08-23-2012
|
#4
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Dilin Doğası
Bu durumda bize söylenen şeyin tamamı dilin varlığı: varlığın dili bir soruya cevap olmak şöyle dursun, bir başlık bile değildir O, yolumuz üzerinde bize kılavuzluk edecek yolgösterici bir sözdür Bu düşünme yolumuz üzerinde başlangıçta işittiğimiz sözle poetik tecrübede yoldaşımız olacaktır Bu düşünme yohi üzerinde, başlangıçta işitilen sözle yaşadığımız poetik tecrübe, yoldaşımız olacaktır (  )
Amacımız tecrübe etmek, yolda olmak olduğundan, birinci dersten üçüncü derse uzanan bu derste, düşüncemize yol verelim Fakat burada çoğunuz öncelikle bilimsel düşünmeye angaje olduğunuz için, giriş niteliğinde bir ikazda bulunmak yerinde olacaktır Bilimler, bilgiye uzanan yolu ?yöntem? terimiyle anlar Özellikle de günümüzün modern bilimsel düşüncesinde yöntem bilimlere hizmet eden bir araç değildir; tersine o bilimleri kendisine hizmet etmeleri için baskı altına almıştır Nietzsche bu durumu bütün imalatıyla farkeden ve müteakiben onu notlarında dile getiren düşünürlerin ilkiydi Bu notlar yazılarında, ¨The WilI to Power (Güç/iktidar Tutkusu)?ın 466 ve 469 numaralı paragraflar olarak yeralmıştır
İlk not şöyledir: Nietzsche Yazdı:
?Ondokuzuncu yüzyılın ayırt edici vasfı, bilimin yöntem üzerindeki zaferi değildir; tam tersine yöntemin bilim üzerindeki zaferidir
Diğer not şu cümleyle başlar: Nietzsche Yazdı:
?En değerli kavrayışlara herşeyin sonunda ulaşılır; fakat en değerli kavrayışlar yöntemlerdir
Keza Nietzsche?nin bizzat kendisi de yöntemin bilimle ilişkisiyle ilgili bu kavrayışa, herşeyin sonunda ulaşmıştır ? yani, Turin?deki sağlıklı hayatının son yılında, 1888?de
Bilimlerde tasarlanan tema, yöntem akla getirdiği tema olarak kalmaz yalnızca, o aynı zamanda yöntem içine yerleştirilir, yöntemin çerçevesi içinde kalır ve yönteme tabi tutulur Bilimlerin günümüzde ulaştığı aşırı hız, bütün potansiyel güçleriyle birlikte yöntemin hız-artırıcı dürtüsünden; giderek teknolojinin insafına bırakılan hız artırıcı dürtüsünden doğar Yöntem bilginin bütün zorlayıcı gücünü elinde tutar Tema yöntemin parçasıdır
Fakat düşünmede durum bilimsel temsil durumundan farklıdır Düşünmede ne yöntem vardır ne de tema; aksine, düşünmenin düşünmek üzere adandığı şeye alanını ve özgür nüfuzunu sağladığı için, nüfuz alanı denilen alan vardır Düşünme bu ülkede ikamet eder, bu ülkenin yollarında yürür Burada yol, sözkonusu ülkenin bir parçasıdır ve bu ülkeye aittir
Bilimler açısından düşünüldüğünde, bu durumu görmek yalnızca zor değil, imkansızdır da (   )
Biz tekrar tekrar dil hakkında konuşuruz Hakkında konuştuğumuz şey, yani dil daima, bizden önce vardır Konuşmamız sürekli olarak dili izler yalnızca Bu yüzden sürekli, hakkında konuşmak için ilkin maruz kalarak içselleştirmemiz gereken şeyin arkasında kalmaya mahkumuz Dolayısıyla, dil hakkında konuştuğumuzda, hep eksik kalan bir konuşma içinde sarmaş dolaş durduğumuz bir dili konuşuruz Bu sarmaşdolaşlık bizi kendi kendilerini düşünmemiz için bilinir hale getirmesi gereken sorunlardan yoksun bırakır Fakat bu sarmaşdolaşlık ? düşünmemizin hiçbir zaman rahatça kavrayamayacağı bu sarmaşdolaşlık ? düşünce tarımın belirli özelliklerinin farkına vardığımız, yani, kendimizi düşünmemizin ikamet ettiği ülkede incelediğimiz ölçüde çözülür Bu ülke, şiirin semtine açık heryerdir
|
|
|