Prof. Dr. Sinsi
|
Bilim Felsefesi-2 Karl Raimond Popper
BİLİM FELSEFESİ-2 KARL RAIMOND POPPER
Karl Raimund Popper, 1902 yılında Viyana'da doğdu Nazizm, pozitivistler gibi Popper'i de ülkesinden göçmek zorunda bıraktı Popper, İkinci Dünya Savaşı sırasında Yeni Zelanda'da bulundu; savaş sonrasında Londra'da profesörlük yaptı Viyana'da pozitivistlerin bazı seminerlerine katılmıştı İlk kitabı Logik der Forschung (1935), pozitivistlerin yönettiği bir dizide yayınlandı Pozitivistler gibi Popper da, bilimselliğe bir ölçüt bulmak istedi Popper'in koymuş olduğu ölçüt, pozitivistlerin ölçütünden ayrılır ve Popper her zaman pozitivizme açıkça karşı çıkmıştır
YANLIŞLANABİLİRLİK İLKESİ
Popper, 1919 yılında, bilimselliğin niteliği üzerinde düşünmeye başladığı zaman çıkış noktasının ne olduğunu kendi anlatır:
«Zihnimdeki sorunu doğuran ortamı ve uyarıcı olan örnekleri kısaca anlatmak isterim Avusturya İmparatorluğunun çöküşünden sonra, Avusturya'da bir devrim oldu Ortalık devrimci sloganlar ve fikirlerle, yeni ve çoğunlukla saçma kavramlarla dolmuştu Benim ilgimi çeken kavramlar arasında Einstein'ın görelilik kuramı kuşkusuz en önemli olanıydı İlgi duyduğum diğer üç kuram da, Marx'ın tarih, Frued'un psikanaliz ve Alfred Adler'in `bireysel psikoloji' kuramlarıydı »
Alıntıdan da' anlaşılabileceği gibi Popper, Einstein'ın görelilik kuramı ile diğer üç kuramı karşı karşıya getirdi 1919 yılı, görelilik kuramı bakımından anlamlı bir yıldı Bu kurama göre, güneşin yakınından geçen ışık ışınları; güneşin yerçekimi alanının etkisine girerek eğilmeye uğrarlar O yıl, bu kuramı sınamaya elveren bir güneş tutulması oldu Uzaydaki bir yıldızın yerini önce gece, sonra gündüz saptama yoluyla, yıldızın güneşe yakın olması halinde, gönderdiği ışınları güneş tarafından eğilip eğilmediği araştırılabilecekti Ölçümlerin verdiği sonuçlar sözkonusu, ışınlârın eğildiğini gösteriyordu Popper'i büyük ölçüde etkileyen, kuramın ön-deyişinin doğru çıkması değildi Onu asıl ilgilendiren şuydu: Ön-deyinin doğru çıkmaması halinde, genel görelilik kuramı derhal reddedilecekti Popper bu tutumla, diğer üç kuramın savunucularının tutumlarını karşılaştırdı Bunlar belirli bir olayın kuramlarına nasıl uygun düştüğünü her zaman kolaylıkla açıklayabiliyorlardı; ama hangi koşulların gerçekleşmesi halinde kuramlarını savunmaktan vazgeçeceklerini asla belirtmiyorlardı Popper, hangi kurama 'olursa olsun ampirik destek bulmanın kolay olduğunu; bilimselliğin ampirik destek sağlamada değil, kuramın hangi koşullar altında yanlış olduğunu belirlemede yattığını düşünmeye başladı Eğer bir kuram yanlışlanabilir ise, bilimseldir, dedi Böylelikle Popper ?yanlışlanabilirlik ilkesini? getiriyordu
Bu ilkeyle ilgili olarak üç noktayı belirtmek gerekir Popper her üç noktada da yanlış anlaşılmıştır
1 - Yanlışlanabilirlik ilkesinin, anlamlı ve anlamsız önermeler ayrımıyla bir ilgisi yoktur Popper, genel olarak, apaçık saçma olan önermeler dışında, bütün önermelerin anlamlı olduğunun savunulabileceğini kabul eder: Pozitivistlerin bu konudaki anlayışlarını derinlemesine eleştirmiş değildir Ancak, pozitivistlerin bir önermenin nasıl anlamlı olacağı sorusunu olgulara değgin bir soruymuş gibi ele aldıklarına dikkati çekmiş; bir önermenin doğru olup olmadığına karar vermenin yalnızca bir uzlaşım (convention) sorunu olduğunu söylemiştir
2 - Popper, bütün kuramların genel içerimlerden, yani ?Bütün x'ler için geçerlidir: Eğer x    , o halde x   ? şeklindeki önermelerden oluştuğu görüşündedir Popper'in bu görüşünün, kolaylık sağlaması bakımından, kendisinin de kullandığı ?Bütün kuğular beyazdır~ı önermesiyle ifade edilen ?yasa?yı (Bütün x'- ler için geçerlidir: Eğer x bir kuğuysa, o halde x beyazdır) örnek alarak açıklamaya çalışacağız Yukarıdaki önerme, siyah renkli bir kuğunun ortaya çıkması halinde yanlıştır ?Burada siyah bir kuğu var? önermesi, bu yasayı yanlışlar; yanlışlığını gösterir Bu çeşit önermelere, yani belirli bir yerde, belirli bir zamanda ve belirli bir nesne ya da olaya değgin önermelere Popper, temel- önermeler adını verir Bazı temel-önermeler yukarıdaki ?yasayla bağdaşır (örneğin, ?Burada yeşil bir iskemle var?; ?Burada beyaz bir kuğu var? gibi) Öte yandan; başka bazı temel-önermeler (örneğin, ?Burada siyah bir kuğu var?) ?yasayla bağdaşmaz,' yani sözkonusu olan temel-önerme doğru ise, ?yasa? yanlıştır Popper, yasaların bağdaşan önermelere izin verdiğini, ama bağdaşmaz önermeleri yasakladığını söyler Bir kuramın bilimsel olabilmesi için, en azından bir temel-önermeyi yasaklaması gerekir Burada dikkat çekmek Popper'ın bir temel- önermenin doğru ya da yanlış olduğunun kesin güvenirlikle belirlenebileceğini söylemeyişidir Popper, bilimin nesnel şeylere değgin olduğunu ve dolayısıyla temel-önermelerin de nesnel olması gerektiğini; ancak, nesnelliğin kesin güvenilirlikle belirlenemeyeceğini söyler Oysa, Popper'a göre, öznel şeylere ilişkin kesin güvenilir bilgi edinmek olanaklıdır Bundan çıkan sonuç, Popper'ın temel-önermelerinin herhangi bir gözlemciye bağlı olmayışıdır Gerekli olan, bazı temel-önermeleri doğru saymak; doğru olarak kabullenmek için bir karara varmaktır
3 - Yukarıdaki örnekte yer alan ?Bütün kuğular beyazdır? önermesi, ?Burada siyah bir kuğu var? önermesiyle yanlışlanmaktadır Ancak, bu kuğuyu ,birinin siyaha boyadığı şeklinde yardımcı bir varsayım öne sürülecek olursa, bu bir yanlışlama olarak anlaşılmayacaktır Bu çeşit yardımcı varsayımlâr ileri sürerek bir kuramı yanlışlanmaktan kurtarmak her zaman olanaklıdır Bir kuramın yanlışlanmadan kurtarılmasının başka yolları da, kavramlarının içeriğini değiştirmek, belki de bir hesap hatası yapılmış olduğunu ileri sürmek, deneyimin doğru yapılmadığını iddia etmek gibi yollardır Bu durumda, yukarıda 1-'de anlattıklarımızın aksine; , bir kuramın yanlışlanması olanaksızlaşır Bir kuramın yanlışlanabilmesi için, yardımcı varsayımlar getirmemek, anlam değişiklikleri yapmamak gibi bazı yöntem kurallarının kabul edilmesi gerekir Yanlışlanabilirlik ilkesi ancak, belirli bir yöntembilimle birlikte işletilebilir Popper, bilimselliği dil ölçütleriyle değil, yöntem kurallarıyla tanımlamaktadır: Örneğin, koyduğu yöntem kurallarından birine göre, yardımcı varsayımlara ancak, kuramsal, sistemin ampirik' içeriğini ya da yanlışlanabilirliğini artırıyorsa izin verilebilir
|