Prof. Dr. Sinsi
|
Sen Aklıma Gelınce
Çıksam,
Çıkıp gitsem uzaklara,
Burdan çok uzaklara,
Yine yanımdasın ya, burkulur içim
Hani sen gider gidersin de
Evler,köyler durur ya orda,
Akşamsa kuşlar göçer,
Işıkları yanar evlerin,
Bir hüzün çöker ya hani
Karanlık iner dağlara
Buğulanır gözlerim,burkulur içim
Kaçsam,
Kaçıp bağırsam dağlara,
Feryadım yine sen olursun ya,
Burkulur içim 
Hani bağırsan da çıkmaz sesin
Uyansam bitse bu karabasan dersin,
Bir gülüş, bir dokunuş arar yüreğin
Uyanır bakarım yoksun,
Boğulur sesim 
Girsem,
Girip yıkansam sulara,
Buz gibi denizlerde yanar,
Etim cayır cayır seni bağırır ya
Burkulur işte o zaman içim 
Aksini görüp sularda
Sarılır kucaklarım hayalini 
Koşsam,
Koşup karışsam kalabalığa,
Gürültülü, cıvıl cıvıl,
Işıl ışıl vitrinler
Gidenler gelenler
Telaşlı koşarak yürüsem,
Sanki bir yere yetişecekmişim,
Aceleymiş işim,
Bekleyenim varmış gibi hani 
İçim burkulur yine
Sen gelirsin aklıma
Ayaklarım ağırlaşır gitmez 
Buluşurmuşuz seninle
Dediğimiz yer ve saatte
Özlermişiz,
Elele yürür gülüşürmüşüz
Çok şeyimiz olurmuş konuşacak,
Kimseyi görmezmiş gözlerimiz
Dünya durur, seyreder
Yollarımız gül olurmuş ya hani,
Dertler tasalar biter,
Simit alır yermişiz
Dilenciye para verirmişiz hani,
İçim burkulur, burkulur içim 
Kalksam,
Kalkıp sofralar kursam,
Mumları yaksam, donatsam,
Herkesi çağırıp toplasam
Sen gelirsin yine aklıma
Burkulur içim 
Hani çok açmışız da
Güle oynaya iştahla
Bağıra çağıra, döke saça yer,
'' Bugün neler oldu neler '' diye
Hepbir ağızdan konuşurmuşuz ya 
Bir sessizlik boynunu büker,
Yemekler tatsız tuzsuz olur,
Kurur ekmek, lokmalar büyür
Çınlar tabak çatal
Sessizlik ölüm olur
Dağıtmak için pusu
Sözler diken olur,
Sofra küser,
Gönüller alıngan olur 
İçim burkulur burkulur 
Düşsem,
Düşüp yatsam yataklara,
Sen gelirsin yine aklıma 
Hani çocukmuşuz, hasta olmuşuz
Gözlerimiz baygın, buğulu
Yanaklarımız al al, ateşli,
Dışarda oyunlar oynanır neşeli
Kalkamaz yataktan
Kesiliriz ya iştahtan hani 
Öyle işte, boynum bükülür
Sen gelirsin aklıma öksüz, yalnız
Bakarım camdan, yoksun
Burkulur içim  
Ölsem,
Ölüp gitsem mesela,
Nasıl öldüğümü bilmeden, aniden
Sen gelirsin aklıma yine 
Hani ölmüşüm de
Sevdiklerim, sevmediklerim,
Üzgün, ağlamaklı herkes
İyiliğim, güzelliğim, bahtsızlığım,
Pişmanlıklar, keşkeler, feryatlar
Ürpertiler rüzgarla karışık,
Sessiz dualarla örtülür ya toprak 
İçim burkulur, üzülürüm
Ölüp gittiğime değil de
Seni burda yapayalnız, bensiz
Koyup gittiğime yanar, yanar içim 
Sen aklıma gelince
Sessizce akar süzülür gözyaşım
Sevdiğim, yoldaşım, aşkım 
Burkulur yanar içim 
23 03 2005 Ankara
Nurdan Ünsal
|