Prof. Dr. Sinsi
|
Kıtmır Duası, M. Fethullah Gülen Hocamızın Halis Bir Ubudiyet Sayılan Dua Mülahazasi
Hocaefendi ve Dua Listeleri
Aziz Dostlar,
“Dualı Altın” mevzuu medya tarafından abartılıp, bazı kesimlerce Hocaefendi aleyhine propaganda malzemesi haline getirildiği günlerde, yapılmak istenenlerden biri de Aziz Hocamızın -hâşâ- piyasada muskacı ve üfürükçü olarak bilinen kimseler sınıfına indirgenmeye çalışılmasıydı Sanki, dinde dua okuma yokmuş da, bunu çıkaranlar sadece muskacılarmış ve -hâşâ- Hocamız da onların yaptığını yapıyormuş gibi gösterilmek istendi
Evet, dinimizde muğlak ifadeler, bilinmeyen isimler, anlamsız kelimeler ve kesik harfler ile demir ve tuz kullanarak veya ip bağlayarak rukye yapmak haram kılınmıştır Allah Teâlâ’dan başkasına dua etmek ve masivadan yardım dilemek de şirktir
Şu kadar var ki, İslam Alimleri, Allah Teâlâ’nın kelamı, isimleri veya sıfatlarıyla yapılması, malum kelimeler kullanılması ve umulan faydanın Cenâb-ı Hak tarafından gönderildiğine inanılması şartıyla dua okumanın ya da yazmanın caiz olacağı üzerinde ittifak etmişlerdir
Nitekim, Hazreti Aişe validemizin rivâyet ettiği bir hadis-i şerifte, “Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) son hastalığında Muavvizeteyn’i okuyup kendisine üflüyordu ” denilmektedir
Hakeza, akrep sokmasına karşı Fatiha ile rukye yapıldığına dair hadis varid olmuştur
Yine Rasûl-ü Ekrem’in bazı hastalara Muavvizeteyn okuyup, onları sağ eliyle meshettiği ve peşinden de şöyle söylediği nakledilmektedir: “Ey insanların Rabbi olan Allah’ım hastalığı gider; buna şifa ver Şifa veren yalnız Sensin Senin şifandan başka şifa yoktur Hastalıktan eser bırakmayan bir şifa ver!”
Bu malumat ışığında belirtmeliyim ki: Hocamızdan da çokları dua istemektedirler; hatta nazı geçenler isim listesi göndermektedirler Aslında o listelerin altından kalkmak ve bütün isimleri teker teker okumak çok zordur Bunun için de, “mâbeyin ehli” denebilecek kimseler, Hocamızın rahatsızlıklarını, meşguliyetlerini ve istirahatini düşünerek sütre vazifesi görmeye çalışmakta; “Ne olur, Hocamıza gadretmeyelim; bakın yazılarını yazacak vakit bile bulamıyor ama her gün isimleri sayıp, onlara dua etmek için bir sürü vakit ayırmak zorunda kalıyor! ” demekte, bu konudaki talepleri azaltmaya gayret göstermekte ve hatta bazen -dua isteyenlere hak vermekle beraber- kırıcı bile olmaktadırlar
Fakat, ne yapsınlar Hocamız eline ulaştırılan isimleri hiç olmazsa bir kere zikretmekte ve haklarında dua etmektedir Kendisine ulaştıktan sonra o isimleri bir kerecik de olsa anmadan, listeyi elinden almak mümkün değildir Dahası, o isimlerin sahiplerine hürmeten listeleri çöpe atmamakta, yakmamakta, parça parça etmemektedir; sadece toprağa gömülmesine izin vermekte ve bunu da hayırla te’vil etmektedir Dua talepleri karşısındaki mülahazaları şu şekildedir:
Aslında, her zaman, umumi manada herkesi kuşatacak dualar ediyorum Fakat, bazen hususi dua istekleri de oluyor Kimi zaman onlarca isim verilince her gün dünya kadar insana dua ediyorum Benim duamdan ne olur ki! Fakat, madem hatır ortaya koyuyorlar ve “
Ne olur ‘amin’ de! ” diyorlar;
ben de hüsn-ü niyetli bu insanlara hürmeten “Allah’ım beni de, onları da Kendi yolunda halisane hizmete muvaffak kıl!”
diye Rabbime niyaz ediyorum
Kendim için ne istiyorsam onlar için de aynısını isitiyorum “Ey Yegâne Merhametli Rabbim! Bizi âlim, ârif, halîm, çok çok tevbede bulunup dergahına teveccüh eden, âh u enînlerle sürekli kapının tokmağına dokunan, mütevazi, huzurunda hep elpençe divan duran, Kur’an ahlakıyla ahlaklanan, vakur, ciddi, mehabetli, muhlis (ihlası kazanmış), muhlas (ihlasa erdirilmiş), bütün icraat-ı sübhaniyenden razı olmuş ve Sen’in rızana ermiş, Sen’i her şeyden daha çok seven ve münezzeh sevgine mazhar kılınan ve daima kalbi haşyetle atan, dudakları münacaatla kıpırdayan salih kullarından eyle!” mülahazalarıyla yakarıyorum
Diyebilirim ki; bu meselenin içinden kolayca sıyrılmayı, bir yönüyle işi onların teveccühüne bağlamada buldum: “Bunlar yanılıyorlar, ben dua edecek insan değilim; madem teveccüh etmişler, ya Rabbî, bunları hüsn-ü zanlarında yalancı çıkarma!” niyazıyla el açıyorum Benden dua isteyenleri kırmıyorum; taleplerini yerine getirmeyi dostlar arasındaki münasebetler açısından çok lüzumlu görüyor ve bir vefa borcu sayıyorum Fakat, Cenâb-ı Hakk’a teveccüh ederken, kendimi nefyetmenin yanı başında, o insanların iyi niyetlerini boşa çıkarmaması için Rabbime yalvarıyorum
|