Yalnız Mesajı Göster

Dilin Doğası

Eski 08-23-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Dilin Doğası




Stefan George?un 1928?de yayınlanan Das Neue Reich adlı şiir kitabının, çev] Bu son kısmı ?Şarkı? adını taşıyor Şarkı söylenir, ortaya çıktıktan sonra değil, tersine, şarkı söylenirken şarkı olmaya başlar Şarkının şairi şarkıcı, şiiri şarkıdır Eskileri örnek alarak Hölderlin şiiri ?şarkı? diye adlandırmaktan hoşlanır

Düşünmenin burada yapabileceği şey, dilin varlığının varlığın dili olarak konuştuğu bahşedilen söylemeyi (saying) işitip işitmediğine ve ne tarzda işittiğine bağlıdır Bununla birlikte, dille birlikte düşünme tecrübesi için hazırlanma girişimimizin şiirin mekanını aramak olması yalnızca kestirme bir yol değildir; çünkü bu girişini şiirin ve düşünmenin bir mekanda ikamet ettikleri varsayımına dayanır Bu varsayım muhtemelen şimdiye kadar yalnızca belirsiz bir biçimde işittiğimiz şu yüklemeye dayanmaktadır: dilin varlığı ? varlığın dili


Bir dille düşünme tecrübesini yaşama ihtimalinin örtüsünü kaldırmak için şiirin ve düşünmenin ikamet etikleri mekânı araştıralım İlgi çekici bir başlangıç ? herbirisiyle ilgili çok az tecrübeye sahibiz Ve yine de herikisini de biliyoruz Şiir ve Felsefe başlığı altında şiir ve düşünme hakkında bizim için bilinen pek çok şey var Üstelik, şiir ve düşünmenin mekânı istikametinde körü körüne yolumuzu arıyor da değiliz: bir şiir olan ?Söz? önceden

kulaklarımızda yankılanıyor ve böylece gözlerimizi dille poetik tecrübeye açıyoruz ()


?Sözün/kelimenin bittiği yerde hiçbirşey varolamaz? Burada adlandırılan şeyin nesne (thing) ile kelime/söz arasındaki ilişki ve bunun yanısıra dilin bir şey olarak şeyle ilişkisini dikkate aldığımız ölçüde, şiiri düşenmenin mekanına yerleştirdik Ancak düşünme bunda hiçbir tuhaflık görmez Aslında, nesne ile kelime arasındaki ilişki Batı düşünüşünün seslendirdiği ve dile getirdiği ilk sorunlar arasındadır ve bunu varlıkla söyleme (saying) arasındaki ilişki formunda böyle yapmıştır Bu ilişki kendisini tek bir sözle dile getirecek ölçüde güçlü bir biçimde düşünmeyi hakimiyeti altına alır Bu söz/kelime logos?tur O eşzamanlı olarak hem Varlık adına hem de Söyleme (Saying) adına konuşur ()


Şiir söz elementi içinde hareket eder, düşünme de öyle Şiir üzerine düşündüğümüzde kendimizi aynı anda düşünmenin de içinde devindiği bu aynı element içinde buluruz Burada şiirin gerçekten bir tür düşünme veya gerçekten düşünmenin bir tür şiir olup olmadığına kolayca karar veremeyiz Onların gerçek ilişkilerini belirleyen şey bizim için karanlıkta kalır ve biz ?gerçeğin? gerçekte nereden kaynaklandığını kavrayamayız


Daha fazlası da sözkonusudur: şiir ve düşünme yalnızca söyleme (saying) unsurunda devinmekle kalmazlar, aynı zamanda kendi söyleyişlerini (saying) dille çok yönlü tecrübelere; biraraya getirmek bir yana pek farkına varamadığımız tecrübelere borçludurlar Onların farkına vardığımız ve onları biraraya getirdiğimiz yerde bunu şu andaki düşünmelerimizi çok daha yakından ilgilendiren yeterli dikkati göstermeksizin yaparız; yani, düşünmenin ve şiirin aynı mekanı paylaşmasını dikate almaksızın Muhtemelen, bu ortak mekân herşeye rağmen bir sonuç değildir ve yalnızca şiirin ve düşünmenin bir yüzyüze ilişkiye sürüklenmesiyle oluşur; çünkü, onlar birbirieriyle hiç yüzyüze gelmeye başlamadan önce bile birbirlerine aittirler Söyleme (saying) hem şiir hem de düşünme için aynı elementtir; fakat her ikisi de bu element, suyun balık için veya havanın kuş için element olma tarzından farklı bir tarzda ?element? olarak durur ? bizi elementten sözetmeyi bırakmaya zorlayacak şekilde, çünkü, Söyleme (Saying) yalnızca şiiri ve düşünmeyi ?taşımaktan,? onları çaprazlamasına geçtikleri bölgede tutmaktan daha fazlasını yapar


Bütün bunlar rahatça söylendi, yani söze döküldü elbette, fakat özellikle de biz modernlerin bunları tecrübe etmesi zordur Şiirin ve düşünmenin ikamet ettikleri yer adı altında hakkında düşünmeye çalıştığımız şey, yalnızca kavramsal ilişkilerin envanterinden büyük ölçüde farklıdır Bahis konusu mekan bu yeryüzünde durduğumuz ve ziyaret ettiğimiz heryerdir Fakat modern düşünüş, çok büyük ölçüde ve münhasıran hasaplamaya dönüştüğünden mevcut bütün ?enerjisini? ve ilgilerini, insanın kendisini dünyasız kozmik uzayda nasıl kurumlaştırabileceğinin hesaplanması üzerinde yoğunlaştırır Bu düşünme tipi, yeryüzünün yeryüzü olarak terki demektir Hesaplama olarak o, mümkün en yüksek hızla ve saplantıyla kozmik uzayın istilasına yönelir Bu düşünme tipinin bizatihi kendisi herşeyi hiçliğe fırlatabilecek bir güç patlamasıdır

Alıntı Yaparak Cevapla