Prof. Dr. Sinsi
|
Vincent Van Gogh
Vincent Willem van Gogh ( 30 Mart, 1853 - 29 Temmuz, 1890) Hollandalı ressam, Avrupa sanat tarihinin en büyük ressamlarından biri olarak bilinir
Yapıtlarının hepsini (900 resim ile 1100 çizim) akıl hastalığına yakalanıp kendini öldürmeden önceki on yıllık süre içerisinde üretti Yaşamı süresince hiçbir yapıtını satamayan Van Gogh'un tanınması, ölümünden 11 yıl sonra, 1901'de resimlerinden 71'inin Paris'de sergilenmesiyle başlar
Bugün Avrupa sanat geçmişinin en önemli ressamlarından biri sayılan Van Gogh'un ( Hollandaca söylenişi "fan hoh", ama Türkçe'de "van gog" olarak yaygındır), dışavurumculuk, fauvism ile soyutlama'nın erken dönemleri üzerinde büyük etkisi olmuştur Amsterdam'daki Van Gogh Müzesi, onun ve çağdaşlarının yapıtlarını barındırır Yine Hollanda'daki Otterlo müzesinde de çok sayıda Van Gogh yapıtı vardır
Van Gogh'un bazı resimleri yeryüzünün en pahalı resimleri arasında yeralırlar 1987'de "Irisler (Süsenler)" adlı tablosu 53 9 milyon ABD dolarına, 1990'da da "Doktor Gachet'in Portresi" adlı tablosu da o zamana dek görülmemiş 82 5 milyon ABD dolarına satılmıştır
Van Gogh, bir papazın oğlu olarak 1853 yılında Hollanda'nın güneyinde bir köyde dünya'ya geldi 19 yüzyılın yazgısı en trajik sanatçılarından biri olan Van Gogh, içinde sürekli bunaltılar yaşar ve hiçbir işe yaramadığına olan inancı, bir şeyler yapma, bir çıkış bulma isteğidir bunaltılarının nedeni Acı çeker, mutsuzdur, huzursuzdur ve yalnızdır ama resimleriyle neşe ve sevinç uyandırmak istemiş, acıları sevince, hüzünleri neşeye ve yalnızlığı birlikteliğe döndürmeye çalışmıştır İnsanların yalnızlık, hüzün ve acı içindeki hallerinden etkilenip bunları da resimlerinde yansıtmıştır Acı çekenlere ilgi duymuştur; içinde yaşadığı dünyada kendisini uyumsuz hisseden bütün melankolikler gibi Mutsuz olması yalnızlığındandır Hiçbir zaman hiçbir şeyi başaramayacağına olan inancı, kendisinden kuşku duyması, trajik yazgısı, yaşamına son vermesidir onu melankolik yapan Dünyada kendisini alçalmış, sevgilerden uzaklaşmış görmüştür Van Gogh Yararsızlığının kendi elinde olmadığını, yazgının çizdiği olaylar dizisi sonucu bir kafese tıkıldığını, bir şeyler yapmak istediğini ama bunun yolunu bulamadığını yazar Theo'ya mektuplarında Daha sonra yapacağı işi bulmuş ve kendini tamamıyla ona adamıştır büyük bir coşkuyla
Sanatı
İlk dönem karakalem çalışmalarında maden işçilerini, köylüleri ele almış, patates yığınları, dokuma tezgahı gibi konuları işlemiş bir yandan da kasvetli gökler ve koyu renklerle iç karartıcı manzaralar resmetmiştir Patates Yiyenler tablosu bu kasvetli ve iç karartıcı dönemini simgeler ( Vincent Van Gogh Museum, Amsterdam) 1885 tarihli resimde iç mekanda günlük yaşam konu edinilmiştir İşçiler kendi ektikleri patatesleri paylaşarak yerken gösterilmişlerdir Tek ışık kaynağı yukarıdan sarkan bir lambadır Lambanın ışığı patatesleri aydınlatır Resmin genelinde aynı renk ve tonlar hakimdir Yeşilin ve kahverenginin koyu tonları Patatesin tozlu rengini elde etmeye çalışıyordu Bütün resme hakim olan renk yabani patates rengiydi Resmin kasvetli ve karanlık görünümü ve insanların yüzleri, yoksulluğu melankolik bir atmosfer yaratıyor Bu tür insanları gözlemleyen Van Gogh da yoksulluğun ne demek olduğunu biliyordu Bu dönemlerde kardeşine yazdığı bir mektupta " Böyle devam ederse hedefime varamayacağım Bu kadar uzun zaman aç kalmasaydım bünyem daha kuvvetli olurdu Fakat her seferinde daha az çalışmak ya da aç kalmak şıklarından birini seçmem gerektiğinde ben hep aç kalmayı tercih ettim Bir insan buna nasıl dayanabilir' Açlığın etkisini resimlerimde öylesine görebiliyorum ki geleceğim için kaygılanıyorum" 1882 tarihli Hüzün adlı taşbaskısında oturan çıplak bir kadın tasvir edilmiştir (Vincent Van Gogh Museum, Amsterdam) Kadının başı dizine doğru eğilmiştir ve kolları arasında kalmıştır Koyu renk uzun saçları çıplak sırtından aşağıya dökülmektedir Saçlar ten rengiyle kontrast oluşturur Figürün dış hatları belirginleştirilmiştir Kolları arasında kalan yüzü görülmez ama büyük ihtimalle ağlamaktadır ya da üzgün bir ifade içindedir Tek başına bırakılmış, çaresiz bir durumu vardır Kederleriyle birlikte yapayalnızdır, itilmiştir Kederin dokunaklı bir ifadesine tanık oluyoruz Buradaki kadın Van Gogh'un birlikte yaşadığı alkolik, gebe ve fahişe Sien'dir Bu resmin bir de karakalemle yapılmış deseni vardır Van Gogh'un 1890 yılında Sonsuzluğun Eşiğinde - 1890- adlı resminde de yine kederler içindeki bir insanın tasviri vardır (Rijksmuseum Kröller Muller, Otterlo ) Resimde sandalye üzerinde oturan mavi pantolon ve gömlekli yaşlı bir adamın derin acısı yansıtılmıştır Yaşlı adam yumruk yaptığı elleriyle yüzünü kapamış, dirseklerini bacaklarının üzerine dayamış ve öne doğru eğilmiştir Gözleri ve yüzü görünmüyor ama o da ağlamaklı ve yıkılmış bir durumdadır Yine aynı yıl yaptığı Doktor Gachet'in Portresi -1890- adlı resimde de masaya dirseğini dayamış oturan bir adam görülür (Musee du Jeu de Pavme,Paris) Beyaz kasketli figürün yumruğu yanağında be başını destekler Düşünceli ve kederli görünümlü Doktor Gachet'in kendisine sinirli olduğu kadar hasta göründüğünü de belirtir Van Gogh Figürün yüzünde melankoli, hüzün, çaresizlik ve umutsuzluk hakimdir Bu hüzün resmin her yanına yayılır Bütün renkler ve çizgiler bu melankolik atmosfere uyar Figürün çizgileri kasvetli görünümü izler ve bu duygusal ruh halini açığa vurur Üzerindeki lacivert ceket ve arka planın koyu mavi rengi ve yüzün solgunluğu ifadeyi güçlendirir
van Gogh resimde kendini yaşamdan koparıp alacak yolu arıyordu Coşkusunu, içinde kopan fırtınaları, hüzünleri, aşırı hislerini portrelerine yansıtan ikinci bir ressam daha yoktur Kendisiyle sürekli hesaplaşan, bir türlü emin olamayan, bir başkasının eline bakmaktan dolayı sürekli ezik ve hassas olan ama gittiği, inandığı yoldan vazgeçmeyen, çevresindekiler tarafından anlaşılamamış bir Van Gogh Acılarıyla, mutsuzluğuyla, huzursuzluğuyla, arayışları, hırsı, coşkusu, sonsuz yalnızlığı, sevgiye açlığı, yoksulluğu, yaptığına duyduğu saygı, kısa yaşantısına sığdırdığı onca yapıtı, erkek kardeşi Theo'ya yazdığı mektuplar, hastalığı, krizleri, bir tas çorba ile boya tüpü arasındaki seçimleri onu Van Gogh yapanlar "Çoğu zaman 30 yaşında olduğuma inanamıyorum Çok daha yaşlı hissediyorum kendimi En çok beni tanıyanların çoğunun bana 'rante' gözüyle baktıklarını düşündüğümde ve bazı şeyler değişmezse belki de haklı çıkacaklarına inandığımda içim kararıyor, sanki bu şimdiden gerçekleşmişçesine bir umutsuzluğa kapılıyorum"
|