08-23-2012
|
#6
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Sosyal Psikolojiyi Okumak
Postmodernizm
1980’lerin başından itibaren diğer sosyal bilimlerde olduğu gibi postmodernizm psikolojiyi ve ilk önce de sosyal psikolojiyi etkilemeye başladı Yine Kenneth Gergen’nin başrolde olduğu postmodernizm tartışmalarının temel ekseninde modernist psikolojiye dair bir kaç temel eleştiri bulunuyor Gergen’e (1994, 2001) göre aydınlanma etkisi altındaki modern psikolojinin en önemli vurgularından birisi bireysel bilginin ve bireyin zihninin içinin önemi Modern psikolojide insan zihninin sistematik araştırmayla keşfedilebileceğine dair bir vurgu, dünyanın ve insan zihninin nesnelliğinin verili olduğu, nesnel gözlemlerle, sebep sonuç ilişkileriyle ve dolayısıyla deneysel gözlemlerle bu keşfin gerçekleştirilebileceğine dair bir inanç bulunmaktadır Bu bağlamda dil büyük harflerle yazılan “Gerçekliğin” sadece taşıyıcısıdır
Buna karşılık postmodernizm dilin toplumsal olarak inşa edilmiş ve hiç bir şekilde nesnel olmayan bilgiyi taşıdığını, dolayısıyla “mahrem bir dil”in mümkün olmadığını, “gerçeğin” insanların etkileşimi sonucu ortaya çıktığını, dilin etkileşim içinde anlam kazandığını ve dolayısıyla “dil oyunlarının” kaçınılmaz olduğunu iddia etmektedir (Gergen, 2001)[13] Buna paralel olarak postmodernizmdeki birey algısı modern birey algısından epey bir farklılık gösterir Kaba hatlarıyla vermek gerekirse, postmodern birey bir merkezi olmayan (decentered); imajinatif; bir özü olmayan; bir çok alternatif hayat hikayesiyle beraber adeta bir çoklu “metin” olarak varolan; toplumsal olarak inşa olmuş çoklu bir benlik yapısına sahip; çoğul ilişkileri ve parçalı kimlikleri beraber yasayan; dolayısıyla parçalı bilince sahip; teknoloji tarafından sarmalanmış; yasamı teatral bir havada rol gereği oynayan; tercih ettiğini düşünen ama hiç bir şekilde tercih edemeyen; silinmiş ve erimiş bir varlık (ör: eleştiriler için Dowd, 1991; Smith, 1994) Bu tanımlara uygun şekilde Dowd (1991), postmodern donemde sosyal psikolojinin öznesi olmayan bir bilim olmaya doğru gittiğini ileri sürmüştür Öznesi olmayan bir sosyal psikoloji, araştırma nesnesi olmayan bir “bilimdir”, yani bir hiçtir
Doğal olarak, postmodernizme karsı ciddi modernist eleştiriler var ve öyle görünüyor ki bu eleştiriler postmodernizmi daha “uzlaşmacı” bir zemine çekmektedir (Friedman, 2002) Modernist eleştirilerin basında postmodernizmin bütün değerlerin eşit olduğuna yani ahlaki göreliliğe dair yaptığı aşırı vurgu gelmektedir İyi toplum, iyi yaşam gibi hedefleri çokça sorgulayan postmodernler, farklı anlam sistemleri arasındaki diyaloğu ve dolayısıyla diyalojik bir uzlaşmayı savunuyorlar ama politik bir paralizasyonu da yaşıyorlar (Prilleltensky, 1997) Postmodernizmle gelişeceği düşünülen kimi potansiyellerin, mesela pragmatiklik, kültürler-arası diyalog, ya da niteliksel çalışmaların zaten psikolojide var olan ya da çok önceleri tartışılan hususlar olduğunu dile getirenler bulunmaktadır Örneğin Teo ve Febbraro (2002) psikolojinin kimi sorunlarından örneğin romantizmi değil de modernizmi sorumlu tutmanın kendisinin bir postmodern “yükleme hatası”[14] olduğunu, baskının sadece dilde gizli bir şey olmadığını, toplumsal gerçekliğin bir parçası olduğunu, ve postmodernizmin kendisiyle çelişerek Avrupa-merkezli bir “dil oyunu” olduğunu söylüyorlar Hatta tartışmalar esnasında postmodernizmin bütün psikolojiyi sardığı bir hipotetik durumda psikolojinin değişik “seslerden” oluşan bir kakofoniye dönüşebileceğini iddia edenler bulunmaktadır Benzer şekilde Locke (2002), “gerçeklikten özgürleştirilecek olan psikolojinin” ölü bir fantezi dünyasından ibaret olacağını, dolayısıyla en iyisinin postmodernizmi ihmal etmek olduğunu, zaten sonunda postmodernizmin de kendi kendini bir fantezi dünyası içerisinde yok edeceğini yazmıştır[15]
Bütün bunlar postmodernizmi kurtuluşçu bir psikolojinin çerçevesinde değerlendirdiğimizde sorunlu kılmakta ancak postmodernizmle daha da önem kazanan niteliksel çalışmalar hakkında bizleri uyarmaktadır Postmodernizm entelektüel olarak uyarıcı bir etkisi olan ama en önemlisi insani varoluşun anlatısal yanına yaptığı vurguyla önem kazanan bir akim Fakat bir yöntemsel yönelim olarak niteliksel çalışmalar sadece postmodern bir çerçevede gerçekleştirilmemektedir, eleştirel-kurtuluşçu bir psikolojinin da ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirilmektedir ve anlaşılan bu eleştirel psikolojiye sırf postmodernizmin hediyesi değildir
|
|
|