08-23-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ölüm Ve Sürgün
GENEL SONUÇ :
Savaşlar dizisi sona erdiğinde, Batı Avrupa’ya eşit büyüklükte bir alanda Müslüman toplulukları ya pek küçültülmüş ya da yok edilmişti Balkanlardaki kalabalık Türk toplumları eskiden ulaştıkları sayının küçük bir yüzdesine indirgenmişlerdi Kafkasya’da Çerkezler, Lazlar, Abazalar, Türkler ve daha küçük Müslüman gruplarından bir çoğu yurtlarından çıkarılmışlardı Türklerin yengi kazandıkları tek yer olan Anadolu tümüyle değişmişti, Hıristiyan azınlıkları gitmiş, Batı ve Doğu Anadolu neredeyse tümüyle yıkıntıya dönmüştü Bu gerçeğin altında, Rusların Hıristiyan Ortodoks halkları kışkırtarak bölgede egemenlik kurmak ve yüzyıllardır Akdeniz’e inerek sıcak denizlere ulaşmak isteği yatmaktadır
Osmanlı Hükümetinin Politikaları : Tarih kitaplarının çoğunda, sadece Osmanlının Ermenileri zorunlu göçe çıkarmasından söz edilir Tarihsel gelişmeler geçmişten soyutlanarak ele alınınca, Osmanlıların Ermenileri zorunlu göçe çıkarma kararı akla aykırı sadece bir azınlık toplumuna karşı duyulan nefretten kaynaklanmış gibi görünür Aslında Kafkasya’da ve Balkanlarda onların tarihçesinden, Osmanlılar, Doğu Anadolu’da ulusçu ayaklanmadan ve Rus istilasından neler beklemek gerektiğini öğrenmişlerdir Bulgaristan’da, Yunanistan’da ve Makedonya’da aynı süreçler Türklerin kıyımdan geçirilmesiyle sonuçlanmıştır Yüz yıldan beri Ruslar Müslümanları yurtlarından zorla uzaklaştırarak yayılmış durmuşlardır Kırım Tatarlarının ve Çerkezleri göçe zorlamışlardır Güney Kafkasya’da, Türkleri uzaklaştırıp ülkeye Ermenileri yerleştirmişlerdir Osmanlı Hükümeti, Osmanlı tarihinin öğrettiği dersleri bilmezlikten gelemezdi tarihsel gelişmeler bütünü içinde, Osmanlı Ermenilerinin zorla göçe çıkarılması akla uygundu Türklerin ve diğer Müslümanların uğradığı zorla göç ettirilmelerinin ve ölüm telefatlarının tarihçesi incelendiğinde tarihsel süreç içinde bir bölüm olarak Ermenilerin zorla göç ettirilmelerinin açıklaması yapılabilir
Türkiye Cumhuriyeti’nin Politikaları : Türkiye Cumhuriyetinin dış p0olitikasında temel ilke barışsever yansızlıktır Atatürk ile onun izleyicileri Türklerden büyük bir bölümünün Balkanlardan sürülüp atılmış olduğunu asla aklından çıkaramazlardı Gerçekten, Anadolu savaşının hemen sonrasındaki dönemde sınırlar dışında kalmış soydaşları kurtarma ateşini yelpazeleyip alevlendirmek ve “haydi Selaniğe yürüyelim” diye avaz edenlere kulak asmak kolay olurdu Böyle yapmak, eskiden kalma, asker devleti ideolojisinin canlılığını sürdürmesine yol açardı Bu Türkiye’nin genişlemesine belki yol açar, belki açmazdı, ama hiç kuşkusuz gözü dışarıda yayılmacı bir devleti ortaya çıkartırdı; yoksa, Atatürk’ün amaçladığı, kendi iç işlerini düzeltip içte devrimler yapmak isteyen bir devleti değil Sınır dışında kalmış soydaşları kurtarma anlamında bir lafı hiç ağzına almadan, Atatürk, devletin yurttaşlarının ve hükümetin tüm gücünü, devrimler için seferber etti Diğer bir değişle, göçmen gelişlerinin ve ölüm telefatının tarihçesi, Türk Hükümetini, sakin bir dış politikaya yönlendirdi Başka bir çeşit politikanın izlenmesi, ekonomik ve toplumsal düzende pek gereksinme duyulan devrimlerin yapılmaması gibi bir felakete yol açardı Bu hal Türk dış politikası için böyle bir yol seçen önderlerin bilgece davranmasındaki erdemi asla küçültmez Az insan, toplumu yeniden yapılandırmak gibi çok güç bir işi üstlenip de şan şeref kazanma çabasına girmekten uzak durma seçimini yapardı Ve işte o seçimi yapmış olan insan, büyük insandır
|
|
|