Prof. Dr. Sinsi
|
Karma Ve Büyük Özgürlük
Aydınlanmanın ayrıcalıkları yalnızca karma temelinde doğrulanabilir, şairin içine doğduğu gibi: "Benim olan, benim olan, bana gelecek "
Tıpkı o anki ve mutlak anlayışının iki katlı biçimiyle dünyaya bakmak zorunda olduğumuz gibi, kendi yaratıcı çabalarımız ve Lütuf un kabulü yoluyla iki katlı bir şekilde aydınlanmayı bulmak zorundayız
Hiç kimse Lütuf un ilk dokunuşunun dışında bırakılmaz, bu o kişileri Araştırma yoluna çıkarır Herkes onu alabilir ve en sonunda herkes alır Ama çevremizde her yerde bir kişinin yeterince dünya deneyimi olana kadar, yeterince engellenme ve hayal kırıklığı kendisini duraksatıp alçak gönüllü yapana kadar buna hazır olmayacağına dair çokça kanıt görürüz
Yüce Benliğin bilincine katılmak sadece lütuf yoluyla gerçekleşebilecek bir olaydır Yine de lütuf ve ondan önce gelen çaba arasında, tam, kesin ve evrensel olarak geçerli bir ilişki olmasa da, bir ilişki vardır
Kendini geliştirmede yardım almadan tümüyle kendi çabalarına bel bağlayan istekliler yine de bir gün kendi başlarına elde edemeyecekleri şeyin verilmesi için dıştan bir güce ihtiyaç duyacaklardır Üstlenmiş oldukları görev sadece kendi başlarına kusursuz bir şekilde ya da tam olarak yapılamaz Eninde sonunda dizlerinin üzerine düşüp Lütuf için yalvarmak zorunda kalacaklardır
Ego kendini kurtaramaz Niçin? Çünkü gizlice bunun böyle olmasını istemez, çünkü bu kendi varlığının tükenmesi anlamına gelecektir Bu yüzden, egoyu Lütuf aramaya zorlamadığınız sürece, tüm çabalarınız size yalnızca kısmi sonuçlar getirecektir, asla tamamen tatmin edici bir sonuç getirmez
Lütuf fikrinin evrensel yasa kavramını bozduğunu söyleyenler bunu gerçekten yeterince incelemezler Çünkü bu durumda, tersine, inandıkları bireysel zihnin çabası yasasını, inanmak zorunda oldukları bireyin içindeki Evrensel Zihin'in etkinliği yasasıyla tamamlayarak gerçekleştiğini göreceklerdir Tanrı insanlıktan ayrılamaz İnsanlık bir boşluk içinde yaşamamaktadır
Egonun alın yazısı Yüce Benliğe çıkarılmalıdır; orada kendini sona erdirir, daha doğrusu, kendini aşar Ama kendi yaşamını isteyerek sona erdirmeyeceğinden, dışarıdan bir güç bu yükseltmeyi gerçekleştirmek için müdahale etmelidir Bu güç Lütuf'tur ve Lütuf un görünmesinin zorunlu olmasının nedeni budur Bütün büyük amaçlarına ve dualarına, itirazlarına ve kendini suçlamalarına karşın, ego bu son yükselmeyi istemez
Kendi kendine harcanan sürekli çaba egoizmi azaltabilir, ama yok edemez Bu son eylem mümkün değildir, çünkü ego kendini isteyerek ortadan kaldırmayacaktır Kendi çabasının yaptığı şey, egoyu ortadan kaldırabilecek daha yüksek kuvvet için yolu hazırlamaktır, böylelikle işlemi zamanına uygun hale getirir ve başarısını mümkün kılar Ayrıca yaptığı şey, zekayı ve sezgiyi geliştirmek ve karakteri iyileştirmektir; bu da kişiyi hazırlar ve bu kuvvetleri çeker Bu kuvvetler Lütuf un affedici, iyileştirici ve özellikle dönüştürücü güçlerinden başka bir şey değildir
Egonun kendisinin harcadığı çaba muhteşem aydınlanmayı nasıl meydana getirebilir ki? Bu çaba sadece aydınlanmanın yolunu temizler, onun aracını temizler ve onu örten zayıflığı ortadan kaldırır Ama bilgeliğin ışığı en içteki varlığın -Can'ın- bir özelliğidir, bu nedenle yalnızca o size bunu getirebilir Ego Yüce Benliğe ait olan bir şeyi nasıl verebilir ya da elde edebilir ki? Yapamaz Ancak tanrısal olan tanrısal olanı verebilir Yani, ne kadar gayretli bir şekilde bunun için uğraşırsanız uğraşın, yalnızca lütuf yoluyla aydınlanmaya ulaşılabilir
Çabalarınız sizi belirli bir noktaya getirdiğinde, bunları bir kenara itin ve yavaşça başka bir güce, Yüksek Benliğinize çekilin Gerçekte olan şey, kullandığınız enerji ya da gücün kendiliğinden ateş almasıdır Sizin yapmanıza, yaptırmanıza, başarmanıza olanak tanıyan şey budur En önemli nokta bu aktif gücün sizin iradeniz değil, gerçekte Lütuf dememiz gereken şeyin doğrudan bir ziyareti olduğudur Yüce benliğin ya da daha yüksek gücün bu deneyimi güçlü bir şekilde hissedilir
Pek çok kişinin araştırmaya karşı ilgisiz kalmasını sağlayan spiritüel tembellik bireyin kendi girişimleriyle üstesinden gelinecek bir şey değildir Bu nedenle yaşam, bunu onlar için yapmak durumundadır Yaşamın başlıca yöntemi onlara acı, kayıp, hayal kırıklığı, hastalık ve ölümle sıkıntı vermektir Ama böyle sıkıntılar keyfi değildir ve karmanın idaresi altındadır, aralıklıdır ve sürekli değildir, bunaltıcı değil, sevinçle örgülüdür Bu yüzden sonuçlarının görünmesi yavaş olur
Spiritüel yolda büyük ilerlemeye yöneltilmiş kişinin kasten bu yola girmeyi reddettiği ya da böyle bir girişi sabırsız bir şekilde bir süreliğine ertelediği bazı durumlarda, Yüksek Benlik çoğu kez oyuna karışır ve engellenmiş büyük amaçlar, hayal kırıklığına uğramış umutlar, hatta bozuk bir sağlık durumu karmasını serbest bırakır Böylece, umutsuzluk, ıstırap ya da acı içindeki yolcu gönüllü vazgeçmenin kadehinden içecek ya da kendini yadsımanın yırtık pırtık giysilerini giyecektir Egosu acıdan gücünü tüketir
Yol üzerindeki gerçek düşmanı "ben"dir, çünkü gerçekliğe açılan kapıyı kaparken duyulan hem maddi hem de zihinsel ıstırabın sebebidir Dünyevi olayların gidişi onu daha da kuvvetten düşürdükçe, o da çöküntüsünden spiritüel tefekkürün unutkanlığına çekilmeyi daha çok öğrenecektir Bu şekilde geçici huzur bulmak kendini mistisizme adamış bir kişi için yeterlidir; ama kendini felsefi mistisizme adamış bir kişi için yeterli olmaz
Böyle bir kişi bu olayların anlamı üzerinde düşünmeyi tefekkürüne eklemek zorundadır Bu kişisel olmayan içgörüyü kazandığında, geçmiş yaşamına tekrar bakıp meydana gelen şeylerin pek çoğunun niçin meydan geldiğini anlar
|