Yalnız Mesajı Göster

Thomas Aquinas - Uyum Ve Sentez

Eski 08-23-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Thomas Aquinas - Uyum Ve Sentez




HUKUK VE ADALET
Aristo'nun çoğu eseri Batı Hıristiyan Dünyasında bilinmiyordu Aristo MS 1200'lü yıllarda yeniden keşfedildi İlk başlarda Kilise düşmanca bir tutum sergiledi: Aristo bir pagandı 121ö"da, Aristoculuk Paris Üniversitesinde yasaklanªmıştır Fakat kısa zamanda Aristo'nun yasaklanamayacağı anlaşıldı Ve Thomas Aquinas, Hıristiyanlık ve Aristoculuğun teolojik bir sentezini yarattı Bu sentez o kadar önemli hale geldi ki, sonunda Roma Katolik Kilisesi Thomizmi en gözªde felsefesi olarak benimsedi Çoğu Aristocu kavram Aquinas'ta yeniden ortaya çıkar; fakat bunlar Hıristiªyanlık çerçevesinde yeniden yorumlanmışlardır Aquinas Aristo'yu "Hıristiyanlaştırmıştır" Aristo'nun ilk nedeni Hıristiyan Tanrısıyla değiştirilmiştir Fakat, hukuk düşüncesine geldiği zaman da Aquinas, kendisini Aristo'dan ayırmıştır Aquinas bir şehir-devletinde değil, feodal bir toplumda yaşamıştı Aristo'yu önªceden tartışmış olduğumuz için, Aquinas'ın, iman ve akıl arasındaki ilişki ve huªkuk bağlamındaki bazı tipik özelliklerine işaret ederek başlayacağız Hıristiyanlık ve Aristoculuğun Thomist sentezi ahenk temini ile tanımlanır: Tanrı ve dünyanın ahengini, iman ve aklın ahengini temin etmek Evrenseller problemi içinªde, Aquinas ılımlı (Aristocu) kavramsal realizmi benimsemiştir: Kavramlar varªdır, fakat sadece nesnelerin içinde Bilgimiz duyu izlenimleriyle başlar, fakat nesnelerdeki evrensel ilkeleri (universalia) soyutlama yoluyla kavrarız Aquinas için bunun teolojik yansımaları vardır: Evrenin pek çok ilkesini, evrenin daha Yüce bir Varlık tarafından yaratıldığına dair delil de dahil olmak üzere (Aquinas'ın Tanrının varlığını ispatı) doğal aklımızla kavrayabiliriz Diğer bir ifadeyle, akıl ve vahiy (iman) kaynaşır
Bazı Hıristiyan hakikatleri vardır ki, akıl tarafından anlaşılması asla mümªkün değildir (C-D, Tanrının özü gibi) Fakat akıl bizi Tanrı'ya yöneltir Ve bazı hakikatler (B-C) için hem akıl yoluyla, hem de inanç yoluyla kavranmış bir idªrake sahip olabiliriz (Aquinas'a göre, buna Tanrının varlığına dair idrak de daªhildir) Tıpkı Aristo'da olduğu gibi, Aquinas'ta da evren hiyerarşik olarak düzenlenmiştir, fakat şu farkla ki; Aristo'daki ilk neden, burada zatı olan bir tanrı ile değiştirilmiştir
Duyusal izlenimler / Akıl

A B C D
Vahiy

Tanrı
melekler
insan
hayvanlar
bitkiler
kayalar ve toprak

Aristo gibi, Aquinas da insanı toplumsal bir varlık olarak düşünmüştür İnsanların toplum içinde yaşamaları, onların kendilerini gerçekleştirme becerileªrinin bir koşuludur Bu yüzden siyaset; insani niteliklerin gerçekleşmesine imkân veren doğal bir aktivitedir Bu demektir ki, siyaset bilimi ekseriyetle vahiyden bağımsızdır: Dinsizler bile büyük ölçüde iyi bir yaşam sürdürebilirler Buªrada yine Yunan ve Hıristiyan düşüncesinde bir ahengin sağlandığını görürüz: insanların vahiy olmadan da erdemli ve mutlu bir yaşam sürebilecekleri bir gerçektir Ve bunun gerçekleşmesini sağlayacak imkânları hazırlamak, Hıristiyan olsa da olmasa da, devlet adamının (prens) görevidir Fakat erdem ve mutªluluğun ötesinde, son hedef bulunmaktadır: Kurtuluş Ve bunu teşvik etmek rahibin görevidir Böylece, devlet adamının göreviyle, rahibin görevi doğal olarak birbiriyle kaynaşır, çünkü medeni yaşam (erdem ve mutluluk) kurtuluşun temelidir Siyasî-ahlakî mertebe dini mertebeden belli oranda bağımsız olup, aynı zamanda dini mertebe yolunda da ilk adımı teşkil eder
Aristo, şehir - devletini insanın kendini gerçekleştirmesinin son aşaması olarak görmüştür Feodal bir Hıristiyan toplumunda yaşayan Aquinas'a göre son hedef, gelecek yaşamdaki ebedi kurtuluştur; ve en üstün toplumsal ortam hukukun tanzim ettiği, Hıristiyan toplumudur Aristo'ya göre, erdem; şehir yaşamına aktif katılım yoluyla yerel kapalı bir toplumda kendini gerçekleştirmektir Aquinas'a göre, erdem; hukuk tarafından yönetilen, dengeli ve tümüyle kuşatıcı bir toplumsal hiyerarşi içinde sürdürülen ahlakî bir yaşamla kendini gerçekªleştirmektir Fakat burada çok az kişi siyasal faaliyete aktif olarak katılır, azınlık yönetir ve çoğunluk yönetilir
Hukuk, Aquinas'a göre, hukuka tabi olanların ortak iyiliği ve hukukun yürürlüğe konulduğu kişiler için bir hükümdar tarafından verilmiş, akli bir hükümdür Şu halde, hukuk normatiftir Aquinas, ilgili farklı hukukları tartışır: Ebedi hukuk, yaradılışın tümü için Tanrının takdirini ifade eden, akli bir hükümdür Her şey Tanrının takdirine bağlı olduğuna göre, her şey aynı zamanda ebedi hukuka da tabidir Fakat rasyonel yaratıklar ebedi hukuka, diğer yaratıklara nazaran daha belirgin biçimde bağlıdırlar Rasyonel yaratıklar bizatihi Tanrının takdirinin bir parçasıdırlar: Hem kendileri hem de diğerleri için tedarik ederler Onlar ebedi akla katılırlar, çünkü kendileri doğal olarak doğru davranışlarda bulunur ve doğru amaçların peşinden koşarlar Ebedi hukukun rasyonel yaraªtıklarda bu şekilde gerçekleşmesi doğal hukuktur Bu, rasyonel yaratıkların iyiyi kötüden ayırt etmek için akıllarını, yahut lumen naturale (doğal ışık)'i nasıl kullanabileceklerini gösterir Diğer bir ifadeyle, rasyonel düşünme yoluyla doªğal hukuku kavrarız Bu bütün rasyonel varlıkların, Hıristiyanların olduğu kaªdar paganların da sahip olduğu bir yetenektir Nitekim Aquinas iyi ve kötüyü vahiyden bağımsız olarak kavrayabileceğimizi düşünür O, bu yasaların apaçık ortada, nesnel olarak var ve evrensel olarak geçerli olan şeyler olduğunu düşüªnür Doğal hukuk tek ve herkes için aynıdır Böylelikle Aquinas doğal hukuk teªorisinin teolojik versiyonunu dile getirir
Hıristiyanların Hıristiyan olmayanlara karşı avantajı vahiy yoluyla ilahi hukuk bilgisine sahip olmalarıdır Fakat ilahi hukuk temel olarak kurtuluşa aittir İyi bir yaşam sürmek için ne yapılması gerektiğine gelince, Hıristiyan olmayanlar da doğal hukukun rasyonel olarak kabulü yoluyla bu konuda yeterli bilgiye sahip olabilir Burada yine uyum arayışını görmekteyiz: Her şey nihayetinde ilahi düzene bağlı olduğu halde, siyasî-ahlakî yaşamın görece bağımsızlığı
İradeyi Tanrı'nın özü olarak kabul eden ilahiyatçılar iyiyi de Tanrı'nın herªhangi bir zamanda irade ettiği şey olarak görürler Bu durumda, eğer Tanrı'nın iradesinin ne olduğunu bilmiyorsak iyinin de ne olduğunu bilemeyiz Ve eğer Tanrı öyle dilemişse, iyinin kriterlerini farklı takdir edebilirdi Bu yüzden, Tanrının iradesini bilen Hıristiyanlar, iyinin idraki bağlamında özel bir konuma saªhiptir İyi olanı kavramak; doğru inancın sorusu olduğu kadar rasyonel düşüncenin bir sorusu değildir; yani, vahiy ve rahmetin bir sonucudur Aquinas'a göre, bütün bunların ötesinde Tanrı rasyoneldir, rasyonel olanı ve iyi olanı irade eder Tanrı kötüyü arzulayamaz O iyi olanı arzular, çünkü arzuladığı o şey iyidir; iyi olan, Tanrı onu irade ettiği için iyi değildir (Bu problemin bir uzantısı; Tanrının kadir-i mutlak oluşu ve tümüyle iyi ve kadir-i mutlak Tanrının kötü olanla ilişkisi sorusudur)
Beşeri hukuk, Aquinas'a göre, toplumda hakim olan yasalardır Pratik ve teªorik aklı birbirinden ayırır İki tür akıl da kanıtlanmamış ilkelere dayanmaktadır Aristo'nun çelişmezlik ilkesinde olduğu gibi Teorik akıl, bilgi edinmek amacıyla doğadaki şeylere uyum sağlarken, pratik akıl, insan davranışı için geçerli olan kural ve normları dikkate alır Teorik akıl için, bize bilgi veren nesneler olªduğu halde; pratik akıl, davranışlarımızın nasıl olması gerektiğini salık verir Biªzim aktif yaşamımızın şartları evrensel ve zorunlu olmadığı ve fakat bireysel ve ihtiyari olduğu için, pratik hükümler verme yetisi, pratik aklın bir parçası olmalıdır Aquinas'a göre başka hiçbir şeye ihtiyaç yoktur Diğer bir ifadeyle, yönªtem, eldeki soruna uygun olmalıdır Bu yüzden, farklı koşullar için farklı yönªtemlere sahibiz Ve bütün yöntemlerin eşit derecede katı olmasına gerek yokªtur Nitekim, Aquinas, ahlakî ve siyasî sorulardaki kriterlerin uygunluğuna dair esnek bir kavrayışı savunur
Aquinas'a göre, bu yüzden akıl, evrensel yasalar ve insan davranışı arasında arabuluculuk yapar (bkz Stoacılar) Aklımız sayesinde, kendi isteğimizle hukuku takip edebiliyoruz Bu yüzden, sadece rasyonel varlıklar hukuka tabidir ve sadece onlar aklı gerçekleştirebilirler İdareciler tarafından güç ve ceza kulªlanımı, birisi hukuku ihlal ettiği zaman gereklidir Suçlular hukuka itaat eden davranışlara zorla yöneltilmelidir, böylelikle kendilerine ve başkalarına zarar veremezler Zarardan kaçınmak hukukun temel amaçlarından biridir Fakat bunun ötesinde, iyi yaşamın olumlu olarak gerçekleştirilmesi de söz konusudur Burada rehber sadece hukuk değil, aynı zamanda erdemdir de Bilgelik, cesaret, ölçülülük ve adalet gibi belli başlı erdemlerin yanı sıra, Aquinas ayrıca iman, ümit ve merhamet gibi Hıristiyan erdemlerini de sıralar Daha önce de belirttiğimiz gibi, Aquinas için kurtuluş, yasal, ahlakî boyutun bir uzantısı olarak, varılacak son erdemdir
Devlet ve Kilise ilişkisine dair görüşünde, Aquinas ılımlı bir papa taraftarıydı; Kilisenin devletin üstünde olduğunu ve papanın zalim bir kralı aforoz edebiªleceğini düşünmüştür Fakat Aquinas aynı zamanda Gelasius'a ait iki güç öğretisini de kabul etmiştir ve Kilisenin ahlakî üstünlüğünün, hukuki üstünlüğe dönüşmesi gerektiği görüşünde değildir Bunlardan başka Aristovari bir şekilde, toplumun doğal bir biçimde verildiğini düşünmüştür: Devlet işlerinde Kilise liderliğine hiçbir şekilde gerek yoktur Fakat aynı zamanda, toplum (akıl) ve Hıªristiyanlık (iman) arasında mutlak bir ayrım yoktur- ruhani ve dünyevi işler belªli oranda birbirine karışır

Alıntı Yaparak Cevapla