Yalnız Mesajı Göster

Dilin Doğası

Eski 08-23-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Dilin Doğası




Eski İskandinav destanıyla bağlantısı kurulduğunda, ?söylemek? göstermek demektir: görünür kılmak, özgürleştirmek, başka bir söyleyişle, Dünya diye adlandırdığımız şeyi, onu açığa çıkararak ve gizleyerek sunmak ve vermektir Dünyanın bu açığa çıkarıcı ve gizleyici sunumu, Söylemenin (Saying) asıl varlığıdır Şiir ve düşünmenin komşuluğu içinde yol üzerindeki kılavuz-söz, bu komşuluğu belirlediğimiz yakınlığa ulaşmak için izleyebileceğimiz bir işaret taşır

Kılavuz-söz şunu söyler:


Dilin varlığı:

Varlığın dili


Bu kılavuz-söz lingüistik doğanın asil med-cezirlerini taşır Biz şimdi, onu daha açık şekilde işitme, bizi, onu şimdiden bize ulaşan ve temas eden menziline götüren yolun daha iyi işaret edicisi haline getirmeliyiz


Dilin varlığı: varlığın dili


Satırdaki ilk ifade olan ?dilin varlığı? ifadesinde dil varlığı belirlenecek olan öznedir Birşeyin to ti estin ?i, yani neliği olan şey Platon?dan beri, genellikle ?doğa? veya öz (essentia)?ü; bir şeyin özü diye adlandırılan şeyi içerir Böyle anlaşıldığında öz daha sonraları kavram, yani fikir (idea) veya zihinsel temsil diye adlandırdığımız şeyle sınırlıdır ve biz onun

vasıtasıyla kendi kendimize amaçlayarak bir şeyin ne olduğunu kavrarız


Bu demektir ki, daha esnek tarzda anlaşıldığında, satırın ilk kısmi şunu söyler:biz dilin ne olduğunu, satırın, deyim yerindeyse, önümüze açtığı şeye girdiğimiz sürece kavrarız Ve bu önümüze açılan şey, varlığın dilidir Bu ifadedeki varlık, yani ?öz? dile sahip öznenin rolünü varsayar


Ancak ?varlık? kavramı şimdi artık birşeyin ne olduğunu dile getirmez Biz ?varlığı? ?mevcut varlık? ve ?olmayan varlık? ifadelerindeki gibi, bir fiil olarak işitiriz ?Olmak,? devam etmek, bâkî kalmak demektir ?O oluş halindedir?? kendi mevcudiyetiyle devam ediyor? demektir ve bizi ilgilendiren ve bize temas eden şey ondaki devam edegeliştir Böyle anlaşıldığında bu tür ?varlık? bütün şeyler içinde süregelen ve bizi ilgilendiren şeyi adlandırır;çünkü, o hareket eder ve bütün şeyler için yolu açar Bu yüzden, kılavuz sözdeki ikinci ifade durumundaki ?varlığın dili? ? dilin bu süregelen varlığa ait olduğunu söyler ? bu onun en ayırtedici özelliği olduğu için bütün nesneleri devindiren şeye aittir Bütün nesneleri devindiren şey, o konuştuğunda devinir Fakat, asıl/temel varlığı tam olarak nasıl düşüneceğimiz çok müphem, onun nasıl konuştuğu bütünüyle müphem, dolayısıyla konuşmanın dile getirdiği şey büsbütün müphem kalır Bu, dilin doğası üzerine düşünmemizin düğüm noktasıdır Fakat bu refleksiyon belirli bir yol boyunca ?şiir ve düşünmenin hemhudutluğu dahilinde bir yol boyunca ? zaten belirli bir yola girmiş durumdadır Kılavuz söz bize bu yolda işaret/ipucu verir,cevap değil


Ancak bu işaretin işaret ettiği yer neresidir? O yalnızca, şiir ve düşünmenin mekanını, bir mekan olarak belirleyen şeye işaret eder Hemhudut olma, yani yakınlılıkta ikamet etme, kendi belirlenimini bu yakınlıktan alır Bununla birlikte, şiir ve düşünme söyleme modları; gerçekten de üstün söyleme modlarıdır Eğer bu iki söyleme, yakınlıkları dolayısıyla hemhudut iseler, bu durumda, yakınlığın kendisi, Söyleme (Saying) tarzında deyiniyor olmalıdır O halde yakınlık ve Söyleme (Saying) Aynı şeydir Bunu düşünme talebi yine de bariz bir yükleme/empoze etmedir Onun barizliği en aza indirilemez

Alıntı Yaparak Cevapla