Prof. Dr. Sinsi
|
Flora Tristan
Özellikle, İngiliz başkentindeki "genel kadınlar"la ilgilenir, "Fuhuş, dünya nimetlerinin eşitsiz dağılımının beraberinde getirdiği en iğrenç felakettir Erkekler, bekâreti -aynısını kendilerine de uygulamaksızın- bir erdemlilik olarak kadınlara zorla kabul ettirmiş olmasalardı, sırf kalbinin sesine kapıldı, diye kadını toplumdan dışlamak mümkün olmazdı İğfal edilen, yararlanılan ve kaderlerine terk edilen kızlar, o zaman, para karşılığı kendilerini satmak zorunda kalmazlardı Kadın erkeklerle aynı eğitimi görebilse, aynı işleri yapabilse, böylesi bir sefaletin, önyargıların ve aşağılanmanın kucağına itilmezdi Erdemlilik ya da suçluluk, önkoşul olarak, iyi ya da kötü davranmak arasında bir seçim yapma özgürlüğüne bağlıdır Hiçbir şeye sahip olmayan, hiçbir şey yapamayan kadının, yaşamı boyunca ya kurnazlık ya da baştan çıkarma yoluyla açlıktan nasıl kurtulacağını kollamaktan başka ne çaresi vardır? Kadınlar özgürleşene kadar, fahişelik artacaktır "
Flora, İngiltere'de Mary Wollstonecraft'ın Kadın Haklarının Savunması başlıklı tartışmasını keşfetmiş ve kitabında bundan da söz etmiştir "Londra'da Gezintiler" kitabının halk baskısına yazdığı önsözde şöyle der, "Emekçiler, hepinize (özgün dilde "tous et toutes") ithaf ediyorum bu kitabı "
Buradaki "hepiniz", çok önemli bir yenilik olarak, hem erkekleri hem de kadınları içermektedir "Yurttaşların özgürlükleri siyasal haklar; ve toplumsal kurumlar kanalıyla, tüm erkekler ve tüm kadınların çıkarına, aralarında fark gözetilmeksizin güvenceye alınmadıkça, insanların ne kötü durumda kaldıklarını görüyorsunuz Sizin için birini öteki gibi kabul etmenin ve buna göre bir eğitim görerek bundan yararlanmanın ne kadar önemli olduğunu görüyorsunuz " Sonunda, okurlarından, erkek ve kadınların insan haklarını savunan yazarların kitaplarını okumalarını ister
İngiltere'deki deneyimleri, Flora Tristan'ı daha uzun bir süre meşgul eder Ezilen erkek ve kadın işçiler için bir girişimde bulunma fikri burada olgunlaşır kafasında 1843 yılında, Emekçilerin Birliği'ni yayınlar Bu manifestosunda, yine herkese hitap etmektedir: Erkek ve kadın işçiler daha yüksek ücret ve daha iyi çalışma koşulları, meclislerde temsil edilmek ve herkesin çalışma hakkı için birleşmelidirler
Flora, öğretisini dokuz madde halinde özetlemiştir Her şeyin özü, "insanların birleşmesi için tek yolun, erkek ve kadın haklarının temeldeki eşitliği olduğu"dur Flora ayrıca, her bölgede bir tür "İşçi Sarayı" kurulmasını önerir; bir dinlenme, yetenek geliştirme ve örgütlenme yeri olacaktır burası, kız ya da erkek çocuklar için okulları, yaşlı ve kötürümler için özel yurtları bulunacaktır
Her sınıftan, her yaştan, her inançtan ve her ulustan kadınlara yaptığı çağrıda, Emekçilerin Birliğim desteklemelerini ister:
"Hepiniz yasaların ve önyargıların baskısı altında tutuluyorsunuz; gelin beraber savaşalım!"
Flora Tristan'ın programını yayınlamaya hiçbir yayıncı yanaşmaz O da tabana kuvvet, tüm Paris'i arşınlayarak, "tüm özverili insanlardan" basım masraflarına katkıda bulunmalarını ister Evdeki yardımcı kadın, sucu ve kızı Aline, ona ilk destek verenlerdir George Sand, Eugene Sue gibi yazarlar, ressamlar, siyasetçiler, kadın ve erkek işçilerden de ikna olanlar çıkar Böylece Union Ouvriere'in dört baskısı yapılır
Flora Tristan, 12 Nisan 1844'te Fransa'da bir yolculuğa çıkar Günler boyu kitaplar ve broşürler dağıtır, konuşmalar yapar, insanları tartışmaya çağırır Bazı yerlerde coşkuyla karşılanır, gruplar ve komiteler kurulur Başka yerlerde de polis, ona tuzak kurmaya çalışır Varlıklı beylerin kendisine metreslik teklif ettikleri mektuplar alır Bu arada "yalnız kadınlara oda vermiyoruz" gerekçesiyle otellerden geri çevrilir Hasta, tükenmiş, şevkini yitirmiş haldedir
Şansına, birkaç sevindirici haberle teselli bulur Marsilya ve Avignon'dan kendisine gelen haberlere göre, oradaki işçiler Birlik için gruplar oluşturmuşlardır Lyon'da da durum aynıdır "Bütün bunlar, büyük bir görevin beni beklediğini kanıtlıyor," diye yazar Flora 1844 Eylül'ünde, güncesine Bu, defterine düştüğü son kayıttır
Tamamen tükenmiş bir halde, 15 Kasım'da Bordeaux'da ölür
Cenaze törenini anlatan bir Bordeaux gazetesi, "Aralarına birçok entelektüelin ve avukatın da katıldığı büyük bir işçi kitlesi onu mezara taşıdı," diye yazar "İşçiler, yaşamı boyunca kendilerinin iyiliği uğruna savaşmış olan bu kadının tabutunu kendi omuzlan üstünde taşımak istemişlerdi Tanrı'nın yardımıyla tüm kadın ve erkeklerin birleşeceği gün geldiğinde, Flora Tristan'ın adını sonsuza dek anacağız "
Birkaç yıl sonra, Flora Tristan'ın düşünceleri ve önerileri Karl Marks ve Friedrich Engels'in yazılarında yeniden ortaya çıkmıştır Bu alıntıların hangi kaynaktan geldiğini ise, her iki yazar da değinmeye değer bulmamışlardır __________________
|