08-23-2012
|
#3
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Hasankeyf | (Gercüş - Batman)
A) Artuklu Eserleri
Köprü
Köprünün üzerinde herhangi bir kitabe olmadığından kesin yapılış tarihi bilinemiyor Sadece Ortaçağ tarihçilerinden İbn Havkal köprünün 1116 yılında Artuklu Fahrettin Karaaslan tarafından yapıldığını söylüyor; ancak bu tarih, Karaaslan'ın babası Davut'un saltanat yıllarına denk geliyor Bu tarihi çelişkiyi bir yana bırakan araştırmacılar, köprünün üzerindeki taşçı işaretleri ve figürlerden hareket ederek, eserin Artuklular'a ait olabileceğini söylüyorlar
Eski taş köprünün kalıntıları ve birbirini görmeyen çift merdivenli minare
Hasankeyf'in Müslümanların eline geçmesini anlatan kaynakta burada açılıp kapanan bir köprüden bahsedilmektedir Bu yüzden köprünün antik dönemlere ait olabileceği, veya antik temeller üzerine Artuklular tarafından yapılmış olabileceği ihtimali akla geliyor Hasankeyf köprüsünün, Batman (Malabadi) köprüsüyle benzer olması, Artuklular tarafından yapıldığı ihtimalini güçlendiriyor 
Kemer açıklığı itibarıyla Ortaçağ'da yapılan köprülerinin en büyüğüdür Ortadaki büyük kemeri taşıyan iki orta ayağın arasındaki açıklık 40 metredir
Ayaklar, akıntı tarafında üçgen, diğer tarafta da dairevi şekilde yapılmıştır Ayakların dış cephesi kesme taştan yapılmış, bu kesme taşlar tek tek birbirine madenî kramplarla kenetlenmiştir Muhtemelen köprünün kemerleri de kesme taşlardandı
Kaleden Dicle Nehri ve Köprü Görünümü
Şu anda yıkılmamış olan doğudaki kemer, hayret verici büyüklükteki kesme taşlardan örülmüştür Batıdaki yıkılmayan kemer ise; kırılma noktasına kadar kesme taştan, ondan sonrası da yassı geniş tuğladan örülmüştür Araştırmalara göre köprünün en büyük kemerinin orta kısmı ahşaptandı
Düşman şehre saldırdığı zaman bu ahşap kısım yerinden kaldırılır, düşmanın şehre girişi engellenirdi Bu özellik şehrin savunması açısından bir avantaj ise de köprünün dayanaklığı açısından dezavantaj olmuştur Köprünün bir diğer ilginç özelliği de orta ayakları üzerindeki figürlerdir Tahrip oldukları için bu figürlerin ne anlam ifade ettikleri tam bilinemiyor
Dicle nehri üzerindeki su kemeri (bent) kalıntıları
Eyyubiler döneminde 1349 tarihinde köprü Melik Adil tarafından tamir edilmiştir Ayrıca 15 asrın sonlarında Akkoyunlular zamanında da tamir gördüğü tarihî kayıtlarda anlaşılmaktadır Ne zaman yıkıldı ise bilinmiyor
Dünya'nın ilk ve tek açılırkapanır taş köprüsünün kalıntıları
Büyük Saray
Kalenin kuzeyinde Ulu Camii'nin altında yer almaktadır Büyük ölçüde yıkılmış ve göçükler altında kalmıştır Kuzeye, nehre bakan cephesi yuvarlak payandalarla desteklenmiştir Sarayın girişi bu cephenin ortasında yer alıyordu Kuvvetli ihtimalle alt katı dükkan ve depolardan, üst katı ise meskenlerden oluşuyordu
Yapının en önemli özelliği binadan bağımsız, giriş kapısının karşısında dikdörtgen bir kulenin yükseliyor olmasıdır Burası kesme taşlardan örülmüş, köprü ayaklarında olduğu gibi taşlar madeni kramplarla kenetlenmiştir Bu özelliğinden dolayı dibindeki kasıtlı tahribata rağmen kule yıkılmamıştır Burası ya bir gözetleme kulesi; ya da yıldırımlık görevi yapıyordu Sarayın üzerinde hiç kitabe olmamakla beraber yapıdaki taşçı işaretleri köprüdeki işaretlerle benzerlik arz ettiğinden Artuklular tarafından yapıldığı söylenebilir
|
|
|