Yalnız Mesajı Göster

İvan Seliminski

Eski 08-23-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İvan Seliminski




Sanatı ve Düşünceleri:
Seliminski, Kidonia ve Atina’da; Yunan filozoflarından Eflatun, Aristo, Sokrates ve Demokritos üzerinde çalışmıştır18 yüzyıl Fransız filozoflarından Rousseau, Montesquieu, Helvetius ve Condorcet’den etkilenmiştirAyrıca, onda, Lamarck ve Humboldt gibi, natüralistlerin etkisi de görülürRomanya’da bir göçmen olarak bulunurken, Yury Venelin’in, “Eski ve Modern Bulgarlar” adlı eserini okumuş ve 500 yıllık durağanlıktan sonra, tarih üzerinde çalışılması gerektiğini düşünmüştür
19 yüzyılın ilk yarısında, ekonomik olarak gelişen Bulgar toplumunda, Seliminski’nin sosyal görüşleri oluşmaya başlamıştırBatı ülkelerinin kültürel gelişimine tanık olması da, onu çok etkilemiştirSeliminski, “Sliven Ulusal Birliği ve Büyük 1830 Göçü” adlı broşüründe, Bulgar toplumunun oluşma aşamalarını anlatırO, Bulgar toplumunun;Yunan soylusu olduklarını söyleyen Bulgarlar ile soylu olmayıp, Torlak adıyla anılan sınıflardan oluştuğunu söylemektedir
Seliminski’ye göre, ekonomik ve ahlaki yasaya uyum, toplumun ilerlemesini garanti eder ve bu yaklaşım, sömürüye karşı yönlendirilmiştirO, baskı altındaki, sömürülen sınıfları savunurİnsanlar arasındaki eşitsizliğin ve sınıf farklarının bilincindedirAncak, sınıf çatışmalarının, sosyal ilerlemenin kaynağı olduğu gerçeğini kavrayamamıştır
Seliminski, “Ulusal Uyanışımızı Nasıl Anlamalıyız?” adlı denemesinde; gerçeğin, tarihi olaylar ve ahlaki davranışların, göreceli bir değerlendirmesi olduğunu savunurDeneyim ve uygulama, gerçeğin tek ölçütüdürİnsan, diline ve birbirleriyle olan düşüncelerine göre, dünyayı tanımak ve yönetmek zorundadır
Seliminski, birçok eserini, dinin kökenine ve var olan dinlerin eleştirisine adamıştırO, dini, doğal bilim materyalizmi ile açıklarOna göre, din; insanlığın aptallığının bir meyvası ve bilinmeyen doğa güçlerine karşı olan korkusudurDinler, sadece şekilsel olarak birbirinden ayrılır; ancak, özünde, hepsi aynidirAhlaki değerler, insanlar arasındaki, sevgi ve barış üzerine kurulurSeliminski’ye göre, din adamları ve dini organizasyonlar; dinin, ahlaki değerlerini çarpıtmışlar ve Tanrı’yı, insan özelliklerine sahip bir varlık olarak kabul etme yanlışına düşmüşlerdirBu açıdan, gerçek Hıristiyanlığa en yakın olan kilise, Protestan kilisesidir
Seliminski, Bulgar felsefi düşüncesinde, materyalist geleneğin kurucusudurOnun felsefi görüşleri, antropolojik materyalizm olarak nitelenebilirAykırı bir materyalist olan Seliminski, dünyanın tözünün yorumlanması konusunda; Petr Beron’un ortaya attığı, devinimin, Tanrı’dan kaynaklandığı görüşünü aşarOna göre, madde ve onun içsel devinim özelliği, var olan dünyanın tek temelidirMadde; nesnel, insan aklının dışında ve bağımsız olarak oluşurMadde, bilginin kaynağıdır ve zihnimizdeki düşünceler, duyularımız aracılığıyla ulaşır
Seliminski’ye göre, algılama; insan zihnine yansıyan, nesnel gerçekliktirDış dünyanın duyularımız üzerindeki etkisidir ve kurama bağlı olmayan bir temele otururSadece algılama değil, düşünce de, nesnel gerçeklikten doğarOna göre, algılama, kavramanın temelidir “Doğal Bilimler ve Felsefe Üzerine Notlar” adlı denemesinde, düşüncenin; aldığı etkileri, ayna gibi yansıttığını söylerBu, düşünmenin, duyular aracılığıyla kavramasıdırSeliminski, düşüncenin, gerçeğin genel bir yansıması olduğu savını yadsırOna göre, düşüncenin oluşması, her şeyin genel özelliğine ve soyutlaştırılmasına bağlıdır
Akıl konusunda, Seliminski ile Kant arasında, açık bir benzerlik vardırKant’ın savunduğu ve aydınlanma düşüncesinin simgesi olan, “Aklını kullanmada cesaretli ol!” ilkesini; Seliminski, “Akıl, kilisenin baskısı ile insan düşüncesinin özgürlüğü arasında, ayırıcı ilke olmalıdır” şeklinde söylemiştir
Seliminski, doğal bilimler üzerine kurulmuş ve deizm izleri taşıyan bir materyalizm yanlısı felsefecidirOna göre, organik madde, tüm materyalist dünya ve insan toplulukları; doğanın anayasası olan, gelişim yasasının güdümündedirO, “Doğa ve Varlıkların Yayılışı” ile “İnsanı Kapsamak” adlı denemelerinde; insanlığın kökeninin, kutuplardan ekvatora kadar, özgür irade ve mantıkla değil, isteyerek gelişini materyalist açıdan tartışmıştırOna göre, insan ve hayvan arasındaki fark; öz değil, düzey farkıdır
Olasılıkla, Lamarck’ın, “Zooloji Felsefesi” adlı eserinden etkilenmiş olan Seliminski, doğanın genel yasalarını anlamaya çalışırAraştırdığı konulardan biri, doğanın gelişimi kapsamında, yasa ve toplumdur O, diyalektik ya da ansızın değişen değil, evrimsel ve doğal gelişim sürecine inanmaktadır “Evrim, Genel Bir Doğa Yasasıdır” adlı denemesinde; dünyanın, güneşten kopmasından, canlıların ortaya çıkışına kadarki değişimini anlatır ve bu değişimin, ansızın değil, aşamalı olarak gerçekleştiğini savunur
Seliminski, aşamalı evrim yasasının; organik, inorganik ve sosyal yaşam çevrelerinde sürdüğüne inanırİnsanın dünyaya bakışını, ekonomik gelişmelere bağlarOna göre, ekonomik yasalar, toplumsal gelişmenin ilk temelidirTüketmek için, herkesin üretim yaparak, ruhsal zenginliğe sahip olması gerekirÜretim ve tüketim, birbirinden ayrılmaz bir bütündürToplumun gelişmesi; temelde, üretim ve tüketimin, birbirine eşit oranda bağlanmasıyla olanaklıdırYani, üretim ve tüketim arasında, nedensellik bağlantısı vardırHiçbir şey üretmeden, üretimden yararlananlar, sosyal yasaların temeline aykırı davranmış olurlarAdalet; tüketebilmek için, üretim yapma zorunluluğuna dayanır
Seliminski’ye göre, toplumsal gelişimin diğer temeli, ruhsal yetkinleşme yasasıdırİnsanın doğal görevi ilkesinden hareket eden Seliminski, mutluluk coşkusunun, insanlara özgü doğal bir coşku olduğu savını ileri sürerSeliminski’nin felsefe anlayışı, devrimci demokratlardan, Lyuben Karavelov ve Hristo Botev ile aydınlıkçı demokrat, Todor Ikonomov tarafından sürdürülmüştür

Kaynakça:
- History of Philosophy in Bulgaria Angel Bunkov
- The Critical Tradition in Bulgaria Dimitar Tsatsov
- Philosophical and Socioeconomic Outlook of Dr Ivan Seliminsky Krikor Berberian
- 19 ve 20 Yüzyıllarda Bulgaristan’da Felsefi Düşünce Michail Bicharov

Alıntı Yaparak Cevapla