Yalnız Mesajı Göster

Esmâü’L Hüsnâ Dualar:::::

Eski 08-23-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esmâü’L Hüsnâ Dualar:::::



Ya Celîl: Ululuk, azamet ve büyüklük sahibi, emir ve yasak koyma hakkına sahip anlamlarına gelen Yüce Allah’ın İsm-i Şerifidir…


Bismihi,
Rabb’im,
Ey Âlemlerin Sultanı olan Allah’ım,
Ya Celîl,
Ey her şeyi kuşatan, varlığını soluduğumuz; dokunduğumuz her yerde ve her şeyde, zerreden arza, kâinatı bütünüyle şefkat ve muhabbetinle dolduran Sensin… Ruhumuzun kuytularında dahi senden bir iz, varlığının işaretinden bir öz var Allahım Evvelimizde de ahirimizde de sana muhtacız… Fani dünyanın hiçliğine kendini adayan hislerimizi aklımıza, aklımızı sana emanet ettik, kabul eyle… Nefsimizden ve nefsimizin çektirdiklerinden sana sığındık ve sana geldik… Her surette birkaç suret, her insanda birkaç insan gördüğümüz utanılası bir çağın garipleriyiz sesi kısılası… Hayat dediğimiz, ummanlar ortasında kalmış bir ada, feryat figana karışmış yetişen yok imdada… Herkes can kesilmiş, kendi ummanını aşıyor, geri dönmüyor hiçbir seda…
Rabbim, senin azametin, rahmetin sonsuz…
Dileriz ki Rahmet-i rahmana mazhar ola ruhumuz



*Cemalinle nazar kıl ey ulular ulusu
İkram sahibi sensin bâkisin zât-ı celîl
Kahrından koru n’olur lutfunla affet nâsı
Rahmetin gazabına galip gelmesi delîl



Rabbim,
En Sevgili, Ey Sevgili,
Ya Celîl, Ya Celîl, Ya Celîl,
Şüphesiz, emir ve yasaklarına ta yürekten bağlıdır ruhumuz, bedenimiz… Meçhul kapıların eşiğinde çok dolanmışız, şaşırası… Çok yanılmışız utanılası, arlanası… Derin bir sükûnete düştü gönül, zora düştü, kışın ortasında kora düştü… Dünyamızın zindanında dört mevsim bir şenlik var Yağmurlar yağıyor seninle can evimize Cennet seninle iniyor gönlümüzün orta yerine Bir mahzun menekşe vuruyor gözlerimizin sahiline Yanaklarımızda birer damla gözyaşı, bir ney gibi inliyor devrile devrile Sümbülün kara gözleri, bile seni anlatıyor Sana sığınıyor çiçeklerin rayihası Güneş sana yanıyor, meltem senin isminin cezbesiyle esiyor bin bir ahenkle… Yağmur, bizlerin utançlarına ağlıyor hıçkıra hıçkıra Ay yüzünü sana dönüyor Rabbim… Issız vadiler senin güzelliğini, senin rahmetini ağırlıyor erişilmeyesi dağların bağrında
Cemreler düşüyor, mevsimler senin cennetinden muştular getiriyor
Rabbim, senin azametin, rahmetin sonsuz…
Dileriz ki Rahmet-i rahmana mazhar ola ruhumuz


Rabb’im,
Ey Âlemlerin Sultanı olan Allah’ım,
Ya Celîl, Ya Celîl, Ya Celîl,
Bir kere davetin ulaştı gönlümüzün pervazlarına Bir kere senin aşkına düştü yüreğimiz Dağlar aşılmaz olsa varılmayası, yollar uzasa gidilmeyesi… Duramayız buralarda Allahım, duramayız gayrı… Sana gelen yollara vururuz kendimizi, başka bir duyguyla tanışmaz olur yüreğimiz, senden başkasını bilmeyiz, tanımayız Senin fermanın ruhumuzun nakışlarıdır ilmek ilmek okuduğumuz… Cümle kâinat geriniyor Uyanıyor arz-ı semânın destansı yüreği
Cemreler düşüyor, adın cennetten muştular getiriyor Karlı dağlar libasını yeniliyor Sessizliğe gömülen kıvrak ırmakların akışı değişiyor, gürül gürül vadilerden ötelere şahlanıyor Gülzârın davetkâr neşesi duyuluyor uzaklardan Peygamber kokuşlu güller, coşuyor gülzârın kollarında Yonca kokan eller dokunuyor şebnemine Bahçeler senin sevginle coşa gelip aşk kuşanıyor, ağırdan ağırdan Sabırla olgunlaşıyor mevsimler Zambaklar patlıyor yuvalarında, titreşiyor lilâ ve mor Ve biliyoruz ki hepsi senin tecellindir Senin buyruğundandır…
Rabbim, senin azametin, rahmetin sonsuz…
Dileriz ki Rahmet-i rahmana mazhar ola ruhumuz


Gafletten uyar bizi kıl dostuna yâr bizi
Cennetinle ikram et, hiç yakmasın nâr bizi
Vuslatını ihsan et muhabbetle sar bizi
Aşkına meftun olsun akl u fikri cânu dil



Rabbim,
En Sevgili, Ey Sevgili,
Ya Celîl, Ya Celîl, Ya Celîl,
Ya Zü'l-celâli ve'l-ikram,
Celalet ve ululuk ancak sana mahsustur… Her yerde, her zaman hazır ve nazır olan Allah'ım hiç şüphesiz senin ilmin her şeyi kaplamıştır Kesret âlemindeki herşey, senin büyüklüğünün yanında hiçtir Yıldızı alınmış karanlık bir gecenin yüzünü yıkarken tan vakti, sen gelirsin aklımıza Uçsuz bucaksız yalnızlığımız gelip dayanır ruhumuzun kıyısına, ağırlar gönlümüzü Hüzün şebnem olup göklerden yağar üstümüze umarsızca İzbe yollarda yapayalnız kalakalmışız Allahım… Arifler terk eylemiş seyrangahı, gönlümüz mürşidini kaçırmış utanılası Senin azametin, senin celalin ve keremin olmasa, üzerimize yıkılır sırtımızı verdiğimiz her duvar Elimize kalır el uzattığımız dal Gafletteyiz Allahım, uyandır bizi derin uykularımızdan Şaşkın aklımızın, kör yüreğimizin peşinden aykırı vadilere sürüklenmişiz Rabb’im Senin kadim sûrun ruhumuza bir güzellik bahşeylesin, aşkına hasretine yürüsün bedenimiz Yoluna bende olalım
Rabbim, senin azametin, rahmetin sonsuz…
Dileriz ki Rahmet-i rahmana mazhar ola ruhumuz


Rabbim,
En Sevgili, Ey Sevgili,
Ya Celîl, Ya Celîl, Ya Celîl,
Ya Zü'l-celâli ve'l-ikram,
Hüzün, asırlar gibi kol saldı yüreğimizde Ne derûnumuz sağaldı, ne mesrûr olduk dünya sürgününde Bir lahza sürûr için koca ömründen sadece bir anı dileyen Sultan Süleyman’a muştuladığın “Biz o günü hiç yaratmadık” sözleri olmasa kahrımızdan tükeneceğiz “Hüzün ki en ziyade yakışandır bize” Rabb’im… Aklımızın erdiği zamandan beri hüznün efsunuyla yıkanıyor dil hanemiz… Hangi çiçeğe baksak, hangi yöne dönsek, neyi düşünsek, neye el atsak senden bir nişane buluyor ve ürperiyoruz Her yerde senin nişanın, senin mührün var Bin bir Esmâ tecellisi zuhûr ediyor, dünyanın ayinesinde Sevgili diyorum,
En sevgili diyorum, sana şükürler olsun Öteleri düşlüyoruz var olmak hevesiyle Sonsuzluğunun bütün efsunu yakalıyor ruhumuzu bırakmayası Sana şükrediyoruz, sana hamd ediyoruz…
Rabbim, senin azametin, rahmetin sonsuz…
Dileriz ki Rahmet-i rahmana mazhar ola ruhumuz
Şiirler: Musa Tektaş

Alıntı Yaparak Cevapla