08-24-2012
|
#10
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Son Elveda ..
Eger
O kadar da önemli degildir birakip gitmeler,
arkalarinda doldurulmasi
mümkün olmayan bosluklar birakilmasaydi eger
Dayanilmasi o kadar da zor degildir, büyük ayriliklar bile,
en güzel yerde baslatilsaydi eger
Utanilacak bir sey degildir aglamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyasi eger
Yüz kizartici bir suç degildir hirsizlik,
çalinan birinin kalbiyse eger
Korkulacak bir yani yoktur asklarin,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eger
O kadar da yürek burkmazdi alisilmis bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydi eger
Daha çabuk unuturdu belki su sizdirmayan sarilmalar,
kara sevdayla sarip sarmalanmasalardi eger
Belirsizlige yelken açardi iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardi eger
Çabuk unutulurdu islak bir öpücügün yakici tadi belki de
kalp, gögüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eger
Yerini baska seyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylasilmasaydi eger
Düslere bile kar yagmazdi hiçbir zaman,
meydan savaslarinda korkular, aski agir yaralamasaydi eger
Su gibi akip geçerdi hiç geçmeyecekmis gibi duran zaman,
beklemeye degecek olan gelecekse sonunda eger
Rengi bile solardi düslerdeki saçlarin zamanla,
tanimsiz kokulari yastiklara yapisip kalmasaydi eger
O büyük, o görkemli son, ölüm bile anl***** yitirirdi,
yasanilasi her sey yasanmis olsaydi eger
O kadar da çekilmez olmazdi yalnizliklar,
son umut isigi da sönmemis olsaydi eger
Bu kadar da isitmazdi belki de bahar günesleri,
her kaybedisin ardindan hayat yeniden baslamasaydi eger
Kahvaltidan da önce sigaraya sarilmak sart olmazdi belki de,
dev bir özlem dalgasi meydan okumasaydi eger
Anilarda kalirdi belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eger
Uykusuzluklar yikip geçmezdi, kisacik kestirmelerin ardindan,
dokunulasi ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydi eger
Issiz bir yuva bile cennete dönüsebilirdi belki de,
sicak bir gülüsle isitilsaydi eger
Yoksul düsmezdi yillanmis sarap tadindaki siirler böylesine,
kulagina okunacak biri olsaydi eger
Inanmak mümkün olmazdi her askin bagrinda bir ayrilik gizlendigine belki de,
kartvizitinde 'onca ayriligin birinci dereceden failidir' denmeseydi eger
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payini almasaydi eger
Issizliga teslim olmazdi sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsiz gezintilerle avunmaya kalkmamis olsaydin eger
Sen gittikten sonra yalniz kalacagim
Yalniz kalmaktan korkmuyorum da,
ya canim ellerini tutmak isterse  
Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarina,
mazilerinde görkemli bir yasanmisliga taniklik etmis olmasalardi eger! !
|
|
|