yüce ve hikmetle dolu bir kitaptır

5 Siz, haddi aşan kimseler oldunuz diye, sizi Kur'an'la uyarmaktan vaz mı geçelim?

6 Daha önceki milletlere nice peygamberler göndermiştik

7 Onlar, kendilerine gelen her peygamberi mutlaka alaya alırlardı

8 Biz bunlardan daha zorba olanları da helâk ettik Nitekim öncekilerde örneği geçmiştir

9 Andolsun ki, onlara gökleri ve yeri kim yarattı? diye sorsan; "Onları şüphesiz güçlü olan, her şeyi bilen Allah yarattı" derler

10 O, size yeri beşik kılmış ve doğru gidesiniz diye yeryüzünde size yollar yaratmıştır

11 Gökten bir ölçüye göre suyu indiren O'dur Biz onunla (kupkuru), ölü memlekete hayat veririz İşte siz de böylece (mezarlarınızdan) çıkarılacaksınız

12 Bütün çiftleri O yaratmıştır Ve size bineceğiniz gemiler ve hayvanlar vâr etti

13 Ki,böylece onların sırtına binip üzerlerine yerleşince, Rabbinizin ni'metini anarak: Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik, diyesiniz

14 Biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz (demelisiniz)

15 Ama onlar, kullarından bir kısmını, O'nun bir cüzü kıldılar Gerçekten insan apaçık bir nankördür

16 Yoksa Allah, yarattıklarından kızları kendisine aldı da oğulları size mi ayırdı?!

17 Onlardan biri, Rahmân'a isnat ettiği kız çocuğuyla müjdelenince, hiddetlenerek yüzü simsiyah kesilir

18 Süs içinde yetiştirilip savaş edemeyecek olanı mı istemiyorlar? (Onları Allah'ın parçası mı sayıyorlar?)

19 Onlar, Rahmân'ın kulları olan melekleri de dişi saydılar Acaba meleklerin yaratılışlarını mı görmüşler? Onların bu şahitlikleri yazılacak ve sorguya çekileceklerdir

20 Ve dediler ki: Rahmân dileseydi biz onlara tapmazdık Onların bu hususta bir bilgileri yoktur Onlar sadece yalan söylüyorlar

21 Yoksa bundan önce onlara bir kitap verdik de ona mı tutunuyorlar?

22 Hayır! "Sadece, biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izinde gidiyoruz" derler

23 Senden önce de hangi memlekete uyarıcı göndermişsek mutlaka oranın varlıklıları: Babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız, derlerdi

24 Ben size, babalarınızı üzerinde bulduğunuz (din)den daha doğrusunu getirmişsem (yine mi bana uymazsınız)? deyince, dediler ki: Doğrusu biz sizinle gönderilen şeyi inkâr ediyoruz

25 Biz de onlardan intikam aldık Bak, yalanlayanların sonu nasıl oldu?

26 Bir zaman İbrahim, babasına ve kavmine demişti ki: Ben sizin taptıklarınızdan uzağım

27 Ben yalnız beni yaratana taparım Çünkü O, beni doğru yola iletecektir

28 Bu sözü, ardından geleceklere devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı ki, insanlar (onun dinine) dönsünler

29 Doğrusu bunları da atalarını da kendilerine hak ve onu açıklayan bir peygamber gelinceye kadar geçindirdim

30 Fakat kendilerine hak gelince: Bu bir büyüdür, biz onu tanımıyoruz, dediler

31 Ve dediler ki: Bu Kur'an iki şehirden bir büyük adama indirilse olmaz mıydı?

32 Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık Birbirlerine iş gördürmeleri için kimini ötekine derecelerle üstün kıldık Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır

33 Şayet insanların küfürde birleşmiş bir tek ümmet olması (tehlikesi) bulunmasaydı, Rahmân'ı inkâr edenlerin evlerinin tavanlarını ve çıkacakları merdivenleri gümüşten yapardık

34 Evlerinin kapılarını ve üzerine yaslanacakları koltukları da (hep gümüşten yapardık)

35 Ve onları zinetlere boğardık Bütün bunlar sadece dünya hayatının geçimliğidir Ahiret ise, Rabbinin katında, Allah'ın azabından sakınıp rahmetine sığınanlara mahsustur

36 Kim Rahmân'ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz

37 Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan alıkoyarlar da onlar, kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar

38 O şeytan dostu kimse, en sonunda bize gelince arkadaşına: Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı, ne kötü arkadaşmışsın! der

39 Zulmettiğiniz için bugün (nedâmet) size hiçbir fayda vermeyecektir Çünkü siz, azapta ortaksınız

40 (Resûlüm!) Sağırlara sen mi işittireceksin; yahut körleri ve apaçık sapıklıkta olanları doğru yola sen mi ileteceksin?

41 Biz seni onlardan alıp götürsek de yine onlardan intikam alırız

42 Yahut onlara vâdettiğimiz azabı, sana gösteririz Çünkü bizim onlara gücümüz yeter

43 Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl Şüphesiz sen, dosdoğru yoldasın

44 Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür İleride ondan sorumlu tutulacaksınız

45 Senden önce gönderdiğimiz elçilerimize (ümmetlerine) sor! Rahmân'dan başka tapılacak tanrılar (edinin diye) emretmiş miyiz?

46 Andolsun biz Musa'yı âyetlerimizle Firavun'a ve onun ileri gelen adamlarına göndermiştik de Musa: Ben âlemlerin Rabbinin elçisiyim, demişti

47 Onlara âyetlerimizi getirince, bunlara gülüvermişlerdi

48 Onlara gösterdiğimiz her bir âyet (mucize) diğerinden daha büyüktü Doğru yola dönsünler diye onları azaba uğrattık

49 Bunun üzerine dediler ki: Ey büyücü! Sana verdiği ahde göre bizim için Rabbine dua et; çünkü biz artık doğru yola gireceğiz

50 Fakat biz onlardan azabı kaldırınca, sözlerinden dönüverdiler

51 Firavun kavmine seslendi ve şöyle dedi: "Ey kavmim! Mısır mülkü ve altımdan akıp giden şu ırmaklar benim değil mi? Hâla görmüyor musunuz?"

52 "Yoksa ben, kendisi zayıf ve neredeyse söz anlatamayacak durumda bulunan şu adamdan daha hayırlı değil miyim?"

53 "Ona altın bilezikler verilmeli veya yanında ona yardımcı melekler gelmeli değil miydi?"

54 Firavun kavmini aldattı; onlar da kendisine boyun eğdiler Onlar yoldan çıkmış bir kavimdir

55 Böylece bizi öfkelendirince onlardan intikam aldık, hepsini suda boğduk

56 Onları, sonradan gelenlerin geçmişi ve bir ibret örneği kıldık

57 Meryem oğlu İsa, bir misal olarak anlatılınca senin kavmin hemen bağrışmaya başladılar

58 Bizim tanrılarımız mı hayırlı, yoksa o mu? dediler Bunu sana ancak tartışmak için söylediler Doğrusu onlar kavgacı bir toplumdur

59 O, sadece kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğullarına örnek kıldığımız bir kuldur

60 Eğer dileseydik, içinizden, yeryüzünde yerinize geçecek melekler yaratırdık

61 Şüphesiz ki o (İsa), kıyametin (ne zaman kopacağının) bilgisidir Ondan hiç şüphe etmeyin ve bana uyun; çünkü bu, dosdoğru yoldur

62 Sakın şeytan sizi yoldan çevirmesin Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır

63 İsa, açık delillerle geldiği zaman demişti ki: Ben size hikmet getirdim ve ayrılığa düştüğünüz şeylerden bir kısmını size açıklamak için geldim Öyleyse Allah'tan korkun ve bana itaat edin

64 Çünkü Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir O'na ibadet edin İşte bu, doğru yoldur

65 Ama aralarından çıkan guruplar, bir ihtilâfa düştüler Acı bir günün azabı karşısında vay o zulmedenlerin haline!

66 Onlar farkında değillerken kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar?

67 O gün, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar dışında, dost olanlar (bile) birbirlerine düşman kesilirler

68 Ey kullarım! Bugün size korku yoktur Sizler üzülmeyeceksiniz de

69 Onlar âyetlerimize inanan ve müslüman olan (kullarım)idiler

70 Siz ve eşleriniz, ağırlanmış olarak cennete giriniz!

71 Onlara altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır Orada canlarının istediği, gözlerinin hoşlandığı her şey vardır Ve siz, orada ebedî kalacaksınız

72 "İşte yaptıklarınıza karşılık size miras verilen cennet budur"

73 " Orada sizin için bol bol meyveler vardır, onlardan yersiniz" denilir

74 Şüphesiz suçlular cehennem azabında devamlı kalacaklar

75 Azapları hafifletilmeyecektir Onlar azap içinde kurtuluştan ümit kesmişlerdir

76 Biz onlara zulmetmedik, fakat onlar kendileri zalim kimselerdir

77 Ey Mâlik! Rabbin bizim işimizi bitirsin! diye seslenirler Mâlik de: Siz böyle kalacaksınız! der

78 Andolsun biz size hakkı getirdik, fakat çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz

79 Yoksa (müşrikler) bir işe kesin karar mı verdiler? Doğrusu biz de kararlıyız!

80 Yoksa onlar, bizim kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, öyle değil; yanlarındaki elçilerimiz (hafaza melekleri de) yazmaktadırlar

81 De ki : Eğer Rahmân'ın bir çocuğu olsaydı, elbette ben (ona) kulluk edenlerin ilki olurdum!

82 Göklerin ve yerin Rabbi, Arş'ın da Rabbi olan Allah onların vasıflandırmalarından yücedir, münezzehtir

83 Sen bırak onları, kendilerine söz verilen günlerine kavuşuncaya kadar bâtıla dalsınlar, oynaya dursunlar

84 Gökteki İlâh da, yerdeki İlâh da O'dur O, hakîmdir, her şeyi bilendir

85 Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin mülkü kendisine ait olan Allah ne yücedir! Kıyamet saatini bilmek de O'na mahsustur Siz O'na döndürüleceksiniz

86 Allah'ı bırakıp da taptıkları putlar, şefâat edemezler Ancak bilerek hakka şahitlik edenler bunun dışındadır

87 Andolsun onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan elbette "Allah" derler O halde nasıl (Allah'a kulluktan) çeviriliyorlar?

88 (Resûlullah'ın "Yâ Rabbi! Bunlar, iman etmeyen bir kavimdir" demesini de( Allah biliyor)

89 Şimdilik sen onlardan yüz çevir ve size selam olsun de Yakında bilecekler! buyurdu

Alıntı Yaparak Cevapla