08-23-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Aktivizm (Etkincilik) - Aletçilik - Algıcılık - Alman İdealizmi
Aktivizm (Etkincilik)
Pragmatizme yakın bir felsefe doktrini; doğru'ya pratik faydanın üstünde bir değer tanıması bakımından pragmatizmden ayrılır
Doğru, bizim edindiğimiz doğru tecrübesiyle bağımlı değildir; A J Jones, Eucken'in aktivizminden bahsederken şöyle diyor: «Doğru'ya, hareketli bir hayat yaşayarak sezgimiz ile varırız»
Aletçilik
Amerikan düşünürü pragmacı John Dewey'nin öğretisi  Amerikan düşünürü William James'in (1842-1910) uygulayıcılığından (pragmatizm) yola çıkan Amerikan düşünürü John Dewey'nin (1859-1952) âletçilik (enstrümantalizm) öğretisine göre bilimsel yasa, kuram ve kavramlar birer âletten ibarettiler
Başarılı olurlarsa iyi ve gerçektirler, başarılı olmazlarsa gerçek değildirler ve kötüdürler Deneysel mantık adiyle de anılan âletçiliğe göre bilimin, belli bir durumda en elverişli davranışın araştırılmasını sağlamaktan başka, hiç bir objektif gerçekliği yoktur
Algıcılık
Nesnelerin oldukları gibi algılandıklarını savunan öğretilerin genel adı  Algıcılık, dış gerçeklere kendi gerçeğimiz aracılığıyla varılabileceğini ileri süren Descartes ve Berkeley öğretilerine karşıt bir öğretidir
Örneğin Descartes, "Düşünüyorum, öyleyse varım" yargısıyla kendi varlığını araçsız olarak algıladığını ve bütün öteki bilgilerini bu bilginin aracılığıyla uslamladığını ileri sürer Berkeley de dışrak nesneleri kendi bilincimizin ürünü sayar Bu savların tersine algıcılık öğretisi, nesnelerin nesnel gerçekliklerini tanır ve onları oldukları gibi araçsız olarak algıladığımızı savunur
Alman İdealizmi
XVIII ve XIX yüzyıl Alman düşünceciliği  Çıkış noktası olarak Kantçılığı ele alan on dokuzuncu yüzyıl Alman düşünürleri Fichte, Scbelling, Hegel, Schleimarcher ve belli bir oranda Schopenhauer bu adla anılırlar Hepsi metafizikçidir
Ayırıcı nitelikleri, Kant'tan yola çıktıkları halde Kant’ın eleştiriciliğini benimsememeleridir Hemen hepsi sistem düşünürleridir; daha açık bir deyişle, felsefeleriyle evrensel bir sistem kurmak ve geriye söylenecek hiç bir söz bırakmamak amacını gütmüşlerdir
|
|
|