Konu: Buffon
Yalnız Mesajı Göster

Buffon

Eski 08-23-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Buffon




Düşünce ve Teorileri
Buffon , 1731'de Cranmer'e yazdığı mektupta şöyle der: "Matematikçi , sadece, paraya değer biçerSayısal değerine bakar onunAhlaklı insan ise , sadece , ona değer vermek zorundadır ve paranın kendisine sağlayacağı , zevk ya da avantajları düşünür"
Buffon , aynı yıl , "Yok Edilebilir Fazlalık Teorisi" 'ni ortaya atar : "Bir şans oyununda , yaşam için gerekli olanı tehlikeye atmak , büyük haksızlıktır Ancak , bu gerekli olan geriye kalan fazlalık , yani , yok edilebilir fazlalık ; tehlikeye atılabilirZorunlu olan , daha sonraki yeni zevklere aracı olabilir Ancak , gereksiz olan fazlalık ise , zaten , zevk ve avantaj sağlayabilecek olan şeydirZorunlu olanın kaybedilmesi acı verirAncak fazlalığın kaybedilmesinin acısı sınırlıdır
"Doğal Tarih" 'in ilk cildinin 1744 tarihli "Birinci Söylev" 'inde , şöyle der Buffon : "Gerçek sorun , insanın doğa hakkında sahip olduğu bilgidir Felsefi sorun , yerini , zamanla geniş bir doğal tarih alanına bırakırHer bilgi , insanın doğayı açıklama biçimi ya da çabasıdırBu konu Aristo ve Eflatun'dan yana tartışılmıştır17 yüzyılın bilimsel devrimi , bu konuya güncellik kazandırmıştırBacon ve Descartes'tan itibaren de , filozoflar , insan aklının egemenliği ve bilimlerde izlenecek yöntemler sorununu tartışmıştırİnsan aklının egemenliği hakkında 2 büyük felsefi gelenek vardır: "Biri , Descartes'tan gelen ve matematik temellere dayanan öğreti ; ikincisi ise , Pascal ve Gassendi’nin öncülüğünde sunulmuş olan ve insan aklının , çeşitli güç ve egemenliklerle uzlaşmaması gerektiğini savunan öğretidirEğer dünyanın bir düzeni varsa , bu yapısal bir düzenleme ya da bölümlemebilimcilerin ( Taksonomistlerin) yaptığı türden sınırlamalar değildirBu ; doğanın operasyonlarının bir düzeni , yaşamı var eden ve onun sürekli yenilenmesine aracı olan süreçlerin bir düzeni , yaşayan dünyayı hareketlendiren güçlerin bir düzeni ve onları yöneten yasaların bir düzeninden başka bir şey değildirEğer , bu düzene ulaşabilirsek ; canlı olanın fiziğini kurmaya ve nedenleri , sonuçları , yasaları açıklamaya yeterli olabilirizFiziksel gerçeklik , yalnızca bir olasılıktır ; ancak , bir kesinliğe eşdeğer olan büyük bir olasılıktırBuffon ; Hume'dan önce ; doğal olguların düzenliliğinin , mutlak olarak sahip olamadığımız bir gerçeğini anlatırHume , inançtan söz eder ; Buffon ise , olasılıktan
"Doğal Tarih" 'in , ilk cildindeki "İkinci Söylev" , aynı tarihlidirAlt başlığı "Yerin Tarihi ve Kuramı" olan bu söylevde , Buffon ; dünyanın oluşumunu , uzak ve olabilir nedenlerle açıklayanları eleştirirOna göre , yeryüzü , İncil'de anlatıldığı gibi 6000 yıl önce değil , çok daha eskiden yaratılmıştırYer , başlangıçta bir güneştiZamanla güneşten kopan parçalar , gezegenleri oluşturmuş ; akkor halindeki dönemden sonra da , denizler ve yeryüzü şekilleri oluşmuşturBuffon , denizlerin geniş bir dağılımının kanıtı olarak , fosilleşmiş deniz hayvanlarını gösterirDağlardaki deniz balçıkları da bunun kanıtını taşır Buffon , yerin tarihini 7 döneme ayırır :
1) Yerin ve gezegenlerin oluştuğu dönem
2) Büyük dağ kütlelerinin oluştuğu dönem
3) Suların , karaları kapladığı dönem
4) Suları çekilip , volkanların etkinlik gösterdiği dönem
5) Kuzeyde fillerin ve diğer hayvanların yaşamaya başlaması
6) Karaların birbirinden ayrılması
7) İnsanların ortaya çıkması
Buffon'a göre ; yer kuramı , yeni bir bilimdir O ; yer kuramını yazmaya başladığı zaman , 2 yorumlama şekli birbiriyle çatışmaktaydıEn yaygın olan birinci yorumlama şeklinde ; değiştirilemez bir doğa tarihi önerilmekte ; tufan söylencesinin varlığı ve rolü , olduğu gibi kabul edilmektedirİkinci yorumlama şekli , çevrimsel bir tarihi kabul etmekte ve sosuz bir evren düşüncesini tasarlamaktadır

Buffon , bilimsel olduğu kadar , felsefi bir anlama sahip olan ikinci görüşten yana olacaktırBuffon'a göre ; kıtaların , dağların , su yataklarının oluşumu ve bu yapıların düzeni , kendiliğinden bir sona sahip değildirBu düzeni üreten nedenleri , açıklıkla ortaya koymanın yollarını aramak gerekir Yani , bu ; kendiliğinden , düzenli fiziksel süreçlerdirBuffon , bize bir yapıtın varlığını sunan süreçleri , doğrudan doğruya saptama eğilimindedirOna göre ; bu düzenliliği keşfetmek için , doğayı kendi büyüklüğü içinde incelemek ve doğanın genel bir düzeninin bir sonucu olduğunu keşfetmek gerekirYerin tarihi , sınırlarla çizilmiş değildirAyrıca o , kendini sınırlamayı da bilmezOnun , ne başlangıcı , ne de bir sonu vardırYeryüzü çevrimseldir Denizlerin ve karaların karmaşıklığı , sonsuza dek kendini yineleyebilirBu sürekli değişkenler , hiçbir zaman yok olmazlarYerin kuramı , 2 önermeyle son bulur : “Yeryüzünün katışıksızlığı , çevrimseldirVe insanın tarihi , doğanın tarihi yanında , sadece küçük bir noktadır
Buffon , 20 Eylül 1745'te , Bilimler Akademisinde Sunduğu "Gezegenlerin Oluşumu Üzerine Çalışma" adlı bildiride , şu hipotezi savunur : "Küresel bir yapıya sahip olan güneş , ısıyla sıvılaştırdığı madenlerden oluşmuşturBir kuyruklu yıldız , eğik açıyla ona çarpmış ve bir bölümünün kopmasına neden olmuşturGüneşten kopan bu kütle , farklı gezegenleri oluşturan birçok kürelere dönüşmüştürÇarpma açısı , bu kürelere kendi dönüşlerinde , çok hızlı bir hareket sağlamıştırBu dönüşün yol açtığı merkezkaç kuvveti , kendi kütlelerinin bir kısmının kopmasına neden olmuş ve bu bölüm daha sonra , uydu biçiminde yoğunlaşmıştırHenüz sıvı haldeki gezegenler ; kutuplarda düzenli olarak şekil almaya başlamış , ardından soğuyup katılaşmışlardır"

6 Şubat 1746’da , "Hayvanların Doğal Tarihi" 'nin , ilk bölüm olan "Hayvanların Kuşağı Üstüne" çıkarBuffon'un , bu metindeki düşünceleri şöyledir : "Her türün değişmesi olarak algıladığımız farklılıklar üstüne bir göz attıktan sonra , oldukça önemli bir düşünceye varmaktayızBu düşüncenin görünümü de oldukça dağınıktırBu ; aynı türlerin değişimlerinin bir versiyonu , en eski kuşakların görünümüdürArtık , anımsanmayacak kadar eski dönemlerdeki kuşların varlığıdırHer ailede karşımıza çıkan , tüm hayvan kuşaklarında ortak biçimde yaşanmış bir dönüşümdürBu olmadan ; hiçbir cinsi veya ona yakın gibi görünen hiçbir başka cinsi , anlamamız ya da açıklamamız olası değildir Biz bugün , yeryüzünün hiçbir hayvanında , bu eski türlerin izine rastlayamıyoruz ya da ilk anda bu değişimin izleri gözümüze çarpmıyorTıpkı , insanda olduğu gibiAynı zamanda birçok hayvan cinsinde var olan değişimlerdir bunlarBu eski hayvan kuşakları , zamanla yeni türleri ve biçimleri oluşturmuş ; zincirleme bir değişim sürecinin , ana halkaları biçiminde var olagelmişlerdirBirbirine benzer ya da ayrı türlerin ve cinslerin oluşumu ; bugün birbirleriyle çiftleşmeyen , birbirlerinden kopuk hayvan cinslerinin açıklamasını da sunuyor bize
Bu makale ; Buffon'un , 1765'te yazdığı "Doğanın İkinci Görünüşü" adlı makalesindeki düşüncelere karşıttırVe bu makale ; Buffon'un doğal bir süreci kabul ettiğini gösterirŞu halde , evrim teorisine yakın bir görüştür bu
1749 yılında , "Hayvanların doğal tarihi" 'nin ikinci bölümü olan , "Yeniden Üreme Kuramı" 'nı yazar Buffon Ve şu görüşlere yer verir : "Hayvanlar ve bitkiler , kendilerini salt madenden belirgin biçimde ayıran ortak özelliklere sahiptirOnlar yaşayan bir biçimdirCanlı birer organizma ve yeniden üreyebilme yeteneğine sahip olan bir yapıdadırlarOldukça temel olan bu yeti , hayvan ve bitki dünyasında ; birbirine oldukça benzeyen bir düzen içinde yaşayan varlıklar olduklarının bir kanıtı olarak düşünülebilirİnsandan hayvana ve hayvandan bitkiye doğru , bir hiyerarşi içinde uzayıp gitmektedirlerAncak , bu hiyerarşik düzen , en duyarsız basamağa , yani cansız varlıklara kadar iner Yaratıcı ; hayvansal olanla , bitkisel olan arasına belirli bir terim koymamıştır Hayvanın yeniden üremesi , doğadaki bitkilerin üremesinden daha zordur Canlılık ve hareketlilik , varlıkların metafizik bir görünümü olmak yerine , maddenin de fiziksel bir özelliğidirBu düşünceyle Buffon , materyalist biyolojinin temel ilkesini açıklamış oluyorDoğada , henüz sorulmamış sorular vardırBunlar , ya maddenin evrensel özelliklerine ilişkin sorulardır ya da mutlak ve biricik fenomeni , söz konusu eden sorulardırHer iki durumda da , bir karşılaştırma yapmak olanaksızdırBundan başka varoluş soruları vardır : Ağaçlar niçin vardır? Köpekler niçin vardır? gibiTüm bu sorulara somut nedenlerle asla yanıt verilemez Bunların hiçbiri , bunların varlığı için neden değildirÇünkü , ahlaki uygunluk ; asla , fizik nedenler olamazlarO halde, hayvanlar ve bitkiler , niçin üremektedirler ; gibi bir soru sormanın mantığı yoktur Dolayısıyla , varoluş sorunu çözümsüzdür
Buffon , 1749 yılında , "Yeniden Üreme Kuramı" dışında , "Doğal Tarih" 'in bir başka bölümünü daha yazarBu bölüm , "İnsanın Doğal Tarihi" 'dirBu bölümde şu görüşlere yer verir : "İnsan , doğal bir varlık olduğu için ; aynı zamanda , doğanın da bir konusudur Kendini hayvanlar sınıfı içinde düzenler ; sahip olduğu tüm malzemeyle , kendini onlardan biri gibi görürBuffon , bu görüşü ileri sürse de , hiçbir zaman , hayvan karşısında , insanın küçük düşürülmesinin yanında yer almayacaktır"

İnsanın doğumu , yaşayışı , yemesi , içmesi uyuması , üremesi ve yeryüzünün en kıyı bölgelerinde oluşturdukları farklı topluluklar ; Buffon’un , "İnsanın Doğal Tarihi" 'inde incelediği konulardırBuffon , insanı ; doğal tarihin merkezine yerleştirirHayvan türleri yakınlıkları ölçüsünde , insanın çevresinde yer alırBilim kurma yetisine sahip tek canlı, insan olduğu için ; doğaya kendi düzenini empoze etme hakkına da , yalnızca , o sahiptirİnsan sadece bilinen bir özne değil ; aynı zamanda , diğerleri arasında bir hayvan türüdürOlağanüstü bir türdürAncak , o da ; doğanın yasalarına uyan diğer canlılar gibi , hayvanlar dünyasının içinde yer alırİnsanın hayvanlar üstündeki egemenliği , doğal bir egemenliktirHiçbir devrim , bu egemenliği sarsamaz ve onu yıkamazBu sadece bir doğa vergisi değil ; aynı zamanda , bozulmaz yasalar üzerine kurulmuş bir egemenliktirTanrının bir bağışı , bir ödülüdür bu İnsan , Tanrısal düzene egemen olmaktan çok uzaktırO , tartışmalı bir efendidir Şeylerin , olayların güncel durumu içinde , insanın yeri ; onun tümüyle egemen olmadığı , olamadığı bir doğadırİnsan , doğanın genel düzeni içinde hiçbir şey yapamazBu tanrısal bütünlerin varlığı üzerinde ; hayvanlar , bitkiler ve genel olarak mineraller üstünde , baskın bir gücünün olduğu söylenemez
Doğada her şey , sonsuza dek varolurBirbirini izler , kendini yeniler Beklentisiz bir oluş düzeni içinde süreklidir ve direnilmez bir güçle , kesintiye uğratılması olanaklı değildirİnsan, zamanın akışı içinde kendi kendine sürüklenir ve kendi sürüp gidişi için bile , hiçbir etkide bulunamazO ; artık , yasayı izlemeye zorunludurAynı güç karşısında boyun eğer ve her canlı gibi , doğduğu andan itibaren tehlikededirBununla birlikte onun egemenliği ilgi çekicidirO ; dev bir canlının bile , kendine karşı direnişini yenmeyi başarabilir Yarattığı endüstri ile bitkileri denetim altına alırOnları ; azaltma , çoğaltma , yenileme ve doğalarını bozma bilgisine sahiptirİnsan ; türleri zamanla değiştirme , dönüştürme ve yetkinleştirme gücüne sahiptirBu ; onun , doğada sahip olduğu bir güç , bir haktır
"İnsanın hangi özenli çalışmasıyla , doğa yaşanılır ve görkemli kılınmıştır ?" diye sorar Buffonİnsan , doğanın bağrında gizlice tuttuğu her şeyin içinden , kendi sanatını gün ışığına çıkarmıştırDoğanın efendisi olan insan ; onu değiştirmiş , yenilemiş ve tüm yeryüzüne kendi gücünün kanıtları olan anıtları dikmiştirDoğa , ilahi yüceliğin dışsal bir tahtıdırAncak , o ; insan tarafından yüceltildiğinde , bu yüceliğe hiçbir şey eklenmemektedirDoğanın , asla kendi haklarına sahip çıkabilecek , onu koruyacak bir bilinci yoktur İnsan , sadece keşif yapması nedeniyle egemen olabilir yeryüzüne; ona sahip olmaktan çok , ondan yararlanmaktır buDoğayı , sürekli yeni önlemler ve özenli tutumuyla koruyacaktırEğer , onu tümden bozacak , değiştirecek olursa , bu ; doğayı tanımanın dışına çıkacak bir eylem olacaktırBuffon’a göre ; insanı ve doğayı var eden düşünce , dolaysız bir armoniden başka bir şeyle açıklanamazBu ; insanla doğa arasındaki ilişkide yapılan yönelimler , atılımlardırVe eğer , doğanın vahşi ve ürkünç gösterisi karşısında , insan büyük bir dehşet ve irkilme yaşıyorsa , bu ; doğanın , sadece kendisi için varolmadığını bildiği içindirDoğa kendi engellerini , yine kendi aracılığıyla aşma olanağı sağlar insana
Buffon , yaşamın farklı evrelerini , 4 bölüme ayırmaktadır : Çocukluk , ergenlik , yetişkinlik ve yaşlılıkToplumsal olmaktan çok , fizyolojik kriterlere göre yapılmış bir sınıflandırmadır bu
Buffon , çocukluk konusunda , ilk önce bu durumun gerektirdiği titizliklerin ayrıntılarını vermesi bakımından , zor beğeniyi örnek verirOna göre , doğumun kendisi bile bir sarsıntıdırÇünkü çocuk ; sıvılarla çevrili gizemli bir evrenden alınıp , açık bir ortama bırakılmıştırBundan sonra , Buffon’u ilgilendiren şey , ruhun ve duyumların aralıksız uyanışı olacaktırYeni doğmuş bir canlının gözü , ışığa karşı çok duyarlıdırAncak hiçbir şey göremezÇok sonraları , dokunma duyusuyla eğitilmiş olan , görme edinimi gelecektirÇocuk ilk aşamada , sadece bedensel duyuma sahiptirVe bu , tıpkı hayvanlarınkine benzer Daha sonraki aşamada , gülmeye ve ağlamaya başlayacaktırBunlar iki içsel duyumun ürünüdürlerVe bu duyumun her ikisi de , ruhun eylemine bağlıdır Çünkü , bu duyumlar ; bilgilenmeyi , kıyaslama yapmayı ve refleksleri harekete geçirir
Buffon ; Laponlar , Kızılderililer ve kuzeyin diğer halklarının , yeni doğan bebekleri soğuk suya batırdıklarından ve annenin de , çocukla birlikte yıkandığından söz ederAncak , tehlikeli gibi görünen bu işlemin , ölümlere daha az yol açtığını ; oysa özenle bakılan Fransız çocuklarında , bu oranın daha çok olduğu belirtirBenzer bir saptama , çocukların sıkıca kundaklanmaları konusundadırKuzey ülkeleri halkları , çocukların üstünü hafifçe örtmekte ; Buffon'un kendi ülkesinin insanları ise , hafifçe kundaklamaktadırOysa , bu kundaklama yöntemi ; bir süre sonra , çocuğa acı ve yorgunluk vermektedir Beslenme , sütten kesilme , diş çıkarma , büyüme , gelişme ve buna benzer diğer konularda , özenli düşünceler ileri sürer BuffonDoğumdan sonraki gelişim ve büyüme konusuna önemle eğilen ilk yazardır oAyrıca , Fransız ve İngilizlerin , bir yıllık bebek ölüm oranlarını da kıyaslayarak , rakamsal sonuçlara varmıştır Daha sonra , Buffon ; konuşmaya başlayan çocukta , farklı seslerin söylemini zorunlu kılan hareketleri incelerÇocukların , niçin sürekli aynı hareketlerle açıklama yapmaya çalıştıklarını ve bunun , tüm dünyada benzer olup olmadığını sorarBuffon’a göre ; tüm eğitimlerin en yetkini , ortalama ve normal bir eğitimdirÇünkü , bu eğitim yöntemi , doğaya uygun olmasının yanı sıra ; daha az katıdır , daha yetingendir
Buffon'un , "Çocukluk Üstüne" adlı bölümdeki görüşleri özetle bunlardır "Ergenlik üstüne" adlı bölümde ise, şu görüşlere yer verilir : "Ergenlik , çocukluk ve yetişkinlik arasında bir ara evre olarak başlarErgenlik yaşı , doğanın ilkbaharıdır ; tutku ve arzuların mevsimidir Buffon , evliliğe ve tek eşliliğe , bilgece bir bağlılık sergilerEvliliği ; ergenlikten sonra , insanların doğal durumu olarak görürBekarlığı ise ; hem kadınlar , hem de erkeklerde , anormallik olarak görürAncak , bu anormalliği temiz kalma duygusundan çok , korkuya bağlarEğer o , tek eşliliği savunmuşsa , akılcı bir temiz kalma duygusundan yana tavır almışsa , bunun nedeni ; doğanın yasalarını izlemesidir Bu bölümde Buffon’un , cinsellik üzerine verdiği mesajlar , devrimci nitelikler taşımamaktadırBu mesajların amacı ; konuyu , dinsel tutuculuktan uzaklaştırmaktır
"Ölüm ve Yaşlılık Üzerine" adlı bölümde ise ; Buffon'un görüşleri şu şekildedir: "İnsan hayvandan farklı olarak öleceğini bilirÖlümün varlığından haberdar olmakla , yaşamın merkezini daha iyi kavramaya çalışırÖlümden söz etmek ; aynı zamanda , insanın kendisinden söz etmektirBuffon’un yaşlılık fizyolojisi kavramı ; özetle , Aristo'nun mirası üzerine kurulu bir görünüme sahiptirOna göre , organizmanın bozulması ile insanın huyları da bozulmaktadırÖlüm ; yaşamın karşıtı olmanın uzağında , onun bir sonucudur Yine yaşam kavramı da , göreceli bir kavramdan başka bir şey değildir Bedenler büyümeye başlar başlamaz, ölüm de başlamış demektirEn katı bölümler , artık ölmüş bölgelerdirÇünkü , kendi kendilerinden beslenmeye başlamışlardırŞu halde , beden ; yavaş yavaş , bölümler halinde ölmeye başlar Yaşam , ard arda gelen bu nüanslarla sönmeye yüz tutarVe ölüm , bu derecelerin sonuncusundan başka bir şey değildir"
"İnsanın Doğal Tarihi" 'de yer alan , "İnsanın Doğası Üstüne Söylev" 'de ise , Buffon ; şu görüşleri savunur: "Doğayı anlamak için düşünülen her özel olay , küçük ve özel bir yasanın varlığını da ortaya koymaktadırBunun tersine , açıklamak ; özel bir sonuca götürür bizi Ardından da , genel bir yasaya , doğanın temel yasasına ulaşırızPek çok özel konumu düşünmek ; yaratıcıda gördüğümüz düşünceye yaraşır biçimde , canlı türlerinin mekanizmasını daha az felsefi bir yolla açıklamaya çalışmaktırEğer genel iradeler söz konusuysa ; bu , doğanın evrensel yasaları içinde gerçekten vardırÖzenli bir sanatçı yoktur burada ; bu , yüce bir yasa koruyucudur Ve eğer , genel yasalara , tümünü gözlemleyerek ulaşamıyorsak ; bu tartışmaları bir süreliğine dondurmak ve buraya kadar açıklanmaya çalışılan şeylerde çekimser kalmak gerekir ya da yeni olgular ve yeni anajolilerle , nedenlerin tanınması sağlanabilir"
Buffon , "İnsanın Doğal Tarihi" 'ndeki görüşlerine şu şekilde devam eder: "İnsanın ruhu , basit bir formdurBu form , çok genel ve çok değişkendir Bu form düşüncedirRuhumuzu görmek nasıl olanaksızsa , düşüncemizi görmek te olanaksızdırBu form ; bölünebilir , yayılabilirHiçbir şeye sahip değildir ; maddesel değildirŞu halde , bu formun öznesi ; bölünmez ve maddesel olmayan her şeydirMadem ki basit olan , yıkılmaz ve yok olmayan nitelikleri vardır ; o halde bundan çıkarılacak sonuç , onun ölümsüz olduğudurKendisiyle birlikte varolan bu ruh , duyu organlarıyla elde edilen duyumlarda bağımsızdırÇünkü kanıtlayabildiğimiz duyumlar organlarımızın düzenlenişi ile olan fizik olgu arasında , hiçbir ortak nokta yokturEğer , bizim dışımızda bazı şeyler varsa , bu ; onların bizim yargılarımızdan tümüyle farklı olan , kendinede şeyler olması yüzündendirOnların varlığından , ruhumuzunkinde olduğundan çok daha eminizKendi bedenimizin varlığı da kuşkulu görünüyorÇünkü , madde ; ruhumuzun bir madundan ve ruhumuzun , onu gördüğü biçiminden başka bir şey değildir"

Buffon'a göre , tüm bilgilerimizi derleyebildiğimiz tek duyu , dokunma duyusudurVe gerçekler ,diğer tüm duyuları düzelten bu duyuyla elde edilirBu duyunun dışındaki duyularımızın tüm sonuçları , sadece birer yanılgıdır ve zihnimizde hatadan başka bir şeyler üretemezlerDuyular , duygunun farklı cinslerinden başka bir şey değildirlerŞu halde , duyular ; aynı sözün çeşitli biçimlerinden başka bir şey değildirVe bizim içsel duyumuz , ruhumuzdur Bu söylemlerle , Buffon ; metafizik olan düşünceler sorununu , psikolojinin alanı içine taşırOna göre ; tümüyle fiziksel olan duygudan duyuma, duyumdan yargıya , yargıdan da düşünceye aralıksız ilerlerizEğer insan , doğaya keşif gücüyle egemense ; ruh da , sadece duyularla egemendirİnsan , ikili bir doğaya sahiptirOnun bu ikili doğasının incelenmesi , sadece hayvandaki özdeksel ilkenin tüm güçlerini anlamaya değil ; aynı zamanda , insandaki ruhsal ilkenin de doğasını daha iyi kavramamıza olanak verir
Buffon'a göre , hayvanlar mutludurBir tek duygunun yol göstericiliğiyle , asla , kendi seçimlerinde yanılgıya düşmezlerOnların arzuları , her zaman hareket etme güçleriyle doğrudan ilgilidirOnlar , sadece hissettiklerine erişirler ve eriştiklerini hissederlerOnlar; ne iç çatışmalarını ne de içsel bir karmaşayı duyumsarlarBizim gibi ; kaygıları , umutları , korkuları yokturBu , onların doğasının , tümüyle basit ve özdeksel olduğunu gösterir

İnsan ise , çocukluk çağlarında mutludurÇünkü , bu çağlarda ; tıpkı hayvanlardaki gibi , özdeksel ilkenin egemenliği söz konusudurAncak daha sonra , eğitim sayesinde yetkinleşir ; giderek kendini geliştirirBaşkalarının düşüncelerinden etkilenerek , akıllı bir insan olurAksi halde , gelişmemiş bir anlağa sahip olmayı sürdürecektirKendimizi zevke ve eğlenmeye verirsek , nesnelerin tümü bizi oyalarÇünkü , kafamız hep onunla doludur Bu durumda mutluyuzdur Hiçbir iç çatışma yaşamayız Benliğimiz , tümüyle basit görünür gözümüzeÇünkü , sadece basit bir itki içindedir ve bu eylemsel birlik , mutluluğumuzun ta kendisidirKendi zevklerimizi kınamaya götüren düşüncelerin pek azıyla bile , varlığımızın ; kendi rahatlığımızın bir güvencesi olan birliğini kaybederizAkılcı yetilerin baskın olduğu zamanlarda , rahatça kendimizle ilgileniriz ve mutluyuzdurAncak , bu durum kalıcı değildir ve başka bir ilkenin varlığından , irade dışı dalgınlıklarından başka bir şey değildir Tutkularımızın şiddetiyle , yine akıldan nefret etmeye başlarızİçsel çatışmalar yenilenir ve her iki ilke de hissedilmiş olurKuşkular , kaygılar ve pişmanlıklar kendini duyururEn kötüsü , bu iki gücün birbiriyle çatışmaya girdiği anda yaşanırHoşnutsuzluk , sıkıntı ve bazen de , yıkımımızı hazırlayacak pek çok eyleme yol açarİnsanda mutsuzluk , daha çok olgun bir yaşta ortaya çıkar Gençlik arzularından sonra , eski yıllar yeniden aranır Bir gereksinim sonucu değil ,bir alışkanlık sonucu özlem duyulurAncak , giderek zevk kadar, ondan yararlanma güçsüzlüğü de hissedilmeye başlanırArzuları ve zevkleri aradığımız her defasında , cezalara da hazırlarız kendimiziDaha mutlu bir varlık haline gelir gelmez , mutsuz oluruzOysa mutluluk , kendi içimizdedirO , bize verilmiştirMutsuzluk ise dışsaldır ve ona kendimiz ulaşırız Niçin ,gerçek varlığımız ve özümüz olan ruhumuzdan sessizce yararlanmanın gereğine inanmıyoruz? Ceza düşüncesinden uzakta , doğanın bize verdiği her şeye sahip olma gücümüz vardırMutsuz olarak adlandırılan insanların çoğu , tutkulu insanlardırTutkuların kaynağında , bizi hayvanlar gibi hareket etmekten alıkoyan bedensel bir imgelem vardır Ruh , kendi tutkularından sorumlu olamazRuhu yönlendiren her şey , onun dışındadırTutkularımızın kaynağı , arzularımızdır ; duygularımızdan gelen yanılgılarımızdır
Tutkular , kendi yıkımını yaratabilir ; bunun en iyi örneği , aşktırAşk ; o , doğmamış haz ! Doğanın ruhu ! Varlığın bitmez tükenmez ilkesi ! Her şeyi olanaklı kılan egemen güç ! Kendine karşı hiçbir şey yapılamayan direngenlik! Herkes onunla hareket eder , soluk alır ve yenilenirİlahi kıvılcım ! Tüm arzuların önceli ve biricik kaynağı ! Aşk ; sen niçin , tüm varlıkların mutluluğuyken , insanın mutsuzluğusun ? Gerçekten de , aşkın ahlakı nedir ? Hiçlik ! Çünkü , o terk edildiğinde ; o ne küçük düşmedir öyle ! Bu gözden düşme , uzun süre aldatılmanın ve enayi yerine konmanın yeniden farkına varılmasıyla , umutsuzluğa dönüşürHayvanlar ise , asla bu zavallılığın odağı olmazlarBunun içindir ki , onlar mutludurlar Bir insan , bu mutluluğa sahip olabilir mi? Bu soruyu "evet" diye yanıtlar Buffon Ve şöyle devam eder : "Evet, bilge insan!Kendi kendinin efendisi , kendi durumundan hoşnut , kendine yeterli , başkalarına çok az gereksinimi olan biriOnlara yük olmayan ve ruhunun yetilerini durmamacasına araştıran , davranışlarını yetkinleştirmeye çalışan , zekasını geliştirmiş ve yeni bilgilere açık olan biriHerhangi bir insan da , kuşkusuz doğanın en mutlu kişisi olabilirVe dostluk , ona zarar veremeyecek tek şeydirÇünkü , dostluk , akıldan doğmaktadır Ruh ; yansıma , anlayış ve düşüncedirÖz ve bellektirO bize , hissetmek için değil ; tanımak ve bilmek için verilmiştirRuh , bilgi ilkesi üzerine kuruludurTemel olarak , o ; düşünceler üreten bir güçtürYa da başka bir deyişle söylersek , duyumlar arasında kıyaslamalar yapma ve onları yargılamaya yarayan şeydirZihinsel bir ilkedir o
<

Alıntı Yaparak Cevapla