Prof. Dr. Sinsi
|
İllerimiz Ve Genel Özellikleri
Gümüşhane
Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yer alan Gümüşhane’nin doğusunda Bayburt, batısında Giresun, kuzeyinde Trabzon ve güneyinde Erzincan bulunmaktadır İlin güney kesimi yüksek bir plato özelliği gösterirken, kuzey kesimi oldukça engebelidir Dağlık ve engebeli bir arazi yapısına sahip olan Gümüşhane’nin Kuzeyi’ni Zigana Dağları ile Trabzon Dağlarının Güney kısımları oluşturmaktadır İlin kuzey yönünde Karadeniz dağları ve Soğanlı Dağları sıralar halindedir Doğu-batı doğrultusunda peş peşe devam eden Zigana Dağları ,Gümüşhane Dağları ve Çimen Dağları yöreyi engebelendirmektedir Ayrıca yükseltileri 1 800 m - 2 700 m arasında değişen, Kostan Dağı, Teslim Dağı, Vauk Dağı ,Tersun Dağı ,Pöske Dağı, Soğanlı Dağları ile Gavur Dağları onları tamamlamaktadır Gavur Dağları, Doğu Karadeniz Dağları kapsamında olup, Pleistosen Buzullaşmasına uğramıştır
Doğu Karadeniz Bölümündeki Kaçkar Doruğundan (3 932 m ) sonra Abdal Musa Zirvesi (3 331 m ) de ikinci sırada yer almaktadır Kuzeyden Zigana – Trabzon Dağları (Çakır Göl Tepesi 3 063 m ),Güneyden Çimen Dağları(Akdağ 2 710 m ), Batıdan Giresun Dağları (Sarıyer Tepeleri 2 919 m ) ile Kelkit ve Harşit Çayı, vadilerin daralma bölgeleridir Doğudaki Pulur Dağları ile Soğanlı Dağları da buradaki yükseltilerin birbirlerine yaklaştıkları kesimleri çevirmektedir Ziga na Dağın’daki Zigana Geçidi de en önemli geçit ve ulaşım noktasıdır Dağlar birbirlerinden dar ve derin vadilerle ayrılmıştır Gümüşhane yaylaları da bu kesimde yer almaktadır
Gümüşhane’deki dağ ve tepeler orman yönünden oldukça zengindir Bu ormanlarda sarıçam, Göknar, Ladin, meşe, kızılağaç, karaağaç, kuşburnu, ardıç, alıç, orman gülü ve yabani fındık ağaçları bulunmaktadır İlin en önemli düzlükleri Bayburt, Şiran ve Hart (Aydıntepe) ovalarıdır Kelkit Vadisindeki dar düzlükler de onlara katılmaktadır Gümüşhane’nin doğu ve güneydoğusu ile Bayburt Obasının batısında yer alan Harşit, düz tabanlı bir çöküntü alanıdır Aynı zamanda Harşit Çoruh ve Kelkit havzalarını birbirinden ayırmaktadır İl topraklarını Kelkit, Çoruh, Harşit Çayları sulamaktadır Bu akarsular vadi tabanlarına oldukça derin gömülmüşlerdir Bu akarsular dışında yaz aylarında yer yer kuruyan bir çok küçük dere de bulunmaktadır Ayrıca yörede Limni, Artabel gölleri, Beşgöller, Telme Göleti, Salyazı Göleti, Kürtün Baraj Gölü bulunmaktadır Denizden 1 210 m yüksekteki ilin yüzölçümü 6575 km2 olup, toplam nüfusu 186 953’tür
İlin ekonomisi tarım, hayvancılık ve ormancılığa dayalıdır Yetiştirilen başlıca ürünler, buğday, arpa, patates, şeker pancarı, yonca, korunga gibi yem bitkileridir meyvecilikte ise, elma, dut, erik, armut, şeftali, fındık, vişne yetiştirilmektedir Hayvancılıkta sığır, koyun ve kıl keçisi yetiştirilmekte olup, arıcılık da yapılmaktadır İlde alabalık üretimi son yıllarda hızlı bir gelişme göstermiştir Halen bir kısmı yapılma aşamasında olan 30 adet alabalık işletmesi bulunmaktadır Ayrıca yöresel el dokumacılığı yapılmaktadır İlin sanayi kamu kuruluşlarına ve özel kesime ait un, makarna, toz kireç, konsantre meyve suyu, et, süt ürünleri, tuğla ve kiremit üretimine dayanmaktadır Ayrıca Merkezde kireç taşı, Torul’da bakır, pirit, kurşun, çinko, barit, dolamit madeni bulunmaktadır Maden suyu bakımından da zengindir Gümüşhane yöresinde yapılan arkeoloji araştırmalarında ele geçen buluntular, buradaki yerleşimin MÖ 3000 yıllarına kadar uzandığını göstermektedir MÖ 2000’in ortalarında Azzi ve Hayaşalar buraya yerleşmiştir Bu nedenle de, Gümüşhane’yi de içine alan bölgeye Azzi-Hayaşa ülkesi denilmiştir Mezopotamya’dan gelen Asurlu tüccarların, Gümüşhane ve yöresinde bulunan maden yatakları nedeniyle bölgeye ilgi duymuşlardır Hitit İmparatorluk döneminde Gümüşhane çevresindeki gümüş yataklarının işletilmiştir
Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra bölgeye Urartular hakim olmuş, MÖ VIII yüzyıl sonlarına doğru Kimmer-İskit akınları başlamıştır Daha sonra yöreye Medler, Persler ve Pontos Krallığı egemen olmuştur MÖ I yüzyılda bölgede Romalıların hakimiyeti görülmektedir M S 395’te Bizans İmparatorluğu toprakları içerisinde kalan Gümüşhane, MS VII yüzyılda Bizans-Hazar askeri işbirliğine konu olan topraklar arasındaydı Roma ve Bizans dönemlerinde yörede kurulu kente Argyropolis (Yunanca argyros: “gümüş” ve polis: "kent" demektir ) adı verilmiştir Bu dönemde yörenin önem kazanmasının nedenleri, ticaret yolları üzerinde bulunuşu ve gümüş madenlerinden ötürüdür MS VII ve VIII yüzyıllarda Arap egemenliğine giren bölge toprakları, sonradan yeniden Bizans egemenliğine girmiştir XI yüzyılda Saltuklular Gümüşhane yöresini ele geçirmiştir
Malazgirt Savaşı’ndan (1071) önce de Hazarlar ve Peçenekler ile Çepni Türk oymakları bölgeye yerleşmişlerdir Çağrı Bey’in 1016 yılında Anadolu’ya yaptığı ilk akın sırasında Gümüşhane’ye kadar geldiği bilinmektedir 1058’de Tuğrul Bey’in ordusu İbrahim Yinal komutasında Trabzon’a kadar akın yaparken Gümüşhane’yi de ekonomik yönden önemli olduğundan ele geçirmiştir XIII yüzyılın ikinci yarısında Selçuklular Moğol istilasına uğradığı sırada Gümüşhane ve çevresinin savunması Çepni Türkleri tarafından yapılmıştır Anadolu’nun fethinden sonra, Gümüşhane ve Kelkit, Emir Mengücek Gazi tarafından kurulan Erzincan’a bağlanmıştır 1243 Kösedağ Savaşı’nda İlhanlılar, Selçukluları yenerek buraları ele geçirmişlerdir İlhanlıların son hükümdarı Ebu Said’in ölümü üzerine 1335’te Bayburt, Erzurum ile Erzincan ve Gümüşhane Celayirlilerin eline geçmiştir 1345’te Eretnaoğulları, 1430’da Karakoyunlu hakimiyetine geçen bölgeye 1467’de Akkoyunlular hakim olmuştur
1461 yılında Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon Rum İmparatorluğuna son vermesiyle bölgede Osmanlı etkisi görülmeye başlanmıştır Gümüşhane, Trabzon Rum İmparatorluğunun fethedilmesinden sonra Osmanlı hakimiyetine girmiş ve bu durum 1461’den 1467’ye kadar sürmüştür Bu tarihten sonra Gümüşhane Akkoyunluların hakimiyetine girmiştir Fatih Sultan Mehmet’in Uzun Hasan’ı yendiği Otlukbeli Savaşı’ndan (1473) sonra yöre tamamen Osmanlı topraklarına katılmıştır Evliya Çelebi Gümüşhane’yi 1647’de ziyaret etmiş, buralarda gümüş madeninin çok olduğunu, çalışır ve boşaltılmış durumda 70 kadar ocak bulunduğunu belirtmiştir
Bu ocaklardan 7 koldan kurşunsuz gümüş cevheri çıkarıldığını ve bu şehirde Emin Mahallesinde darphane olduğunu yazarak üzerinde "Azze nasrahu daraba fi catha" (Canca’da basılmıştır) yazılı birkaç akçenin kendisinde olduğundan söz etmiştir Katip Çelebi, Cihannüma’sında "Kaza-i Urla" diye adlandırdığı Gümüşhane için "Urla bir güzel kazadır, yakınında gümüş olmakla Gümüşhane dahi derler" demektedir
Gümüşhane’deki maden ocakları Sultan IV Murat zamanında (1623-1640) en parlak dönemini yaşamıştır Bir ara kapanan ocaklar 1839 yılında yayınlanan bir hatt-ı hümayunla tekrar işletmeye açılmıştır Ocaklar mülki amirin tayini, padişahın onayı ile atanan ve Matah Efendi denilen kişilerce yönetilmiştir XIX yüzyılda Gümüşhane, Trabzon’a bağlı bir sancaktı Bu döneme kadar rahat bir hayat sürdüren Gümüşhane yöresi, savaşlar nedeniyle tedirginlik içine düşmüş, madenlerin yeterince işletilmemesinden ötürü göç başlamıştır 1829 ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ile 7 Temmuz 1916 tarihlerinde Rusların Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz’de yaptıkları işgaller ve bunun sonucundaki göçler Gümüşhane’de hayat bırakmamış, şehir terk edilerek, aşağıda yeni bir yerleşim yeri kurulmuştur 7 Temmuz 1916’da Ruslar tarafından işgal edilen Gümüşhane, 15 Şubat 1918’de işgalden kurtarılmıştır
Milli Mücadele yıllarında kıyı ile iç kesimler arasında geçiş bölgesi olmasından ötürü stratejik yönden önemli olan Gümüşhane, bu dönemde Trabzon Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti’nin faaliyet alanı içinde bulunmuş, Gümüşhane delegesi Kadirbeyzade Zeki Bey bu cemiyetin ikinci başkanlığına getirilmiştir Erzurum Kongresi’ne (23 Temmuz 1919) Gümüşhane’den Kadirbeyzade Zeki Bey (Gümüşhane ve Torul mümessili olarak) katılmıştır Kelkit’ten Müftü Osman Nuri Efendi, Şiran’dan Müftü Hasan Fahri (Polat) Efendi Erzurum Kongresi’nin açılış ve kapanış dualarını yapmıştır Osmanlı hakimiyetinin ilk zamanlarında Erzurum Eyaletine bağlı iken sonraları Trabzon’a bağlanan Gümüşhane, Cumhuriyetin ilanından sonra,1925 yılında il olmuştur Gümüşhane’de günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Canca, Akçakale (Merkez), Edire (Dörtkonak) Kalesi, Kov Kalesi, Keçikalesi, Kodil kalesi, Torul Kalesi, Sadak Kalesi, Gümüştuğ Kalesi gibi savunma ve gözetleme amaçlı 35 kale bulunmaktadır
Eski Gümüşhane’deki altı camiden sadece biri sağlam olup, diğerleri yıkılmış bulunmaktadır Bunlardan Kanuni Sultan Süleyman’ın emri ile yaptırılan Süleymaniye Camisi iyi bir durumdadır Eski Gümüşhane’deki Saray Cami (Hükümet önünde bulunan bu cami devlet memurlarına aitti ), Küçük Cami, Rüştiye Mektebi önündeki Cami, Hamza Paşa Cami ve yabancıların ibadetlerine ayrılan Cami yıkılmıştır Aksçğüt Köyü Camisi, Seydi Baba Köyü Camisi, Evren Köyü Camisi, Sadak Köyü Camisi, Çambaşı Köyü Camisi, İmamı Azam Cami, Kale Köyü Cami, Pir Ahmet Türbesi, Gelin Ebe Türbesi, Firdevs Hatun Türbesi, Baba Çağırgan Türbesi, Zigana Kervansarayı, Hamamı,Tohumoğlu Köprüsü, Salih bey Köprüsü,Krom Köprüsü, Yağlıdere Köprüsü, Harşit Köprüsü, Taş Köprü, Kemer Köprü, Kamberli Köprüsü, Süleymaniye Köprüsü, İlecik Köprüsü, Gümüşkaya Köprüsü, Mamatlı Mahallesi Köprüsü, Kemer Köprü, tarihi At Nalı Köprüsü gibi bir çok köprüsü bulunmaktadır Metropolitik Kilisesi, Balcılar mahallesi Kilisesi, Aşağı Mahalle Kilisesi, Hagios Georgios Metropolitik Kilisesi, Baş Mahalle Kilisesi, Ayana Mahallesi Kilisesi, Mandırı Kilisesi, Emirler Mahallesi Kilisesi, Belen Köyü Kilisesi, Dilek Yolu Kilisesi, Çakallı Kilisesi, Terzili Kilisesi vb 
|