Prof. Dr. Sinsi
|
Bilim Felsefesi-2 Karl Raimond Popper
ELEŞTİREL AKILCILIK VE İNSAN BİLİMLERİ
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, Popper'ın felsefe konusundaki görüşü şudur: Felsefe kuramlarının çoğu, her ne kadar yanlışlanamaz nitelikte ise de, akılsal olarak tartışılabilir Felsefe ne edebiyattır, ne de, pozitivistlerin iddia ettikleri gibi, sözcüklerle oynanan bir oyun Felsefenin konusu, ger- çek sorunlardır
İnsan bilimleri de P1 ? TT ? EE ? P2= şemasını izlemelidir Popper'ın 'bu konuda en çok vurguladığı şudur: Yapılması gereken şey, önce sorun durumunu (P1) iyi anlamak, sonra da yazarın ya da sanatçının yapıtını bu sorunun çözümü için az ya da çok başarılı bir deneme olarak değerlendirmektir Popper'a göre, sorun durumları, tıpkı matematik sorunları (problemleri) gibi, nesnel olarak vardır Matematikçinin deneyleri değil, önerdiği çözümün söz konusu sorunu çözüp çözmediği tartışılır Sanat, edebiyat ve düşünce tarihçileri, sorun durumlarını yeniden- kurmaya çalışıp, söz konusu olan yapıtın sorunu ne ölçüde çözdüğü konusunda bir yargıya varmalıdırlar Örneğin Popper'a göre, Batı sanatının bir bölümü, gerçekliğin imgesinin, görüntüsünün (örneğin perspektiften yararlanılarak) nasıl yaratılabileceği problemini çözmekle; diğer bir bölümü de, seyircinin eyleme geçirilip, kendi başına yorum yapmasının nasıl sağlanabileceği sorununu çözmekle uğraşmıştır denilebilir
ELEŞTİREL AKILCILIK VE POLİTİKA
Popper, bilimsel akılcılığın, yalnızca özel bir durumunu oluşturduğu temel bir akılsallığı belirlemeye çalışmıştır Bu akılsallığın politikaya da uygulanması gerekeceği açıktır Toplumsal normlar, tıpkı bilimsel normlar (yöntem kuralları) gibi tartışılabilmelidir Birincisinde; insanlığın çektiği acıların azaltılması: ikincisinde, insanlığın bilgi dağarcığının genişletilmesi amacı söz konusudur Popper şöyle der:
?Politikada bilimsel yönteme benzer bir yöntem uygulamanın tek yolu, belirli olumsuz yanları, bazı istenmeyen sonuçları olmayan hiçbir politik davranışın bulunmadığı varsayımından hareket etmektir Hataları aramak, bulmak ve gün ışığına çıkarmak, çözümlemek ve bunlardan ders çıkarmak, bilimsel bir politikacının ve politikacı bir bilim adamının yapması gereken şeydir Bilimsel yöntemi politikaya uygulamak, hiç hata yapmadığımıza kendimizi inandırmak, hatalarımızı görmezden gelmek, gizlemek ve başkalarına yüklemek sanatının yerine daha üstün bir sanatı yaptığımız hataların sorumluluğunu yüklenmek, bunlardan ders almak ve derslerden ileride aynı hataları yinelememek için yararlanmak sanatını koymak demektir ?
Eleştirel akılcılığa göre, hataların ortaya çıkarılabilmesi için özgür tartışmaya gerek vardır Özgür tartışma ise, buna olanak tanıyan kurumların ve geleneklerin varlığını gerektirir Bu hem ?bilim adamları toplumu» hem de tüm toplumlar için geçerlidir Denebilir ki, Popper önce bilim dünyasının nasıl örgütlenmesi gerektiğine ilişkin bir fikir geliştirmiş, sonra bunu bütün topluma, uygulamıştır Varılan sonuç, Popper'ın ?açık toplu? dediği ultra-liberal toplumdur
Popper'a göre toplumu değiştirirken de P1 ? TT ? EE ?P2 şeması uygulanmalıdır Burada TT toplumsal bir kurumun değiştirilme denemesini, EE alınan sonuçların özgürce tartışılmasını temsil eder Popper, toplumda devrimci değişiklikler yapılırsa, hangi sonucun hangi nedene dayandığını görebilmenin olanaksızlaşacağı görüşündedir Bu ise, P1? TT ? EE ? P2= şemasını uygulanamaz hale getirir Bu ve başka nedenlerle Popper toplumu değiştirmede devrimci yöntemler yerine ?adım adım toplumsal düzeltm? ( ?piecemeal social engineering? ) yönteminin uygulanmasını savunur Her adımda, fazla kapsamlı olma- yan, tek bir düzeltme (reform) yapılmalıdır
POPPERCİLİK
1950'lerin ortalarına kadar Popperciliği tek başına Popper temsil etmiştir O zamandan bu yana, Popper'm görüşlerini savunan ve Popper'a dayanan ya da Popper'ın felsefesinin içerdiği düşünceleri geliştirdiğini söyleyen kimselerin sayısı giderek çoğalmıştır 1960'lara gelindiğinde, bu çevre o kadar büyümüştür ki, Poppercilikten başlı başına bir bilim felsefesi okulu olarak söz etmek zorunlu hale gelmiştir Popperci çevreye dahil bazı düşünürlerin, Popper'ın bazı görüşlerinin, temel savlarıyla bağdaşmadığını göstermeye çalışmaları da bunu göstermektedir Örneğin, Popper'ın kendisi tutarlı bir Popperci olmamakla eleştirilmiştir Popperciliğin önde gelen temsilcileri arasında Joseph Agassi, Hans Albert, (Popper'm profesörlük kadrosunu devralan) Imre Lakatos, Alan Musgrave ve J W N Watkins sayılabilir
|