Yalnız Mesajı Göster

Vesilecilik - Yadgerekircilik - Yapısalcılık (Strüktüralizm)

Eski 08-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Vesilecilik - Yadgerekircilik - Yapısalcılık (Strüktüralizm)



Vesilecilik
Özellikle ruh ve bedenin ilişkileri hakkında ileri sürülen ve ruh ile beden arasında bir etkileşme olamayacağını savunan vesile nedenler sistemi

Bu teorinin, Descartes sistemi mantığı içinde yer aldığı ve bu filozofun çömezlerinden birçoğunun (L Delaforge, G de Cordemoy, Guelincx ve özellikle Malebranche) vesileciliği bundan ötürü savunduğu ileri sürülebilir Bununla beraber, Descartes, vesileci değildi; kendi sisteminde iyice açıklayamadığı halde, ruh ile bedenin birbirleri üzerinde karşılıklı etkileri olduğunu kabul etmişti

Malebranche, vesile nedenler teorisinin babası olarak tanınır Bu filozofun ruh ve beden ilişkilerine vesile nedenleri uygulaması, cevherler arasındaki alışveriş ve ilinti hakkında ileri sürdüğü genel teorinin mantıki bir sonucuydu Malebranche, bu teorisiyle, daha sonra Hume'un neden kavramı hakkında yapacağı eleştirmenin temellerini atmıştı
Yadgerekircilik
İnsan iradesinin özgürlüğünü ya da elindeliği savunan öğretilerin genel adı Yadgerekircilik (endeterminizm), gerekircilik (determinizm) karşıtı olarak kullanılır ve insan iradesinin serbestçe davranabileceğini ya da elindeliği savunan öğretileri adlandırır Bu bilimdışı Öğretiler, özgürlüğü bilimsel gerekircilikle karşıtlaştırma yanılgısını taşırlar ve metafizik bir anlayışla insan özgürlüğünü savunurmuş görünerek, bilimin temeli olan gerekirciliği yadsırlar

Metafizikçi yadgerekirciler elektronların özgürlüğü tanıtladığını ve bilimin idealizmle uzlaşmış olduğunu düşlemektedirler Oysa özgürlük, doğal ve toplumsal zorunluluk karşısında düşsel bir bağımsızlık değil, doğal ve toplumsal yasaların bilinmesiyle gerçekleşen eylemsel bir olgudur İnsan, herhangi bir hastalığın mikrobunu tanır, o mikroba karşı koyma yollarını bulur ve o mikrobun doğal zorunluluğu karşısında özgürleşir

Metafizik alanda tanrıbilimci öğretiler, tanrı karşısında insanın sorumluluğu sorununu çözebilmek için yadgerekirciliğe başvurmak ve elindeliği savunmak zorunda kalmışlardır Bu düşünceye göre tanrı her şeyi önceden belirlemiştir ama, insana da tikel bir elindelik (iyiyle kötüyü seçebilme gücü anlamında us) vermiştir
Yapısalcılık (Strüktüralizm)
İnceleme konusu olarak yapıyı ele almak gerektiğini ileri süren çeşitli bilim dallarındaki ortak görüşün adı Yapısalcılık anlayışı, ilkin XIX yüzyılın sonlarıyla XX yüzyılın başlarında idealist bir yapıda ileri sürülen biçimci ruhbilim anlayışıyla ortaya çıkmıştır Daha sonra Fransız dilbilimcisi Ferdinand de Saussure'in çalışmalarıyla dilbilim alanında gerçekleşmiş ve çeşitli insanbilim dallarına yayılmıştır

Bugün çeşitli alanlarda yapılan yapısalcı çalışmalar, dilbilimsel yapısalcılığı örnek almaktadırlar Dilbilimsel yapısalcılıksa, ele aldığı konuyu, o konunun bağımlı bulunduğu yapı (dilsel bütün)'yla açıklamaya çalışır Ferdinand de Saussure şöyle der: "Bir terimi, sadece herhangi bir sesin herhangi bir kavramla birleşmesi saymak büyük bir yanılgıdır Terimi böyle tanımlamak, onu, bağımlı bulunduğu dizgeden soyutlamak olur ki bu da terimlerden başlayarak bunların toplamını elde etmekle dilsel dizgenin kurulabileceğine inanmak demektir Oysa, tam tersine, içindeki dilsel öğeleri çözümleme yoluyla elde edebilmek için dilsel yapıdan (ya da eşanlamda, dilsel dizgeden) yola çıkmak gerekir)

Her dilin kendine özgü bir yapısı vardır ve ancak bu yapıdan yola çıkılarak dilsel öğeler açıklanabilir ve kavranabilirler Saussure'ün bu anlayışı zamanla geliştirilmiş, birbirinden çok farklı çeşitli yapısal anlayışlar ileri sürülmüştür Bundan ötürü de günümüzde, yapısalcılıktan çok, yapısalcılıklardan sözedilmektedir Yapısalcılık, evrimsel incelemeye karşıdır Yapının evrimini gözönüne almaz Yapıyı, eşzamanlı iç bağıntılardan oluşan bir bütün olarak görür Bundan başka, yapısalcılık betimleyicidir, dili bir yapı olarak betimler Bu niteliklerinden ötürü de metafizik ve idealist öğeler taşır

Örneğin Fransız budunbilimcisi Levi-Strauss'un budunbilim alanına uyguladığı yapısalcılıkta, tüm yapılar son çözümlemede ansal yapılara indirgenir Buysa açıkça Kantçı bir idealizmdir Bundan başka Levi-Strauss, yapının, bir gerçeklik değil de, sadece bir izlence (program) olduğunu ileri sürer Bu da, nesneyle onu meydana getiren öğeleri, metafizik bir anlayışla karşıtlaştırmak demektir Bundan başka, Strauss'a göre yapı, tarihsel olana da karşıdır

Eşdeyişle, zamansallık taşımaz, sadece eşzamanlı'dır ve evrim dışında süreden bağımsız olarak ele alınmalıdır Şöyle der: "Budunbilimci (etnolog), yapısını incelediği konunun yabancısı bir tanıktır" Evrimi ve tarihsel gelişme yasaları bir yana itilerek bir budunun görevi ve yapısı nasıl anlaşılabilir? Bu gibi yanılgılarına karşın yapısalcılık, çağımızda gittikçe yayılmaktadır Örneğin Fransız düşünürü Louis Althusser onu diyalektik düşüncede denemeye çalışmaktadır

M Foucault yapısalcı bir felsefe, f Lacon yapısalcı bir Freudculuk, Pierre Francastel yapısalcı bir sanat toplumbilimi geliştirmeye çalışmıştır Yapı kavramı, ruhbilimde ve estetikte biçim, matematikte gruplar, yaşambilimde örgenlik, sibernetikte model kavramlarıyla dile getirilmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla