Yalnız Mesajı Göster

Nazım Hikmet Ran Şiirleri

Eski 08-24-2012   #15
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nazım Hikmet Ran Şiirleri



Adsız Şiirler


Baba!

her yılbaşında

sana söyleyecek

bir tek

sözüm var :

"Seni ne kadar çok seversem

o kadar

çok olsun ömründen geçen yıllar"


Baba!


--------------------------------------------------



Hasretini yokluğunu sensizliği

bir ateş yanığı gibi öyle acıyla duydum ki yüreğimin etinde

gitgide çoğalarak

gitgide derinden işleyerek

öyle dayanılmaz oldu ki bu

seni boğabilirdim senden kurtulmak için

çünkü seni o kadar seviyorum


25 Şubat 1943




--------------------------------------------------



Denizin üstünde ala bulut

yüzünde gümüş gemi

içinde sarı balık

dibinde mavi yosun

kıyıda bir çıplak adam

durmuş düşünür


Bulut mu olsam

gemi mi yoksa

balık mı olsam

yosun mu yoksa?

Ne o ne o ne o

Deniz olunmalı oğlum

bulutuyla gemisiyle balığıyla yosunuyla



15 Eylül 1958




--------------------------------------------------



İşte geldik gidiyoruz

hoşça kal kardeşim deniz

biraz çakılından aldık

biraz da masmavi tuzundan

sonsuzluğundan da biraz

ışığından da birazcık

birazcık da kederinden

bir şeyler anlattın bize

denizliğin kaderinden

biraz daha umutluyuz

biraz daha adam olduk

işte geldik gidiyoruz

hoşça kal kardeşim deniz



27 Eylül 1958




--------------------------------------------------



Seni düşünürüm

anamın kokusu gelir burnuma

dünya güzeli anamın


Binmişin atlıkarıncasına içimdeki bayramın

fır dönersin eteklerinle saçların uçuşur

bir yitirip bir bulurum al al olmuş yüzünü


Sebebi ne

seni bir bıçak yarası gibi hatırlamamın

sen böyle uzakken senin sesini duyup

yerimden fırlamamın sebebi ne?


Diz çöküp bakarım ellerine

ellerine dokunmak isterim

dokunamam

arkasındasın camın

Ben bir şaşkın seyircisiyim gülüm

alacakaranlığımda oynadığım dramın


7 Ağustos 1959




--------------------------------------------------



Gülüm iki gözümün bebeği

ölmekten korkmuyorum

ölmek arıma gidiyor

onuruma yediremiyorum ölmeği


15 Ağustos 1959




--------------------------------------------------



Aya gidilecek

daha da ötelere

teleskopların bile görmediği yere

Ama bizim dünyada ne zaman kimse aç

kalmayacak

korkmayacak kimse kimseden

emretmeyecek kimse kimseye

yermeyecek kimse kimseyi

umudunu çalmayacak kimse kimsenin?


İşte ben komünistim bu soruya karşılık

verdiğim için

26 Ağustos 1959




--------------------------------------------------



Merih'e giden kosmos gemisinde turistler

yeryüzüyce yazılmış şiirler okuyacak

Her sözü beste beste renk renk kat kat açarak

en sırlı çekirdeğe ulaşabilecekler


Aralık 1959




--------------------------------------------------



Ak bir karanfil gibi çatlayıp da çekirdek

atom bahçelerine yürüyünce aydınlık

yalnız meraklıları değil bütün insanlık

şiirin aynasında kendini seyredecek


Aralık 1959




--------------------------------------------------



hoş geldin bebek

yaşama sırası sende

senin yolunu gözlüyor kuşpalazı boğmaca kara çiçek sıtma

ince hastalık yürek enfarktı kanser filan

işsizlik açlık filan

tiren kazası otobüs kazası uçak kazası iş kazası yer depremi sel baskını

kuraklık falan

karasevda ayyaşlık filan

polis copu hapisane kapısı falan

senin yolunu gözlüyor atom bombası falan

hoş geldin bebek

yaşama sırası sende

senin yolunu gözlüyor sosyalizm komünizm filan



10 Eylül 1961




--------------------------------------------------




Kırdılar tazecik yeşil dallarımızı

Kırdılar kitap tutan ellerimizi

Kanına girdiler çocuklarımızın


Nisan 1960




--------------------------------------------------




Laypzig'de bir yağmur yağıyor incecikten

yağıyoruz vitrinler ağaçlar insanlar

bir de otomobillerin hızı

bir de geçmiş zamanlar

bir de saman sarısı

bir de ben

yağıyoruz yağan yağmurla beraber incecikten


18 Eylül 1960



--------------------------------------------------



İnsanların türküleri kendilerinden güzel

kendilerinden umutlu

kendilerinden kederli

daha uzun ömürlü kendilerinden

Sevdim insanlardan çok türkülerini

İnsansız yaşayabildim

türküsüz hiçbir zaman

Hiçbir zaman beni aldatmadı türküler de


Türküleri anladım hangi dilde söylenirse söylensin


Bu dünyada yiyip içtiklerimin

gezip tozduklarımın

görüp işittiklerimin

dokunduklarımın anladıklarımın

hiçbiri hiçbiri

beni bahtiyar etmedi türküler kadar


20 Eylül 1960




--------------------------------------------------




günde kaç milyon insan ölür yeryüzünde

doğar kaç milyon

kaçı yaşadım diyebilirdi

kaçı yaşadım diyebilecek

kaçı günde üç öğün yemek yiyebilirdi

kaçı yiyebilecek


13 Ağustos 1961




--------------------------------------------------



Yaşım altmış

on dokuzumdan beri bir düş görürüm

yağmur çamur yaz kış

uykuda uyanık

takılmış düşümün peşine yürürüm

Neleri alıp götürmedi benden ayrılık;

kilometrelerle umut tonlarla keder

taradığım saçlar sıktığım eller

Bir düşümle ayrılmadık

Avrupa'yı Asya'yı Afrika'yı düşümle dolaştım

bir Amerikanlar vize vermediler

denizlerden dağlardan çöllerden çok adamları sevdim

adamlara şaştım

Mapusanelerde ışığıydı hürriyetimin

ekmeğimin katığıydı sürgünde

her biten akşamdaydı her başlayan günde :

ulu kurtuluş düşü memleketimin

1962



Babam ağabeyim kardeşim arkadaşım!

Ne zulüm ne ölüm ne korku

başımı eğemez!

Yalnız senin elini öpmek için

eğilir başım

Babam ağabeyim kardeşim arkadaşım


1 Ocak 1932

Alıntı Yaparak Cevapla