08-23-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Giybetin Afvi İçin Duâ
Peygamberimiz, gıybeti ateşe benzetmiştir Ateş odunu nasıl yok ederse, gıybet ateşi de öyle sevabı yok eder
Onun için kimseyi arkasından çekiştirmemeli, gıybetini edip de sevabını mahvettirmemelidir
Ancak, gıybetin böyle kötü neticesi bilinmesine rağmen, insan boş bulunur da birinin gıybetini eder, aleyhinde konuşursa yapılacak iş, gıybetini ettiği kimsenin afvı için duâ etmek, sonra da bir fırsatını bulunca ondan helâllık dilemektir Gıybeti yapan, yahut yapanı dinleyen hemen şöyle demelidir:
´´Allahümmağfir lenâ ve limen iğtebnâhü ´´
´´Allah´ım, bizi ve gıybetini ettiğimiz kimseyi mağfiret eyle ´´
Böyle derse, gıybetten pişmanlık duymuş, bir nevi tevbe etmiş olur Bir daha tekrarlamadığı takdirde Rabbimiz onu inşâallah afveder
Gıybetten sonra üzüntü duymak, ettiği sözlere pişmanlık hissetmek, bir daha böyle âdi mevzulara girmeme azminde olmak, bir nev´i tevbe, istiğfar mânâsını ifâde eden güzel bir duygudur
En kötüsü, gıybetten sonra pişmanlık duymamak, üzüntü hissetmemek, yaptığı günahtan lezzet alır duruma girmektir Bu hâl menhûs bir lezzettir
Gıybet ile tarifi karıştırmamak da lâzımdır Biri, bir kimseyi öğrenmek istese, bilen de onun iyi ve kötü hâlini bildiği kadarıyla aynen anlatsa, bu gıybet olmaz, soran kimseye gerçeği söylemek olur Yanılmasını önlemek için lâzım gelenin söylenmesi şeklinde değer bulur
Kötülemek kasdıyla söylemek başkadır, bildiğini doğru olarak haber vermek de bir başkadır
Sorana bildiğini mübalâğasız söylemek şahidliktir Fazla, ya da eksik söylemek ise yalancı şahidliktir
Şuurlu mü?min yalancı şahidlikten titrer, Allah´a sığınır
|
|
|