Yalnız Mesajı Göster

(A)Sosyal Psikoloji

Eski 08-23-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

(A)Sosyal Psikoloji




Sosyal psikolojik bilginin ve “sosyal psikolojiklerin” sosyolojisi


Kralın çıplaklığını ve çirkinliğini açıklarken bir daha vurgulanması gereken en önemli nokta Amerikalı sosyal psikolojinin bir bu haliyle bir ciddi bir politik aktivite olduğudur Çok önemli görülen zihinsel yükleme ve çelişki kuramları Amerika’daki tuzu kuru orta sınıfın ya da “Carla”nin yaşamının bir sorunudur (Israel, 1979; Sampson, 1977) Ya da Türkiye’de Kürtler üzerine yapılan bir çalışmaya dair ortalıklarda sözü edilen trajik-komik hikayeler boşuna olmasa gerek Bir profesörün Kürtleri Müslüman oldukları için bir Türk grubu olarak görmesini nasıl değerlendirelim? Kürtlüğü inkar etme noktasına gelebilen bir cehaleti, bir sosyal psikoloji profesörünü, neo-liberal söylem içinde bir sosyal psikoloji eğitimi almış birisi anlayabilir, ama bu cehaleti affedemez


Psikolojik bilginin de bir sosyolojisi olduğunu söylemek sanırım bilgi sosyolojisi için olağan, ama bundan yaklaşık 30 yıl önceki sosyal psikologlar için yeni bir şeydi (Buss, 1975) Ek olarak Türkiye’de kimi sosyal psikologların çok iyi standartlarda hayatlar sürdürdüklerini, liberalizmlerini açıktan deklare ettiklerini ve gerektiğinde “bir Amerikali'dan daha Amerikalı” (Gergen, Gülerce, Lock, & Misra 1996, s 501) olduklarını ifade etmekte yarar var En azından biliyoruz ki önemli bir kısım sosyal psikologun “sosyal psikolojik” birer hayatları var Yani amerikan sosyal psikolojisi kişisel anlam evrenlerinin ayrılmaz bir parçası Sosyolojiden nefret eden sosyal psikologları ağırlayan ülkemizin sosyolojisi değiştiğinde, nefretin de sona ereceğini ve disiplinlerarasi bir sosyal psikolojinin daha da gelişeceğini düşünüyorum





Farklı ve/veya yeni yönelimlerin sorunları ve sınırları


Bütün bunlara rağmen sosyal psikolojide ihmal edilemeyecek derecede önemli bir potansiyel bulunmaktadır Bu potansiyel parçalara ayrılmış ampirik araştırmalardan ziyade kuramsal yönelimlerin, geniş teorilerin varlığından ileri gelmektedir İyi bir kuramsal çerçeve değişik alanlardaki farklı odakları olan çalışmaları bir araya getirip ortaya bir “Geştalt” çıkarabilir Odak noktası Amerika olduğu için, Avrupa’daki çalışmaları, örneğin sosyal temsiller kuramını dışarıda bırakıyorum





Bütünlüklü-kapsayıcı anaakım kuramlar


Bu yaklaşımlardan en önemli gördüğüm Kuzey Amerika bazlı iki tanesini örnek vermek istiyorum Bunlar bağlanma teorisi (Hazan & Shaver, 1994) ve deneysel varoluşçuluk (Pyszczynski, Greenberg, & Solomon, 1997) Bağlanma teorisi temel olarak psikanalitik gelenekten İngiliz John Bowlby’nin bağlanma ve nesne ilişkileri kuramına dayanmaktadır Bağlanma teorisi anne-çocuk arasındaki bağlanma ilişkisine ve bununla ilişkili olarak genellikle çiftler arasındaki ilişkilerin doğasına eğilir Örneğin, evrimsel adaptasyon açısından tartışılmaz bir önemi olan çocukluktaki bağlanma sisteminin temel özelliklerinin yetişkin ilişkilerinde de sürdüğünü gösteren çalışmalar bulunmaktadır (Hazan & Shaver, 1987) Bunun yanında “bağlanma stili” kavramı ile yürütülen araştırmalar insanların duygularını nasıl düzenlediklerine, stresle nasıl basa çıktıklarına, ilişki tatminine ve depresyona kadar bu çok konuda anlamlı mesajlar vermektedir (ör: Lopez & Brennan, 2000) En önemlisi bu teori içerisinde kişi ya da birey diğer kişilerle beraber ilişki bağlamı içerisinde değerlendirilmektedir (ör: Pietromonaco & Barett, 2000) Her ne kadar bu ilişki bağlamı içerisindeki kişi algısı dilsel bağlama oturmasa da, çok daha uygun bir özne algısı sunmaktadır Bu konuda ayrıca Amerika bazlı sosyal psikolojinin Bolwby’nin teorisini iğdiş ettiğini yazan Avrupalı araştırmacılar da bulunmaktadır[11]


Diğer kuram, bağlanma teorisiyle karşılaştırıldığında daha zayıf olduğunu düşündüğüm ama “felsefi” bir zemine oturduğu için ilgi çeken, deneysel varoluşçuluk (Terror Management Theory) Bu kuramın üzerine oturduğu temel varsayım şudur ki, insanlar olumlu birer varlık olmalarının bilgisiyle yasamaya çalıştıkları su çaresiz hayatlarını anlamlandırmak zorundadırlar Dolayısıyla bu teori içerisinde anlam ihtiyacı ve anlamlılık duygusunun verdiği güven hissi önemli bir yer tutmaktadır Bu anlamlılığa ve güven hissine olan ihtiyaç kendini en çok olum tehdidi altında hissettirmektedir Dolayısıyla olumlu oldukları hatırlatıldığında insanlar kendi sembolik varlık zeminlerini ya da dünya görüşlerini aktive etmekte ve kendilerine güven veren ne varsa harekete geçirmektedirler Bu siyasal davranış ta olabilir, sevgilinin yanında olmasını istemek te olabilir, bedenini süslemek te, bir şeyler satın almak ta…(toplu sonuçlar için, Pyszczynski, Greenberg, & Goldenberg, 2004) Bu kuram deneysel olarak göstermeyi başarmıştır ki Bush’un tekrar seçilmesinin altında biraz da bu korku ve güvenlik ihtiyacı bulunmaktadır (Landau ve ark, 2004) Kuramın malum sıkıntılı yani deneysel olmak durumunda olması, hipotez bazlı araştırma surecinin içine sıkışmış olması ve tabii bir de en kötüsü, içsel nitelikleri itibariyle 90’ların başında gelişen neo-liberal bir tez olması Yani ortada Sartre’ın siyasallığından, hatta varoluşçuluk bir Humanizmadir adli denemesinden (1948) kalıntı yok Sadece varoluculuktaki birey vurgusunun kapitalizmin ihtiyaçlarına göre yorumlanmış bir sekli var O haliyle bile ilgi çekici olabilen, çünkü gücünü Amerika’nın (Bati’nin) inkar ettiği “ölümden” alan bir kuram[12] Bu çerçeveye uygun şekilde Türkiye’de de örneğin Victor Frankl’ın bazı kitapları çevrilmiş, geçtiğimiz yüzyılın en büyük sorunlarından birisi olan varoluşsal anlam sosyal psikolojik literatüre kazandırılmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla