Yalnız Mesajı Göster

Flora Tristan

Eski 08-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Flora Tristan




Flora Tristan

DÖNEMİNDEKİ ÖNEMLİ OLAYLAR (1803-1844)

1804 Napoleon, kadın düşmanı "Code Civil" (Medeni Kanun'u) çıkarır

1814 Sosyalist hareketin öncüleri olan Saint Simoncuların etkisi artar

1818 Karl Marks'ın doğum yılı (sonradan Flora Tristan'ın düşüncelerinden yararlanacaktır)

1820 Friedrich Engels'in doğum yılı (o da sonradan Flora Tristan'ın düşüncelerinden yararlanacaktır)

1825 İngiltere'de William Thompson'un, İnsan ırkının yarısını oluşturan kadınların, onları siyasal kölelik içinde geri bırakmaya çalışan öbür yarının, yani erkeklerin kendini beğenmişliğine karşı çağrısı yayınlanır Londra'da (salt erkekler için) bir üniversite kurulur

1831 Lyon'da işçi ayaklanması

1832 Pierre Leroux, "Sosyalizm" kavramını ortaya atar

1840 Fransa ve İngiltere'deki kadın ve erkek işçilerin sefaleti hakkında, Flora Tristan'ın ilk açıklamaları yayınlanır

1903 Flora Tristan'ın torunu olan ressam Paul Gauguin, büyükannesi hakkında şunları yazar, "Sosyalist-anarşist mavi çoraplının biri, herhalde yemek pişirmesini bilmezdi"

"İNSAN HAKLARI, HERKES İÇİNDİR; YALNIZ ERKEKLER İÇİN DEĞİL!"

"Erkeklerin kutsal mekânına sızmak; bir kadın için ne büyük bir skandal, ne büyük bir utanmazlık, hatta Tanrı'ya karşı ne küstahlık!"

1839 yılında genç bir kadın böyle bir "skandal"ı yaşamış ve sonradan da yazmıştır Bir Fransız kadınıyla Perulu bir soylunun evlilik dışı kızı olan Flora Tristan'dır bu On yedi yaşında evlendiği kocasından ayrı yaşamakta ve yıllardır kendi başına seyahatlere çıkmaktadır; hatta Peru'ya bile gitmiştir

O sıralar Londra'da bulunmakta ve parlamentodaki oturumlarda ne olup bittiğini merak etmektedir Paris ve (Peru'nun başkenti) Lima'da parlamentoya girmesine izin vermişlerdir Ama Londra'da, bunun kadınlara kesinlikle yasak olduğunu öğrenir Bu yasak, onun merakını iyice kamçılar Yasağı delmek için bir fikir gelir aklına, "Tory'lerin (Muhafazakâr Parti) çok gezip tozmuş, hayli sağduyu sahibi ve önyargısız bir üyesini tanıyordum Saf saf, göründüğü gibi olduğunu düşünerek, bana bir erkek giysisi uydurup, beraberinde parlamentoya sokmasını rica ettim"

Ne var ki, "üstüne kızgın yağ dökülmüş gibi oldu! Dehşetten yüzü önce bembeyaz, sonra da hiddetten kıpkırmızı kesildi Bastonuyla şapkasını kaptığı gibi, bana bir kez bile bakmadan kendini dışarı attı ve dostluğumuz sona erdi"

Zaten yıllardır toplumdışı olarak damgalanmış olan Flora, çok merak ettiği "erkeklerin kutsal mekânına" sızmak için başka bir yol dener

"Sonunda bir Türk'le tanıştım Önemli bir kişiydi; fikrimi iyi karşılamakla kalmadı, bana bir giysi bulup, bir giriş kartı, bir araba ve kendi refakatini de sundu" Böylece öğrenme meraklısı genç kadın, Türk giysileri içinde erkeklerin görkemli topluluğunun içine sızmayı başarır

Ve işte, sonra yaşadıkları: "Bu beyler, opera dürbünleriyle beni dikizlemeye ve aralarında yüksek sesle hakkımda konuşmaya başladılar Önümde ileri geri volta atıp duruyorlar, terbiyesizce suratıma gözlerini dikiyorlardı Merdivende arkama geçip, Fransızca söyleniyorlardı: 'Salona neden girmiş ki bu? Oturumu izleyip de ne olacak? Herhalde Fransız kadınıdır Onların hiçbir izanı, saygısı yoktur zaten Utanmazlık bu Görevliler dışarı atmalı onu!' Yerlerinden kalkıp, beni büyüteç altında incelemek üzere yaklaşanların sayısı artıyordu Sanki iğne üstünde oturuyordum Biz yine de bu davranış bozukluklarını bir yana bırakıp, oturuma dönelim: Saygıdeğer beyefendiler, can sıkıntısı içinde, yorgun argın sıralarda geriniyor, bazıları yatmış, uyuyordu"

Flora Tristan'ın gözlemlerine göre, bazıları da sabahlıklarıyla gelmişlerdi" Flora, olayı kısaca şöyle özetler: "Avam Kamarası üyelerinin davranışı beni, kıyafetimin onları şaşırtmasından çok daha fazla hayrete düşürmüş ve sarsmıştı"

Doğrusu, yaşadıklarını yazarken sözünü hiç esirgemez Flora Tristan "Her kadını daha doğduğu andan itibaren ezen" bir topluma saygı göstermeyi, daha genç kızken bırakmıştır Bırakmak zorunda kalmıştır: On yedi yaşındayken, atölyesinde çalıştığı Parisli bir litografla evlendirilmişti Kocası Andre Chazal, kumar tutkusu yüzünden borca atmış ve güzel karısını fahişelik yaparak "ek kazanç" sağlamaya zorlamıştı İki çocuğu ve karnında bir üçüncüsüyle evden kaçan Flora, üçüncü çocuğu Aline'i daha yirmi iki yaşındayken dünyaya getirmiştir "Sana yemin ederim, senin için daha iyi bir dünya yaratmak uğruna savaşacağım Sen ne köle olacaksın, ne de parya"

Alıntı Yaparak Cevapla